@İsmail Ev
Değerli İsmail Ev,
Bu sitedeki varlığınızı ve benim için gerçekten çok değerli görüşlerinizi çok önemsiyorum. Ayrıca adaletten zerre kadar taviz vermeyen adil karakterinizin farkındayım, maddi dünya ile manevi dünyayı dengelemiş olduğunuzu görerek size duyduğum saygı ve verdiğim önem daha da artıyor.
Ama bu demek değildir ki, söylediğiniz her şeye sonuna kadar katılıyorum.
Mesela yukarıdaki grafik işçisi, uygulamacı grafiker deyiminize tamamen katılıyorum.
Grafik tasarımcı deyiminize de...
Ama gerçekten ART DİREKTÖRLÜĞÜ DOYASIYA YAŞAMIŞ ve TADINA VARMIŞ bir KİŞİ OLARAK ART DİREKTÖRLÜK konusunda yazdıklarınıza ne yazık ki katılmıyorum.
Belki siz, bu güne kadar gerçek art direktör ile tanışmadınız ve nasıl bu gün grafiker yerine bir çok grafiker müsveddesi piyasayı doldurmuşsa, benim gibi gerçek art direktörler de maalesef yok edildiği için piyasayı art direktör müsveddeleri doldurmuş olduğu için siz gerçek art direktörler ile tanışmamış ve bir arada çalışma şansını elde etmemiş olabilirsiniz.
Ben 1987-1989 yıllarında Pars Mac-Cann Erickson'da ve Güzel Sanatlar -Saatchi & Saatchi'de illüstrator ve art direktör yardımcısı olarak çalıştım. Orada hem mükemmel tasarım yapan hem de tasarım ekibini mükemmel yöneten art direktörler gördüm ve onlardan çok şey öğrendim. Bu art direktörlerin yaptığı veya yaptırdığı çalışmalar Amerika/Atlanda'dan ödül aldı. Coca-cola'nın, Sprite'ın, Fanta'nın çalışmalarını orada yaptım. Beko'nun ve Aygaz'ın çalışmalarını orada yaptım.
Art direktörlük ve grafikerlik MACINTOSH tarafından yok edildi.
Daha doğrusu bu TÜRKİYE'De böyle oldu.
Bilgisayar denilen süper güç; Türkiye'de cahillerin elinde korkunç bir silah oldu.
Oysa Batı'da Bilgisayar TASARIMCININ ELİNDE KORKUNÇ BİR GÜÇ OLDU ve ONUN GÜCÜNE GÜÇ KATTI.
Dünyanın hiç bir yerinde MACINTOSH'un ÇAY_KAHVE KONULAN YERİ KIRILDI diye servise telefon edilmemiştir. Bizde cahilin biri Mac.in CD-rom'un yuvarlak deliğine plastik çay bardağı koyuyormuş.
Dünyanın hiç bir yerinde program biliyorum öyleyse grafikerim denmez.
Dünyanın hiç bir yerinde bir kişiden bir EKİPin yapacağı iş bilmesi istenip 1 kişilik maaş ödenmez.
Dünyanın hiç bir yerinde DİPLOMA bu kadar ayaklar altına alınmamıştır.
Dünyanın hiç bir yerinde en kolay, en ucuz, en basit meslek GRAFİKERLİK değildir.
Dünyanın hiç bir yerinde şef grafikerlik, yönetici grafikerlik, art direktörlük bu kadar kolay ve çabuk YOK EDİLMEMİŞTİR.
Dünyanın hiç bir yerinde MÜŞTERİ; ART DİREKTÖRÜN YERİNİ ALMAMIŞTIR...
Dünyanın hiç bir yerinde 30.000 üyeli bir web sitesinde benim gibi yazılar yazan birisi, bu kadar ilgisizlikle karşılaşmamıştır.
Dünyanın hiç bir yerinde 150.000 üyesi olan bir web sitesinden benim gibi birisi kovulursa, bu kadar tepkisiz kalınmamıştır.
Dünyanın hiç bir yerinde eğitimsiz, diplomasız, çırak statüsündeki işçiler diplomalı, eğitimli, uluslararası tecrübeye sahip ustalarına, müdürlerine, yöneticilerine bu kadar kayıtsız, bu kadar ilgisiz ve hatta BU KADAR REKABET İÇİNDE olmamıştır.
Bu son cümleyi kendim için söylemiyorum. Bu sitede benimle sık sık uğraşan, hatta benim ipliğimi pazara çıkartmak için bu siteye özellikle dadandığını söyleyen, bu kültür düzeyindeki grafikerlere beni kötülemek için ve kral çıplak demek için gelmiş ve sonra da bu iş istasyonu gibi çalışan grafikerlere aptal diyen bir kişi vardır. Bu kişi bile "sanat eseri sahibi grafikerler için meslek birliği kurulursa gerçek art direktörler ancak bu sayede rahat eder" demiştir. Bunun belgesi bende mevcuttur.
Yani; bu kadar ayağa düşmüş (veya düşürülmüş) , bu kadar ucuzlatılmış bir mesleğin erleri, askerleri ne durumdaysa onların kurmayları, komutanları, amirleri, müdürleri de o durumda olacaktır.
İsmail bey, ben niye mücadeleyi bırakmıyorum sanıyorsunuz?
