Krizin sorumlusu bulunur / Bekçi

Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Bekçi

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak, 500 TL maaşla, bir bekçi işe almaya karar verir.
Bir süre sonra düşünülür ;
‘’Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak’’
Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere, 750’şer TL maaşla, iki kişi işe alınır.
Bir süre sonra
‘’İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz’’ diye düşünülerek, 1.000’er TL maaşla, iki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar .
Bir süre sonra
‘’ Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek ‘’ diye tartışılır ve 1.500’er TL maaşla, bir malimüsavir, bir katip, bir de istatikçi işe alınır.
Bir süre sonra ;
‘’Peki bunlardan kim sorumlu olacak.’’ Diye düşünülür ve 5.000 TL maaşlı bir müdür ve 3.000’er TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınır.

Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır...
 

İsmail Ev

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
29 Temmuz 2008
Mesaj
84
Tepki
1
Esprili yaklaşım için teşekkürler.
Keşke bu kadar basit olsaydı. Bu millet, hesap bilmzlerin hesabını çoktan dürerdi.
Önce hayali bir ekonomik teori ortaya atıldı.
Sonra bu teoriye bütün dünyanın uyması sağlandı.
Kendilerine(Global Tefecilere) uyan ülkelerin kendilerinden borç alacak kariyere(!?) sahip olmaları öngörüldü.
Hepsi borç batağına batırıldı.
Kendileri zenginleşirken, fakirleştirilen ülkelerde beyinleri köleleştirilmiş(satın alınmış) yöneticiler toplumlara lanse edildi. Toplumun içinden yetişen kahramanlar ise yalnızlığa ve güçsüzüğe mahkum edildi.
Gerçek alim, gerçek bilim ve söylemler tiye alındı.
Ağzı laf yapan vitrin süsleri(yöneticiler)in önüne konulan paketler, geceyarısı operasyonlarıyla meclislerden jet hızıyla çıkartıldı.
Kamu kuruluşları önce hantallaştırıldı, sonra zarar eder hale getirildi, sonra da elden çıkartıldı.
Karlı kurumlar da, kirli kurumların arasında emir amcalara peşkeş çekildi.
Devletler küçültüldü, Ahlaksız sermayedarlar büyütüldü.
Serbest ekonomi dedikleri kartopu, yuvarlanarak çığ haline gelip kendilerini de tehdit edince; bütün ezberler bozulup piyasaya(sadece ahlaksız para odaklarına) para pompalandı.
Mesnetsiz teorileri uzmanlık haline getiren sözde ekonomistlerin kafası karıştığı halde hala papağanlığa devam etmektedirler.
Krizin asıl sorumlusu: beyinleri köleleştirilmiş üç kuruşluk yöneticilerdir.
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Sayın İsmail Bey,
Ülkemizin anlattığınız duruma gelmisinde eminim ki hepimiz de payı var. Bizim üzerimizde bunlar oynanırken tepkisiz toplum olduk. Hiçbirşeye tepki vermeyince de oyun içinde oyun yapılır oldu. Avrupa şehirlerinde bu durum biraz farklı. Herhangi bir ürüne %1 bile zam gelse hesabı soruluyor. bize %25 zam yapılıyor çıt yok. Bu bir örnek sadece.
Derdimiz, sıkıntımız büyük tabii..
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Sayın S.Köklü ve İ.Ev'e yüzde yüz katılıyorum.

Bu konuda farkı açıdan yaklaştığım uzun yazıyı;

https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/9515-grafikerler-meslek-birligi-gmb-kurulmali-mi-4.html

linkinde okuyunuz.

Kriz mi var? Keriz mi var? Bu linkte anlattım.

Oyun içinde oyun;
Önce kerizler yaratıp sonra yapay krizler yaratmak ve bu krizler ile de yeni kerizler yaratılmasıdır.

Kısaca ekonomik kriz yoktur, kültürel kriz yaratılarak satılmışlık, aptallaştırılmışlık var edilmekte ve mikrop gibi bulaştırılarak doğurgan hale getirilmektedir.

Bunun sonucu da alıştırılmış kayıtsızlık olmaktadır. Toplum mühendisliği literatüründe ALIŞTIRILMIŞ YILGINLIK, ALIŞTIRILIŞMIŞ BOŞVERMİŞLİK diye bir deyim vardır.

Bu deyim, Türkiyede başarıyla hayata geçirilmiştir.
Elbette grafikerler de bundan nasibini almıştır.

