danisman
Consultant
- Kayıt
- 27 Nisan 2009
- Mesaj
- 1.504
- Tepki
- 30
Merhaba;
Tabela kelimesini duyduğunuz zaman aklınıza ilk gelen yanıt nedir? Üzerine firma ismi, kişi ismi veya buna benzer yazıların yazıldığı ve biraz yüksekçe yerlere asılan nesneler mi? Peki, daha farklı bir yanıt geliyor mu aklınıza? Mesela, tabela aslında bir kartvizit olabilir mi veya işletmenin, kişinin giyinmiş olduğu bir kıyafet? Mesela, şapka olabilir mi? Bugüne kadar tabelayı hiç bu yönden düşünmüş müydünüz? Şayet bu yönden düşündüyseniz, yazının kalan tarafını okumanıza ihtiyaç yok demektir, bu şekilde düşünmemiş olanlar yazıyı okumaya devam edebilirler.
İlk başta bir tabelacının veya reklamcının (aslında bu ikisi çok farklı kulvarlar onu da başka bir yazımda size açıklamaya çalışacağım) bilmesi gereken en önemli konular şunlardır; birincisi, yaptığın çalışma uzunca bir süre olduğu yerde kalacak, o yüzden, kullandığın malzeme kalitesi çok iyi olmak zorundadır, ikincisi, yaptığın çalışmanın başarılı olması durumunda, sana para kazandıran insanlar ekmek parası kazanacaklar, üçüncüsü, işin orada bir anıt gibi durduğu sürece, sana iş akışını sağlamış olacaksın. Bu üç önemli konuyu aklınızdan asla çıkarmamalısınız ve hatta tam karşınıza bir not olarak yazıp asmalısınız ki, asla unutmayınız. Ana başlıklar haline sokalım şimdi yazdıklarımızı.
1-) İşimi kaliteli yapmalıyım, 2-) Müşterime para kazandırmalıyım, 3-) Sürekli kazanmalıyım,
Belki bu saydıklarım tüm işlerde ve meslek kollarında geçerli ve olmazsa olmazlardandır ama bir tabelacı için kesinlikle olmazsa olmazlardandır. İşte bu yüzden, bu yukarıdaki yazıyı her gün okuyarak bilinçaltınıza tamamen yerleşmesini sağlayın. Sağlayın ki, bir gün siz de çok iyi para kazanan, kazandıran ve aranılan bir marka haline gelebilesiniz. Biliyorum şimdi diyeceksiniz ki, her yer tabelacı kaynıyor, zaten fiyatlar diplerde geziyor, nasıl kaliteli malzeme kullanayım ve nasıl kaliteli işler çıkartayım. O zaman ben de size şöyle bir şey söylerim, siz sadece kendinizi kandıran, kendinize karşı dürüst olmayı başaramayan bir insansınız ve hayatınızın sonuna kadar da kazanamazsınız. Evet, bazen mucizeler gerçekleşebilir, bunu kabul ediyorum ama mucizeler bazen gerçekleşebilir, yani belki bir süre para kazanır ve rahat yaşarsınız. Peki, geriye ne bırakabilirsiniz? Yüklü miktarda bir banka hesabı veya en fazla birkaç ev bırakırsınız belki de, ben bunlardan bahsetmiyorum. Marka olmaktan bahsediyorum. Yani sizden sonra o isimle, çocuklarınızın, torunlarınızın ve sonraki kuşakların rahatlıkla para kazanacakları bir markadan bahsediyorum. Çok mu abarttım dersiniz? O size göre öyle, bana göre ve başarılı olmak isteyen insanlara göre öyle değil. Marka olmaktan kastım nedir peki?
Marka olmak demek, sürekli kazanmak demek, marka olmak demek, ölümsüzlük demek, nasıl? Kulağa hoş geliyor mu bu söylediklerim? Eminim, beğendiğiniz kelimelerdir bunlar. Peki, tüm bunları nasıl yapacağınız konusuna gelelim şimdi de ve biraz daha açalım konumuzu.
