femme_fatale
Üye
- Kayıt
- 14 Aralık 2007
- Mesaj
- 56
- Tepki
- 1
Türkiye de Afiş
Türkiye de afişin ilk örnekleri Osmanlıların son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında görülmeye başlandı. Bunlar, daha çok yazı içerikli; tiyatro, sinema yardım dernekleri vb. nin afişleriydi. Dış alım tüketim mallarını tanıtan afişlerde vardı. Bunların bazıları yurt içinde yapılırken çoğu yurtdışından getiriliyordu. Afişler sokak, meydan gibi dış mekanlardan çok tiyatro girişleri, dükkan vitrinleri gibi iç mekanlarda sergileniyordu. Batıda o yıllarda bir sanat dalı düzeyine erişmiş afişcilik alanında Türkiye’de herhangi bir etkinlik yoktu Almanya’da afiş öğrenimi görerek 1925’te yurda dönen İlhap Hulisi (Görey) batılı anlamda afişçiliğin öncüsü oldu. Bu alanda uzun yıllar tek ad olan İlhap Hulusi’nin özelikle ilk afişleri, o günlerin anlam afişçilerinin ortak çalışmaları üslubunu yansıttı.
Güzel sanatlar akademisinde ilk afiş atölyesi 1927’de Namık İsmail’in müdürlüğü sırasında açıldı ve başına Weber getirildi. Öğrenimi sırasında kendisini yetenekli bir öğrenci olarak kabul ettiren Mithat Özar büyük boy afiş resimleri yaptı. (1924-1927) Bir süre Paris’e giderek resim öğrenimini tamamlayan sanatçı yurda döndükten (1932) sonra Weberin yerine Güzel Sanatların başına getirildi bu görevde 1940’a kadar kaldı. Bu dönemde yetişen Yusuf Karaçay ve Selahattin adlı iki öğrenci afiş çalışmalarıyla dikkati çekti ancak ikisi de fazla yapıt veremeden genç yaşta öldüler.
Aynı dönemin gene sanatçılarından Kenan Femizan yapıtlarında İlhap Hulisi gibi fotoğraftan geniş çapta yararlandı. Mazhar Resmor, Faruk Morel, Orhan Omay, Tarık Uzmen, Natık Soyer, Yusuf Karaça 1950’ye kadar afiş alanında isimlerini duyuran sanatçılardır.
Bu tarihten sonra Güzel Sanatlar Akademisin de yetişen afişçiler (Mesut Manioğlu, Selçuk Önal, Vedat Sargın, Rauf Alazan, Ali Bayraktar vb) yapıtlarında 1930 – 1945 arası Fransız afiş sanatına egemen olan bir estetik anlayışından esinlenerek, kendi yeteneklerinin doğal gücüne, uluslararsı güncel beğeniyi katarak eser ürettiler 1950’li yılların sonuna kadar olan afişlerin tümünde bu özelliklere rastlanır. 1960 – 1972 döneminde sanatçılar afiş sanatına biraz daha farklı yaklaştılar bu da konu içerik önem kazandı. İçerikle özdeşleşme ön plana geçti hemen her afiş için için özgün bir espiri yakalama çabası ağır bastı. Bu kuşağın esinlendiği estetik, Polanya denilebilecek bir Orta Avrupa beğenisin ve deneyimleri oldu.
Böyle koşular altında Türk afiş sanatı ulusallaşma aşamasını tamamlamadan uluslar arası beğenilerin odaklaştığı noktayı amaçlayan bir gelişme gösterdi.
Bu dönemde Türkiye de afişçiliğin gelişmesine daha çağdaş bir içerik kazanmasına katkıda bulunan sanatçılar şunlar oldu. Yurdaer Altıntaş, Metin Erdemir, Turgay Betil, Sungur Çapan, Bülent Erkmen, Sait Maden, Mengü Ertel, Erkal Yavi, Aydın Ekrem, Sinan Bozkurt, Sadık Karamustafa, Leyla Uçansu, vb. 1960’lı yıllardan başlayarak 1970’li ve daha sonraki yıllarda özellikle tiyatro, sinema opera ve başta bankalar olmak üzere özel kuruluşlar için birçok özgün afiş üretildi. Endüstirinin hızla gelişmesi reklam ajanslarının çoğalması gibi nedenlerle tüketim mallarını tanıtan afişlerin sayısı arttı. Günümüzde televizyon reklamlarının olumsuz etkilerine karşın Türkiye de afiş sanatı gelişimini sürdürmekte Türk afişçileri uluslar arası bianellere katılmakta, ödüller kazanmaktadırlar.
