- Kayıt
- 14 Mart 2010
- Mesaj
- 401
- Tepki
- 5
Stephenie Meyer’ın fenomen haline gelen başarılı kitap serisinden uyarlanan Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma, 30 Haziran'da sinemalarda. Filmin yapım notlarını paylaşıyoruz... Herşey bir seçimle başladı.
Stephenie Meyer’ın fenomen haline gelen başarılı kitap serisinden uyarlanan Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma’da Bella Swan (Kristen Stewart), Seattle’ın gizemli ölümlerle çalkalanması ve kinci bir vampirin intikam almaya devam etmesiyle kendisini yine tehlikenin tam ortasında bulur. Tüm bunların ortasında bir de Edward Cullen (Robert Pattinson)’a olan aşkıyla arkadaşı Jacob Black (Taylor Lautner) arasında bir seçim yapmak durumundadır — tabii vereceği kararın vampirlerle kurt adamlar arasında asırlardır varolan kavgayı ateşleyebileceğinin farkındadır. Mezuniyetinin giderek yaklaşmasıyla Bella hayatının en zor kararını vermeye de yaklaşmaktadır.
Tüm okul arkadaşları okullardan kabul mektupları alıp, mezuniyet duyurularını gönderirken, Bella da her zaman Edward’ın yanında olabileceği bir seçim yapmaya çalışmaktadır. Fakat Edward’ın vereceği ödüne (onu vampire dönüştürecek kişi olmaya karar vermeden önce onunla evlenmek) ve bu seçimlerinin kendisine, ailesine ve arkadaşlarına karşı doğuracağı sonuçlara karşı da mücadele etmektedir.
Aynı esnada bir savaş da baş göstermektedir. Açıklanamaz bir güç, Cullen Ailesi’nin gizemli yeteneklerinin kör noktaları üzerine giderek bir Yenidoğmuş Ordu yaratır – vampir haline yeni getirilen; doğaüstü yaşamlarının ilk birkaç ayında güç seviyeleri, kontrol edilemez kan arzuları en üst seviyede olan vampirlere dönüşmüşlerdir. Bunlar Bella’nın ölümsüzlüğe geçerken, tek amacı intikam olan Victoria (Bryce Dallas Howard)’dan mı yoksa güç simgesi Volturi’den mi kaynaklanmıştır, belli değildir.
Piyon olarak kullanılan Riley (Xavier Samuel) tarafından yönetilen Yenidoğmuş Ordu, Forks ve Quileute topraklarına doğru yola çıkarlar; Cullenlar ve Kurt Sürüsü içgüdüsel karmaşalarını bir yana bırakıp Bella’yı ve kendi kominitelerini daha büyük tehlikelerden korumak için bir araya gelmek zorundadırlar. Onlar büyük kavga için hazırlanırken, Bella da Quileute Kabilesi ve büyüyen Kurt Sürüsü’nün gizemli geçmişine ve Jasper ile Rosalie’nın geçmişine dair birçok bilgi edinir. Bu bilgiler kurtlar tarafından kurulan bağlara dair ona daha çok bilgi verirken, Jacob Black’e olan sevgisini anlaması ve onu sevenlerin onu korumasına izin vermesine de yol açacaktır.
“Alacakaranlık” ve “Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay”ı oluşturan ve dünyayı sarsmasını sağlayan aksiyon, aşk, arkadaşlık, kıskançlık ve tutku temaları sonrasında “Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma” bu popüler vampir hikayesinin intikam yüklü, romantik devamlılığı olan bölümü. Stephenie Meyer’ın çok satan kitap serisi ve filmlerin birleşimiyle, izleyicinin her bir bölümü merak ve sabırsızlıkla beklediği kültürel bir fenomen haline gelmiştir.
Alacakaranlık Efsanesi ilk dört bölümünün çeviri hakları 50 kadar ülkede ve 100 milyon baskı olarak satılmıştır. Kitapları 142 hafta boyunca en çok satan listelerinde bir numarada kalmıştır ve hala da öyledir.
“Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma” tüm dünya ile aynı anda, 30 Haziran 2010’da sinemalarda olacaktır.
FENOMEN DEVAM EDİYOR
Heyecan dolu ve günümüze ait modern bir vampir hikayesi olan ALACAKARANLIK (serinin ilk filmi) 2008 yılında vizyona girmesiyle gişe rekorları kırdı. Serinin ikinci filmi ALACAKARANLIK EFSANESİ: YENİ AY 2009’da vizyona girdi. Film serisi dünya çapında bugüne kadar $1.1 milyar gişe hasılatı yakaladı.
</STRONG>İki filmin DVD satışları da yüksek ilerledi. YENİ AY’ın DVD’leri ilk hafta 4 milyon üzerinde satışa ulaştı. Alacakaranlık da ilk haftasında 3.8 milyon adet üzerinde satıldı. DVD’ler 2009’da ilk haftasında yılın en çok satan DVD’leri oldu ve toplamda 9.2 milyon adetlik satışa ulaştı. Birçok yerde ikinci filmi bekleyen sabırsız hayranlar için özel gece yarısı satışları yapıldı.
Kitapta olduğu gibi film serisinde de Bella Swan, Edward Cullen ve Jacob Black arasındaki aşk üçgeni bir dönüş noktasına ulaşıyor; Cullenlar ve Kurt Sürüsü ortak bir tehlikeye karşı birleşmek zorunda kalıyor. “Bu seriyi filme çekmeye başladığımızda çoğu kişi en iyisinin üçüncü film olacağını söylüyordu” diyor filmin yapımcılarından Wyck Godfrey. “Sanırım çoğu kişi buna katılır çünkü Tutulma, aksiyonun arttığı ve kurtlar, vampirler ve yenidoğmuşlar arasındaki savaşın da tavan yaptığı bölüm. Ayrıca Bella/Edward/Jacob ilişkisinin de bu bölümde çakışacağını biliyoruz.”
“Bana sorarsanız, Tutulma, Bella’nın vampir olmaya ve bunun ona nasıl sonuçlar doğuracağına karar vereceği kısımdır.” diyor Godfrey. “Edward’ın ebedi aşkı olmanın sonuçlarını, artısını eksisini ölçmesi gerekiyor”
Yazar Stephenie Meyer da buna katılıyor “Benim için asıl tema en başından beri seçeneklere tabii olmak ve seçimlerin sonuçlarıyla yüzleşmekti; doğru olanı bile seçseniz ya da bir seçim yapmasanız dahi sonuçları vardır.
Yetişkin olmakla ilgili en önemli noktalardan biri budur çünkü artık A’yı seçersem B’ye de razısın demektir ve bunu göze alırsın. Bella da bir yetişkin gibi davranmalı ve yaptıklarının sonuçlarıyla başetmek zorundadır.”
Karakterlerin arasındaki karmaşık ilişkiler onun hikayesi içerisinde pekişiyor. “Kıskançlık ve güven her insan ilişkisinde geçerlidir. Benim için keşfetmesi ve yazması ilginç birşeydi ve yazarken farkettim ki insan ilişkilerinin karmaşıklığı konusunda heyecanlıyım ve beni hikayeye döndüren de hep bu olmuş” diyor Meyer. “Victoria, Riley, ve Bree ile kitapta geçmeyen de hikayeler var. Tutulma’ın senaryosu üzerine çalışırken, Melissa ve Submit’ten bir kaç kişiyle oturup Victoria’nın ne yaptığı üzerine ayrıntılarıyla konuştuk, böylece anlamlı bir yere vardırabilecektik. Çok eğlenceli oldu çünkü kitapta yer almadığı için bu hikayeye dair insanların bilmediği çok şey vardı. Bu yüzden çok iyi oldu ve bir kısmının filmde yansıtılmış olmasından çok mutluyum; böylelikle insanlar Bella’nın farkında olmadığı ve arkada yatan br hikayeden haberdar olacaklar.”
Filmde gizemli karakter Riley’nin altı çiziliyor. “Kitaplar Bella’nın bakış açısından olduğu için Riley ile de ancak onunla tanıştığında karşılaşıyoruz. Fakat Stephenie, Riley’nin nsaıl dahil olacağını elbette düşünmüştü ve böylece Riley bir karakter olarak vurgulanabilecek ve arka planda kalmayacaktı.” diyor Rosenberg.
“Tutulma üç film arasında yazımı en zor olandı. En kolayının bu olacağını düşünüyordum aslında çüünkü bol bol aksiyon var. Fakat yazmaya başladığımda, aksiyonun üçüncü planda kaldığını farkettim. Aksiyonu öne çıkarırıken, filmin kalanındaki gerilimi de verebilmeliydim. O yüzden üçü arasında en zorlusu oldu ve sanırım en sevdiğim de...”
Catherine Hardwicke ve Chris Weitz’ın izinde, yönetmen David Slade üçüncü ve aksiyon dolu bu filmi çekmek üzere seçilmişti.
“Filmlerin stili üzerinde bir oynama yapılması gerektiğini düşünüyorduk o yüzden bunun en iyi younun farklı yönetenlerle çalışmak olacağını düşündük” diyor Godfrey.
“Tutulma için genç aktörlerle çalışabilecek ve onlardan iyi performans alabilecek, aynı zamanda da geniş bir görsel stili olan ve aksiyon çekmekte hünerli biri olmasını istiyorduk. David Slade fantastik bir adaydı.”
“Beni bu projeye çeken asıl şey mükemmel hikayesi ve yönetmen olarak içine gireceğim zorluk oldu. Hep aynı şeyleri yapmaktan zevk almıyorum çünkü zorluklardan daha çok öğreniyorum. Bu boyutta film yapmak, bu kadar zaman içinde hem de, ve de değişik bir türe kaymak en büyük zorluklarımdı Evet vampir filmi yapıyordum ama Tutulma çok değişik bir film. Romantik de bir hikaye ve karanlık hislerden saf romantik sahnelere bir yelpazesi var. Duygusal sahnelerin çekimi de başlı başına zordu. En önemlisi, hep iyi hikaye peşinde koşuyorum ve Tutulma favori hikayem. Biz yönetmenler iyi hikayeleri ayrıca severiz çünkü işin büyük kısmı hallolmuş demektir.” diye gülüyor Slade.
"Belli bir şekilde çekim yapacaksam, bunun senaryoda olması önemli. Storyboard’larımı Melissa’ya da gösteriyordum ve o da bunları yazımıyla birleştiriyordu.” diyor Slade. “Bazen karakter, belirli fikirler ve arka plan hikayeler üzerine konuşuyorduk. Melissa’nın inanılmaz bir hikaye ve karakter algısı var, aynı zamanda çok zeki ve pratik. Birşeyi estetik olarak tarif ettiğimde fikri hemen kapıyordu ve hemen Stephenie Meyer ile telefonda görüşüp bu fikirler üzerinden gidiyorduk. Beyin fırtınası için Melissa mükemmel bir partner. Stephenie'nin onayını da aldığımızda, son söz söylenmiş oluyordu çünkü bu onun yarattığı dünya.”
“Her bir yönetmenle farklı bir deneyim oldu. David de mükemmel ve ortak bir müzik zevkimiz var. Aynı tür müziklerden hoşlanıyoruz” diyor Meyer. “Bir bağımız var ve beğendiği videolardan aldığı hissi ilmde de çok iyi yansıtıyor. Sette de çok iyi birisi. Onunla çalışmak çok eğlenceli.”
YENİ OYUNCULARLA YOLA DEVAM EDİLİYOR
Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma, “Alacakaranlık” ve “Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay” için oluşturulan geniş oyuncu yelpazesinden iyi geri dönüşler alırken, yönetmen David Slade ile yeni oyuncu ve karakterlerin de katılmasıyla büyüyor.
Slade, Jackson Rathbone ve Nikki Reed ile yakından çalışırken karakterlerin geçmişini de araştırıyor. “Tutulma’daki yan hikayelerle aslında bir 1930’lar filmi, bir Western ortaya çıkarabilir, 1700’lere 1800’lere kadar dönebilir...ve bu büyük günümüz filmini de ortaya çıkarabilirsiniz.”
Yeni oyuncular arasında vampir Bryce Dallas Howard, Victoria rolünde, Xavier Samuel, Riley rolünde ve Jodelle Ferland’ı da Bree rolünde izliyoruz.
Quileute’lere eklenen karakterler de Julia Jones ve BooBoo Stewart , Leah ve Seth Clearwater’ın kardeşleri olarak görürken, Alex Rice’ı da anneleri Sue Clearwater (Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay’daki Harry Clearwater’ın ölmesiyle dul kalan) olarak görüyoruz.
Göze çarpan diğer oyuncular arasında Maria rolünde Oscar®-adayı Catalina Sandino Moreno; Royce King rolünde Jack Huston ve şarkıcı Peter Murphy’yi de ilk vampir rollerinde görüyoruz.
Bella, Edward ve Jacob: Üçgenin Doruk Noktası
“Alacakaranlık” ve “Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay” Kristen Stewart, Robert Pattinson ve Taylor Lautner’ı, Bella Swan, Edward Cullen ve Jacob Black rolleriyle dünya çapında tanınır hale getirdi.
