Mesela her öğretmeni şu soru içten içe huzursuz kılar:
Az önce sınıfta anlatılan basit şeyler bile öğrencilerin aklında kalmazken, nasıl oluyor da geçen hafta seyrettikleri bir film ya da diziyi bütün ayrıntılarıyla hatırlıyorlar?
***
Günümüz okullarının "
merak" duygusuyla en küçük bir alışverişi yok!
Düşünce ortamı da yok!
Var olan şey,
yıkıcı rekabet atmosferi, üst üste yığılan bilgi parçacıkları ve berbat test mantığı...
Söyleyin; bir çocuk bunları gerçekten sevebilir mi? Seviyorsa, asıl tam da burada bir terslik bulmak gerekir ama sakın, bu "
cısss" konulardandır.
Bilişsel ilke açıktır: İnsan doğası merak üzerine kuruludur. Fakat merak kendi başına "
düşünmek" demek değildir. İnsan, koşullar uygun değilse, düşünmeyi savsaklar.
Willingham diyor ki, müfredat ve öğretmenler çocukları düşünmeye özendirmiyorsa, bir süre sonra merak duygusu ölür, ortama kayıtsızlık egemen olur.
Nitekim günümüzde olan şey budur. Geriye
standart testlerin gerektirdiği ezberler kalmıştır.
O ezberlerin çocuklara özgü
neşeyle, heyecanla, katılımla ne ilgisi olabilir!
Şimdi durup biz yetişkinleri bütün bunları biraz daha derinden düşünmeye çağırıyorum.
Sonra devam edeceğim.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2013/09/23/okul-cocukluksuz-cocuklar