mustafa albayrak
Üye
- Kayıt
- 14 Ekim 2008
- Mesaj
- 7
- Tepki
- 0
Gestalt Kuramı
"Gestalt psikolojisi (Geştalt psikolojisi okunur), zihnin çalışma ilkelerinin bütünsellik, paralellik ve kendi kendi kendisini düzenleme olduğunu öne süren psikoloji teorisi. 20.yy'ın ilk yarısında, Almanya'da ortaya çıkmıştır.
Gestalt yaklaşımı için verilen klasik örnek, bir sabun köpüğünün kendiliğinden, yüzeyindeki tüm noktaların basınç gücüyle paralel hareketinden ortaya çıkıvermesidir. Bu kendiliğindenliğin karşıtı, bir bilgisayarda aynı sabun köpüğünü oluşturmak için gerekecek çözümleme, matematik formülü, yüzeydeki her zerrenin tek tek hesaplanması ve çizilmesini gerektiren atomist yaklaşımdır.
Duyularımızın, özellikle görme duyumuzun şekillendirme eğilimine, parçaları bütünleştirerek algılamasına Gestalt etkisi denir.
Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır.
Gestalt, Almanca, bütün, şekil, biçim gibi anlamlara gelir. Gestalt kuramcılara göre; bütün parçaların toplamından daha farklıdır. Birey bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. ÖR: Bir senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalışırız.
Gestaltçılar, organizmanın dışarıdan gelen duyumlara kendisinden bir şeyler katara, yaşantıyı yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Uyarıcıları birbirinden ayrılmış bir şekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde görürüz.
İçebakış yöntemini psikoloji için uygun görmekle birlikte, yapısalcıların bu yöntemi yanlış kullandığını belirtmişlerdir. İçebakış, yaşantıları bilmek için değil, anlamlı olan ve bütünlük taşıyan yaşantıları incelemek için kullanılmalıdır. (İnsanların dünyayı nasıl algıladığını öğrenmek için)
Davranışsal yaklaşımı eleştirmişlerdir. Davranışların yalnızca uyarıcı-tepki ile açıklanmasının insan davranışlarını basitleştirdiğini savunmuşlardır.
Uyarıcı-tepki örüntüsü yerine algısal örgütleme-algıya dayalı tepki formülünü önermişlerdir. Organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz. Çevreyle etkileşim içindedir.
Gestalt Kuramda Algılama
Gestalt psikologlar öncelikle algılama ve problem çözme süreçleriyle ilgilenmişlerdir. Öğrenmeyle ilgili görüşleri, algılamayla ilgili çalışmalarına dayanmaktadır. Algısal örgütlenme yasaları öğrenmeyi de açıklamaya yardım eder.
Algı bir örgütlenmedir. Çok sayıda algılama ilkesi vardır. (şekil-zemin, yakınlık, benzerlik, tamamlama, basitlik)
Gestaltçılar bu yardımcı yasaları daha genel ortak bir yasa çevresinde toplamak için çaba harcamışlardır. Bu genel yasaya Pragnez adını vermişlerdir.
Pragnez: Her psikolojik olayda anlamlı olma, basit olma ve tam olma eğilimi olmasıdır.
Algısal Örgütlenme Yasaları
1. Şekil – zemin algısı
İnsanın algılama sistemi şekil ve zemin arasında bir ayrım yapar. Şekil, bireyin, dikkatinin odaklandığı şeydir. Zemin ise, şeklin gerisinde kalan, dikkat edilmeyen, algı alanına girmeyen şeydir. Şekil zeminden daha dikkat çekici özelliklere sahiptir. Bazı durumlarda şekil ve zemin yer değiştirebilir. Ancak aynı anda her ikiside şekil ya da zemin olarak algılanamaz.
2. Yakınlık
Organizma birbirine yakın olan nesneleri gruplandırarak algılama eğilimindedir. İşitsel uyarıcıların gruplandırarak algılanması ise zaman içinde birbirlerine olan yakınlıklarına göre gerçekleşmektedir. Konuşmayı sözcükler ve cümleler arasındaki duraklamalara göre anlamlandırırız. Yazma ve okumayı ise sözcükler arasındaki ayrım ve noktalama işaretlerine göre yaparız.