Afiş yalnız asılmış olduğu yerde kalan sanat olmaktan çıkmış, her yıl toplu yada kişisel bir çok sergi açılmaya başlanmıştır. Bu konunda ilk öncüsü İlhap Hulusi olmuş (1923) onun yıllar sonra Atilla Bayraktar (1958), Yurdaer Altıntaş izlemişlerdir.
alıntıdır
Türkiye de afişin ilk örnekleri Osmanlıların son dönemi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında görülmeye başlandı. Bunlar, daha çok yazı içerikli; tiyatro, sinema yardım dernekleri vb. nin afişleriydi. Dış alım tüketim mallarını tanıtan afişlerde vardı. Bunların bazıları yurt içinde yapılırken çoğu yurtdışından getiriliyordu. Afişler sokak, meydan gibi dış mekanlardan çok tiyatro girişleri, dükkan vitrinleri gibi iç mekanlarda sergileniyordu. Batıda o yıllarda bir sanat dalı düzeyine erişmiş afişcilik alanında Türkiye’de herhangi bir etkinlik yoktu Almanya’da afiş öğrenimi görerek 1925’te yurda dönen İlhap Hulisi (Görey) batılı anlamda afişçiliğin öncüsü oldu. Bu alanda uzun yıllar tek ad olan İlhap Hulusi’nin özelikle ilk afişleri, o günlerin anlam afişçilerinin ortak çalışmaları üslubunu yansıttı.
Güzel sanatlar akademisinde ilk afiş atölyesi 1927’de Namık İsmail’in müdürlüğü sırasında açıldı ve başına Weber getirildi. Öğrenimi sırasında kendisini yetenekli bir öğrenci olarak kabul ettiren Mithat Özar büyük boy afiş resimleri yaptı. (1924-1927) Bir süre Paris’e giderek resim öğrenimini tamamlayan sanatçı yurda döndükten (1932) sonra Weberin yerine Güzel Sanatların başına getirildi bu görevde 1940’a kadar kaldı. Bu dönemde yetişen Yusuf Karaçay ve Selahattin adlı iki öğrenci afiş çalışmalarıyla dikkati çekti ancak ikisi de fazla yapıt veremeden genç yaşta öldüler.
Aynı dönemin gene sanatçılarından Kenan Femizan yapıtlarında İlhap Hulisi gibi fotoğraftan geniş çapta yararlandı. Mazhar Resmor, Faruk Morel, Orhan Omay, Tarık Uzmen, Natık Soyer, Yusuf Karaça 1950’ye kadar afiş alanında isimlerini duyuran sanatçılardır.
Bu tarihten sonra Güzel Sanatlar Akademisin de yetişen afişçiler (Mesut Manioğlu, Selçuk Önal, Vedat Sargın, Rauf Alazan, Ali Bayraktar vb) yapıtlarında 1930 – 1945 arası Fransız afiş sanatına egemen olan bir estetik anlayışından esinlenerek, kendi yeteneklerinin doğal gücüne, uluslararsı güncel beğeniyi katarak eser ürettiler 1950’li yılların sonuna kadar olan afişlerin tümünde bu özelliklere rastlanır. 1960 – 1972 döneminde sanatçılar afiş sanatına biraz daha farklı yaklaştılar bu da konu içerik önem kazandı. İçerikle özdeşleşme ön plana geçti hemen her afiş için için özgün bir espiri yakalama çabası ağır bastı. Bu kuşağın esinlendiği estetik, Polanya denilebilecek bir Orta Avrupa beğenisin ve deneyimleri oldu.
Böyle koşular altında Türk afiş sanatı ulusallaşma aşamasını tamamlamadan uluslar arası beğenilerin odaklaştığı noktayı amaçlayan bir gelişme gösterdi.
Bu dönemde Türkiye de afişçiliğin gelişmesine daha çağdaş bir içerik kazanmasına katkıda bulunan sanatçılar şunlar oldu. Yurdaer Altıntaş, Metin Erdemir, Turgay Betil, Sungur Çapan, Bülent Erkmen, Sait Maden, Mengü Ertel, Erkal Yavi, Aydın Ekrem, Sinan Bozkurt, Sadık Karamustafa, Leyla Uçansu, vb. 1960’lı yıllardan başlayarak 1970’li ve daha sonraki yıllarda özellikle tiyatro, sinema opera ve başta bankalar olmak üzere özel kuruluşlar için birçok özgün afiş üretildi. Endüstirinin hızla gelişmesi reklam ajanslarının çoğalması gibi nedenlerle tüketim mallarını tanıtan afişlerin sayısı arttı. Günümüzde televizyon reklamlarının olumsuz etkilerine karşın Türkiye de afiş sanatı gelişimini sürdürmekte Türk afişçileri uluslar arası bianellere katılmakta, ödüller kazanmaktadırlar.
Afiş yalnız asılmış olduğu yerde kalan sanat olmaktan çıkmış, her yıl toplu yada kişisel bir çok sergi açılmaya başlanmıştır. Bu konunda ilk öncüsü İlhap Hulusi olmuş (1923) onun yıllar sonra Atilla Bayraktar (1958), Yurdaer Altıntaş izlemişlerdir.
alıntıdır