Siz A şehrinde tabela işiyle uğraşıyorsunuz ve bir diğer meslektaşınız da B şehrinde tabelacı. Şehirlerin mesafesi o kadar da uzak değil ve siz kapının önünde otururken bir bakıyorsunuz ki, B şehrinde iş yapan firmanın montaj arabası tam karşınızdan geçiyor, hatta geçmiyor, caddenin tam karşısında durdu ve X işletmesinin montajına başladı. Neler hissediyorsunuz? Rahatsız oldunuz değil mi? Aklınıza gelen tüm küfürleri sıralamaya başladığınızı ben şimdiden duyabiliyorum. Tamam, belki küfür etmediniz ama en azından “vay anasına” dediniz. Şimdi tüm bunları neden yaşadığınızı hiç sorguladınız mı? Birlikte sorgulayalım dilerseniz, ne dersiniz?
Siz işinizi iyi yapamadığınız için o güzelim iş B firması tarafından yapıldı, işin en kötü yanı tabelanın bir kenarına adam adını da yazmış. Olacak şey değil, oysa siz işinizi iyi yaptığınıza kendinizi o kadar çok inandırmıştınız ki, gerçeği göremediniz. Gerçekte siz işinizi iyi yapamıyordunuz, çünkü işinizi çok iyi yapıyor olsaydınız ve markalaşmış olsaydınız, caddenin karşısındaki işletme sizi tercih etmek zorunda kalacaktı.
İşinizi iyi yapıp yapmadığınızı daha iyi anlayabilmeniz için size birkaç sorum daha olacak, bunlara dürüstçe yanıtlar vermenizi isteyeceğim. Üzerinden en az iki yıl geçmiş olan bir tabela çalışmanızı görerek, kapınızdan içeriye giren müşteriniz oldu mu hiç? Girmişse, bu en son ne zaman oldu? Olduysa, ne kadar sıklıkla bunu yaşıyorsunuz? Tüm bunlara olumlu yanıtlar verebiliyorsanız, yukarıda bahsettiğim tabelacı örneğinden uzakta ve daha iyi bir tabelacı olarak mesleğinizi sürdürüyorsunuz demektir, markalaşma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz, sizi kutlarım. Yok, bunlara olumsuz yanıtlar veriyorsanız, şimdi yazacaklarımı çok dikkatli bir şekilde okumanızı tavsiye ediyorum. İyi bir tabelacı olmak için yapmanız gereken en önemli nokta şudur; herkesten farklı olmaya çalışın, örnek mi? Hemen veriyorum, son dönemlerde herkes dijital baskılı germe v.s. tabelalar üretiyor, doğru mudur? O zaman, siz buna asla yaklaşmayın ve o işlerle uğraşmayın, bir defa, yapılan o işler kesinlikle sanatsal bir özellik taşımamaktadır. Peki, bunu yapmayacağız da, ne yapacağız mı diyorsunuz?
Yardımcı olmaya çalışayım o zaman, dijital baskı teknolojisini elbette ki kullanın ama bunu bazı ek çalışmalarla harmanlayın. Mesela, bir lokantaya veya restauranta tabela çalışması yapacaksınız, bunu düz bir demir karkas üzerine germe tabela şeklinde veya polikarbonat levha üzerine yapıştırıp geçiştirmeyin işinizi. Ahşap aksamlarla destekleyin, ahşap işçiliği son derece ucuz ve hesaplı son zamanlarda. Düz bir yemek mönüsü tabelası hazırlamak yerine, ahşaptan yuvarlak veya oval zeminler kesin, sonra içine plexiglass veya polisiren levhalardan tersten vidalayın ve dijital görsellerinizi o şekilde uygulama yapın. Ahşap koruyucu vernikler eskiye göre artık çok daha kaliteli ve koruyucu ,üstelik aydınlatmanız çok daha verimli olacağı için bu sayede görsellerinizin albenisi de bir o kadar artmış olacak.
