Emine Şahin
Üye
- Kayıt
- 17 Mart 2008
- Mesaj
- 3.266
- Tepki
- 100
İnsanda beş duyu organı vardır. Duyu kelimesi her ne kadar hissiyat ile bağlı olsa da
fiziksel bir kavram için kullanılmıştır. İnsanoğlu yaşadığı şu fiziksel ortamda iletişim
kurabilmek için bu beş duyu organına ihtiyacı vardır.
Örneğin bir tablo sergisini geziyorsunuz.
Hayranlıkla baktığınız bir tablo karşışında büyüleniyor "muhteşem" diye haykırıyorsunuz.
Duyu organımız "göz" aracılığı ile sinirlere ulaşan bilgiler beynimize aktarılır. Bu olaya kısaca algı diyoruz.
Şimdi uzun uzadıya beş duyu organlarımızı sayacak değilim. Ne var ki yazı başlığımızdan da
anlaşılacağı üzere biz grafikerler ya da tasarımla uğraşan tasarımcılar bazı bilimsel gerçekleri de
göz ardı etmemelidir.
Algı, çeşitli zihinsel işilevlerin birleşmesi ile meydana gelen ve son derece karmaşık bir olaydır.
Algının gerçekleşebilmesi için bir takım uyaranlar olması gereklidir. Çevreden gelen uyaranların
şiddetine göre, duyu organların alıcı uç sinirlerini uyarması, uç organların ise değişen düzey ve
sayıda elektrik akımı dalgası şeklinde algılayıcı nöronlara iletilmesinden sonra, bu sinyaller
özel sinir ağı aracılığı ile refleks hareketlere yol açan omurilikten kaslara gider. Bir alıcıya devamlı
uyarım yapıldığı zaman, algı sinirleri bunu hemen algılayarak gerekli mesajı iletir.
Algıyı karmaşık kılan bunca basedilen işlerin bir anda vuku bulmasından dolayıdır.
İşte asıl can alıcı noktada burasıdır. Bütün arkadaşlar bilirler ki,
tasarım yaparken ya da bir kompozisyon üzerinde mütala ederken tek bir ana fikir vardır.
İstenileni verebilmek. Ya da diğer bir deyişle amacına ulaşmak.
Çalışmaya, şöyle bir göz ucu ile baktığınızda ilk neyi gördünüz, ne düşündünüz?
Eğer bu sorular karşılık bulabiliyorsa çalışma amacına ulaşmıştır.
Algılama İnsanoğlunun karakteristik yapılarına göre değişmektedir. Algılamalar neticesinde
tepkileri de bu doğrultu da değişkenlik gösterir.
Yaş, yorgunluk, cinsiyet gibi karakteristik özelikler, tasarım yapılırken dikkat-i nazara alınmalıdır.
Tabi ki yorgun bir insanı düşünerek bütün bir tasarımımıza yön vermeyeceğiz.
Ama, cinsiyet ya da yaş gibi çok ciddi kriterleri gözardı etmek mümkün değildir.
Hedef kitlenizi çalışmanız boyunca unutmamalısınız.
Örneğin, bir spor salonunda şampuan ya da kişisel bakım ürünlerinin reklamları ne kadar
uygunsa bir lastik firmasının reklamının spor salonunda bulunması bir o kadar abestir. Değil mi?
Sağ göz daha iyi algılar ve sağ tarafı algılar.
Son yıllarda sağ beyin sol beyin kavramını sıkça duymaktayız.
Dilerseniz bu yazımızın devamını da başka bir makalede aktaralım.
Kalın sağlıcakla...
Emine ŞAHİN
fiziksel bir kavram için kullanılmıştır. İnsanoğlu yaşadığı şu fiziksel ortamda iletişim
kurabilmek için bu beş duyu organına ihtiyacı vardır.
Örneğin bir tablo sergisini geziyorsunuz.
Hayranlıkla baktığınız bir tablo karşışında büyüleniyor "muhteşem" diye haykırıyorsunuz.
Duyu organımız "göz" aracılığı ile sinirlere ulaşan bilgiler beynimize aktarılır. Bu olaya kısaca algı diyoruz.
Şimdi uzun uzadıya beş duyu organlarımızı sayacak değilim. Ne var ki yazı başlığımızdan da
anlaşılacağı üzere biz grafikerler ya da tasarımla uğraşan tasarımcılar bazı bilimsel gerçekleri de
göz ardı etmemelidir.
Algı, çeşitli zihinsel işilevlerin birleşmesi ile meydana gelen ve son derece karmaşık bir olaydır.
Algının gerçekleşebilmesi için bir takım uyaranlar olması gereklidir. Çevreden gelen uyaranların
şiddetine göre, duyu organların alıcı uç sinirlerini uyarması, uç organların ise değişen düzey ve
sayıda elektrik akımı dalgası şeklinde algılayıcı nöronlara iletilmesinden sonra, bu sinyaller
özel sinir ağı aracılığı ile refleks hareketlere yol açan omurilikten kaslara gider. Bir alıcıya devamlı
uyarım yapıldığı zaman, algı sinirleri bunu hemen algılayarak gerekli mesajı iletir.
Algıyı karmaşık kılan bunca basedilen işlerin bir anda vuku bulmasından dolayıdır.
İşte asıl can alıcı noktada burasıdır. Bütün arkadaşlar bilirler ki,
tasarım yaparken ya da bir kompozisyon üzerinde mütala ederken tek bir ana fikir vardır.
İstenileni verebilmek. Ya da diğer bir deyişle amacına ulaşmak.
Çalışmaya, şöyle bir göz ucu ile baktığınızda ilk neyi gördünüz, ne düşündünüz?
Eğer bu sorular karşılık bulabiliyorsa çalışma amacına ulaşmıştır.
Algılama İnsanoğlunun karakteristik yapılarına göre değişmektedir. Algılamalar neticesinde
tepkileri de bu doğrultu da değişkenlik gösterir.
Yaş, yorgunluk, cinsiyet gibi karakteristik özelikler, tasarım yapılırken dikkat-i nazara alınmalıdır.
Tabi ki yorgun bir insanı düşünerek bütün bir tasarımımıza yön vermeyeceğiz.
Ama, cinsiyet ya da yaş gibi çok ciddi kriterleri gözardı etmek mümkün değildir.
Hedef kitlenizi çalışmanız boyunca unutmamalısınız.
Örneğin, bir spor salonunda şampuan ya da kişisel bakım ürünlerinin reklamları ne kadar
uygunsa bir lastik firmasının reklamının spor salonunda bulunması bir o kadar abestir. Değil mi?
Sağ göz daha iyi algılar ve sağ tarafı algılar.
Son yıllarda sağ beyin sol beyin kavramını sıkça duymaktayız.
Dilerseniz bu yazımızın devamını da başka bir makalede aktaralım.
Kalın sağlıcakla...
Emine ŞAHİN