“Eclipse bu üç karakter arasında gelişen bir üçgen ve gerginliğin hikayesi.” diyor senarist Melissa Rosenberg. “Çekişme ve kıskançlıklar – insanların aşk ve kayıba dair ortak olarak sahip olduğu duyguların en temel olanları. Hikayenin çekirdeğinde çok ham iken son filmde zirveye ulaşıyor. Kazılmak için çok geniş bir alan. Bella karakterini yazmak, onun sahip olduğu gücü ortaya çıkarmak ve bu karakteri derinlemesine incelemek, özellikle de Kristin Stewart tarafından oynandığında, çok mükemmeldi. Çok kuvvetli bir içsel güce sahip ve bu hikayede tam bir kahramana dönüşüyor. Bu tarz karakterleri yazmaktan zevk duyuyorum.”
“Sonuçta bu bir aşk hikayesi. Bella ile Edward’ın beraber varolamayacaklarını bildiğimiz bir dünyada, onların beraber olmasının yolunun arayışı. Projeyle ilgili baştan bu yana mükemmel olan şey, en başından aynı senarist, Melissa Rosenberg ile ilerlememiz ve karakteri içtenlikle özümseyen oyunculara sahip olmamızdı.
Kitapları da çok iyi anlamış durumdalar. Her sahnede neyi hayata geçireceklerini çok iyi anlamışlar. Üstelik, seçtiğimiz yönetmenler de kitaplar üzerinde uzmanlaştılar. Böylece, yapımın en başından beri karakterlere tutunabildik. Rob ve Kristen, Bella ve Edward kostümlerine hemen bürünüp, hemen o hallerine bürünebiliyorlar.” diyip gülerek anlatıyor yapımcı Wyck Godfrey.
“Edward dünyada varolabilecek safi gerçek aşkın ideal simgesi gibi. Sonra Jacob daha insani bir aşk olarak çıkıyor, kusurları ve hataları da olan ama bir o kadar da dürüst birisi.” diyor yönetmen David Slade. “Bu hikayelerin en çekici yanlarından biri, gerçek aşk fikrini kültür olarak çok da yaygın olmayan bir yerde önermesi. Gerçek aşk mükemmel birşey ama üzücü bir şekilde az var ve görünür değil, özellikle de medyada. Saf aşk kadar basit birşey çıkarmak çok zor genelde büyük ve iyi hikayeler, büyük çelişkilerden doğuyor. Stephenie'nin zekice yaptığı şey büyük bir çelişki yaratması ve bunu aşk pahasına yapmaması oldu; filmin ve kitapların dünya genelinde bu kadar ilgi görmesinin sebebinin de bu olduğuna inanıyorum.”
“Tutulma yüksek bir işaretle başlıyor, Edward ve Bella beraberler, mutlular ve İtalya’da yaşadıkları dramatik deneyimden yenice uzaklaşıyorlar.diye ekliyor Stewart. “Aslında ben hala vampirler tarafından avlanıyorum ama hayatımdaki en büyük problem birini sevmenin değişik seviyeleri olabileceğini bilmek. En iyi arkadaşıma aşık olduğumu, ama gerçek aşkım Edward’a duyduğum akdar büyük bir aşk olmadığını da kabul etmeliyim. Benim için Tutulma, büyüme, kararlar verme ve verdiğin kararların ve seçimlerinin her zaman da içgüdüsel olmadığını anlama ile ilgili. Bella’nın yaptığı hiçbir şeyden utanç duymamasını sevdiğim gibi, bu bölümde büyüyor ve ‘her zaman da doğru birisi değilim’ diyebileceği olgun noktaya geliyor.
Pattinson şöyle diyor, “İlk film yeni bir aşkla ilgili. İkinci film ise kayıp. Bu film bir ilişki gerçeğe dönüştüğünde ne kadar zor hale gelebileceği ile ilgili. Artık ciddi bir ilişkiye dönüşüyor, bu da işleri zorlaştııyor çünkü Edward, Bella’nın dünyasının bir parçası olmayı kabul ediyor. Edward ilk iki filmde de benzer halde çünkü izole biçimde yaşamasına izin verilmiş. Şimdi ise Bella ile gerçek bir ilişkide olduğu gerçeğini kabul ediyor, bu da gerçek dünyanın da bir parçası olup, daha insani olmasını ve kendini adapte etmesini gerektiriyor. Çok uzak ve izole yaşarken birden harekete geçip normal yaşamak ve normal insanların yaşadığı günlük duyguları yaşamak zor. Uzun süre bunu yapmadığında ve yapmaya zorlandığında bununla başetmek de oldukça güç. Normal olmak ona zor geliyor çünkü nasıl olacağını hatırlamıyor.”
Stewart şöyle ekliyor, “Testten geçen karşılıksız bir aşk. Enteresan bir şey. Birbirlerine inkar edilemez bir bağlılıları var, fakat bu sefer Bella ve Edward birbirleriyle daha çok konşuyorlar. Daha açıklar. Başka insanların haatlarına girmesini daha kabullenmiş haldeler ve bu sadece ilişkileri özelinde değil, etraflarındaki herkesi de kapsayacak şekilde oluşuyor. Ortaya keyifli bir ilişki çıkıyor – bu birçok kişinin hayatında büyük sorunlara yol açsa da – normal biçimde işleyen bir noktaya varıyor.” “Tutulma aslında intikam ve aşkla ilgili” diyor Rathbone. “Bunların ikisi de keder getirebilir. İntikam sevimli birşey değildir, kötüdür ve içinizde boş ve aç bir yan bırakır. Aşk, aşkınız karşılıksızsa o da aynı duyguya yol açar.”
Seyirci aynı zamanda Alice ile Jasper’ın nasıl tanıştıklarını da öğreniyor. “Maria’dan uzaklaştıktan sonra, Jasper ortalıkta dolanırken sebepsiz yere bir restorana giriyor.” diyor Greene. “Alice orada oturmuş onu bekliyor çünkü geleceği görebiliyor. Cesurca ve bir kıvılcım oluştururcasına “beni çok beklettin” diyor ve o da güneyli bir centilmen olarak şapkasını çıkarıp “üzgünüm bayan” diyor. Gerçekten çok sevimli ve onu Cullenların bir parçası haline getirmeyi başarıyor – bu sevgi dolu ailenin. Tam da ihtiyacı olan şey bu çünkü kaybolmuş ve kalbi kırılmış halde.”
“Tutulma favori filmlerimden oldu çünkü spor yapıp üzerine para alıyorduk. Günde 3 kere çalışıyordum. Dövüş eğitimi, ardından jimnastik ve gece de yoga yapıyorduk. Kellan’ı da beraberimde sürüklüyordum ki o bu durumdan halen mutsuz sanırım çünkü maçomsu imajını yemiş oluyorduk.” diye gülüyor Facinelli. “Amartık çok daha fazla iç huzura sahip Düzgün yiyip forma girmek ve filmde öğrendiklerini normalde de kulanabilmek çok eğlenceliydi.”
“Daha önce hiçbir film için özel eğitim almamıştım, yoğun bir hazırlıkla geçen fiziksel bir çekim aşaması oldu bu çok hoşuma gitti” diyor Reaser. “Dövüş eğitiminde birbirimizi nasıl dövüyor gibi görüneceğimizi de öğrettiler. Bu çok çalışma gerektirdi. Birine vuruyor gibi yapmak ya da karşınızdakinn yapması dahi yeterince korkunç bir şey. Enteresan bir süreç oldu.”
Reaser fiziksel ve duygusal çalışmadan zevk aldı, ve bu ikisinin birleşiminden de. David Slade ile çalışmak çok güzeldi çünkü Esme hakkında müthiş fikirlere sahip. Onun anaç ve birini derinden seven yönünden etkilenmişti. İlk tanıştığımızda benim masaya yatırdığım da bu olmuştu. Esme için varsa yoksa sevgi ve beraberinde ne varsa. David için onun sahip olduğu güç ve haylaz yanı da önemliydi. Onu annesi olarak ve aynı zamanda bir kadın ve ailenin lideri olarak görmesini çok sevdim.”
“ Savaş ben ve Esme için çok eğlenceli oldu.” diyor Reaser. “Her daim etrafta öylece durup, sevgi dolu ve iyi olmak çok eğlenceliydi. Fakat gidip birilerinin ağzını burnunu kırmak da bir o kadar eğlenceli oldu. Bu kadar tutkuyla sevdiğinizde, sevdiğiniz için de bir o kadar tutkuyla savaşıyorsunuz. Annesi olan herkes, çocuğuna bir tehlike yöneltildiğinde ne derece çılgına döneceğini bilir. Esme de bu filmdeki tatlı bela. Tamamıyla annemden esinlendim ve herhangi biri benim hakkımda kötü bir şey söylerse hepsini alaşağı edeceğini biliyorum. Tüm o makyajı vs giyip güçlü hissetmek ve kavga etmek zor. Özellikle de gözlerimizdeki lenslerle.”
Slade oyuncuyla birebir deneme çalışmalarını çok önemli buluyor. “Tutulma’da çok çok fazla karakterden bahsediyoruz. Çok oyuncu, çok fazla prova ve birebir dikkat anlamına geliyor. Yapım öncesi dönemde her oyuncuyla düzenli aralıklarda buluşup her sahne üzerine konuşuyordum. Mesela Peter Facinelli fularların karakteri için neden önemli olduğunu anlatabiliyordu. Her bir ayrıntının her bir oyuncuya ne kattığının farkında olmak zorundaydım.”
“Esasında her sahneyi her bir oyuncuyla baştan sona denemiş oluordum ve herkes bir araya geldiğinde herşey daha taze oluyordu çünkü herkesin bakış açısı farklı ve sahnenin kendi gerçekliği öylece açığa çıkıyordu.” diyor Slade. “Cullenları tek bir yapı gibi göstermek aptallık olurdu – her biri özgün karakterler. O yüzden her biriyle konuşuyor karakterleri üzerine, diğer karakterlerle etkileşimleri üzerine ve onlarda neyi sevmedikleri üzerine konuşuyordum.”
Reed ekliyor, “Bir anlamda tatil gibi, gerçek yaşamlarımızdan kopup buraya geliyoruz. Ve bu çok yoğun ve heyecan yüklü; aynı zamanda daha az yoğun geçen ve beraber vakit geçirebildiğimiz zamanlar da var.”
Yönetmen ve birbirlerinin dışında oyuncuların bir ilham kaynağı daha var – filmin hayranları. “Bazen internete bakınıyorum ve hayranların benim için yazdıklarına bakıyorum. Esme ile ilgili sahip oldukları bazı görüşlere hayran kalıyorum. Bana bir şekilde yardımı dokunuyor. Bu işte çılgın olan da bu – daha önce hiçbir film için internete girip Kansas’taki bir kızın karakterimle ilgili neler dediğine bakmamıştım ve gerçekten yardımı oluyor” diye gülüyor Reaser.
Çekiminin ilk gecesinde Howard karakterin sesi üzerine yazar Stephenie Meyer ile görüşmüş. “Bryce mükemmel. ‘Sesiyle ilgili bir şey yapmak istiyorum’ diye geldi ve bu mükemmel. Sahnede çalıştı ve o anda onun Victoria olduğunu anladım. Ne çok yırtıcı ne de çok sinirli...o sadece bir manipülasyon ustası. Bunu biraz kendiliğinden yapıyor. Onu izlemek muhteşem. Bryce karakterin bu yanını ortaya çıkarıyor, çok tehlikeli oluşunu da. Victoria dünyadaki en iyi savaşçı değil ama kaçmak konusunda çok başarılı – bunun dışında çok tehlikeli sayılmaz, tabii insanların aklını karıştırmasını ve isteklerini yaptırabilmesini saymazsak.”
“Geçmişte Victoria ciddi anlamda sertti ve bana kalırsa bu filmde bu sertliğin sonlarda ortaya çıkması daha önemliydi, bir savaş varken, birilerini parçalara ayırmak üzereyken.”d iyorSlade. “Bryce'ın performansını daha güçlü kılıyordu ve karakterin sesini yumuşatma gibi kararları ona bırakıyordu.”
Slade ekliyor, “Belli ki Bryce ile çalışmak mükemmel, kabiliyeti her yöne açık, büyük kanlı sahneler için bile. Fakat bu yumuşaklık verilmesi zor bir karardı fakat iyi oldu çünkü onun hem yumuşak hem de güçlü duruş sergilemesini sağladı.”
Avusturyalı oyuncu Xavier Samuel, Riley rolüyle ilk Amerikan uzun metraj filmini gerçekleştirmiş oluyor.
“Slade diyor ki, “Xavier insanların şu an bildiği bir oyuncu değil ama öyle olacak. Mükemmel bir oyuncu. Oyuncu seçiminde çok fazla insana ulaştı ve çok doğru bir duruş sergiledi.”
“Xavier inanılmaz” diye katılıyor Meyer. “Herşeyin uçup gittiği seçmelerden biriyodi. Demek istediğim, onda bir şey vardı. Söylediği her bir söz yerini buluyordu.”
“Riley kitapta çok geniş yer almayan bir karakter fakat sinemasal baktığınızda daha geliştirmemiz gereken bir karakterdi.” diyor Slade.
“Riley’yi daha görünür kılmak tartışmalı bir süreçti çünkü ekran dışında neler olup bittiği konusunda çok karöaşa vardı.” diyor Meyer. “Bence herşey açık ve netti fakat bir odada sekiz kişi birden anlamadıklarını dile getirdiklerinde ikna oldum ve herşeyi açıklığa kavuşturdum. Riley için yazdığım birşeyler vardı ve onların üzerinden geçtik ki ortak noktada buluşabilelim. İzleyicinin de aynı şeyi yaşamasını engellemek için ona neler olduğunu göstermemiz gerekiyordu. Riley’nin geçmişini görmemiz gerekiyordu, böylece daha çok yerde Riley oldu.”