Ben manyak mıyım, manyaklarla uğraşacağım yerde, defolun lan, kendi işime bakacağım derim, manyaklıklarıyla yalnız bırakırım onları...
Yeri geliyor ister istemez ciğeri beş para etmez adamlarla muhatap oluyorum, yeri geliyor çocuk çoluğa laf yetiştiriyorum, yeri geliyor hukukla mahkeme ile tehdit ediliyorum. Bunlara niye katlanıyorum? Niçin geceler boyu yazıyorum, emek ve zaman harcıyorum? Ne kazanacağım bunlarla?
Başkanlık? Avrupa fonları? Dolarlar, Eurolar?
Bunlar başkalarının hayali olabilir, İsmail bey; benim değil !
Ben şunları gördüm;
Ben ; İstanbul'un en lüks semtlerinde Teşvikiye'de, Nişantaşı'nda, Şişli'de, Osmanbey'de, Taksim'de, Levent'te adını andığım/anamadığım ajanslarda; Art direktör nedir, Reklam yazarı nedir, Grafiker nedir? Bunları gördüm...
Bunlar bugünkülere hiç benzemiyordu...
Ben; Cağaloğlu'nda, Çemberlitaş'ta, Karaköy Yüksek Kaldırım'da, Topkapı'da, Beyazıt'ta Cumhuriyet Gazetesinde, Güneş Gazetesinde Karikatürcülük yaptım, en moderninden en berbatına kadar çeşitli matbaalarda grafikerlik, klişe ressamlığı, tabelacılık yaptım...
Oradaki grafikerler bugünkülere benzemiyordu.
Oradaki çıraklar bu günkü çıraklar gibi değildi, o günkü ustalar bu günkü ustalara benzemiyordu...
Ben Almanya'da Frankfurt'ta, Mannheim'de, Braunschweig'da, Hamburg'da çalıştım.
Oradaki art direktörler şimdi buradakilere, grafikerler şimdi buradakilere benzemiyordu.
Orada bir barda yeni tanıştığım bir Alman köylüsü, bana ne iş yaptığımı sorduğu zaman; grafiker-ressam ve karikatürcüyüm dediğim zaman... benim bir resmimi yap dediğinde, resmini yaptığım zaman çıkartıp 5 mark (Euro) para verdiğinde, ben almak istemediğim zaman, manyak mısın, sen bu eğitimi almak için dirsek çürüttün deyip benim dirseklerimi tuttuğunu hiç unutmam.
Oranın köylüsü ile buranın köylüsü hiç benzemiyordu İsmail beyciğim.
Orada yeni tanıştığım bir grafikerden kartvizitini istediğimde, üzerindeki diplomalı grafik tasarımcı ifadesini gördüğümde nedir bu diye sorduğumda, diplomasız olanların kartvizitinde bir şey yazmaz, diplomalı olanlarda yazar... diye açıklama duymuştum...
Oranın kartvizitleri ile buranın kartvizitleri birbirine hiç benzemiyordu İsmail beyciğim.
Orada başbakanın bindiği Mercedes oto'nun kapısı kilitlenince şoförü hemen bir düğmeye basarak kapıları 3 metre öteye attırmayı bilirken, bizim başbakanın şoförü içerde kalan devletliyi kurtarmak için camları balyozla kırıyor...
Oranın mercedesi ile buranın mercedesi aynı, ama o şoför bu şoförle aynı değil İsmail beyciğim.
Oranın MACINTOSHU ile buranınki de aynı ama kullananlar aynı değil İsmail beyciğim.
Oranın tasarımları da tasarım, buranınkiler de tasarım... Aynı mıdır İsmail beyciğim...?
Bir de benim karşıma geçip horoz gibi ötenlerin tasarımlarına bak, bir de benim tasarımlarıma bak... Onlar da aynı mıdır İsmail beyciğim?
Diplomaya karşı çıkanların diplomasına bak, diplomaları var mıdır İsmail beyciğim?
Bizim çektiklerimizi evladımız çekmesin diyoruz, evladımızla dalga geçiyorlar, bunu da grafikerlerin selameti için yapıyorlar... Hak mıdır İsmail beyciğim?
Değinmeye, temas etmeye saldırı, sataşma diyorlar... Yergiye, eleştiriye hakaret diyorlar... Buna da HUKUK diyorlar... Böyle HUKUK var mıdır İsmail beyciğim?
Bir onların aydınlarına bak, bir de bizim aydınlara bak... Hangisi aydındır ve aydınlatır İsmail beyciğim?
Bir tek sen GDD'ye destek verdin, başka destek veren var mıdır, İsmail beyciğim?
Dediklerimi görenlerle görmeyen bir midir İsmail beyciğim.
Hiç bilenle bilmeyen, bir midir İsmail beyciğim?
http://www.farukcagla.com/art_directorluk_nereye_gidiyor.html
linkinde TÜRKİYEDE ART DİREKTÖRLÜĞÜN YOK EDİLİŞ ÖYKÜSÜNÜ ANLATIYORUM. BU BİR GERÇEK ART DİREKTÖRÜN FERYADIDIR. OKUDUN MU İSMAİL BEYCİĞİM?
Şimdi niye Grafikerler Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmalıdırlar diye mücadele veriyorum, anlatabildim mi, değerli DOST İsmail bey kardeşim...
Saygılar.