ankaraya yolum düştüğünde uğramadan edemediğim ve sıralamada ilk sırada yer alan yerdir anıtkabir. mutlaka ankaraya yolunuz düşmesine gerek yok. özellikle gidin ve görün.
bu mesajı gören herkes atatürk'ün ruhuna bir fatiha okusun lütfen. bırakalım saçma sapan seramonileride bir fatiha okuyalım...
AB cilere atatürk'ün cevabı
T.C Devletinin kurucusu Atatürk’ün şahsında egemenliğin devrine kadar uzanan tavizler ona mal edilmekte, yapılan uygulamalar o’nun izinden gitmek olarak anlatılmaktadır.
“AB’ye giriş Büyük Önder Atatürk’ün Türkiye’ye gösterdiği batılılaşma hedefinin zorunlu bir sonucudur.”
“Gümrük Birliği protokolü Atatürk’ün eseridir.”
“Türkiye’yi Avrupa ile bütünleştirecek olan güç 1919 ruhudur” gibi hitaplarla milletimizin Mustafa Kemal’e olan güveni ve bağlılığının arkasına sığınılarak aslında o’nun kurduğu cumhuriyet rejiminin sonu hazırlanmaktadır.
Atatürk, Cumhuriyet rejimini ilan ettiğinde bunu esas olarak 3 temelin üzerine bina etmişti:
–Tam bağımsızlık
–Milli Egemenlik ve
–Misak–ı Milli
O’nun belirlediği bu temel kıstasların özünde ve “batılılaşmak” diye bir amaç asla olmamıştır.
29 Ekim 1930 yılında Ankara’da yapılan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında Amerikan Associated Press muhabiri Miss Ring Atatürk’e Türkiye’nin ne zaman batılılaşacağını sorduğunda şu cevabı almıştı:
“Türkiye bir maymun değildir. Hiç bir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak ne de batılılaşacaktır.
Türkiye yalnızca özleşecektir”.
“Batı ile uyuşma Türkiye’nin kaçınılmaz olarak köleleştirilmesi anlamına gelir” diyerek adeta bugün getirilmek istenen noktayı işaret eden Mustafa Kemal ‘in “batılılaşma” olarak kendisine mal edilen bir hedefi asla olmamıştır.
1919’un emperyalist dünyasına karşı verdiği olağanüstü mücadele neticesinde kazanılan bağımsızlık; millet egemenliği ve tam bağımsızlık üzerine kurulu yeni bir devletin temel hedefini “batılılaşma” olarak algılamak bize göre ya cehaletten ya da hıyanetten kaynaklanmaktadır.
Yani ya Atatürk ve fikirleri bu kadar açık ifadelerine rağmen halen anlaşılamamaktadır, ya da ortada milletin ve devletin geleceğine korkunç bir kasıt söz konusudur.
türk milleti seni hiç unutmayacaktır. ................................................. Emine ŞAHİN
"1919-1933"TEN BİR PARÇA
O günlerde bir ünlü ayak bastı Samsun'a,
Yürüdü etrafında ümitler suna suna.
Bu, ateşler içinde geçip gelmiş bir erdi,
Göğsünde toplanmıştı milyonla Türk'ün derdi,
Bu milyonla dert ona veriyordu başka hız,
Yürüdü arkasında genç, ihtiyar, kadın, kız.
O kimdir? Bakışları deniz kadar yumuşak,
Saçı güneşi emmiş bir demet altın başak.
O kimdir? Bir milletin sesi vardı ağzında,
Ondört milyonun nabzı çarpıyordu nabzında.
O kimdir? Geçtiği yer dönüyor gün vurmuşa,
Can veriyor sararmış ota, yaralı kuşa.
O kimdir? Gözlerinde bir tılsım gizleniyor,
Bastığı topraklarda bahar filizleniyor.
Alev saçlı bir volkan bazı bir dağ başında,
Bazı beliriyordu bir damla göz yaşında.
Güneşten birer oktu ondan gelen her emir,
Bu okların altında eriyor dağ, taş, demir
O kimdir? Milyonla Türk birleşip bir tek olmuş,
Yıkılan memlekete kolları destek olmuş.
Öz yurdun içlerinde düşman kurarken pusu,
Bir yandan da yürüdü Halife'nin ordusu.
Birisi gökyüzünden bombalar atıyordu,
Biri elinde salip, biri elinde Mushaf,
İçli dışlı düşmanlar geliyorlardı saf saf.
Bunların karşısında göğsü açık bir azim,
Süngüye, topa karşı diyordu: Zafer bizim!
Bunların karşısında ikişimşekli nazar
Diyordu: Bu topraklar size olacak mezar!
Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna,
Dağılan kuvvetleri topladı avucuna.
Topladı avucuna yıldırımı, şimşeği,
Yoktan var ediyordu Tanrı gibi her şeyi.
Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu,
Sınırlar baştan başa bir çelik örgü oldu.
Şimşek yüklü bulutlar ufku kaplarsa nasıl
Bir süngü ormanıyle dağlar doldu muttasıl.
Bir kale heybeti var vatanın her taşında,
Her işin başında O, her iş O'nun başında
Faruk Nazif ÇAMLIBEL