En büyük görevi yenidoğan vampirlerin lideri olmak. Yenidoğmuşlar en güçlü olanlar ve hayatlarının ilk yılında çok değişken olurlar ve çok iyi birer askerlerdir.” diyor Rosenberg.
“Alacakaranlık öyle etkileyici bir düşün ki, insanlar dışlanmışlıkla özdeşleşebiliyorlar. Tüm doğru bileşenlere sahip; aşk, tehlike, arzu ve intikam. Baş döndürücü bir etkisi var ve bu yüzden popüler olmasını anlayabiliyorum.
Yapımcılar genç Kanadalı bir oyuncuyu yenidoğmuşlar ordusunun üyelerinden biri olarak seçiyorlar. “15 yaşından başlayarak tonlarca filmde oynayan Jodelle Ferland, Bree kadar inanılmazdı ve Stephenie'nin en sevdiği karakterlerdin biriydi” diyor Godfrey.
Ferland’ın Tutulma’da tomurcuklanan rolü için yazar Stephenie Meyer genç aktirisin Bree’nin perspektifinden yazılan kısa bir hikayeyi okumasın izin verdi. Meyer, senarist Melissa Rosenberg, yönetmen David Slade ile youncular Bryce Dallas Howard “Victoria” ve Xavier Samuel “Riley”yi de yan karakterlere ait bu yan öyküleri okumaları için davet etti. Böylece kameralar çekime başlamadan önce her bir parça güçlü bir bağ oluşturacaktı. “Hikayenin bu kısımlarının da filmde yer alabilmesinden memnuniyet duydum” diyor Meyers.
Slade ekliyor, “Hikayeden tamamıyla hoşlandım ve bize güçlü bir görü ve ilham kazandırdı. Hayranların yeni geliştirilen ve aşk, korku, aksiyon sahnelerine eklenen vampirlerle ilgili detaylara bayılacağını düşünüyorum.”
“Bu kısa hikaye ile ilgili herkes kadar heyecanlıyım” diyor Meyer. “2005’te üzerinde çalışmaya başladığımda, benim için Tutulma’nın bir diğer yüzünü incelemek için yaptığım birşeydi, zamanla düzenliyordum. İnternet sayfamda yayınlayabileceğim bir kısqa hikaye olarak düşünmüştüm. Sonra “Alacakaranlık Efsanesi: Resmi Kılavuz”u üzerine çalışmaya başladığımda bunun Bree hikayesi için doğru yer olabileceğini düşündüm. Fakat hikaye beklediğimden daha uzun oldu ve Kılavuz’a giremeyecek kadar uzun olduğuna karar verdim.”
Kısa öykü Kısaca Bree Tanner’ın İkinci Hayatı: Bir Tutulma Öyküsü, 05 Haziran’da hazır olacaktı; film de 30 Haziran 2010’da.
Kurt Sürüsü Büyüyor
Tutulma’da , kurt sürüsü birlikleri ebedi düşmanlarıyla Bella’yı korumak adına anlaşıyorlar. Bella da kurtlara dair daha çok şey öğreniyor, kabileye ait efsaneleri de.
Yeni Quileute karakterleri Julia Jones, Booboo Stewart, ve Alex Rice tarafından Clearwater Ailesi olarak role bürünüyor: Leah, Seth ve kabile konseyinde kocasının görevini üstlenen anneleri Sue.
Yeni Ay’daki rollerini yeniden ele alan Quileute Yerli Ulus’u şu grupları içeriyor: Yerli Amerikan oyuncular Chaske Spencer (Sam Uley rolünde), Alex Meraz (Paul), Kiowa Gordon (Embry), Bronson Pelletier (Jared) ve Tutulma’da sonunda kurta dönüşen Tyson Houseman (Quil Ateara). Tinsel Korey de Emily rolünde, Sam Uley’in nişanlısı olarak dönüş yapıyor. Gil Birmingham da Jacob’ın babası Billy Black olarak.
“Tutulma’da oyuncu grubu giderek genişliyor... “Breaking Dawn”da daha da büyüyecek” diyor Godfrey. “Her kitapta yeni kişilerle tanışıyorsunuz. Tutulma’da Seth ve Leah, iki önemli karakter olarak eklendi. Filmi canlı tutan şeylerden biri de bu, her filmde yeni birileri var.”
Stephenie Meyer, Summit Entertainment ve yapımcılar kadar oyuncu seçimi sürecine dahil oldu. “Filmden filme değişiyordu. Eğlenceli oldu, ilk başladığımızda birbirimizi o akdar tanımıyorduk ve birbirimize karşı daha temkinli davranıyorduk. Tanıdıklarınıza nasıl davranırsınız...nazik olursunuz” diyor Meyer. “Oysa arkadaşlarınızla daha açıksınızdır. Daha çok vakit geçirdikçe, tavsiye ve bilgi verme konsuunda daha rahat hale gliyorum ve onlar da beni dinlemeye daha açık oluyorlar. Bu zamanla olan bir şey ve artık Tutulma’da kimin oynayacağı konusunda daha müdahilim. Özellikle Xavier, Julia, ve BooBoo karakterlerinin oyuncu seçiminde çok müdahil oldum ve bu roleri hayata geçirecek kişileri bulmak için uğraştık. Hem iyi bir şey hem de yarattığınız gerçekdışı karakterlerin, neredeyse hayali arkadaşlarım diyebileceğim - hayata geçtiğini görmek çok garip; bir bakıyorsunuz ete kemiğe bürünmüş, kıyafetleriyle dolaşıyorlar.”
“Yeni gelenlerle ilgili durum, özellikle de kurt sürüsüne katılanlarla, Tutulma’da küçük rolleri olması. Fakat hikaye ilerledikçe, bu roller giderek daha önemli hale geliyor o yüzden potansiyeli olan oyuncular bulmak zorundaydık” diyor Meyer. “Oyuncu seçimlerini izlemek çok güzeldi, özellikle Leah rolü için, çünkü onunla iligli çok değişik durumlar var ve hayatı berbat halde. Leah Clearwater’ın yerinde olmak nasıldır hayal edemiyorum, berbat bir durum. Bu karakter güzel güçlü, fakat sert ve kızgın da aynı zamanda, o yüzden derinlerde yatan acıyı yansıtabilecek birisi gerekiyordu. Julia’yı oyuncu seçimlerinde gördüğüm an “işte bu” dedim. Doğru tonlamaya sahipti ve işin ruhunu anlamıştı. O yüzden Julia’dan çok etkilendim.”
“Leah tek dişi kurt adam ve çok problemi var. Yalnız birisi, babası ölmüş, kalbi kırılmış ve hayatının aşkı kuzeniyle beraber. O ve Sam Uley lisedeyken beraberlermiş ama sonra kuzeni Emily ile olmuş. Tutulma’da sürekli bir eziyet çekme hali yaşıyor. O yüzden de Leah biraz kızgın bir kız. Herşeyden nefret ediyorum” diyerek gülüyor Julia Jones.
Leah kurta dönüşen ilk kız. “Kurt adam olmak istemiyor. Leah yol açtıkları durum yüzünden sürekli Cullenları suçluyor ve onlara kızgın. En kötü kısmı da, o ve oğlanlar kurta dönüştüklerinde, telepatik hale geliyorlar.” diyor Jones. “Herkesin düşüncelerini duyabiliyor ve bu da çok acı verici. Herkesin hislerini her an duyuyor, buna Sam’in Emily’ye olan aşkı da dahil – bu da çektiği acının bir parçası.”
“Leah çok gerçek bir karakter. Sorunlarının tamamen çözülebileceğine inanmıyorum ve bu da gerçekçi bir durum.” diyor Jones. “Sevginin deişik türleri, bunları hayatınıza nasıl adapte edersiniz – bu mümkün müdür? Bu bir kızın sahip olacağı ilişkilendirilebilir bir ikilem.”
Genç oyuncu, şarkıcı ve dövüş sanatçısı Booboo Stewart , Leah’nın erkek kardeşi Seth Clearwater rolünde; Quileute kabilesinin en genç üyesi.ve henüz kurta dönüşmüş. “Seth Clearwater karakterinden haberim bile yoktu çünkü ilk filmde onun bahsi geçmiyordu. Hayranlardan biri benimle MySpace sayfam üzerinden iletişim kurdu ve bu karaktere çok yakışacağımı söyledi” diyor Stewart.
“Seth Clearwater mutlu birisi. Edward ve Jacob arasında barış sağlamaya çalışıyor ve herkesin de birbiriyle iyi geçinmesini istiyor. Odaya girdiğinde yüzünüzde gülümse oluşturan kişilerden.” diyor Stewart. “Arka planda bir dolu karakter var. Sam oldukça açık sözlü biri, bir Alpha. Seth ise tam bir inek, sürekli gülüyor, derdi iyi vakit geçirmek. Jacob’a çok özeniyor ve onun gibi olmak istiyor. Kardeş olmayı isterdi onunla.”Drama’nın bir kısmı da kurtların hayatta kalmak için eşleşmesiyle ilgili. “İçgüdüsel işaretleme, kurt adam mitinin bir parçası. Beraber olacakları yegane insanı bulduklarında, ona çok bağlanırlar ve bunun geri dönüşü olmaz. Karmaşık duygular içindelerdir çünkü bu hayatlarında kontrol edemedikleri bir durumdur. Taylor’ın da bundan kaynaklanan karmaşık duyguları olduğunu görüyoruz” diyor Meyer.
“İçgüdüsel işaretleme dığadan gelen bir şey. Ördekler de yapar bunu. Kurtlar da. Hayvanlar aleminde gerçekten yeri olan bir şey. Ördek yavruları annelerini işaretlerler ve böylece hangisinin anne olduğunu hep bilebilirler, etrafta bir sürü ördek olsa bile.” diyor Meyer. “Fantezi bir yanı da var. Büyürken en sevdiğim kitaplardan biri olan Anne McCaffrey'in Dragonflight serisiydi. Burada bir ejder ve bir insan sonsuza dek bir bağ kuruyorlardı, o kadar güçlü bir bağdı ki, birisi ölürse, diğeri de ölüyor ya da deliriyordu. Üzerinde kontrolün olamayacağı bu denli güçlü bir şey hep ilgilimi çekmiştir. Benim hikayelerimde bunun yer alması hiç şaşrıtıcı değil o yüzden, çünkü büyüme çağında çok sevdiğim bir şeydi.”
“Jacob da Bella’da iz bırakması gerektiğini düşünüyor.” diyor Lautner. “Sevdiğim kız bu, beraber olmak istediğim..işaretleyeceğim kişi neden o olmasın ki? Bu Jacob’ın aklını karıştırıyor.”
“Kurtların başka şansı yok. Ruh eşlerini bulduklarında, konu kapanmıştır.” diyor Spencer. “Sam ve Emily tanıştıklarında – herşey aşikardı. Leah’yi Emily için bırakması gerekiyordu. Leah ve Emily kuzenler ve doğal olarak Leah’nin kalbi kırılıyor. Ödeşircesine, Sam yanlışlıkla Emily’yi hırpalıyor ve yüzünde derin bir yara açıyor. Ama ona olan aşkı sonsuz. Ortada yoğun bir suçluluk duygusu da var.”
Emily rolüyle dönüş yapan Tinsel Korey ekliyor, “İçgüdüsel işaretleme ruhun ikiye ayrıymış da o kişiyi bulduğunda tamamlanıyormuş gibi. Aşktan daha derin bir bağ. Sadece romantik değil, başka biriyle kurulan bütüncül bir bağ. Bu filmde değinilmeyen bir duygu yok. Destansı bir film. Herşey var. Kıskançlık, ihanet, güç, dayanışma, mutluluk, üzüntü, doğum, ölüm. Tam bir çeşitlikilk.”
Korey, bir grup erkek yıldızla çalışıyor olmaktan çok memnun, “Çocuklarla olan deneyimim duraksamasız bir kaostu.” diye gülüyor Korey. “Bazen onlara maskaraşılk yapmak hoşuma gidiyordu ama çoğu zaman Zen modunda oluyordum.
Fakat çoğu zaman çok hareketli oluyorlar. Julia da oturmuş ‘bu çocuklar hiç durmak bilir mi?” derken ben de ‘hayır’ diyorum. Sahnede Sam hepsini bir arada tutmak zorunda çünkü çocuklar bazen gerçekten çok garipleşiyorlar, hep bir haylazlık peşinde oluyorlar.”
“Normalde küçük bir erkek kardeşim olduğu için onları görmezden gelme konusunda kendimi kötü hissetmiyorum” diye gülüyor Jones. “Çok gürültücüler ama her geçen gün daha alıştım. Çok eğlenceliler. Oyuncu seçiminin çok iyi olduğunu düşünüyorum çünkü hepsi birbirinden farklı ve hepsini bir araya getidiğinde hepsi birbirinden besleniyor. Zor olan kısmı Leah tam bir aksi, ve Mardi Gras’ın etrafında olmak tam bir bela olabiliyor.”
