Madem konu yağmur ben de bir yazı ile katılayım size...
Gözlerine Yağmur Dolmakta Şehrin
“Kendine iyi bak…” Giderken dudağından dökülen en acı sözdü bu. Ha birde “Biraz hatırım varsa, azalt sigarayı” demiştin.
“Kendine iyi bak… Hatırım varsa…” Bilemiyorum düşünerek mi söyledin bu sözleri, yoksa söyleyecek bir şey bulamadın da adet yerini bulsun diye mi? Tek bildiğim, söylediğin o son sözlerin hala kalbimin kulakçığında acı acı çınladığıdır.
Her ne sebeple söylediğinin artık önemi yok. Şimdi kıyısına çömeldiğim akşamların anlamını yüklenmişim. Önemi olmuşum, önemsizliklerin ayrıntısına. Ve şimdi kamburu olduğum bu şehrin gözlerine yağmur dolmakta… Ben yağmaktayım… Ben akmaktayım şehrin yanaklarından.
Evet, senin hatırına kendime iyi bakıyorum. Emin ol sigarayı da azalttım. Sen içimde çoğaldıkça, her şeyim azalıyor zaten. Sen merak etme. Senin hatırına kendime iyi bakıyorum. En sağlıklı haliyle yaşıyorum hasreti. Mesela, balkonda otururken asla hırkasız çıkmıyorum. Yaz mevsimi olsa bile, içim ılgıt ılgıt titriyor çünkü. Meltem ılık ılık esse de, karayel yalnızlığımda üşüyorum sensizken. Ha bir de çayımı artık şekersiz içiyorum. Fark etmiyor çünkü ağzımın tadı. Sen gittikten sonra tadı tuzu kalmadı inan ağzımın. Ha şekerli, ha şekersiz… Hasret, toprak tadında yapışıyor genzime.
....................................
Of! Olmuyor kara gözlüm! Kendime iyi bakamıyorum. Bakmak istesem de bir türlü kendimi, kendimde bulamıyorum. Giderken ya beni de götürdün, ya da kendini unuttun. Bulamıyorum. Cevapsız soruların sapağında hezeyanlara durmanın akşamını yaşıyorum. Bir türlü sabah olmuyor sanki.
Nedir bu karanlık? Nedir bu körlük? Bir türlü kendime rastlayamıyorum. Zamanın her anını didik didik arıyorum, tek bulduğum adı geçmişte saklı ince bir sızı… Sen… Her şey körkütük sen olmuşken, senin kimliğine bürünmüşken yaşamım, kendimi aramaktan vazgeçiyorum.
İşte bu yüzden, kendime iyi bakamıyorum…
Alıntı