Merhaba,
Aslında mümkün olduğunca, eleştirmenin yıpratıcı, aşındırıcı v şevk kırıcı olmamasına özenle dikkat etmekteyim. Yine de yaşımın verdiği huysuzlukla dozajı kaçırmış olabilirim. Eleştiriyi yaptığım arkadaş, tekrar dönmediği için bu kanaate vardım. Belki de benim gibi site içinde kaybolmuştur. Buradan serzenişte bulunayım: Kendi yazdıklarımı rahatlıkla bulabileceğim bir arama yöntemi siteye ilave edilmeli bence. Ya da var, fakat ben göremiyorum.
Ayrıca yaşımı söylerken, bu işleri en iyi ben bilirim iddiam asla olamaz. Çünkü her gün, her an yeni şeyler öğreniyorum. Bu yüzden, bazen umutsuzluğa düştüğüm bile oluyor.
Abdullah bey, benim deneyimlerimi aktarmamı istiyor.
Tabii ki, seve seve. Ama 80'lerden beri grafik, litho, Foto, edito, repro (kafiye için özellikle dikkat ettim..) sligrafi, vs. pek çok konuda tasarım ve üretimde bulundum. Fakat, çok genç yaşlardan beri genellikle kendi işlerimi yönettim. Yani çıraklık dönemim olmadı. Öğrenciyken bazı gazetelerde ve haber ajanslarında ücretli olarak çalışmışlığım vardır. Fakat, yaşamıma damgasını vuracak kadar değildi. Yani hep "patron" kaldık.
Bu bir avantaj mıydı, değil miydi bilmiyorum. Ama o kadar özverili çalıştım ki, yanımda çalıştırdığım grafik emekçilerine, akşamları evlerine giderken hep gıpta etmişimdir. Çünkü ben hala çalışıyordum, buna zorunluydum. Bunu niye söyledim? Çünkü, başka bir işe girmek için kendimde bir portfolyo saplantısı olmadı. İş örneklerini biriktirmek gibi bir alışkanlığım hiç olmadı. Bu yüzden, bakın bu işi ben yaptım diyebileceğim iş örnekleri hemen hemen hiç yok. Hepsi orda burda, şu müşteride, bu matbaada, falan kayboldu gitti. Bunun için üzülüyor muyum? Yo hayır, bütün bunlar müşteri için yapılmış işlerdi. Pek çoğu teknik açıdan mükemmel, fakat içerik olarak beni değil müşteriyi yansıtan şeylerdi. Hâlâ da öyle. Yani sanat falan gibi bir iddiam yok. Zaten bu işin sanat,zanaat, tasarım, yaratım, üretim gibi konularında söyleyeceğim çok şey var. Özellikle, pek çok sitede farkettiğim gibi okullu olan grafikerlerin, okullu olmalarını bir "elit olma" haline getirmek istemektedirler. Oysa yıllarca yaptığım pek çok gözlemde, atölyelerimde hem okullu, hem okulsuz! grafiker çalıştırdığım için şu dört sonuca vardım:
1-Okullu olup, istikrarlı olarak kötü iş yapan grafikerler,
2-Okullu olup çok başarılı işler çıkaran grafikerler,
3-Okulsuz olup bir türlü bu işi yapamayanlar,
4-Okulsuz olup harika işler üreten, dahi grafikerler.
Benim tecrübem, bu işi elitize etmeye çalışan okullular ile okulsuzlar için sonuç yarıyarıya. Okulları, verilen eğitimi küçümsemek gibi vahim hataya düşmeye niyetim yok. Ama okullu olmak, tek başına birşey ifade etmiyor. Tasarım, yaratıcılık gibi konular kişiye bağlı konular. Ancak tekniği sistematik olarak öğrenebilirsiniz. Bir de Sanat tarihi ve diğer teorik konular. Duyarlı bir grafiker, pekçok teorik konuda kendisini pekala geliştirebilir. Öte yandan pekçok güzel sanatlar fakültesi var. Acaba hepsi aynı kefe de mi? Diplomayı kapan genç herşeyi biliyor mu? Şahsen, pek çok işi mükemmel tasarlamış, ama tekniği yarım yamalak bildiği için, işin mücellit kısmıyla ilgili yaptığı kritik bir bilgisizlik yüzünden matbaada çöp yığını olarak duran işleri görmüşümdür. Bilgisizlik yüzünden iş ciltlenemiyor! Peki, kim yaptı bu işi diye soruyorum. İstanbul'un ünlü bir G.S.F'sinden mezun bir grafiker diyorlar matbaadan.
Yani niye hiç kimse okullarda verilen eğitimi tartışmıyor? Neyse, durduk yerde konu açmayalım burada. Ama hala bilboardlarda, ilanlarda, gazete başlıklarında vs. pekçok yerde tipografik hataları, çok basit hizalama, bloklama ve leke yerleşimi vs. gibi pek çok konuda vahim hatalar yapılması beni gerçekten üzüyor. Bu işlerin künyesine bakıyorsun, "yaratıcı grafiker,art direktör, yaratıcı direktör vs." gibi tumturaklı titrlerden geçilmiyor. Unutmayalım, bazı ajanslarda art direktör olabilirsiniz, ama bazı ajanslarda aynı kişiyi grafiker yerine bile koymazlar.
Tasarım ve yaratıcılık üzerine de yine aykırı düşüncelerim var. Bana göre her ikisi aynı değildir, farklı kavramlardır. Bana kalırsa tasarım üretimin bir parçası sayılmalı. Yaratım ise bambaşka bir konu. Herkes tasarım yapabilir, ama herkes yaratıcılık yapamaz. Tasarımcının, yaratıcı gibi gösterilmesi yanlıştır. Bu tuzağa düşmeyelim. Bu konu, mutlaka tartışılmalı. Eminim herkesin bu konuda söyleyeceği pekçok şey olmalı.
Bu yazıyı gece yazıyorum. Yazmakta olduğum Adobe Illustrator CS4 kitabının, Adobe Indesign CS4 deki hazırlıklarıyla uğraşıyorum. Bunun için en uygun zaman gece. En az hatayı geceleri yapıyorum. İnternete en çok geceleri giriyorum. Ama gündüzleri de yazdığım şeyler oluyor. Fakat, kendi gözlemime göre, geceleri daha anlayışlı ve müşfik, gündüzleri ise daha acımasız eleştiriyorum. Acaba neden?
İyi çalışmalar, bol kazançlar.