Paul rolünde Alex Meraz, Embry rolünde Kiowa Gordon, Jared rolünde Bronson Pelletier ve Quil Ateara olarak Tyson Houseman yeni eklenen oyunculara oldukça iyi davranıyorlar, oynadıkları karakterler inanılmaz hızda ve Volkswagon büyüklüğünde olsa bile.
“Julia Jones değişik bir içerik katıyor, ve biz de ona iyi davranıyoruz çünkü o bir kadın” diye gülüyor Alex Meraz. “Ona biraz saygımız varken o da aramıza atlıyor ve iyi vakit geçiriyor. Aynısı BooBoo Stewart için de geçerli – o kadar eğlenceli birisi ki. Ben de dövüş sanatları geçmişinden geliyorum. Kurt Sürüsü’nü yansıtan iyi bir grup olduğumuzu düşünüyorum. Sürünün kansal geçmişi genç olanlarımızı etkiliyor ve cinsiyetleri değiştiriyor, bu da çok iyi çünkü türümüzün evrimini gösteriyor”
Pazar okulunda öğretmeni yazar Meyer olan Kiowa Gordon, gri ve sırtında siyah noktalar olan bir kurtu canlandırıyor. “Embry en hızlı kurt ve muhtemelen Jacob’ın da tek taraftan kardeşi. Jacob’la Bella’ya olan takıntısı yüzünden dalga geçiyoruz. Sürekli şunları duyuyoruz ‘B ella’yı arasam mı, belki de aramalıyım, arayıp birşeyler sçyleyip kapatırım” diye gülüyor Gordon.
Tyson Houseman’ın Quil Atera rolü Yeni Ay’da tam olarak ortaya konmuştu, fakat Tutulma’da daha çok belirgin oldu. “Tüm arkadaşları kurta dönüşmüştü, o yüzden dışlanmış hissediyordu. Ayrıca ona olan biteni anlatmıyorlardı. Yeni Ay’ın sonunda herşey Quil için zor haldeydi,” diye gülüyor Houseman. “Ama Quil de kurta dönüştüğü anda, kendiyle olan derdi bitiyor. Artık arkadaşlarıyla sürekli beraber takılabiliyor. Daha 16 yaşında ve çok küstah bir karakter. Parkta büyük köpeklerin peşine takılan yavru köpekler gibi. Kavgalara bile eğlence olsun diye atılıyor. Hep iyi vakit geçiriyor. Sürünün bir parçası olmaktan çok hoşnut ve diğerlerinin hissettiği türden fedakarlık hissetmiyor.
“Bu yaratıcı süreçte hepimiz bir bağ kurduk. Vücut çalışmalarının da yeri büyük. Bittiğinde hepir ağrı çekiyor ya da hepimiz birden kusuyorduk, çünkü çok zordu. Ama çok eğlenceliydi ve herkesi çok iyi tanıma fırsatı yakaladım.”
“Yeni Ay hayatımı bu eğitimlerle gerçek anlamda değiştirdi” diyor Spencer. “Antrenmanlar çok iyi geldi ve normalde de devam ettim. Artık ne yiyip ne içtiğim konusunda da çok bilinçliyim. Hayatımı tamamıyla değiştirdi diyebilirim.”
Deneyimli oyuncu Gil Birmingham da Jacob’ın babası Billy Black rolünde dönüyor. “Quileute kabilesinin lideri ve hikayelerin hepsi de onda saklı. Soyun kanında varolan büyü soluk benizlilerin oraya gelmesiyle hareket geçiyor, bir yandan da dönüşüm geçirdiğim yaşımda, etrafta bu kadar vampir yoktu. O yüzden evreler birkaç jenerasyon içinde atladı.”
Birmingham ekliyor, “Tutulma son iki filmde gelişen olayların zirve noktası. Herşey daha görkemli hale geliyor ve daha çok karakter eklendikçe hikaye daha da açığa çıkıyor. Quileuteler Pasifik Kıyısı’nda aşayan gerçek bir kabileler ve efsanelerin anlatılmasıyla gelişen bir tarihleri var. Filmde ‘Üçüncü Eş’ hikayesinden bahsediyorum; kendini kocası için feda eden bir kadının hikayesi – aşkın gerçek ifadesi. Bella’nın nelerden geçeceğinin de habercisi.”
“Bir ölümlünün ailesini kurtarmak için hayatını feda ediş hikayesi. Filmin doruk noktası bize doğru yaklaştıkça Bella da bununla bir bağ kuruyor.” diyor Godfrey. “Bella kendisini doğaüstü karakterlerle ölümlülerin arasında sıkışmış gibi görüyor ve hayatını Edward, Jacob ve tüm aileler için feda etmeye hazır.”
Stewart ekliyor, “Bu cesaretle ilgili ve onun sahip olduğu güç de bu. Bu özelliğe sahip olması için fantastik, insani olmayan bir şeye ihtiyacı yok. Kalan hikayede en güçlü element o, hem de bir insan olarak. Bella sürekli hikayenin yeni yanlarını keşfediyor. Kurt adamlar ve vampirlerin varoluşunu ve birbirleriyle etkileşimlerini anlatan çok uzun, karmaşık ve anlaşılması güç bir hikaye.”
Jacob, Bella’yı kabilenin kampına getiriyor ve orada babası sürünün hikayesini anlatıyor, yeni kurt olanalrın bile ilk kez duyduğu hikayeler. “Jacob onun ailesinin içine girmesine izin veriyor ve Bella da orada bir yer edindiğini hissediyor.” diyor Stewart. “Bu sahnede en sevdiğim şey, Jacob’ın Bella’nın yanında ne kadar rahat olduğu. Hikayeleri duyan ve onlardan biri olmayan ilk kişi, ve bu yüzden de oraya girmesine izni olması onun için de çok önemli.”
“Bella artık sürüyle daha yakın, vampirlerden olsa da” diyor Lautner. “Onu sürüye davet ettik ve ondan kim olduğunu anlamasını bekliyoruz.”
“Tutulma’yı yazarken en zevk aldığım şeylerden biri kabilenin mitolojisine inip kurtların oluşunu anlatmaktı.” diyor Rosenberg. “Kitaptaki hikaye çok daha karmaşık ve ne yazık ki hepsini dahil edemiyoruz. Ama “Üçüncü Eş”in hikayesine indirgedik çünkü bu Bella’nın hikayesiyle çok ilintiliydi. Büyünün kuvvetli olması değil...güç ve cesaret Bella’nın sahip olduğu şey. Çünkü Bella bir insan ve aciz durumda olan o. Fakat hikayenin sonunda Edward’ı cesaretiyle kurtaran da o oluyor. Yani göründüğü kadar aciz de değil.
Kamp sahnesinde Billy kabilenin efsanelerini paylaşırken, yapımın en zor gecelerinden birini geçirdik. “Havanın en zorlu olduğu gecelerden biriydi” diyor Lautner. “Bütün gece ve gündüz boyunca çekimdeydik ve durmadan yağmur yağdı. İki ayrı 3er saatlik periyodla çekim yaptık ve çadırda yağmurun dinmesini beklemek zorundaydık. 15 dakikalığına durduğunda koşup hemen çekime girişiyorduk. Sonra çadırlara ve arabalara dönüp beklemeye devam ediyorduk.”
“Hava nasıl olursa olsun çekime devam ediyorduk. Işığa ya da kameralara ne olursa olsun. İki bacağını kırsan da çekim devam ediyordu” diye gülüyor Slade. “En güçlü heçen geceye ekip Kara Cuma adını verdi. Sadece bir yağmur denemezdi, sanki mermer yağıyordu. Ne olursa olsun çekime devam ettik.
“Setin üzerine büyük bir branda gerdik. Arka ışıkları da kapattık, böylece yağmur görünmeyecekti. Evet artk yağmur görünmüyordu ama bu da bir problemdi. Çünkü sesi geliyordu. Bunun içinse yapabileceğimiz pek bir iey yoktu.” diye iç çekiyor Slade. “İyi bir başlangıç olmadığını söyleyebilirsiniz. Ve soğuku da. Sonra yemek yediğimiz yerde bir ayı olduğunu öğrendil ve hadi gidip onu görelim dedik. Yok, yok tabii ki gitmedik. Ayı gidecek, herşey yoluna gidecek ve biz de çekimlerimize başlayacaktık.”
“Yağmur sesi gelirken çekimlere devam ederken tentede oyuk açıldı ve herkesin de kuru kalması gerekiyordu. Bu 10 dakika kadar sürecekti o yüzden birinin çıkıp bir sopa yardımıyla yukarıda biriken suyu akıtması gerekiyordu. Çekim yerimiz bataklığa dönüşmüştü. Gil Birmingham hayatının ve kariyerinin performansını sergiliyordu, ama arkada yağmurun vızıltısıyla. Yine de süperdi ve çekmeye devam ettik. Herkesin suratı düşmüştü çünkü iç çamaşırlarınıza kadar ıslakken mutlu olamazsınız.”
“Yağmur 10 dakikada bir sızıyordu o yüzden suyu oradan akıtmak gerekiyordu” diyor Meraz. “Tam bir kabustu, sonsuza dek süren türden. O gece değişken çok durum vardı ama David bizi sakin ve bir arada tutmak konusunda çok başarılıydı.”
Slade, “Tentenin üzerinde yine yağmur birikintisi oldu ve kurt sürümüz bir aradaydı ve üstsüzlerdi çünkü yaz akşamıydı ama ölümüne üşüdüler. Biri gidip suyu akıttıığında hepsi onların üzerine dökülüyordu ve iliklerine kadar ıslanıyorlardı. Bu böylece devam etti ama sonunda çok güzel bir sahne ortaya çıktı. İzlerken bu koşullarda çekildiğini analamnız çok güç. Sanırım en zorlu ve akıllarda kalan sahne de bu oldu.”
“Geriye dönüp baktığımızda aslında birleştirici bir deneyim oldu çünkü sabahın altısına kadar oradaydık ve hiç durmayacak bir yağmur vardı. Bütün gece çalıştık ve gözlerim kapanıyordu. Koltuğumda uyuyakalmışım ve bana bakıp gülenlerin sesine uyandım. Son sahneye başladığımızda şafak söküyordu. Lütfen kamerayı bana çevirmeyin çünkü gözlerimi zorlukla açık tutuyorum der gibiydim” diye gülüyor Jones. “BooBoo’nun yakın planı alınıyordu ve mükemmel bir iş çıkardı. Sabahın beşinde elinden gelenin en iyisini yaptı.”
Quileute Halkı’nın gerçek yaşamına dair daha çok bilgi için ziyaret edin; www.twilight-quileute.com
Vampirler gibi kurt adamlar da yeni yönetmenle çalışmaktan zevk duydular. “David Slade’i çok sevdim çünkü çok özenli biri, ne istediğini biliyor ve çok hızlı.” diyor Spencer. “Böyle yönetmenleri seviyorum – hemen konuya geliyor, ortaya çıkarıyor ve güzel iş çıkarıyor sonunda.”
“David Slade kesinlikle daha karanlık bir taraf getirdi. “Bu kitapta zaten var aslında. David sezgileriyle hareket ediyor ve detay görmekte çok iyi. Hep elinde kamerayla, sevdiği şeylerin fotoğrafını çekiyor.”
“Yönetmen olarak ilginç biri çünkü çok daha ciddi birini hayal etmiştim. Fakat İngiliz espri anlayışına sahip biri.” diye gülüyor Korey, “Bir Kanadalı olarak çok iyi anlıyorum. Korku filmi yönetmeninin nasıl olacağını merak ederdim, biraz garip ve gizemli birini beklerdim. Ama David süper biri.”
“Çok fazla kan göreceğiz ve bu da mükemmel. David kan getirecek..ve tabii romantizm de” diyor Booboo Stewart.
Rolleri küçük olanlar dahil, tüm oyuncular yönetmen David Slade’in titizliğine hayranlar. “David herşeyin doğru gittiğinden ve herkesin olması gerektiği modda olduğundan emin olana kadar uğraşıyor. Kimsenin arada kaynamadığını bilmek güzel,”diyor Kendrick.
“David çok akıllı ve eğlenceli. Ne istediğini bilme konusunda özel bir yetenek. Bu kadar iyi güdüleri olan biriyle çalışmak harika. Ona çok güveniyorum. Bir yönetmenden bekleyeceğiniz yegane şey de bu zaten, güvenmelisiniz ki sizi aptal gibi göstermeyeceğini bilesiniz...tabii Mike tam bir aptal gibi görünüyor ama neyse” diye şaka yapıyor Welch.
“Her bir kitaba çok iyi uyan yönetmenler seçiyorlar” diyor Serratos. “Catherine - Alacakaranlık, Chris – Yeni Ay, ve David de Tutulma için çok uygundu. Kitaplarla aynı tonlardalar.”
“David Slade inanılmaz bir yönetmen. Ne istediğini iyi biliyor. Bu dünyada çok bariz olan karanlık öğeyi alıp, daha olgun hale getirmeyi iyi biliyor Hikayeyi o kadar iyi anlamış ki, karanlığın karanlık olduğunu anlamak için biraz ışığa ihtiyaç olduğunun farkında” diyor Chon.
“Her bir kitap daha karanlık bir öncekinden ve her film de daha karanlık, hızlı ve iyi bir hal alıyor. “diyor Serratos.