Bu konuda yazdığım diğer yazılar için aşağıdaki linklere gidiniz;

http://www.farukcagla.com/makaleler/once_satin_alinip.html

http://www.farukcagla.com/makaleler/emperyalizm_bir_ülkede_nasil_var_olur.html

http://www.farukcagla.com/tr-issizlik.htm

http://www.farukcagla.com/musluman_milletler_mazlum_milletlerdir.htm

Saygılarımla.
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Kriz mi var? Keriz mi var?
Oyun içinde oyun;
Önce kerizler yaratıp sonra yapay krizler yaratmak ve bu krizler ile de yeni kerizler yaratılmasıdır.

Bunun sonucu da alıştırılmış kayıtsızlık olmaktadır. Toplum mühendisliği literatüründe ALIŞTIRILMIŞ YILGINLIK, ALIŞTIRILIŞMIŞ BOŞVERMİŞLİK diye bir deyim vardır.

Bu deyim, Türkiyede başarıyla hayata geçirilmiştir.



Hocam bende size aynen katılıyorum. Boşvermişlik yıktı dağ gibi milleti. Bir savaş çıksa kaç yiğit kaldı ülkeyi savunacak merak ediyorum.
Saygılar..
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Süleyman Köklü


Süleyman bey,
Milleti YILGINLIĞA alıştırma, ZULME alıştırma konuları yeni değildir. 1980de başlatılmıştır.


Ben 1990 yılında gazetenin birinde günlük karikatürler çiziyordum.

O günlerde de milletin ZAMLARA ve BASKIYA alıştırılması konuları iyice gündeme gelmişti ve basın bunu serbestçe dile getirebiliyordu.

İşte o günlerde aşağıdaki karikatürleri çizmiştim. Şimdi tam da konuya cuk oturdu.

Bu karikatürleri size, sayın İsmail Ev dostuma ve tüm soran, düşünen ve farkında olan grafikerler.org üyelerine armağan ediyorum.


 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Faruk Hocam,
Çok beğendim karikatürlerinizi. Ayrıca bize hediye ederek nazik bir davranış gösterdiniz. Teşekkür ederiz. Hocalık sadece ilim öğretmek değildir zaten...
Saygılar...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Süleyman Köklü

Süleyman bey,
Önce Teşekkür ederim.

Sonra şu pek isabetle söylediğiniz OYUN İÇİNDE OYUN konusuna değinmek istiyorum.

Buna karikatürcülüğü kullanarak 3-5 kelime de ben eklemek istiyorum;

OYUN İÇİNDE OYUN,
MİLLETİ YAPTILAR KOYUN...
TUTTURMUŞLAR BİR KRİZ VAR KRİZ...
KRİZ Mİllete var ONLARA yok, BİZİ YAPTILAR KERİZ !

Sayın Süleyman bey,
"Bir savaş çıksa kaç yiğit kaldı ülkeyi savunacak merak ediyorum." diyorsunuz ya...

Ben de diyorum ki madem ki "oyun içinde oyun var" konusunda hemfikiriz, bu şerefsizler ülkemizi tank ve top ile işgal edemiyeceklerini bildikleri için;

zaten başvuruyorlar oyun içinde oyuna,
onun için benzettiler bizi koyuna...
uyutuyorlar bizi aç karnımızla koyun koyuna !

Bence şimdi ülke kültürel olarak, zihniyet olarak işgal edilmiştir. Sn. İsmail Ev de buna işaret etmektedir.

Ülkeyi savunacak yiğit eski zamanlardaki gibi tüfekle, tüfek bulamazsa sopayla değil, günümüzde artık; fikirle... düşünceyle... kültürle... sanatla... bilimle savunmalıdır.

Bence şimdi gerçek yiğitlik budur...

Size kendi yazdığım küçük bir öyküyü anlatayım;

Her gün bir öküzün aslan tarafından yenildiği bir sığır sürüsünde öküzler kendi aralarında şu konuşmaları yapıyormuş; "yaaa kızz, dün sarıineğin nasıl bağırdığını duydun mu, aslan herhalde memelerinden yemeğe başlamış ki çok bağırdı zavallı. Öteki sığır demiş ki, "önceki gün ise topal öküz vardı ya, onu da göbeğinin altından yemeğe başlamış, o da çok inledi". Beriki sığır da demiş ki, "halbuki kulağından yemeye başlasaydı o kadar acı çekmezdi." Diğer sığır diyor ki, "aslında burnundan yemeğe başlasa kolay ölür hiç bağırmaz..."

Hepsi acı çekmeden yenilip yutulmanın çarelerini arıyorlar ve bu konuda demokratik tartışma haklarını demokratik sığırlar ülkesinde kullanıyorlarmış. Sonra elde ettikleri sonucu aslana sunacaklarmış.

İçlerinden biri de çıkıp dememiş ki "ya bu aslan bizi niye yiyor?"

Şimdi ben de merak ediyorum, bırak yurdu savunacak, bu soruyu soracak yiğit kaldı mı?
 
Yukarı Alt