3. Benzerlik
Şekil, renk, cinsiyet gibi pek çok özellik bakımından birbirine benzer maddeler gruplanarak algılanma eğilimindedir.
4. Tamamlama
Organizma, önceden tanıdığı nesne, olay, ses ve etkinliklerin bazı parçaları eksik olsa bile onları tamamlayarak algılar.
5.Devamlılık
Aynı yönde giden noktalar, çizgiler vs birlikte gruplandırılarak algılanır.
6. Basitlik
Diğer unsurlar eşit olduğu takdirde birey, daha düzenli ve basit olan nesne ve şekilleri algılama eğilimindedir."
.....
Bu kuramı önemli yapan;
4 sanat disiplini ile beraber, diğer sanat sınıflarının (görsel, işitsel, ritmik sanatlar vb) en alt tabakasını oluşturur. Daha somut bir ifade ile güzel sanatlar liseleri, fakülteleri vb ilgili ana sanat dallarında verilen öğretiler diğer bilim dalları gibi felsefe (psikoloji) den faydalandığı mutlaktır. Yani bu demektir ki; temel tasarım ilkelerinden, renk bilgisine kadar hepsinin görünmeyen perdesidir. (temel tasarımın temeli) Dolayısıyla plastik sanatlar içinde yer alan grafik dalı ile ilgilenenlerin çoğunun bu kuramları göz ardı ettiğini düşünüyorum ve zaten gereken hassasiyetleri başta güzel sanatlar olmak bu kuramların üzerinde yeterince üzerinde vurgu yapılmayıp son derece önemli bir sihiri kaçırdıklarını gözlemledim. Bu bilgiler ışığında, kişi neyi neye göre kim için ve nasıl yaptığını bilmelidir diye düşünüyorum. Onun için bilinçli kitle bilgi ve kültür reformu için özellikle sanatçı ve tasarımcılara büyük görevler düşüyor sanırım...
"Gestalt psikolojisi (Geştalt psikolojisi okunur), zihnin çalışma ilkelerinin bütünsellik, paralellik ve kendi kendi kendisini düzenleme olduğunu öne süren psikoloji teorisi. 20.yy'ın ilk yarısında, Almanya'da ortaya çıkmıştır.
Gestalt yaklaşımı için verilen klasik örnek, bir sabun köpüğünün kendiliğinden, yüzeyindeki tüm noktaların basınç gücüyle paralel hareketinden ortaya çıkıvermesidir. Bu kendiliğindenliğin karşıtı, bir bilgisayarda aynı sabun köpüğünü oluşturmak için gerekecek çözümleme, matematik formülü, yüzeydeki her zerrenin tek tek hesaplanması ve çizilmesini gerektiren atomist yaklaşımdır.
Duyularımızın, özellikle görme duyumuzun şekillendirme eğilimine, parçaları bütünleştirerek algılamasına Gestalt etkisi denir.
Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır.
Gestalt, Almanca, bütün, şekil, biçim gibi anlamlara gelir. Gestalt kuramcılara göre; bütün parçaların toplamından daha farklıdır. Birey bütünü parçalarına ayrıştırarak değil, bütünlük içinde algılar. ÖR: Bir senfoni orkestrasını dinlerken, her bir müzisyenin orkestraya katkısını analiz ederek değil, bütün olarak dinleyip anlamaya çalışırız.
Gestaltçılar, organizmanın dışarıdan gelen duyumlara kendisinden bir şeyler katara, yaşantıyı yeniden örgütlediğine inanmaktadırlar. Bizler dünyayı bütün olarak algılarız. Uyarıcıları birbirinden ayrılmış bir şekilde değil, bir arada anlamlı bütünler halinde görürüz.
İçebakış yöntemini psikoloji için uygun görmekle birlikte, yapısalcıların bu yöntemi yanlış kullandığını belirtmişlerdir. İçebakış, yaşantıları bilmek için değil, anlamlı olan ve bütünlük taşıyan yaşantıları incelemek için kullanılmalıdır. (İnsanların dünyayı nasıl algıladığını öğrenmek için)
Davranışsal yaklaşımı eleştirmişlerdir. Davranışların yalnızca uyarıcı-tepki ile açıklanmasının insan davranışlarını basitleştirdiğini savunmuşlardır.