Yapımcılar lise arkadaşları arasında bazı dinamikler yarattılar. “İnsanlar en rahat hareket alanımızdı çünkü iş vampirler ve kurt adamlara gelince, hayranlar hiçbir hatayı yanınıza bırakmıyorlar.”
Stephenie Meyer’ın fenomen haline gelen başarılı kitap serisinden uyarlanan Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma’da Bella Swan (Kristen Stewart), Seattle’ın gizemli ölümlerle çalkalanması ve kinci bir vampirin intikam almaya devam etmesiyle kendisini yine tehlikenin tam ortasında bulur. Tüm bunların ortasında bir de Edward Cullen (Robert Pattinson)’a olan aşkıyla arkadaşı Jacob Black (Taylor Lautner) arasında bir seçim yapmak durumundadır — tabii vereceği kararın vampirlerle kurt adamlar arasında asırlardır varolan kavgayı ateşleyebileceğinin farkındadır. Mezuniyetinin giderek yaklaşmasıyla Bella hayatının en zor kararını vermeye de yaklaşmaktadır.
Tüm okul arkadaşları okullardan kabul mektupları alıp, mezuniyet duyurularını gönderirken, Bella da her zaman Edward’ın yanında olabileceği bir seçim yapmaya çalışmaktadır. Fakat Edward’ın vereceği ödüne (onu vampire dönüştürecek kişi olmaya karar vermeden önce onunla evlenmek) ve bu seçimlerinin kendisine, ailesine ve arkadaşlarına karşı doğuracağı sonuçlara karşı da mücadele etmektedir.
Aynı esnada bir savaş da baş göstermektedir. Açıklanamaz bir güç, Cullen Ailesi’nin gizemli yeteneklerinin kör noktaları üzerine giderek bir Yenidoğmuş Ordu yaratır – vampir haline yeni getirilen; doğaüstü yaşamlarının ilk birkaç ayında güç seviyeleri, kontrol edilemez kan arzuları en üst seviyede olan vampirlere dönüşmüşlerdir. Bunlar Bella’nın ölümsüzlüğe geçerken, tek amacı intikam olan Victoria (Bryce Dallas Howard)’dan mı yoksa güç simgesi Volturi’den mi kaynaklanmıştır, belli değildir.
Piyon olarak kullanılan Riley (Xavier Samuel) tarafından yönetilen Yenidoğmuş Ordu, Forks ve Quileute topraklarına doğru yola çıkarlar; Cullenlar ve Kurt Sürüsü içgüdüsel karmaşalarını bir yana bırakıp Bella’yı ve kendi kominitelerini daha büyük tehlikelerden korumak için bir araya gelmek zorundadırlar. Onlar büyük kavga için hazırlanırken, Bella da Quileute Kabilesi ve büyüyen Kurt Sürüsü’nün gizemli geçmişine ve Jasper ile Rosalie’nın geçmişine dair birçok bilgi edinir. Bu bilgiler kurtlar tarafından kurulan bağlara dair ona daha çok bilgi verirken, Jacob Black’e olan sevgisini anlaması ve onu sevenlerin onu korumasına izin vermesine de yol açacaktır.
“Alacakaranlık” ve “Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay”ı oluşturan ve dünyayı sarsmasını sağlayan aksiyon, aşk, arkadaşlık, kıskançlık ve tutku temaları sonrasında “Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma” bu popüler vampir hikayesinin intikam yüklü, romantik devamlılığı olan bölümü. Stephenie Meyer’ın çok satan kitap serisi ve filmlerin birleşimiyle, izleyicinin her bir bölümü merak ve sabırsızlıkla beklediği kültürel bir fenomen haline gelmiştir.
Alacakaranlık Efsanesi ilk dört bölümünün çeviri hakları 50 kadar ülkede ve 100 milyon baskı olarak satılmıştır. Kitapları 142 hafta boyunca en çok satan listelerinde bir numarada kalmıştır ve hala da öyledir.
“Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma” tüm dünya ile aynı anda, 30 Haziran 2010’da sinemalarda olacaktır.
FENOMEN DEVAM EDİYOR
Heyecan dolu ve günümüze ait modern bir vampir hikayesi olan ALACAKARANLIK (serinin ilk filmi) 2008 yılında vizyona girmesiyle gişe rekorları kırdı. Serinin ikinci filmi ALACAKARANLIK EFSANESİ: YENİ AY 2009’da vizyona girdi. Film serisi dünya çapında bugüne kadar $1.1 milyar gişe hasılatı yakaladı.
</STRONG>İki filmin DVD satışları da yüksek ilerledi. YENİ AY’ın DVD’leri ilk hafta 4 milyon üzerinde satışa ulaştı. Alacakaranlık da ilk haftasında 3.8 milyon adet üzerinde satıldı. DVD’ler 2009’da ilk haftasında yılın en çok satan DVD’leri oldu ve toplamda 9.2 milyon adetlik satışa ulaştı. Birçok yerde ikinci filmi bekleyen sabırsız hayranlar için özel gece yarısı satışları yapıldı.
Kitapta olduğu gibi film serisinde de Bella Swan, Edward Cullen ve Jacob Black arasındaki aşk üçgeni bir dönüş noktasına ulaşıyor; Cullenlar ve Kurt Sürüsü ortak bir tehlikeye karşı birleşmek zorunda kalıyor. “Bu seriyi filme çekmeye başladığımızda çoğu kişi en iyisinin üçüncü film olacağını söylüyordu” diyor filmin yapımcılarından Wyck Godfrey. “Sanırım çoğu kişi buna katılır çünkü Tutulma, aksiyonun arttığı ve kurtlar, vampirler ve yenidoğmuşlar arasındaki savaşın da tavan yaptığı bölüm. Ayrıca Bella/Edward/Jacob ilişkisinin de bu bölümde çakışacağını biliyoruz.”
“Bana sorarsanız, Tutulma, Bella’nın vampir olmaya ve bunun ona nasıl sonuçlar doğuracağına karar vereceği kısımdır.” diyor Godfrey. “Edward’ın ebedi aşkı olmanın sonuçlarını, artısını eksisini ölçmesi gerekiyor”
Yazar Stephenie Meyer da buna katılıyor “Benim için asıl tema en başından beri seçeneklere tabii olmak ve seçimlerin sonuçlarıyla yüzleşmekti; doğru olanı bile seçseniz ya da bir seçim yapmasanız dahi sonuçları vardır.
Yetişkin olmakla ilgili en önemli noktalardan biri budur çünkü artık A’yı seçersem B’ye de razısın demektir ve bunu göze alırsın. Bella da bir yetişkin gibi davranmalı ve yaptıklarının sonuçlarıyla başetmek zorundadır.”
Karakterlerin arasındaki karmaşık ilişkiler onun hikayesi içerisinde pekişiyor. “Kıskançlık ve güven her insan ilişkisinde geçerlidir. Benim için keşfetmesi ve yazması ilginç birşeydi ve yazarken farkettim ki insan ilişkilerinin karmaşıklığı konusunda heyecanlıyım ve beni hikayeye döndüren de hep bu olmuş” diyor Meyer. “Victoria, Riley, ve Bree ile kitapta geçmeyen de hikayeler var. Tutulma’ın senaryosu üzerine çalışırken, Melissa ve Submit’ten bir kaç kişiyle oturup Victoria’nın ne yaptığı üzerine ayrıntılarıyla konuştuk, böylece anlamlı bir yere vardırabilecektik. Çok eğlenceli oldu çünkü kitapta yer almadığı için bu hikayeye dair insanların bilmediği çok şey vardı. Bu yüzden çok iyi oldu ve bir kısmının filmde yansıtılmış olmasından çok mutluyum; böylelikle insanlar Bella’nın farkında olmadığı ve arkada yatan br hikayeden haberdar olacaklar.”
Filmde gizemli karakter Riley’nin altı çiziliyor. “Kitaplar Bella’nın bakış açısından olduğu için Riley ile de ancak onunla tanıştığında karşılaşıyoruz. Fakat Stephenie, Riley’nin nsaıl dahil olacağını elbette düşünmüştü ve böylece Riley bir karakter olarak vurgulanabilecek ve arka planda kalmayacaktı.” diyor Rosenberg.
“Tutulma üç film arasında yazımı en zor olandı. En kolayının bu olacağını düşünüyordum aslında çüünkü bol bol aksiyon var. Fakat yazmaya başladığımda, aksiyonun üçüncü planda kaldığını farkettim. Aksiyonu öne çıkarırıken, filmin kalanındaki gerilimi de verebilmeliydim. O yüzden üçü arasında en zorlusu oldu ve sanırım en sevdiğim de...”
Catherine Hardwicke ve Chris Weitz’ın izinde, yönetmen David Slade üçüncü ve aksiyon dolu bu filmi çekmek üzere seçilmişti.
“Filmlerin stili üzerinde bir oynama yapılması gerektiğini düşünüyorduk o yüzden bunun en iyi younun farklı yönetenlerle çalışmak olacağını düşündük” diyor Godfrey.
“Tutulma için genç aktörlerle çalışabilecek ve onlardan iyi performans alabilecek, aynı zamanda da geniş bir görsel stili olan ve aksiyon çekmekte hünerli biri olmasını istiyorduk. David Slade fantastik bir adaydı.”
“Beni bu projeye çeken asıl şey mükemmel hikayesi ve yönetmen olarak içine gireceğim zorluk oldu. Hep aynı şeyleri yapmaktan zevk almıyorum çünkü zorluklardan daha çok öğreniyorum. Bu boyutta film yapmak, bu kadar zaman içinde hem de, ve de değişik bir türe kaymak en büyük zorluklarımdı Evet vampir filmi yapıyordum ama Tutulma çok değişik bir film. Romantik de bir hikaye ve karanlık hislerden saf romantik sahnelere bir yelpazesi var. Duygusal sahnelerin çekimi de başlı başına zordu. En önemlisi, hep iyi hikaye peşinde koşuyorum ve Tutulma favori hikayem. Biz yönetmenler iyi hikayeleri ayrıca severiz çünkü işin büyük kısmı hallolmuş demektir.” diye gülüyor Slade.
"Belli bir şekilde çekim yapacaksam, bunun senaryoda olması önemli. Storyboard’larımı Melissa’ya da gösteriyordum ve o da bunları yazımıyla birleştiriyordu.” diyor Slade. “Bazen karakter, belirli fikirler ve arka plan hikayeler üzerine konuşuyorduk. Melissa’nın inanılmaz bir hikaye ve karakter algısı var, aynı zamanda çok zeki ve pratik. Birşeyi estetik olarak tarif ettiğimde fikri hemen kapıyordu ve hemen Stephenie Meyer ile telefonda görüşüp bu fikirler üzerinden gidiyorduk. Beyin fırtınası için Melissa mükemmel bir partner. Stephenie'nin onayını da aldığımızda, son söz söylenmiş oluyordu çünkü bu onun yarattığı dünya.”
“Her bir yönetmenle farklı bir deneyim oldu. David de mükemmel ve ortak bir müzik zevkimiz var. Aynı tür müziklerden hoşlanıyoruz” diyor Meyer. “Bir bağımız var ve beğendiği videolardan aldığı hissi ilmde de çok iyi yansıtıyor. Sette de çok iyi birisi. Onunla çalışmak çok eğlenceli.”
YENİ OYUNCULARLA YOLA DEVAM EDİLİYOR
Alacakaranlık Efsanesi: Tutulma, “Alacakaranlık” ve “Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay” için oluşturulan geniş oyuncu yelpazesinden iyi geri dönüşler alırken, yönetmen David Slade ile yeni oyuncu ve karakterlerin de katılmasıyla büyüyor.
Slade, Jackson Rathbone ve Nikki Reed ile yakından çalışırken karakterlerin geçmişini de araştırıyor. “Tutulma’daki yan hikayelerle aslında bir 1930’lar filmi, bir Western ortaya çıkarabilir, 1700’lere 1800’lere kadar dönebilir...ve bu büyük günümüz filmini de ortaya çıkarabilirsiniz.”
Yeni oyuncular arasında vampir Bryce Dallas Howard, Victoria rolünde, Xavier Samuel, Riley rolünde ve Jodelle Ferland’ı da Bree rolünde izliyoruz.
Quileute’lere eklenen karakterler de Julia Jones ve BooBoo Stewart , Leah ve Seth Clearwater’ın kardeşleri olarak görürken, Alex Rice’ı da anneleri Sue Clearwater (Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay’daki Harry Clearwater’ın ölmesiyle dul kalan) olarak görüyoruz.
Göze çarpan diğer oyuncular arasında Maria rolünde Oscar®-adayı Catalina Sandino Moreno; Royce King rolünde Jack Huston ve şarkıcı Peter Murphy’yi de ilk vampir rollerinde görüyoruz.
Bella, Edward ve Jacob: Üçgenin Doruk Noktası
“Alacakaranlık” ve “Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay” Kristen Stewart, Robert Pattinson ve Taylor Lautner’ı, Bella Swan, Edward Cullen ve Jacob Black rolleriyle dünya çapında tanınır hale getirdi.
“Eclipse bu üç karakter arasında gelişen bir üçgen ve gerginliğin hikayesi.” diyor senarist Melissa Rosenberg. “Çekişme ve kıskançlıklar – insanların aşk ve kayıba dair ortak olarak sahip olduğu duyguların en temel olanları. Hikayenin çekirdeğinde çok ham iken son filmde zirveye ulaşıyor. Kazılmak için çok geniş bir alan. Bella karakterini yazmak, onun sahip olduğu gücü ortaya çıkarmak ve bu karakteri derinlemesine incelemek, özellikle de Kristin Stewart tarafından oynandığında, çok mükemmeldi. Çok kuvvetli bir içsel güce sahip ve bu hikayede tam bir kahramana dönüşüyor. Bu tarz karakterleri yazmaktan zevk duyuyorum.”
