Hatice Ceylan
Üye
- Kayıt
- 7 Ocak 2009
- Mesaj
- 534
- Tepki
- 7
Kaza anlarındaki bilinçsiz ilkyardım çoğu kez "son" yardım oluyor!
Basında sık sık "kurtarma rezaleti" başlığıyla verilen haberlere şahit oluyoruz. Bu haberlerde genellikle bir trafik kazası sonrası etraftan yardıma gelen yardımsever vatandaşların veya kazazede yakınlarının telaşla yaptığı yanlış müdahalelere tanık oluyoruz. Birçok haberde aslında niyeti yardım etmek olan bu insanlar suçlanıyor hatta ölümlerin sorumlusu olarak gösteriliyor.
Acil yardım gerektiren bir durumla karşılaşıldığında elinden geleni yapmak insani bir görevdir. Pratikte tespitinin ve ispatının zorluğu sebebiyle pek uygulanamasa da bu görevi yerine getirmemek veya 112'yi arayıp bildirmemek, Türk Ceza Kanunu'nda ceza gerektiren bir suç olarak anılıyor. Böyle olunca normal olarak sorumluluk almaktan kaçıp yardım yapmayanlar değil, iyi niyetle olaya müdahale edenler haberlere konu oluyor.
Burada üzerinde durulması gereken husus; ilkyardım ile ilgili ayrıntılardan çok, genel itibarı ile eğitim eksikliği ve bu konudaki kafa karışıklığıdır.
İlkyardım konusunda eğitim almak, kazaların ve acil durumların çoğaldığı günümüzde hayati önem arz ediyor. Aslında çok fazla altyapı ve detay gerektirmeyen bu bilgilerin teorik kısmına internet ortamında bile ulaşmak zor değildir. Bu bilgiler insanın hayatında bir kere bile uygulamak zorunda kalması halinde, en yakınlarına en büyük iyiliği yapmasını sağlayacak hayati bilgilerdir. Bazen anne veya babasının, bazen komşusunun ama her zaman bir insanın hayatta kalmasına sebep olabilir. "Bir insanı yaşatan, tüm insanlığı yaşatmış gibidir" prensibi göz önüne alındığında her türlü masrafa ve emeğe değecek bir eğitimdir. Acil yardım konusunda gerekli bilince ve eğitime erişmemiz, trafik kaza sayısında uluslararası dereceleri bulunan ülkemiz için gerçekten çok önemlidir.
Bir taraftan eğitim eksikliği söz konusu iken, diğer yandan basında bu konuda bilgilendirici, teşvik edici haberlerin olmayışı ciddi bir kafa karışıklığına yol açmaktadır. İlkyardım konusunda eğitimli olanlar da bu haberlerin tesiri ile hastaya zarar verme endişesi taşıyarak müdahale edemez hale gelmektedir. * Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Kaza anında doğru davranış nasıl olmalı?
Trafik kazası gibi durumlarda genellikle kişiye olan olmuştur. Burada tıbbın meşhur "primum non nocere" yani "önce zarar verme" prensibi öne çıkmaktadır. Aceleci müdahalelerden uzak durulmalı ve hastayı nakletme işlemleri için ambulans beklenmelidir.
Kanamanın ön planda olup kırık şüphesinin olmadığı durumlarda müdahalenin uygunluğu kadar çabukluğu önem kazanmaktadır.
Kaza alanında kalp masajına başlayıp kazazedelerin yaşamasına sebep olan birçok bilinçli bahtiyar insanımız vardır.
Özellikle boyun ve bel travmalarında vakit değil "uygun müdahale" önem kazanmaktadır. Araba yanmıyorsa veya kazazede kalp masajına ihtiyaç duyacak kadar ağır durumda değilse ve hele boyun, baş ve bel ağrısından şikâyet ediyor ise onu araçtan çıkarmaya çalışmayınız.
Zehirlenme, kalp krizi, şeker koması vs. gibi acil durumlarda bir an önce hastaneye nakil gerekmektedir. Kalp krizi şüphesinde, dakikaların önemli olduğu böyle bir durumda ambulans beklenmeden, hasta özellikle kardiyoloji ağırlıklı bir hastaneye, mevcut imkânlarla götürülmelidir. Aşırı ilaç alma durumlarında hastanın ilk hali taksiye binip hastaneye gitmeye müsait iken, çoğu kez ambulans beklenmekte ve durum daha da ağırlaşabilmektedir.
