Sıradan bir günde sıradan bir adam varmış. O sabah da her sabah olduğu gibi çalar saatin sesine uyanmış. Elini yüzünü yıkamış, üstünü giymiş ve evden çıkmış. Kırmızı boyalı otobüs durağı olduğu yerde duruyormuş. Adam da o durakta çok beklemeden hergün bindiği otobüse binip işe yollanmış.
Zamanında işine gelen adam. Yıllardır kendisine ait olan masaya oturup. 10 dakika sonra gelecek olan çayını beklemeye başlamış. HERGÜN Gazetesindeki haberlere göz atmış. Çay gelince de onu bir güzel içmiş. Şirketin emektar müdürü adamımızı arayıp, mavi dosyalardaki formları doldurmasını söylemiş. Günlük doldurulan formları doldurmak öğleye kadar sürmüş.
Öğle molasında yemekler yenmiş ve ofise geri dönülmüş. Yarın doldurulacak formları hazırlamak yorucu olsa da adam hepsini hazır edip mavi dosyaya koymuş. Mesai saati bitiminde herkes ceketini alıp evin yolunu tutmuş. Bizimkisi kırmızı durakta inmiş ve evin zilini çalmış. Kapının arkasından bir ses "Kim o!" diye seslenince adam "Benim" diye karşılık vermiş. Kapının arkasındaki kadın şaşkın bir halde kapıyı açmış. "Sen zile basmazdın. Ne oldu?" demiş.
Sonumuz böyle mi olmalı?
Zamanında işine gelen adam. Yıllardır kendisine ait olan masaya oturup. 10 dakika sonra gelecek olan çayını beklemeye başlamış. HERGÜN Gazetesindeki haberlere göz atmış. Çay gelince de onu bir güzel içmiş. Şirketin emektar müdürü adamımızı arayıp, mavi dosyalardaki formları doldurmasını söylemiş. Günlük doldurulan formları doldurmak öğleye kadar sürmüş.
Öğle molasında yemekler yenmiş ve ofise geri dönülmüş. Yarın doldurulacak formları hazırlamak yorucu olsa da adam hepsini hazır edip mavi dosyaya koymuş. Mesai saati bitiminde herkes ceketini alıp evin yolunu tutmuş. Bizimkisi kırmızı durakta inmiş ve evin zilini çalmış. Kapının arkasından bir ses "Kim o!" diye seslenince adam "Benim" diye karşılık vermiş. Kapının arkasındaki kadın şaşkın bir halde kapıyı açmış. "Sen zile basmazdın. Ne oldu?" demiş.
Sonumuz böyle mi olmalı?