“Sonuçta bu bir aşk hikayesi. Bella ile Edward’ın beraber varolamayacaklarını bildiğimiz bir dünyada, onların beraber olmasının yolunun arayışı. Projeyle ilgili baştan bu yana mükemmel olan şey, en başından aynı senarist, Melissa Rosenberg ile ilerlememiz ve karakteri içtenlikle özümseyen oyunculara sahip olmamızdı.
Kitapları da çok iyi anlamış durumdalar. Her sahnede neyi hayata geçireceklerini çok iyi anlamışlar. Üstelik, seçtiğimiz yönetmenler de kitaplar üzerinde uzmanlaştılar. Böylece, yapımın en başından beri karakterlere tutunabildik. Rob ve Kristen, Bella ve Edward kostümlerine hemen bürünüp, hemen o hallerine bürünebiliyorlar.” diyip gülerek anlatıyor yapımcı Wyck Godfrey.
“Edward dünyada varolabilecek safi gerçek aşkın ideal simgesi gibi. Sonra Jacob daha insani bir aşk olarak çıkıyor, kusurları ve hataları da olan ama bir o kadar da dürüst birisi.” diyor yönetmen David Slade. “Bu hikayelerin en çekici yanlarından biri, gerçek aşk fikrini kültür olarak çok da yaygın olmayan bir yerde önermesi. Gerçek aşk mükemmel birşey ama üzücü bir şekilde az var ve görünür değil, özellikle de medyada. Saf aşk kadar basit birşey çıkarmak çok zor genelde büyük ve iyi hikayeler, büyük çelişkilerden doğuyor. Stephenie'nin zekice yaptığı şey büyük bir çelişki yaratması ve bunu aşk pahasına yapmaması oldu; filmin ve kitapların dünya genelinde bu kadar ilgi görmesinin sebebinin de bu olduğuna inanıyorum.”
“Tutulma yüksek bir işaretle başlıyor, Edward ve Bella beraberler, mutlular ve İtalya’da yaşadıkları dramatik deneyimden yenice uzaklaşıyorlar.diye ekliyor Stewart. “Aslında ben hala vampirler tarafından avlanıyorum ama hayatımdaki en büyük problem birini sevmenin değişik seviyeleri olabileceğini bilmek. En iyi arkadaşıma aşık olduğumu, ama gerçek aşkım Edward’a duyduğum akdar büyük bir aşk olmadığını da kabul etmeliyim. Benim için Tutulma, büyüme, kararlar verme ve verdiğin kararların ve seçimlerinin her zaman da içgüdüsel olmadığını anlama ile ilgili. Bella’nın yaptığı hiçbir şeyden utanç duymamasını sevdiğim gibi, bu bölümde büyüyor ve ‘her zaman da doğru birisi değilim’ diyebileceği olgun noktaya geliyor.
Pattinson şöyle diyor, “İlk film yeni bir aşkla ilgili. İkinci film ise kayıp. Bu film bir ilişki gerçeğe dönüştüğünde ne kadar zor hale gelebileceği ile ilgili. Artık ciddi bir ilişkiye dönüşüyor, bu da işleri zorlaştııyor çünkü Edward, Bella’nın dünyasının bir parçası olmayı kabul ediyor. Edward ilk iki filmde de benzer halde çünkü izole biçimde yaşamasına izin verilmiş. Şimdi ise Bella ile gerçek bir ilişkide olduğu gerçeğini kabul ediyor, bu da gerçek dünyanın da bir parçası olup, daha insani olmasını ve kendini adapte etmesini gerektiriyor. Çok uzak ve izole yaşarken birden harekete geçip normal yaşamak ve normal insanların yaşadığı günlük duyguları yaşamak zor. Uzun süre bunu yapmadığında ve yapmaya zorlandığında bununla başetmek de oldukça güç. Normal olmak ona zor geliyor çünkü nasıl olacağını hatırlamıyor.”
Stewart şöyle ekliyor, “Testten geçen karşılıksız bir aşk. Enteresan bir şey. Birbirlerine inkar edilemez bir bağlılıları var, fakat bu sefer Bella ve Edward birbirleriyle daha çok konşuyorlar. Daha açıklar. Başka insanların haatlarına girmesini daha kabullenmiş haldeler ve bu sadece ilişkileri özelinde değil, etraflarındaki herkesi de kapsayacak şekilde oluşuyor. Ortaya keyifli bir ilişki çıkıyor – bu birçok kişinin hayatında büyük sorunlara yol açsa da – normal biçimde işleyen bir noktaya varıyor.” “Tutulma aslında intikam ve aşkla ilgili” diyor Rathbone. “Bunların ikisi de keder getirebilir. İntikam sevimli birşey değildir, kötüdür ve içinizde boş ve aç bir yan bırakır. Aşk, aşkınız karşılıksızsa o da aynı duyguya yol açar.”
Seyirci aynı zamanda Alice ile Jasper’ın nasıl tanıştıklarını da öğreniyor. “Maria’dan uzaklaştıktan sonra, Jasper ortalıkta dolanırken sebepsiz yere bir restorana giriyor.” diyor Greene. “Alice orada oturmuş onu bekliyor çünkü geleceği görebiliyor. Cesurca ve bir kıvılcım oluştururcasına “beni çok beklettin” diyor ve o da güneyli bir centilmen olarak şapkasını çıkarıp “üzgünüm bayan” diyor. Gerçekten çok sevimli ve onu Cullenların bir parçası haline getirmeyi başarıyor – bu sevgi dolu ailenin. Tam da ihtiyacı olan şey bu çünkü kaybolmuş ve kalbi kırılmış halde.”
“Tutulma favori filmlerimden oldu çünkü spor yapıp üzerine para alıyorduk. Günde 3 kere çalışıyordum. Dövüş eğitimi, ardından jimnastik ve gece de yoga yapıyorduk. Kellan’ı da beraberimde sürüklüyordum ki o bu durumdan halen mutsuz sanırım çünkü maçomsu imajını yemiş oluyorduk.” diye gülüyor Facinelli. “Amartık çok daha fazla iç huzura sahip Düzgün yiyip forma girmek ve filmde öğrendiklerini normalde de kulanabilmek çok eğlenceliydi.”
“Daha önce hiçbir film için özel eğitim almamıştım, yoğun bir hazırlıkla geçen fiziksel bir çekim aşaması oldu bu çok hoşuma gitti” diyor Reaser. “Dövüş eğitiminde birbirimizi nasıl dövüyor gibi görüneceğimizi de öğrettiler. Bu çok çalışma gerektirdi. Birine vuruyor gibi yapmak ya da karşınızdakinn yapması dahi yeterince korkunç bir şey. Enteresan bir süreç oldu.”
Reaser fiziksel ve duygusal çalışmadan zevk aldı, ve bu ikisinin birleşiminden de. David Slade ile çalışmak çok güzeldi çünkü Esme hakkında müthiş fikirlere sahip. Onun anaç ve birini derinden seven yönünden etkilenmişti. İlk tanıştığımızda benim masaya yatırdığım da bu olmuştu. Esme için varsa yoksa sevgi ve beraberinde ne varsa. David için onun sahip olduğu güç ve haylaz yanı da önemliydi. Onu annesi olarak ve aynı zamanda bir kadın ve ailenin lideri olarak görmesini çok sevdim.”
“ Savaş ben ve Esme için çok eğlenceli oldu.” diyor Reaser. “Her daim etrafta öylece durup, sevgi dolu ve iyi olmak çok eğlenceliydi. Fakat gidip birilerinin ağzını burnunu kırmak da bir o kadar eğlenceli oldu. Bu kadar tutkuyla sevdiğinizde, sevdiğiniz için de bir o kadar tutkuyla savaşıyorsunuz. Annesi olan herkes, çocuğuna bir tehlike yöneltildiğinde ne derece çılgına döneceğini bilir. Esme de bu filmdeki tatlı bela. Tamamıyla annemden esinlendim ve herhangi biri benim hakkımda kötü bir şey söylerse hepsini alaşağı edeceğini biliyorum. Tüm o makyajı vs giyip güçlü hissetmek ve kavga etmek zor. Özellikle de gözlerimizdeki lenslerle.”
Slade oyuncuyla birebir deneme çalışmalarını çok önemli buluyor. “Tutulma’da çok çok fazla karakterden bahsediyoruz. Çok oyuncu, çok fazla prova ve birebir dikkat anlamına geliyor. Yapım öncesi dönemde her oyuncuyla düzenli aralıklarda buluşup her sahne üzerine konuşuyordum. Mesela Peter Facinelli fularların karakteri için neden önemli olduğunu anlatabiliyordu. Her bir ayrıntının her bir oyuncuya ne kattığının farkında olmak zorundaydım.”
“Esasında her sahneyi her bir oyuncuyla baştan sona denemiş oluordum ve herkes bir araya geldiğinde herşey daha taze oluyordu çünkü herkesin bakış açısı farklı ve sahnenin kendi gerçekliği öylece açığa çıkıyordu.” diyor Slade. “Cullenları tek bir yapı gibi göstermek aptallık olurdu – her biri özgün karakterler. O yüzden her biriyle konuşuyor karakterleri üzerine, diğer karakterlerle etkileşimleri üzerine ve onlarda neyi sevmedikleri üzerine konuşuyordum.”
Reed ekliyor, “Bir anlamda tatil gibi, gerçek yaşamlarımızdan kopup buraya geliyoruz. Ve bu çok yoğun ve heyecan yüklü; aynı zamanda daha az yoğun geçen ve beraber vakit geçirebildiğimiz zamanlar da var.”
Yönetmen ve birbirlerinin dışında oyuncuların bir ilham kaynağı daha var – filmin hayranları. “Bazen internete bakınıyorum ve hayranların benim için yazdıklarına bakıyorum. Esme ile ilgili sahip oldukları bazı görüşlere hayran kalıyorum. Bana bir şekilde yardımı dokunuyor. Bu işte çılgın olan da bu – daha önce hiçbir film için internete girip Kansas’taki bir kızın karakterimle ilgili neler dediğine bakmamıştım ve gerçekten yardımı oluyor” diye gülüyor Reaser.
Çekiminin ilk gecesinde Howard karakterin sesi üzerine yazar Stephenie Meyer ile görüşmüş. “Bryce mükemmel. ‘Sesiyle ilgili bir şey yapmak istiyorum’ diye geldi ve bu mükemmel. Sahnede çalıştı ve o anda onun Victoria olduğunu anladım. Ne çok yırtıcı ne de çok sinirli...o sadece bir manipülasyon ustası. Bunu biraz kendiliğinden yapıyor. Onu izlemek muhteşem. Bryce karakterin bu yanını ortaya çıkarıyor, çok tehlikeli oluşunu da. Victoria dünyadaki en iyi savaşçı değil ama kaçmak konusunda çok başarılı – bunun dışında çok tehlikeli sayılmaz, tabii insanların aklını karıştırmasını ve isteklerini yaptırabilmesini saymazsak.”
“Geçmişte Victoria ciddi anlamda sertti ve bana kalırsa bu filmde bu sertliğin sonlarda ortaya çıkması daha önemliydi, bir savaş varken, birilerini parçalara ayırmak üzereyken.”d iyorSlade. “Bryce'ın performansını daha güçlü kılıyordu ve karakterin sesini yumuşatma gibi kararları ona bırakıyordu.”
Slade ekliyor, “Belli ki Bryce ile çalışmak mükemmel, kabiliyeti her yöne açık, büyük kanlı sahneler için bile. Fakat bu yumuşaklık verilmesi zor bir karardı fakat iyi oldu çünkü onun hem yumuşak hem de güçlü duruş sergilemesini sağladı.”
Avusturyalı oyuncu Xavier Samuel, Riley rolüyle ilk Amerikan uzun metraj filmini gerçekleştirmiş oluyor.
“Slade diyor ki, “Xavier insanların şu an bildiği bir oyuncu değil ama öyle olacak. Mükemmel bir oyuncu. Oyuncu seçiminde çok fazla insana ulaştı ve çok doğru bir duruş sergiledi.”
“Xavier inanılmaz” diye katılıyor Meyer. “Herşeyin uçup gittiği seçmelerden biriyodi. Demek istediğim, onda bir şey vardı. Söylediği her bir söz yerini buluyordu.”
“Riley kitapta çok geniş yer almayan bir karakter fakat sinemasal baktığınızda daha geliştirmemiz gereken bir karakterdi.” diyor Slade.
“Riley’yi daha görünür kılmak tartışmalı bir süreçti çünkü ekran dışında neler olup bittiği konusunda çok karöaşa vardı.” diyor Meyer. “Bence herşey açık ve netti fakat bir odada sekiz kişi birden anlamadıklarını dile getirdiklerinde ikna oldum ve herşeyi açıklığa kavuşturdum. Riley için yazdığım birşeyler vardı ve onların üzerinden geçtik ki ortak noktada buluşabilelim. İzleyicinin de aynı şeyi yaşamasını engellemek için ona neler olduğunu göstermemiz gerekiyordu. Riley’nin geçmişini görmemiz gerekiyordu, böylece daha çok yerde Riley oldu.”
