Murat Süyür’ün Objektifinden İnanılmaz Reklam Çalışmaları
Türkiye reklam piyasasının tanınmış ve başarılı kişilerinden olan fotoğraf sanatçısı Murat Süyür‘ün objektifinden çıkmış birbirinden güzel reklam çalışmalarını sizlerle paylaşmak istiyoruz. Ayrıca aşağıda bak dergisinde yayınlanmış röportajını da okumanızı tavsiye ederiz. Murat süyürün web sayfasını ve çalışmalarının devamını incelemek için yazının devamında ki linke tıklayınız. http://www.muratsuyur.com/
“- Fotoğraf sanatını; kişisel bir hobinin ötesinde, profesyonel bir uğraş olarak icra etmeye başlayalı kısa bir süre olmasına karşın son derece güçlü ve etkileyici bir portfolyo oluşturmayı başardınız. Yaşamınızı fotoğrafçılıktan kazanmaya nasıl karar verdiniz?
Hobi olarak yaptığım dönemlerde de ‘still life‘ ve reklam mantığında çalışmalar ortaya koyduğumdan, bilgimi arttırıp merakımı bir parça daha giderebilmek adına asistanlık yapmaya başlamıştım.
Asistanlık işlerim sırasında fotoğraf çekim teknikleri ve ışık kullanımının yanı sıra bir reklam fotoğrafı nasıl olur, ne gibi etkenler vardır, müşteri fotoğrafçı ilişkileri nasıl yürür gibi birçok sorunun yanıtını da öğrenme fırsatı buldum ve bir süre sonra zaten bağımlısı olduğum bu hobimin bir meslek haline gelmesi çok zor olmadı.
– Özellikle reklamcılık alanındaki fotoğraflarınızda önemli Photoshop düzenlemeleri göze çarpıyor. Tüm bu çalışmaları siz mi yapıyorsunuz, yoksa ortak çalıştığınız tasarımcılar oluyor mu?
Benim fotoğraf çekimiyle birlikte bir diğer hobim de aslında Photoshop üzerinde düzenlemeler yapmaktı. Yani ikisini ayrı bir şekilde hiçbir zaman düşünemedim. Çünkü ortaya bir şey koyuyorum, bunun fikir aşamasında her şey bana aitken, üretiminde ve hayata geçirilmesinde de benim imzam olması gerektiğini düşünüyordum. Yetenek, bilgi veya imkanlarım, bir projeyi hayata geçirmek için yeterli değilse, projeyi o noktada hemen erteliyorum.
– Konu Photoshop’tan açılmışken fotoğrafı sanat olarak görüp görmediğinizi de soralım… Yıllardır süregelen bu tartışmada siz hangi tarafta yer alıyorsunuz?
Bu konu üzerine düşünmeyi ve tartışmayı her zaman çok gereksiz bulmuşumdur. Fotoğrafın sanat olup olmadığı tartışmasından öte, yaptığım çalışmaların fotoğraf olup olmadığı bile tartışmalı… Ama ben kim nasıl isterse o şekilde yorumlasın gibi bir mantıkla servis ediyorum insanlara çalışmalarımı… Seviyor olduğum ve görmek istediğim şeyi yapıyorum aslında, hepsi bu… Tasarım, fotoğraf, fotomontaj veya sanatın ta kendisi… İsteyen istediği noktadan yakalayabilir kanımca…
– Kimi insanlar geçmişteki bir döneme hayranlık duyup zamanda geri gitmeyi hayal ederken, kimileri de geleceğe tanıklık edebilmek için yıllar sonrasında var olmayı düşünür. Siz 1984 yılında dünyaya geldiniz ve içinde bulunduğumuz 2009 yılında 25. yaşınızı deneyimliyorsunuz. Bu dönemde yaşıyor olmaktan memnun musunuz? Dünyamızın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu, son dönemlerde hep düşündüğüm bir konu aslına bakarsanız… Sonunda, içinde bulunduğumuz dönemde yaşamanın bana göre olmadığına karar verdim. Çok ilginç bir şekilde hem eskiye, hem de yeniye aynı derecede ilgim var. Yani gözle görülür bir uzay çağında yaşamayı kesinlikle çok isterdim. O ultra modernlik ve insanın artık insan konumundan çıktığı ve teknolojinin dünyayı yönettiği, veya eskiye gideceksek 18. yüzyılın sonlarının Londra’sını isteyebilirdim…
– Müzik, sanatın her alanına ilham veren büyük bir güç, şüphesiz… Siz çalışırken müzik dinlemekten hoşlanıyor musunuz? Ruh halinizi değiştiren, yaratıcılığınızı ateşleyen, ‘olmazsa olmaz’ diye nitelendirdiğiniz şarkıcı veya gruplar var mı?