Böylece yaptığınız çalışmayla farkınızı ortaya koymuş olacaksınız. Hem işletme sahibi sizden memnun kalacak, hem siz yaptığınız işin sanatsal keyfini yaşayacaksınız. Bu size çok pahalı bir maliyet getirmeyecektir, alüminyum kasaya ödeyeceğiniz paradan belki % 20 daha fazla bir maliyet getirecektir ama size sürekli iş akışı sağlayacak olan bir çalışma olacaktır, bundan kesinlikle emin olun. Şimdi bu yapacağınız çalışma ile diğerlerinden bir adım öne çıkmış olacak ve tabelacılıktan bir başka kulvara geçiş yapacaksınız. Bu bir butik çalışma örneğidir. Siz bu çalışmaları, bu tarz uygulamalarla desteklediğiniz zaman butik çalışmalar üreten bir tabelacı olacaksınız. Çalışmalarınız bu şekilde renklendirin ve şekillendirin, zararı yok bir süre birazcık az kazanın, bu sorun değil, çünkü bu süre çok uzun bir süre olmayacaktır, bundan kesinlikle emin olun. Kısa zaman sonra göreceksiniz ki B şehrinden, herhangi isimde bir tabela firması, her hangi bir işletmeye montaja gelemeyecektir. Çünkü bulunduğunuz şehirde markalaşmaya başlayacak ve aranan adam olacaksınız. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir ve geliştirilebilir bu sizin hayal gücünüze bağlı bir üretimdir. Belki de siz, çok daha güzel tabelalar üretecek hayallere sahip bir kişisiniz, bunu ortaya çıkarmak sadece sizin elinizde.
Gördüğünüz üzere, markalaşmak o kadar da büyütülecek bir konu değil, tam aksine çok kolay çalışmalarla gerçekleştirebilirsiniz. Unutmayın ki, bu gün dünya markası olmuş olan birçok firmanın ortak özellikleri, yukarıda saydığıma benzer kurallara riayet etmeleri ve özverili bir şekilde çalışmalarıdır. Sizin bir zamanlar küçük bir kıvılcımla başlamış olan ve ticari yaşamlarını marka olma yolunda hızla ilerleten o insanlardan ve işletmecilerden bir farkınız var mı? Bence yok, düşünebiliyor, hesaplayabiliyor ve bu işi meslek olarak yapabiliyorsanız, siz de bunu başarabilirsiniz.
Haydi, hiç zaman kaybetmeyin ve kapınızdan giren ilk müşterinize yapabileceğiniz en güzel çalışmayı yapın, ona öyle bir kıyafet giydirin ki, görenler hayran kalsın. Bakalım neler yaşayacak, neler duyacaksınız. Ben şimdiden, sizin gururlu bakışlarınızı görebiliyorum.
Unutmayın, siz bir işi iyi yaparsanız, iş size gülümseyerek dönecek ve tekrardan başka kimliklerle kapınızı çalmaya devam edecektir.
Yeni konularda, yeniden görüşmek üzere, hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN
Tabela kelimesini duyduğunuz zaman aklınıza ilk gelen yanıt nedir? Üzerine firma ismi, kişi ismi veya buna benzer yazıların yazıldığı ve biraz yüksekçe yerlere asılan nesneler mi? Peki, daha farklı bir yanıt geliyor mu aklınıza? Mesela, tabela aslında bir kartvizit olabilir mi veya işletmenin, kişinin giyinmiş olduğu bir kıyafet? Mesela, şapka olabilir mi? Bugüne kadar tabelayı hiç bu yönden düşünmüş müydünüz? Şayet bu yönden düşündüyseniz, yazının kalan tarafını okumanıza ihtiyaç yok demektir, bu şekilde düşünmemiş olanlar yazıyı okumaya devam edebilirler.
İlk başta bir tabelacının veya reklamcının (aslında bu ikisi çok farklı kulvarlar onu da başka bir yazımda size açıklamaya çalışacağım) bilmesi gereken en önemli konular şunlardır; birincisi, yaptığın çalışma uzunca bir süre olduğu yerde kalacak, o yüzden, kullandığın malzeme kalitesi çok iyi olmak zorundadır, ikincisi, yaptığın çalışmanın başarılı olması durumunda, sana para kazandıran insanlar ekmek parası kazanacaklar, üçüncüsü, işin orada bir anıt gibi durduğu sürece, sana iş akışını sağlamış olacaksın. Bu üç önemli konuyu aklınızdan asla çıkarmamalısınız ve hatta tam karşınıza bir not olarak yazıp asmalısınız ki, asla unutmayınız. Ana başlıklar haline sokalım şimdi yazdıklarımızı.