Basında sık sık "kurtarma rezaleti" başlığıyla verilen haberlere şahit oluyoruz. Bu haberlerde genellikle bir trafik kazası sonrası etraftan yardıma gelen yardımsever vatandaşların veya kazazede yakınlarının telaşla yaptığı yanlış müdahalelere tanık oluyoruz. Birçok haberde aslında niyeti yardım etmek olan bu insanlar suçlanıyor hatta ölümlerin sorumlusu olarak gösteriliyor.
Acil yardım gerektiren bir durumla karşılaşıldığında elinden geleni yapmak insani bir görevdir. Pratikte tespitinin ve ispatının zorluğu sebebiyle pek uygulanamasa da bu görevi yerine getirmemek veya 112'yi arayıp bildirmemek, Türk Ceza Kanunu'nda ceza gerektiren bir suç olarak anılıyor. Böyle olunca normal olarak sorumluluk almaktan kaçıp yardım yapmayanlar değil, iyi niyetle olaya müdahale edenler haberlere konu oluyor.
Burada üzerinde durulması gereken husus; ilkyardım ile ilgili ayrıntılardan çok, genel itibarı ile eğitim eksikliği ve bu konudaki kafa karışıklığıdır.
İlkyardım konusunda eğitim almak, kazaların ve acil durumların çoğaldığı günümüzde hayati önem arz ediyor. Aslında çok fazla altyapı ve detay gerektirmeyen bu bilgilerin teorik kısmına internet ortamında bile ulaşmak zor değildir. Bu bilgiler insanın hayatında bir kere bile uygulamak zorunda kalması halinde, en yakınlarına en büyük iyiliği yapmasını sağlayacak hayati bilgilerdir. Bazen anne veya babasının, bazen komşusunun ama her zaman bir insanın hayatta kalmasına sebep olabilir. "Bir insanı yaşatan, tüm insanlığı yaşatmış gibidir" prensibi göz önüne alındığında her türlü masrafa ve emeğe değecek bir eğitimdir. Acil yardım konusunda gerekli bilince ve eğitime erişmemiz, trafik kaza sayısında uluslararası dereceleri bulunan ülkemiz için gerçekten çok önemlidir.
Bir taraftan eğitim eksikliği söz konusu iken, diğer yandan basında bu konuda bilgilendirici, teşvik edici haberlerin olmayışı ciddi bir kafa karışıklığına yol açmaktadır. İlkyardım konusunda eğitimli olanlar da bu haberlerin tesiri ile hastaya zarar verme endişesi taşıyarak müdahale edemez hale gelmektedir. * Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlisi
Kaza anında doğru davranış nasıl olmalı?
Trafik kazası gibi durumlarda genellikle kişiye olan olmuştur. Burada tıbbın meşhur "primum non nocere" yani "önce zarar verme" prensibi öne çıkmaktadır. Aceleci müdahalelerden uzak durulmalı ve hastayı nakletme işlemleri için ambulans beklenmelidir.
Kanamanın ön planda olup kırık şüphesinin olmadığı durumlarda müdahalenin uygunluğu kadar çabukluğu önem kazanmaktadır.
Kaza alanında kalp masajına başlayıp kazazedelerin yaşamasına sebep olan birçok bilinçli bahtiyar insanımız vardır.
Özellikle boyun ve bel travmalarında vakit değil "uygun müdahale" önem kazanmaktadır. Araba yanmıyorsa veya kazazede kalp masajına ihtiyaç duyacak kadar ağır durumda değilse ve hele boyun, baş ve bel ağrısından şikâyet ediyor ise onu araçtan çıkarmaya çalışmayınız.
Zehirlenme, kalp krizi, şeker koması vs. gibi acil durumlarda bir an önce hastaneye nakil gerekmektedir. Kalp krizi şüphesinde, dakikaların önemli olduğu böyle bir durumda ambulans beklenmeden, hasta özellikle kardiyoloji ağırlıklı bir hastaneye, mevcut imkânlarla götürülmelidir. Aşırı ilaç alma durumlarında hastanın ilk hali taksiye binip hastaneye gitmeye müsait iken, çoğu kez ambulans beklenmekte ve durum daha da ağırlaşabilmektedir.