Müzik dinlemediğim bir anım yok herhalde hayatımda… İlk başladığım dönemler biraz daha depresif bir tarzım vardı müzikte, daha sonra bu, yerini sakinliğe ve ritm duygusuna bıraktı. Depresif şeyler her ne kadar iç karartıcı olsa da, sözleri ve hissiyatı açısından ilham verici olabiliyor. Oysa son dönemde dinlediğim lounge-house müzik, bu konuda tam bir ilham kaynağı değil aslına bakılırsa… Sanırım artık müziği ilham vermesi için değil, sadece ritmlerin içinde beynimi ve zihnimi temizlemesi için dinliyorum. İlham kaynağımı değiştirdim diyebiliriz…
– Sınırsız bir bütçeniz olduğunu düşünün… İstediğiniz yerde, istediğiniz kişilerle, istediğiniz ekip ve ekipman ile çalışabileceğinizi hayal edin. Fotoğraf içerikli kişisel bir projeyi hayata geçireceksiniz. Nasıl bir çalışma ortaya koyar ve kimlerle bir araya gelirdiniz?
Kesinlikle Photoshop kullanmamı gerektirmeyecek kadar yüksek ölçekli bir çalışma olurdu. Halihazırda birçok projem var, kenarda yazılı duran, ancak imkanlardan dolayı ertelediğim… Bunlardan biri olurdu şüphesiz ama bu konuda ipucu vermeyeyim pek bence… 🙂
– Fotoğrafçılık kariyerinizde kısa zamanda ve genç yaşınızda önemli yol kat ettiniz, Ford’dan Marshall’a, HSBC’den Turkcell’e kadar birçok dev müşterinin işlerine imza attınız. Sizce, ağırlıklı olarak reklam ve moda alanlarında çalışan fotoğrafçılar için bir sonraki büyük adım nedir? Geleceğinizi düşündüğünüzde gözünüzün önüne nasıl bir tablo geliyor? Bundan 20 yıl sonrası için nasıl bir yaşam öngörüyorsunuz?
Bu çok değişik bir konu aslına bakılırsa… Eskiden olsa 50 yaşınıza kadar devam ederdiniz fotoğrafçılık kariyerine, ancak artık dijitalleşmeyle birlikte reklam sektörünün içine fotoğrafa rakip olarak illüstrasyon ve 3D gibi çalışmalar da girdi. Özellikle 3D çok ciddi bir alternatif… Aynı hızla devam edersek 10 sene içinde fotoğrafın sonuna geleceğimiz şüphesiz. Ben bu noktada filme ve yönetmenliğe yumuşak bir geçiş yapabilirim diye düşünüyorum, çünkü bir süre sonra tek bir kare ile kendinizi ifade etmenin oldukça güçleştiği kanısındayım.
– Size ilham veren isimler arasında gösterdiğiniz Hollandalı fotoğrafçı Erwin Olaf; film yönetmenleri David Lynch, Federico Fellini, Pedro Almodovar ve Pier Paolo Pasolini’den beslendiğini ifade ediyor. Siz sinemayla, sıradan bir izleyiciden daha farklı bir yaklaşımla ilgileniyor musunuz? Görsel anlayış bakımından kendinize en yakın bulduğunuz yönetmenleri bizimle paylaşır mısınız?
Sinema konusu benim için kesinlikle tahmin edildiğinden farklı… Tamamen Hollywood filmleri bağımlısıyım ve sinemayı kesinlikle yüksek prodüksiyonlu ve yaratıcı bir fikir üzerine geliştirilen alanda takip ediyorum. M. Night Shyamalan ve Steven Spielberg takipçisiyim denilebilir.”