1-) İşimi kaliteli yapmalıyım, 2-) Müşterime para kazandırmalıyım, 3-) Sürekli kazanmalıyım,
Belki bu saydıklarım tüm işlerde ve meslek kollarında geçerli ve olmazsa olmazlardandır ama bir tabelacı için kesinlikle olmazsa olmazlardandır. İşte bu yüzden, bu yukarıdaki yazıyı her gün okuyarak bilinçaltınıza tamamen yerleşmesini sağlayın. Sağlayın ki, bir gün siz de çok iyi para kazanan, kazandıran ve aranılan bir marka haline gelebilesiniz. Biliyorum şimdi diyeceksiniz ki, her yer tabelacı kaynıyor, zaten fiyatlar diplerde geziyor, nasıl kaliteli malzeme kullanayım ve nasıl kaliteli işler çıkartayım. O zaman ben de size şöyle bir şey söylerim, siz sadece kendinizi kandıran, kendinize karşı dürüst olmayı başaramayan bir insansınız ve hayatınızın sonuna kadar da kazanamazsınız. Evet, bazen mucizeler gerçekleşebilir, bunu kabul ediyorum ama mucizeler bazen gerçekleşebilir, yani belki bir süre para kazanır ve rahat yaşarsınız. Peki, geriye ne bırakabilirsiniz? Yüklü miktarda bir banka hesabı veya en fazla birkaç ev bırakırsınız belki de, ben bunlardan bahsetmiyorum. Marka olmaktan bahsediyorum. Yani sizden sonra o isimle, çocuklarınızın, torunlarınızın ve sonraki kuşakların rahatlıkla para kazanacakları bir markadan bahsediyorum. Çok mu abarttım dersiniz? O size göre öyle, bana göre ve başarılı olmak isteyen insanlara göre öyle değil. Marka olmaktan kastım nedir peki?
Marka olmak demek, sürekli kazanmak demek, marka olmak demek, ölümsüzlük demek, nasıl? Kulağa hoş geliyor mu bu söylediklerim? Eminim, beğendiğiniz kelimelerdir bunlar. Peki, tüm bunları nasıl yapacağınız konusuna gelelim şimdi de ve biraz daha açalım konumuzu.
Siz A şehrinde tabela işiyle uğraşıyorsunuz ve bir diğer meslektaşınız da B şehrinde tabelacı. Şehirlerin mesafesi o kadar da uzak değil ve siz kapının önünde otururken bir bakıyorsunuz ki, B şehrinde iş yapan firmanın montaj arabası tam karşınızdan geçiyor, hatta geçmiyor, caddenin tam karşısında durdu ve X işletmesinin montajına başladı. Neler hissediyorsunuz? Rahatsız oldunuz değil mi? Aklınıza gelen tüm küfürleri sıralamaya başladığınızı ben şimdiden duyabiliyorum. Tamam, belki küfür etmediniz ama en azından “vay anasına” dediniz. Şimdi tüm bunları neden yaşadığınızı hiç sorguladınız mı? Birlikte sorgulayalım dilerseniz, ne dersiniz?
Siz işinizi iyi yapamadığınız için o güzelim iş B firması tarafından yapıldı, işin en kötü yanı tabelanın bir kenarına adam adını da yazmış. Olacak şey değil, oysa siz işinizi iyi yaptığınıza kendinizi o kadar çok inandırmıştınız ki, gerçeği göremediniz. Gerçekte siz işinizi iyi yapamıyordunuz, çünkü işinizi çok iyi yapıyor olsaydınız ve markalaşmış olsaydınız, caddenin karşısındaki işletme sizi tercih etmek zorunda kalacaktı.
İşinizi iyi yapıp yapmadığınızı daha iyi anlayabilmeniz için size birkaç sorum daha olacak, bunlara dürüstçe yanıtlar vermenizi isteyeceğim. Üzerinden en az iki yıl geçmiş olan bir tabela çalışmanızı görerek, kapınızdan içeriye giren müşteriniz oldu mu hiç? Girmişse, bu en son ne zaman oldu? Olduysa, ne kadar sıklıkla bunu yaşıyorsunuz? Tüm bunlara olumlu yanıtlar verebiliyorsanız, yukarıda bahsettiğim tabelacı örneğinden uzakta ve daha iyi bir tabelacı olarak mesleğinizi sürdürüyorsunuz demektir, markalaşma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz, sizi kutlarım. Yok, bunlara olumsuz yanıtlar veriyorsanız, şimdi yazacaklarımı çok dikkatli bir şekilde okumanızı tavsiye ediyorum. İyi bir tabelacı olmak için yapmanız gereken en önemli nokta şudur; herkesten farklı olmaya çalışın, örnek mi? Hemen veriyorum, son dönemlerde herkes dijital baskılı germe v.s. tabelalar üretiyor, doğru mudur? O zaman, siz buna asla yaklaşmayın ve o işlerle uğraşmayın, bir defa, yapılan o işler kesinlikle sanatsal bir özellik taşımamaktadır. Peki, bunu yapmayacağız da, ne yapacağız mı diyorsunuz?