En büyük görevi yenidoğan vampirlerin lideri olmak. Yenidoğmuşlar en güçlü olanlar ve hayatlarının ilk yılında çok değişken olurlar ve çok iyi birer askerlerdir.” diyor Rosenberg.
“Alacakaranlık öyle etkileyici bir düşün ki, insanlar dışlanmışlıkla özdeşleşebiliyorlar. Tüm doğru bileşenlere sahip; aşk, tehlike, arzu ve intikam. Baş döndürücü bir etkisi var ve bu yüzden popüler olmasını anlayabiliyorum.
Yapımcılar genç Kanadalı bir oyuncuyu yenidoğmuşlar ordusunun üyelerinden biri olarak seçiyorlar. “15 yaşından başlayarak tonlarca filmde oynayan Jodelle Ferland, Bree kadar inanılmazdı ve Stephenie'nin en sevdiği karakterlerdin biriydi” diyor Godfrey.
Ferland’ın Tutulma’da tomurcuklanan rolü için yazar Stephenie Meyer genç aktirisin Bree’nin perspektifinden yazılan kısa bir hikayeyi okumasın izin verdi. Meyer, senarist Melissa Rosenberg, yönetmen David Slade ile youncular Bryce Dallas Howard “Victoria” ve Xavier Samuel “Riley”yi de yan karakterlere ait bu yan öyküleri okumaları için davet etti. Böylece kameralar çekime başlamadan önce her bir parça güçlü bir bağ oluşturacaktı. “Hikayenin bu kısımlarının da filmde yer alabilmesinden memnuniyet duydum” diyor Meyers.
Slade ekliyor, “Hikayeden tamamıyla hoşlandım ve bize güçlü bir görü ve ilham kazandırdı. Hayranların yeni geliştirilen ve aşk, korku, aksiyon sahnelerine eklenen vampirlerle ilgili detaylara bayılacağını düşünüyorum.”
“Bu kısa hikaye ile ilgili herkes kadar heyecanlıyım” diyor Meyer. “2005’te üzerinde çalışmaya başladığımda, benim için Tutulma’nın bir diğer yüzünü incelemek için yaptığım birşeydi, zamanla düzenliyordum. İnternet sayfamda yayınlayabileceğim bir kısqa hikaye olarak düşünmüştüm. Sonra “Alacakaranlık Efsanesi: Resmi Kılavuz”u üzerine çalışmaya başladığımda bunun Bree hikayesi için doğru yer olabileceğini düşündüm. Fakat hikaye beklediğimden daha uzun oldu ve Kılavuz’a giremeyecek kadar uzun olduğuna karar verdim.”
Kısa öykü Kısaca Bree Tanner’ın İkinci Hayatı: Bir Tutulma Öyküsü, 05 Haziran’da hazır olacaktı; film de 30 Haziran 2010’da.
Kurt Sürüsü Büyüyor
Tutulma’da , kurt sürüsü birlikleri ebedi düşmanlarıyla Bella’yı korumak adına anlaşıyorlar. Bella da kurtlara dair daha çok şey öğreniyor, kabileye ait efsaneleri de.
Yeni Quileute karakterleri Julia Jones, Booboo Stewart, ve Alex Rice tarafından Clearwater Ailesi olarak role bürünüyor: Leah, Seth ve kabile konseyinde kocasının görevini üstlenen anneleri Sue.
Yeni Ay’daki rollerini yeniden ele alan Quileute Yerli Ulus’u şu grupları içeriyor: Yerli Amerikan oyuncular Chaske Spencer (Sam Uley rolünde), Alex Meraz (Paul), Kiowa Gordon (Embry), Bronson Pelletier (Jared) ve Tutulma’da sonunda kurta dönüşen Tyson Houseman (Quil Ateara). Tinsel Korey de Emily rolünde, Sam Uley’in nişanlısı olarak dönüş yapıyor. Gil Birmingham da Jacob’ın babası Billy Black olarak.
“Tutulma’da oyuncu grubu giderek genişliyor... “Breaking Dawn”da daha da büyüyecek” diyor Godfrey. “Her kitapta yeni kişilerle tanışıyorsunuz. Tutulma’da Seth ve Leah, iki önemli karakter olarak eklendi. Filmi canlı tutan şeylerden biri de bu, her filmde yeni birileri var.”
Stephenie Meyer, Summit Entertainment ve yapımcılar kadar oyuncu seçimi sürecine dahil oldu. “Filmden filme değişiyordu. Eğlenceli oldu, ilk başladığımızda birbirimizi o akdar tanımıyorduk ve birbirimize karşı daha temkinli davranıyorduk. Tanıdıklarınıza nasıl davranırsınız...nazik olursunuz” diyor Meyer. “Oysa arkadaşlarınızla daha açıksınızdır. Daha çok vakit geçirdikçe, tavsiye ve bilgi verme konsuunda daha rahat hale gliyorum ve onlar da beni dinlemeye daha açık oluyorlar. Bu zamanla olan bir şey ve artık Tutulma’da kimin oynayacağı konusunda daha müdahilim. Özellikle Xavier, Julia, ve BooBoo karakterlerinin oyuncu seçiminde çok müdahil oldum ve bu roleri hayata geçirecek kişileri bulmak için uğraştık. Hem iyi bir şey hem de yarattığınız gerçekdışı karakterlerin, neredeyse hayali arkadaşlarım diyebileceğim - hayata geçtiğini görmek çok garip; bir bakıyorsunuz ete kemiğe bürünmüş, kıyafetleriyle dolaşıyorlar.”
“Yeni gelenlerle ilgili durum, özellikle de kurt sürüsüne katılanlarla, Tutulma’da küçük rolleri olması. Fakat hikaye ilerledikçe, bu roller giderek daha önemli hale geliyor o yüzden potansiyeli olan oyuncular bulmak zorundaydık” diyor Meyer. “Oyuncu seçimlerini izlemek çok güzeldi, özellikle Leah rolü için, çünkü onunla iligli çok değişik durumlar var ve hayatı berbat halde. Leah Clearwater’ın yerinde olmak nasıldır hayal edemiyorum, berbat bir durum. Bu karakter güzel güçlü, fakat sert ve kızgın da aynı zamanda, o yüzden derinlerde yatan acıyı yansıtabilecek birisi gerekiyordu. Julia’yı oyuncu seçimlerinde gördüğüm an “işte bu” dedim. Doğru tonlamaya sahipti ve işin ruhunu anlamıştı. O yüzden Julia’dan çok etkilendim.”
“Leah tek dişi kurt adam ve çok problemi var. Yalnız birisi, babası ölmüş, kalbi kırılmış ve hayatının aşkı kuzeniyle beraber. O ve Sam Uley lisedeyken beraberlermiş ama sonra kuzeni Emily ile olmuş. Tutulma’da sürekli bir eziyet çekme hali yaşıyor. O yüzden de Leah biraz kızgın bir kız. Herşeyden nefret ediyorum” diyerek gülüyor Julia Jones.
Leah kurta dönüşen ilk kız. “Kurt adam olmak istemiyor. Leah yol açtıkları durum yüzünden sürekli Cullenları suçluyor ve onlara kızgın. En kötü kısmı da, o ve oğlanlar kurta dönüştüklerinde, telepatik hale geliyorlar.” diyor Jones. “Herkesin düşüncelerini duyabiliyor ve bu da çok acı verici. Herkesin hislerini her an duyuyor, buna Sam’in Emily’ye olan aşkı da dahil – bu da çektiği acının bir parçası.”
“Leah çok gerçek bir karakter. Sorunlarının tamamen çözülebileceğine inanmıyorum ve bu da gerçekçi bir durum.” diyor Jones. “Sevginin deişik türleri, bunları hayatınıza nasıl adapte edersiniz – bu mümkün müdür? Bu bir kızın sahip olacağı ilişkilendirilebilir bir ikilem.”
Genç oyuncu, şarkıcı ve dövüş sanatçısı Booboo Stewart , Leah’nın erkek kardeşi Seth Clearwater rolünde; Quileute kabilesinin en genç üyesi.ve henüz kurta dönüşmüş. “Seth Clearwater karakterinden haberim bile yoktu çünkü ilk filmde onun bahsi geçmiyordu. Hayranlardan biri benimle MySpace sayfam üzerinden iletişim kurdu ve bu karaktere çok yakışacağımı söyledi” diyor Stewart.
“Seth Clearwater mutlu birisi. Edward ve Jacob arasında barış sağlamaya çalışıyor ve herkesin de birbiriyle iyi geçinmesini istiyor. Odaya girdiğinde yüzünüzde gülümse oluşturan kişilerden.” diyor Stewart. “Arka planda bir dolu karakter var. Sam oldukça açık sözlü biri, bir Alpha. Seth ise tam bir inek, sürekli gülüyor, derdi iyi vakit geçirmek. Jacob’a çok özeniyor ve onun gibi olmak istiyor. Kardeş olmayı isterdi onunla.”Drama’nın bir kısmı da kurtların hayatta kalmak için eşleşmesiyle ilgili. “İçgüdüsel işaretleme, kurt adam mitinin bir parçası. Beraber olacakları yegane insanı bulduklarında, ona çok bağlanırlar ve bunun geri dönüşü olmaz. Karmaşık duygular içindelerdir çünkü bu hayatlarında kontrol edemedikleri bir durumdur. Taylor’ın da bundan kaynaklanan karmaşık duyguları olduğunu görüyoruz” diyor Meyer.
“İçgüdüsel işaretleme dığadan gelen bir şey. Ördekler de yapar bunu. Kurtlar da. Hayvanlar aleminde gerçekten yeri olan bir şey. Ördek yavruları annelerini işaretlerler ve böylece hangisinin anne olduğunu hep bilebilirler, etrafta bir sürü ördek olsa bile.” diyor Meyer. “Fantezi bir yanı da var. Büyürken en sevdiğim kitaplardan biri olan Anne McCaffrey'in Dragonflight serisiydi. Burada bir ejder ve bir insan sonsuza dek bir bağ kuruyorlardı, o kadar güçlü bir bağdı ki, birisi ölürse, diğeri de ölüyor ya da deliriyordu. Üzerinde kontrolün olamayacağı bu denli güçlü bir şey hep ilgilimi çekmiştir. Benim hikayelerimde bunun yer alması hiç şaşrıtıcı değil o yüzden, çünkü büyüme çağında çok sevdiğim bir şeydi.”
“Jacob da Bella’da iz bırakması gerektiğini düşünüyor.” diyor Lautner. “Sevdiğim kız bu, beraber olmak istediğim..işaretleyeceğim kişi neden o olmasın ki? Bu Jacob’ın aklını karıştırıyor.”
“Kurtların başka şansı yok. Ruh eşlerini bulduklarında, konu kapanmıştır.” diyor Spencer. “Sam ve Emily tanıştıklarında – herşey aşikardı. Leah’yi Emily için bırakması gerekiyordu. Leah ve Emily kuzenler ve doğal olarak Leah’nin kalbi kırılıyor. Ödeşircesine, Sam yanlışlıkla Emily’yi hırpalıyor ve yüzünde derin bir yara açıyor. Ama ona olan aşkı sonsuz. Ortada yoğun bir suçluluk duygusu da var.”
Emily rolüyle dönüş yapan Tinsel Korey ekliyor, “İçgüdüsel işaretleme ruhun ikiye ayrıymış da o kişiyi bulduğunda tamamlanıyormuş gibi. Aşktan daha derin bir bağ. Sadece romantik değil, başka biriyle kurulan bütüncül bir bağ. Bu filmde değinilmeyen bir duygu yok. Destansı bir film. Herşey var. Kıskançlık, ihanet, güç, dayanışma, mutluluk, üzüntü, doğum, ölüm. Tam bir çeşitlikilk.”
Korey, bir grup erkek yıldızla çalışıyor olmaktan çok memnun, “Çocuklarla olan deneyimim duraksamasız bir kaostu.” diye gülüyor Korey. “Bazen onlara maskaraşılk yapmak hoşuma gidiyordu ama çoğu zaman Zen modunda oluyordum.
Fakat çoğu zaman çok hareketli oluyorlar. Julia da oturmuş ‘bu çocuklar hiç durmak bilir mi?” derken ben de ‘hayır’ diyorum. Sahnede Sam hepsini bir arada tutmak zorunda çünkü çocuklar bazen gerçekten çok garipleşiyorlar, hep bir haylazlık peşinde oluyorlar.”
“Normalde küçük bir erkek kardeşim olduğu için onları görmezden gelme konusunda kendimi kötü hissetmiyorum” diye gülüyor Jones. “Çok gürültücüler ama her geçen gün daha alıştım. Çok eğlenceliler. Oyuncu seçiminin çok iyi olduğunu düşünüyorum çünkü hepsi birbirinden farklı ve hepsini bir araya getidiğinde hepsi birbirinden besleniyor. Zor olan kısmı Leah tam bir aksi, ve Mardi Gras’ın etrafında olmak tam bir bela olabiliyor.”
Paul rolünde Alex Meraz, Embry rolünde Kiowa Gordon, Jared rolünde Bronson Pelletier ve Quil Ateara olarak Tyson Houseman yeni eklenen oyunculara oldukça iyi davranıyorlar, oynadıkları karakterler inanılmaz hızda ve Volkswagon büyüklüğünde olsa bile.