Uyarıcı-tepki örüntüsü yerine algısal örgütleme-algıya dayalı tepki formülünü önermişlerdir. Organizma sadece çevreden gelen uyarıcılara tepkide bulunmaz. Çevreyle etkileşim içindedir.
Gestalt Kuramda Algılama
Gestalt psikologlar öncelikle algılama ve problem çözme süreçleriyle ilgilenmişlerdir. Öğrenmeyle ilgili görüşleri, algılamayla ilgili çalışmalarına dayanmaktadır. Algısal örgütlenme yasaları öğrenmeyi de açıklamaya yardım eder.
Algı bir örgütlenmedir. Çok sayıda algılama ilkesi vardır. (şekil-zemin, yakınlık, benzerlik, tamamlama, basitlik)
Gestaltçılar bu yardımcı yasaları daha genel ortak bir yasa çevresinde toplamak için çaba harcamışlardır. Bu genel yasaya Pragnez adını vermişlerdir.
Pragnez: Her psikolojik olayda anlamlı olma, basit olma ve tam olma eğilimi olmasıdır.
Algısal Örgütlenme Yasaları
1. Şekil – zemin algısı
İnsanın algılama sistemi şekil ve zemin arasında bir ayrım yapar. Şekil, bireyin, dikkatinin odaklandığı şeydir. Zemin ise, şeklin gerisinde kalan, dikkat edilmeyen, algı alanına girmeyen şeydir. Şekil zeminden daha dikkat çekici özelliklere sahiptir. Bazı durumlarda şekil ve zemin yer değiştirebilir. Ancak aynı anda her ikiside şekil ya da zemin olarak algılanamaz.
2. Yakınlık
Organizma birbirine yakın olan nesneleri gruplandırarak algılama eğilimindedir. İşitsel uyarıcıların gruplandırarak algılanması ise zaman içinde birbirlerine olan yakınlıklarına göre gerçekleşmektedir. Konuşmayı sözcükler ve cümleler arasındaki duraklamalara göre anlamlandırırız. Yazma ve okumayı ise sözcükler arasındaki ayrım ve noktalama işaretlerine göre yaparız.
3. Benzerlik
Şekil, renk, cinsiyet gibi pek çok özellik bakımından birbirine benzer maddeler gruplanarak algılanma eğilimindedir.
4. Tamamlama
Organizma, önceden tanıdığı nesne, olay, ses ve etkinliklerin bazı parçaları eksik olsa bile onları tamamlayarak algılar.
5.Devamlılık
Aynı yönde giden noktalar, çizgiler vs birlikte gruplandırılarak algılanır.
6. Basitlik
Diğer unsurlar eşit olduğu takdirde birey, daha düzenli ve basit olan nesne ve şekilleri algılama eğilimindedir."
.....
Bu kuramı önemli yapan;
4 sanat disiplini ile beraber, diğer sanat sınıflarının (görsel, işitsel, ritmik sanatlar vb) en alt tabakasını oluşturur. Daha somut bir ifade ile güzel sanatlar liseleri, fakülteleri vb ilgili ana sanat dallarında verilen öğretiler diğer bilim dalları gibi felsefe (psikoloji) den faydalandığı mutlaktır. Yani bu demektir ki; temel tasarım ilkelerinden, renk bilgisine kadar hepsinin görünmeyen perdesidir. (temel tasarımın temeli) Dolayısıyla plastik sanatlar içinde yer alan grafik dalı ile ilgilenenlerin çoğunun bu kuramları göz ardı ettiğini düşünüyorum ve zaten gereken hassasiyetleri başta güzel sanatlar olmak bu kuramların üzerinde yeterince üzerinde vurgu yapılmayıp son derece önemli bir sihiri kaçırdıklarını gözlemledim. Bu bilgiler ışığında, kişi neyi neye göre kim için ve nasıl yaptığını bilmelidir diye düşünüyorum. Onun için bilinçli kitle bilgi ve kültür reformu için özellikle sanatçı ve tasarımcılara büyük görevler düşüyor sanırım...