Osmanlıca Bilgisayar Terimleri (Komedi)

Kayıt
10 Ekim 2008
Mesaj
1.085
Tepki
62
görev çubugu: degnek-ül vazife

çift tiklama: tikirt-ül tekerrür

administrator: sahip-ul edevat

flash disk: edevat-ül yumusak

hard disk: edevat-ül civanmert

anti spyware : müdafa-ül hafiye

mouse: zindik faresi

klavye: taht-ul hurufat

power supply: kuvvet macunu

my documents - sanduka- i evrak

internet: allame-i ulul arz

google: kasif-ul ali

google earth: seyr-ül arz, kesif-ul arz

denetim masası: sehpa-i saltanat

cd- rom - pervane-ül hâfiza

ekran: perde-ül temasa

kasa: kaide

enter: duhul

virus: deyyus

antivirüs: akinci

msn : elçi

hacker: deyyus-ül-ekber

hata raporu: malumat-ül kabahat

mail server: divan-ül mektubat

messenger: havadisçi

chat : muhabbet ül zabıy

ctrl alt del : zeamet-i has timar
 

Buse Türüdü

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
5 Şubat 2008
Mesaj
3.395
Tepki
103
virus: deyyus
messenger: havadisçi

chat : muhabbet ül zabıy


en çok bunları beğendim wallahi:D
Teşekkürler..
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
@Burak Hüseyin

Osmanlıca Kelimelerle bu kadar eğlenmenize şaşırdım doğrusu !...
Bazı tabirler insana garip gelebilir ama unutmayın ki türkçe yi bilmeyen birisine de türkçe çok garip gelir. Ama bunu eğlence olarak görmeniz hoş değil.

Ayrıca Sait bey'i de kınıyorum bunu Komedi olarak algıladığı için....
 
Kayıt
10 Ekim 2008
Mesaj
1.085
Tepki
62
@Süleyman Köklü

Sevgili Süleyman Bey,

Burda amacım Osmanlıca'yı kötülemek değil ve bunlar Osmanlıca gerçek karşılıklar değildir. Biraz eğlenmek için ekledim. Geçmişini tanıyan ve seven biriyim. Böyle küçük şeylere takılmak doğru değil.

Saygılarımla...
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Bu kelimelerin Osmanlıca karşılıklarının bunlar olmadığını ben de biliyorum sait bey. Ancak yeni yetişen nesil bunları bilmiyor. Belki sizin bu eğlenceniz onlar üzerinde etkisi olmayabilir ama ya olursa...
Madem geçmişinizi tanıyor ve seviyorsunuz buna sevindim. O zaman geçmişini öven paylaşımlar da bekliyorum sizden.
Saygılar.
 

Ömer YILDIZ

Admin
Yetkili Kişi
Kayıt
29 Temmuz 2007
Mesaj
2.320
Tepki
92
Değerli arkadaşlar,

Günlük yaşantımızdaki sorumluluklarımızdan biraz olsun uzaklaşabilmek için kafamızı dağıtacak bazı şeylere yöneliriz. Kimi zaman bu müzik dinlemek olur kimi zaman okumak kimi zamanda mizaha yönelmek olur. Bütün iyi niyetimizle ve art niyet gütmeden yapılan bu gibi mizahlar, kişilerin farklı anlayışlarından dolayı zaman zaman olumsuz sonuçlar yaratabilir.
Bunun yanı sırada mizah anlayışımızda, çevremizdeki bireyler için hassas ve önem arz edebilecek konularda biraz daha dikkat etmemiz gerekmektedir.

Evet günümüzde kullanılmayan ve kullanıldığı zaman kulağa biraz mizahi gelen Osmanlıcamızı korumamız bize düşen bir görevdir. Yeni neslimizin de bu doğrultuda yetişmesini sağlamak bizlerin geçmişimize sahip çıkmamızın en güzel örneğidir.
Ama ben eminim ki bu küçük ve art niyet taşımayan mizah geçmişimizi korumamak adı altında değil biraz olsun gülümseyebilmek için yazılmıştır.

Saygılarımla..
 