“Julia Jones değişik bir içerik katıyor, ve biz de ona iyi davranıyoruz çünkü o bir kadın” diye gülüyor Alex Meraz. “Ona biraz saygımız varken o da aramıza atlıyor ve iyi vakit geçiriyor. Aynısı BooBoo Stewart için de geçerli – o kadar eğlenceli birisi ki. Ben de dövüş sanatları geçmişinden geliyorum. Kurt Sürüsü’nü yansıtan iyi bir grup olduğumuzu düşünüyorum. Sürünün kansal geçmişi genç olanlarımızı etkiliyor ve cinsiyetleri değiştiriyor, bu da çok iyi çünkü türümüzün evrimini gösteriyor”
Pazar okulunda öğretmeni yazar Meyer olan Kiowa Gordon, gri ve sırtında siyah noktalar olan bir kurtu canlandırıyor. “Embry en hızlı kurt ve muhtemelen Jacob’ın da tek taraftan kardeşi. Jacob’la Bella’ya olan takıntısı yüzünden dalga geçiyoruz. Sürekli şunları duyuyoruz ‘B ella’yı arasam mı, belki de aramalıyım, arayıp birşeyler sçyleyip kapatırım” diye gülüyor Gordon.
Tyson Houseman’ın Quil Atera rolü Yeni Ay’da tam olarak ortaya konmuştu, fakat Tutulma’da daha çok belirgin oldu. “Tüm arkadaşları kurta dönüşmüştü, o yüzden dışlanmış hissediyordu. Ayrıca ona olan biteni anlatmıyorlardı. Yeni Ay’ın sonunda herşey Quil için zor haldeydi,” diye gülüyor Houseman. “Ama Quil de kurta dönüştüğü anda, kendiyle olan derdi bitiyor. Artık arkadaşlarıyla sürekli beraber takılabiliyor. Daha 16 yaşında ve çok küstah bir karakter. Parkta büyük köpeklerin peşine takılan yavru köpekler gibi. Kavgalara bile eğlence olsun diye atılıyor. Hep iyi vakit geçiriyor. Sürünün bir parçası olmaktan çok hoşnut ve diğerlerinin hissettiği türden fedakarlık hissetmiyor.
“Bu yaratıcı süreçte hepimiz bir bağ kurduk. Vücut çalışmalarının da yeri büyük. Bittiğinde hepir ağrı çekiyor ya da hepimiz birden kusuyorduk, çünkü çok zordu. Ama çok eğlenceliydi ve herkesi çok iyi tanıma fırsatı yakaladım.”
“Yeni Ay hayatımı bu eğitimlerle gerçek anlamda değiştirdi” diyor Spencer. “Antrenmanlar çok iyi geldi ve normalde de devam ettim. Artık ne yiyip ne içtiğim konusunda da çok bilinçliyim. Hayatımı tamamıyla değiştirdi diyebilirim.”
Deneyimli oyuncu Gil Birmingham da Jacob’ın babası Billy Black rolünde dönüyor. “Quileute kabilesinin lideri ve hikayelerin hepsi de onda saklı. Soyun kanında varolan büyü soluk benizlilerin oraya gelmesiyle hareket geçiyor, bir yandan da dönüşüm geçirdiğim yaşımda, etrafta bu kadar vampir yoktu. O yüzden evreler birkaç jenerasyon içinde atladı.”
Birmingham ekliyor, “Tutulma son iki filmde gelişen olayların zirve noktası. Herşey daha görkemli hale geliyor ve daha çok karakter eklendikçe hikaye daha da açığa çıkıyor. Quileuteler Pasifik Kıyısı’nda aşayan gerçek bir kabileler ve efsanelerin anlatılmasıyla gelişen bir tarihleri var. Filmde ‘Üçüncü Eş’ hikayesinden bahsediyorum; kendini kocası için feda eden bir kadının hikayesi – aşkın gerçek ifadesi. Bella’nın nelerden geçeceğinin de habercisi.”
“Bir ölümlünün ailesini kurtarmak için hayatını feda ediş hikayesi. Filmin doruk noktası bize doğru yaklaştıkça Bella da bununla bir bağ kuruyor.” diyor Godfrey. “Bella kendisini doğaüstü karakterlerle ölümlülerin arasında sıkışmış gibi görüyor ve hayatını Edward, Jacob ve tüm aileler için feda etmeye hazır.”
Stewart ekliyor, “Bu cesaretle ilgili ve onun sahip olduğu güç de bu. Bu özelliğe sahip olması için fantastik, insani olmayan bir şeye ihtiyacı yok. Kalan hikayede en güçlü element o, hem de bir insan olarak. Bella sürekli hikayenin yeni yanlarını keşfediyor. Kurt adamlar ve vampirlerin varoluşunu ve birbirleriyle etkileşimlerini anlatan çok uzun, karmaşık ve anlaşılması güç bir hikaye.”
Jacob, Bella’yı kabilenin kampına getiriyor ve orada babası sürünün hikayesini anlatıyor, yeni kurt olanalrın bile ilk kez duyduğu hikayeler. “Jacob onun ailesinin içine girmesine izin veriyor ve Bella da orada bir yer edindiğini hissediyor.” diyor Stewart. “Bu sahnede en sevdiğim şey, Jacob’ın Bella’nın yanında ne kadar rahat olduğu. Hikayeleri duyan ve onlardan biri olmayan ilk kişi, ve bu yüzden de oraya girmesine izni olması onun için de çok önemli.”
“Bella artık sürüyle daha yakın, vampirlerden olsa da” diyor Lautner. “Onu sürüye davet ettik ve ondan kim olduğunu anlamasını bekliyoruz.”
“Tutulma’yı yazarken en zevk aldığım şeylerden biri kabilenin mitolojisine inip kurtların oluşunu anlatmaktı.” diyor Rosenberg. “Kitaptaki hikaye çok daha karmaşık ve ne yazık ki hepsini dahil edemiyoruz. Ama “Üçüncü Eş”in hikayesine indirgedik çünkü bu Bella’nın hikayesiyle çok ilintiliydi. Büyünün kuvvetli olması değil...güç ve cesaret Bella’nın sahip olduğu şey. Çünkü Bella bir insan ve aciz durumda olan o. Fakat hikayenin sonunda Edward’ı cesaretiyle kurtaran da o oluyor. Yani göründüğü kadar aciz de değil.
Kamp sahnesinde Billy kabilenin efsanelerini paylaşırken, yapımın en zor gecelerinden birini geçirdik. “Havanın en zorlu olduğu gecelerden biriydi” diyor Lautner. “Bütün gece ve gündüz boyunca çekimdeydik ve durmadan yağmur yağdı. İki ayrı 3er saatlik periyodla çekim yaptık ve çadırda yağmurun dinmesini beklemek zorundaydık. 15 dakikalığına durduğunda koşup hemen çekime girişiyorduk. Sonra çadırlara ve arabalara dönüp beklemeye devam ediyorduk.”
“Hava nasıl olursa olsun çekime devam ediyorduk. Işığa ya da kameralara ne olursa olsun. İki bacağını kırsan da çekim devam ediyordu” diye gülüyor Slade. “En güçlü heçen geceye ekip Kara Cuma adını verdi. Sadece bir yağmur denemezdi, sanki mermer yağıyordu. Ne olursa olsun çekime devam ettik.
“Setin üzerine büyük bir branda gerdik. Arka ışıkları da kapattık, böylece yağmur görünmeyecekti. Evet artk yağmur görünmüyordu ama bu da bir problemdi. Çünkü sesi geliyordu. Bunun içinse yapabileceğimiz pek bir iey yoktu.” diye iç çekiyor Slade. “İyi bir başlangıç olmadığını söyleyebilirsiniz. Ve soğuku da. Sonra yemek yediğimiz yerde bir ayı olduğunu öğrendil ve hadi gidip onu görelim dedik. Yok, yok tabii ki gitmedik. Ayı gidecek, herşey yoluna gidecek ve biz de çekimlerimize başlayacaktık.”
“Yağmur sesi gelirken çekimlere devam ederken tentede oyuk açıldı ve herkesin de kuru kalması gerekiyordu. Bu 10 dakika kadar sürecekti o yüzden birinin çıkıp bir sopa yardımıyla yukarıda biriken suyu akıtması gerekiyordu. Çekim yerimiz bataklığa dönüşmüştü. Gil Birmingham hayatının ve kariyerinin performansını sergiliyordu, ama arkada yağmurun vızıltısıyla. Yine de süperdi ve çekmeye devam ettik. Herkesin suratı düşmüştü çünkü iç çamaşırlarınıza kadar ıslakken mutlu olamazsınız.”
“Yağmur 10 dakikada bir sızıyordu o yüzden suyu oradan akıtmak gerekiyordu” diyor Meraz. “Tam bir kabustu, sonsuza dek süren türden. O gece değişken çok durum vardı ama David bizi sakin ve bir arada tutmak konusunda çok başarılıydı.”
Slade, “Tentenin üzerinde yine yağmur birikintisi oldu ve kurt sürümüz bir aradaydı ve üstsüzlerdi çünkü yaz akşamıydı ama ölümüne üşüdüler. Biri gidip suyu akıttıığında hepsi onların üzerine dökülüyordu ve iliklerine kadar ıslanıyorlardı. Bu böylece devam etti ama sonunda çok güzel bir sahne ortaya çıktı. İzlerken bu koşullarda çekildiğini analamnız çok güç. Sanırım en zorlu ve akıllarda kalan sahne de bu oldu.”
“Geriye dönüp baktığımızda aslında birleştirici bir deneyim oldu çünkü sabahın altısına kadar oradaydık ve hiç durmayacak bir yağmur vardı. Bütün gece çalıştık ve gözlerim kapanıyordu. Koltuğumda uyuyakalmışım ve bana bakıp gülenlerin sesine uyandım. Son sahneye başladığımızda şafak söküyordu. Lütfen kamerayı bana çevirmeyin çünkü gözlerimi zorlukla açık tutuyorum der gibiydim” diye gülüyor Jones. “BooBoo’nun yakın planı alınıyordu ve mükemmel bir iş çıkardı. Sabahın beşinde elinden gelenin en iyisini yaptı.”
Quileute Halkı’nın gerçek yaşamına dair daha çok bilgi için ziyaret edin; www.twilight-quileute.com
Vampirler gibi kurt adamlar da yeni yönetmenle çalışmaktan zevk duydular. “David Slade’i çok sevdim çünkü çok özenli biri, ne istediğini biliyor ve çok hızlı.” diyor Spencer. “Böyle yönetmenleri seviyorum – hemen konuya geliyor, ortaya çıkarıyor ve güzel iş çıkarıyor sonunda.”
“David Slade kesinlikle daha karanlık bir taraf getirdi. “Bu kitapta zaten var aslında. David sezgileriyle hareket ediyor ve detay görmekte çok iyi. Hep elinde kamerayla, sevdiği şeylerin fotoğrafını çekiyor.”
“Yönetmen olarak ilginç biri çünkü çok daha ciddi birini hayal etmiştim. Fakat İngiliz espri anlayışına sahip biri.” diye gülüyor Korey, “Bir Kanadalı olarak çok iyi anlıyorum. Korku filmi yönetmeninin nasıl olacağını merak ederdim, biraz garip ve gizemli birini beklerdim. Ama David süper biri.”
“Çok fazla kan göreceğiz ve bu da mükemmel. David kan getirecek..ve tabii romantizm de” diyor Booboo Stewart.
Rolleri küçük olanlar dahil, tüm oyuncular yönetmen David Slade’in titizliğine hayranlar. “David herşeyin doğru gittiğinden ve herkesin olması gerektiği modda olduğundan emin olana kadar uğraşıyor. Kimsenin arada kaynamadığını bilmek güzel,”diyor Kendrick.
“David çok akıllı ve eğlenceli. Ne istediğini bilme konusunda özel bir yetenek. Bu kadar iyi güdüleri olan biriyle çalışmak harika. Ona çok güveniyorum. Bir yönetmenden bekleyeceğiniz yegane şey de bu zaten, güvenmelisiniz ki sizi aptal gibi göstermeyeceğini bilesiniz...tabii Mike tam bir aptal gibi görünüyor ama neyse” diye şaka yapıyor Welch.
“Her bir kitaba çok iyi uyan yönetmenler seçiyorlar” diyor Serratos. “Catherine - Alacakaranlık, Chris – Yeni Ay, ve David de Tutulma için çok uygundu. Kitaplarla aynı tonlardalar.”
“David Slade inanılmaz bir yönetmen. Ne istediğini iyi biliyor. Bu dünyada çok bariz olan karanlık öğeyi alıp, daha olgun hale getirmeyi iyi biliyor Hikayeyi o kadar iyi anlamış ki, karanlığın karanlık olduğunu anlamak için biraz ışığa ihtiyaç olduğunun farkında” diyor Chon.
“Her bir kitap daha karanlık bir öncekinden ve her film de daha karanlık, hızlı ve iyi bir hal alıyor. “diyor Serratos.
Yapımcılar lise arkadaşları arasında bazı dinamikler yarattılar. “İnsanlar en rahat hareket alanımızdı çünkü iş vampirler ve kurt adamlara gelince, hayranlar hiçbir hatayı yanınıza bırakmıyorlar.”