Yardımcı olmaya çalışayım o zaman, dijital baskı teknolojisini elbette ki kullanın ama bunu bazı ek çalışmalarla harmanlayın. Mesela, bir lokantaya veya restauranta tabela çalışması yapacaksınız, bunu düz bir demir karkas üzerine germe tabela şeklinde veya polikarbonat levha üzerine yapıştırıp geçiştirmeyin işinizi. Ahşap aksamlarla destekleyin, ahşap işçiliği son derece ucuz ve hesaplı son zamanlarda. Düz bir yemek mönüsü tabelası hazırlamak yerine, ahşaptan yuvarlak veya oval zeminler kesin, sonra içine plexiglass veya polisiren levhalardan tersten vidalayın ve dijital görsellerinizi o şekilde uygulama yapın. Ahşap koruyucu vernikler eskiye göre artık çok daha kaliteli ve koruyucu ,üstelik aydınlatmanız çok daha verimli olacağı için bu sayede görsellerinizin albenisi de bir o kadar artmış olacak.
Böylece yaptığınız çalışmayla farkınızı ortaya koymuş olacaksınız. Hem işletme sahibi sizden memnun kalacak, hem siz yaptığınız işin sanatsal keyfini yaşayacaksınız. Bu size çok pahalı bir maliyet getirmeyecektir, alüminyum kasaya ödeyeceğiniz paradan belki % 20 daha fazla bir maliyet getirecektir ama size sürekli iş akışı sağlayacak olan bir çalışma olacaktır, bundan kesinlikle emin olun. Şimdi bu yapacağınız çalışma ile diğerlerinden bir adım öne çıkmış olacak ve tabelacılıktan bir başka kulvara geçiş yapacaksınız. Bu bir butik çalışma örneğidir. Siz bu çalışmaları, bu tarz uygulamalarla desteklediğiniz zaman butik çalışmalar üreten bir tabelacı olacaksınız. Çalışmalarınız bu şekilde renklendirin ve şekillendirin, zararı yok bir süre birazcık az kazanın, bu sorun değil, çünkü bu süre çok uzun bir süre olmayacaktır, bundan kesinlikle emin olun. Kısa zaman sonra göreceksiniz ki B şehrinden, herhangi isimde bir tabela firması, her hangi bir işletmeye montaja gelemeyecektir. Çünkü bulunduğunuz şehirde markalaşmaya başlayacak ve aranan adam olacaksınız. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir ve geliştirilebilir bu sizin hayal gücünüze bağlı bir üretimdir. Belki de siz, çok daha güzel tabelalar üretecek hayallere sahip bir kişisiniz, bunu ortaya çıkarmak sadece sizin elinizde.
Gördüğünüz üzere, markalaşmak o kadar da büyütülecek bir konu değil, tam aksine çok kolay çalışmalarla gerçekleştirebilirsiniz. Unutmayın ki, bu gün dünya markası olmuş olan birçok firmanın ortak özellikleri, yukarıda saydığıma benzer kurallara riayet etmeleri ve özverili bir şekilde çalışmalarıdır. Sizin bir zamanlar küçük bir kıvılcımla başlamış olan ve ticari yaşamlarını marka olma yolunda hızla ilerleten o insanlardan ve işletmecilerden bir farkınız var mı? Bence yok, düşünebiliyor, hesaplayabiliyor ve bu işi meslek olarak yapabiliyorsanız, siz de bunu başarabilirsiniz.
Haydi, hiç zaman kaybetmeyin ve kapınızdan giren ilk müşterinize yapabileceğiniz en güzel çalışmayı yapın, ona öyle bir kıyafet giydirin ki, görenler hayran kalsın. Bakalım neler yaşayacak, neler duyacaksınız. Ben şimdiden, sizin gururlu bakışlarınızı görebiliyorum.
Unutmayın, siz bir işi iyi yaparsanız, iş size gülümseyerek dönecek ve tekrardan başka kimliklerle kapınızı çalmaya devam edecektir.
Yeni konularda, yeniden görüşmek üzere, hoşça kalın…
Ozan Muhammet CANDAN