Kayıt
10 Eylül 2008
Mesaj
221
Tepki
1
Yabancı unsurların durumu bakımından Osmanlıca içinde üç devre vardır. Osmanlıcanın 15. asrın sonu ile 16. asrın büyük bir kısmını içine alan ilk devresi Eski Anadolu Türkçesinde yazı diline sokulmağa başlayan Arapça ve Farsça unsurların Türkçeyi istilâ işinin çok süratlendiği devredir. Bu devre, Osmanlıların İstanbula yerleşmesinden sonra kurulan saray hayatı ile başlamış, bu saray etrafında gelişen edebiyat ve kültür hayatının Arap ve Fars kültür ve edebiyatının nüfuzu altına girmesi Türk yazı diline bambaşka bir istikamet vermiştir.

Bu devrede Türkçe Eski Anadolu devresindeki duruluğunu kaybetmiş, yabancı unsurların kesafeti iyiden iyiye artmıştır. Fakat daha sonraki asırlara göre henüz nisbî bir sadelik göze çarpar gibidir. Yabancı kelime ve terkiplerin sayısı ve çeşitleri çok artmakla beraber terkip zincirleri henüz son haddine varmış değildir. Fakat iyice karışık dil yolunda çok süratli bir gidiş, çok kesif bir hazırlık vardır. Öyle ki devrenin sonu, yani 16. asrın sonları artık koyu Osmanlıcanın tam bir başlangıcı hâline gelmiştir. Böylelikle ilk devir sona ermiş ve Osmanlıcanın yeni bir devri gelip çatmıştır.

Bu devre Osmanlıcanın ikinci devresi olup 16. asrın sonundan 19. asrın ortalarına kadar süren devredir ki başlıca 16. asrın sonu ile 17. ve 18. asırları içine alır. Bu devrede karışık dil, koyuluğunun son haddine varmış, yapısı güç halle Türkçeye benzeyen yazı dilinde Arapça ve Farsça unsurlar arasında Türkçe unsurlar âdeta görünmez olmuştur. Osmanlıca böylece Türkçelikten çıkmış bir hâle geldikten sonra nihayet üçüzlü sunî dilin en yüksek noktasından aşağıya doğru dönmeğe başlamış ve üçüncü devresine girmiştir.

Osmanlıcanın ayni zamanda son devresi olan bu üçüncü devre, 19. asrın ortalarından başlayıp 20. asrın başlarına kadar gelen, yani Tanzimattan 1908 meşrutiyetine kadar olan devri içine alır. Bu devrenin son örnekleri 1908den sonra da Cumhuriyete kadar, süratle ortaya çıkan yeni yazı dilinin yanında, gittikçe zayıflayarak bir nıüddet daha devam etmiştir. Bu üçüncü devre karışık dilin koyuluğunu yavaş yavaş kaybettiği devredir. Osmanlıca bu devirde zaman zaman çok sunî bir koyuluk göstermekle beraber umumî olarak bir çözülme yoluna girmiş durumdadır. Bu çözülme nihayet 20. asrın başlarında tamamlanarak Osmanlıcanın hayatı sona ermiş ve Türkiye Türkçesine geçilmiştir.

Osmanlıcanın bu son devrini eskisinden ayıran mühim bir fark da batıdan gelen yeni mefhumlar dolayısıyla yeni yeni Arapça ve Farsça kelime ve terkiplerin yazı diline sokulması ve uydurulmasıdır. Bu hususta bazen çok sunî hareketler olmuş, lügat kitaplarına bakarak yazı yazanlar bile çıkmıştır. Fakat umumiyetle terkipsiz Türkçeye gidiş temayülleri artmıştır. Eski devirde de koyu Osmanlıcanın yanında görülen oldukça sade dil örnekleri bu son devrede umumî yazı dilinin yanı sıra sayılarını çok arttırmışlardır.
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
teşekkürler aykut bey güzel özetlemişsiniz. Yalnız koyu Osmanlıca'yı ağır dil Osmanlıcası şeklinde de açıklayabiliriz sanırım. Osmanlıca ve Osmanlı hatasız değildi ama bir çadırdan başlayıp dünyanın bir çok yerine söz geçirek seviyeye ulaşmak kolay değil. Osmanlı 20 milyon km kareye ulaşmıştır yükselme döneminde. Ülkemiz 1 milyon kilometre kare bile değilken onlarca etnik sorunla boğuşmaktadır.
Osmanlının gücünü anlayabilmek için bu yeterli bence. Böyle şanlı bir tarih için Mizah,komedi tabirleri benim ağrıma gidiyor.
Arkadaşların kasıtlı olduğuna düşünmüyorum. Ama bu konuda hassasiyet istiyorum.
Saygılar.
 
Yukarı Alt