- Kayıt
- 21 Haziran 2009
- Mesaj
- 768
- Tepki
- 39
Unutmayın bu gece yarısından sonra Hıdrellez. Dileklerinizi ister yazın, ister çizin, bir gül ağacının dibine koyun. Bu gece dilek kapıları açılıyor
İşte rivayetlere göre Hıdrellez Hikayesi;
Denizlerin ermişi İlyas ile karaların ermişi Hızır'ın buluşacağı gecedir.Her yıl vakti geldiğinde buluşurlar. Şayet buluşmazlarsa deniz denizlikten çıkar toprak topraklığını yitirir. Tek bir canlı doğmaz üremez uçmaz konmaz. Yani kıyametin habercileri Hızır ve İlyas olacaktır...
Yine rivayetlere göre;
Her yıl Mayıs'ın 5'ni 6'ya bağlayan gece dünyanın bir yerinde buluşurlar.Onların buluştukları yerde bahar farklıdır. Çiçekler daha boldaha büyük olurlar. Gökyüzü daha başka bir mavi olur. İnekler bol süt verir. İnsanlar ölmez. Kurt kuş ölmez..
O gece buluşmanın olduğu gece biri mağrıptan biri maşrıktan iki yıldız doğar. Hızır'lan İlyas'ın buluştuğu yerin tepesine kayarak gelirler birleşirler.Hızır ile İlyas'ın üzerine ışık olup yağarlar. Hızır'la İlyas'ın el ele tutuştuğu yıldızların gökte birleştiği anda dünyada herşey durur.Akarsular donar akmazlar. Rüzgar esmez yapraklar kımıldamaz. Damarlardaki kan bile akmaz. Herşey dururhiçbir şey kımıldamaz. Dünya bir anda ölür.
Sonra herşey yeniden uyanır. Bir yaşam patlar orada. İşte bu yüzden insanlar bu birleşen yıldızları görmek için evlerinden yüksek tepelere giderler. Dam başlarında dururlar akarsu dibinde dururlar. Dururlar ki o herşeyin donduğu anda dileklerini söyleyebilmek için. O anda o suların durduğu zamanda o yıldızların birleştiği anda kim ne dilekte bulunursa o olur. O herşeyin durduğu anda ama. Öncesinde ya da sonrasında değil.
Hatta Kul Hüseyin adında çiftçi bu anda aklına isteği gelemeyince şöyle demiş: "Ya AllahYa HızırYa İlyas.. Şu tepeyi ırmağın karşısına geçir" demiş tabi sonra kendi isteği aklına gelmiş ama iş işten geçmiş. Ve sonrasında uyuya kalmış. Sabah uyandığında ise ırmağın karşısındalarmış.
İşte Hıdırellez'in dillerde dolaşıp anlatılan hikayesi budur.
-ALINTI-
İşte rivayetlere göre Hıdrellez Hikayesi;
Denizlerin ermişi İlyas ile karaların ermişi Hızır'ın buluşacağı gecedir.Her yıl vakti geldiğinde buluşurlar. Şayet buluşmazlarsa deniz denizlikten çıkar toprak topraklığını yitirir. Tek bir canlı doğmaz üremez uçmaz konmaz. Yani kıyametin habercileri Hızır ve İlyas olacaktır...
Yine rivayetlere göre;
Her yıl Mayıs'ın 5'ni 6'ya bağlayan gece dünyanın bir yerinde buluşurlar.Onların buluştukları yerde bahar farklıdır. Çiçekler daha boldaha büyük olurlar. Gökyüzü daha başka bir mavi olur. İnekler bol süt verir. İnsanlar ölmez. Kurt kuş ölmez..
O gece buluşmanın olduğu gece biri mağrıptan biri maşrıktan iki yıldız doğar. Hızır'lan İlyas'ın buluştuğu yerin tepesine kayarak gelirler birleşirler.Hızır ile İlyas'ın üzerine ışık olup yağarlar. Hızır'la İlyas'ın el ele tutuştuğu yıldızların gökte birleştiği anda dünyada herşey durur.Akarsular donar akmazlar. Rüzgar esmez yapraklar kımıldamaz. Damarlardaki kan bile akmaz. Herşey dururhiçbir şey kımıldamaz. Dünya bir anda ölür.
Sonra herşey yeniden uyanır. Bir yaşam patlar orada. İşte bu yüzden insanlar bu birleşen yıldızları görmek için evlerinden yüksek tepelere giderler. Dam başlarında dururlar akarsu dibinde dururlar. Dururlar ki o herşeyin donduğu anda dileklerini söyleyebilmek için. O anda o suların durduğu zamanda o yıldızların birleştiği anda kim ne dilekte bulunursa o olur. O herşeyin durduğu anda ama. Öncesinde ya da sonrasında değil.
Hatta Kul Hüseyin adında çiftçi bu anda aklına isteği gelemeyince şöyle demiş: "Ya AllahYa HızırYa İlyas.. Şu tepeyi ırmağın karşısına geçir" demiş tabi sonra kendi isteği aklına gelmiş ama iş işten geçmiş. Ve sonrasında uyuya kalmış. Sabah uyandığında ise ırmağın karşısındalarmış.
İşte Hıdırellez'in dillerde dolaşıp anlatılan hikayesi budur.
-ALINTI-