Çalışmakmı yoksa evde oturmakmı:))???

ekinoks76

Üye
Kayıt
5 Kasım 2009
Mesaj
318
Tepki
4
:Çalışmakmı yoksa evde oturmakmı??
Çalışmak sadece para kazanmak içinmi gerekli yoksa ruhunda manevi yönünde buna ihtiyacı varmı???:allalla::confused:
 

Fulyam

Üye
Kayıt
18 Eylül 2008
Mesaj
1.262
Tepki
16
:) Valla param olsa çalışmam derim .. o da nereye kadar.. sıkılır insan..
ama param olsa sevdiğim işi yaparım.. ve işe gitmek zorunda kaldığım için gidemeidğim yapamadığım bir sürü şeyde serbst olurum...

Zorunluluklar bazen sıkıcı bazense gerekli..

Ama şuan insanların %95 i para için çalışıyor bence... hepsinin yaşam koşulları ,sıkıntıları var... Günmüz türkiyesinde durum bundan ibaret.. tama günümüz türkiyesini bırakalım.. : )

Bende ruhumuzunda ihtiyaçı var ve paraya da ihtiyacımız var ... yani her ikisi içinde : )
 

danisman

Consultant
Kayıt
27 Nisan 2009
Mesaj
1.504
Tepki
30
Merhaba ekinoks,
Öncelikle güzel bir konuya değinmişsin, seni tebrik ediyorum…

İnsanların, özellikle günümüzde çok sorguladığı bir mesele, bahsetmiş olduğun konu. Bunun elbette ki birçok nedeni var, gerçek anlamda bir araştırma yapmak gerekli olsaydı, sanırım bir düzüne uzmanın toplanıp bunu araştırması bile, bize gerçekten istediğimiz cevapları veremezdi. Karmaşık, bir o kadar da içinden çıkılmaz bir durum.

Fakat burada konuyu daha basite indirgemek gerekirse, bir insan, asgari olarak nelerle mutlu olabilir, neleri yaparsa yaşamdan haz alır bunları sorgulayalım.

İlk olarak insan neden yaşamda vardır, bunun cevaplarını arayalım, ne dersin?

Birçok insan ki buna bende dâhilim, dünya denen bu gezegene gelirken, neden geldiğimizi, daha doğrusu buraya gönderilmek için fikrimizin alınıp alınmadığını, sorgulamıştır. Bunun dinen veya inanç yönünden cevapları, her inanışa göre mevcuttur, ben bu yönden sorgulamıyorum, zaten bu benim işim değil.

Konumuza tekrar dönecek olursak, insan dünyada yaşarken birçok şey yapmak durumundadır. Yemek, içmek, sevmek, sevilmek, konuşmak, düşünmek diye sıralanıp giden oldukça kabarık bir liste var önümüzde. Bunların içerisinde en önemlilerinden biriside çalışmaktır.

Önemi malum, özellikle günümüz dünyasında, çalışmadan yaşamak mümkün değil, eski zamanlarda bazı tembeller aralara karışıp bunu başarabiliyorlardı belki ama artık bu imkânsızlaştı.

Ancak, burada ilk aklımıza gelen şudur, düşünebilen bir insan, çalışmadan durabilir mi? Yani mantığı olan, kafası çalışan, aklı başında birisi, çalışmadan ne kadar durabilir? Maddiyat sıkıntısı olmasa bile, bir insan çalışmadan veya kendisini meşgul edecek bir iş edinmeden, yaşayabilir mi? Ben buna pek bir ihtimal vermiyorum.

İnsanın doğasında, yaradılışında, yani mayasında çalışmak vardır. Çalışmayan bir insan öncelikle, düşünme gücünü, hayal gücünü, yaşama hevesini kaybeder. Mutlu olmak için yaşadığı dünyada, mutsuz bir yaşam sürer. İhtiyacı olmayan ve iş yapmayan çoğu insanın bir süre sonra ruhsal sorunlar yaşamaya başladığı, uyuşuk bir yapıya sahip olduğu görülmüştür, görülmektedir. İş konusunda dayanıklı olmayan veya çalışmayı, üretmeyi sevmeyen kişiler, günlerini gün etmeyi, günlük yaşamayı severler, fakat bu onları asla tatmin etmez ve gerçekten mutlu olamazlar.

Mutlu insan, çalışan, üreten, zorluklarla mücadele eden insandır.

Yakın çevrenizde vardır, özellikle bu aralar, uzun süre işsiz kalan insanları gözlemleyerek birçok şeyi görebilirsiniz. Bu insanlarda ilk görülen şeyler, geceleri uyuyamamak, sabahları uyanamamak, bir keşmekeşlik, bir tembellik ve yüzlerinden okunan bir huzursuzluk, çıplak gözle görülebilecek kadar net ve keskindir. Bir süre sonra yetişkin olan işsizlerde bile, çocuklaşma belirtileri görülmeye başlar, her şeyden alınırlar, her şeyi problem etmeye başlarlar, bu çocuklaşmanın sonrası, psikolojik sorunlara giden merdivenin basamakları demektir.

Yaptığımız işi seviyorsak, çalışmaktan keyif alıyoruz demektir. İşimizi sevmiyorsak, çalışmaktan keyif almadığımız bir sürece gireriz. O zaman, bu konu ile ilgili en önemli konulardan birisi de, sevdiğimiz işlerle meşgul olmamızdan geçmektedir. Sevdiğimiz işi yaparsak, boş durmak bizim için hayattaki en büyük sıkıntılardan birisi olur.

Sonuç olarak, sevdiğiniz bir mesleğe ve işe sahip olursanız, evde oturmak, boş durmak aklınızın ucundan bile geçmez. İşinizi severseniz, maddi durumlar, maaşlar, iş ortamları hiçbir şekilde gözümüze gözükmeyecektir. Gerçekten işini seven bir insan, para almadan bile çalışacak kadar özverilidir, çünkü bilir ki, sevgiler asla karşılıksız kalmaz, bu gün olmaz, yarın olmaz ama bir süre sonra mutlaka işi ona sevgisinin karşılığındaki mükâfatı verecektir.

Bu konuda tüm insanların ortak yanılgılarından birisi de, her şeyin bir anda, hemen olmasını beklemektir. İnsanlar olarak ortak noktamız sabırsızlığımız, sabırlı bir şekilde çalışan ve çabalayan insanlar, mutlaka hedefe ulaşacaktır.

Farkındayım, konu dağıldı belki ama umarım faydalanabileceğiniz bir yazı olmuştur. Sözlerimi atalarımızdan kalma özlü bir söz ile noktalamak istiyorum, aslında konunun tam olarak açıklaması da, bu sözde saklı diye düşünüyorum…

Çalışan demir, pas tutmaz…

İyi çalışmalar…



 
Kayıt
2 Kasım 2008
Mesaj
302
Tepki
10


Ben konuya farkı şekilde yaklaşmak istiyorum.

Ne kadarda ülkemiz ve yaşayan insanlar kendini geliştirse de, Türk topluluğunun çoğu şöyle yaklaşıyor: Kadın dediğin evde oturmalı, çocuğuna, eşine bakmalı.
Bu zihniyete kesinlikle karşıyım, senelerdir bunun mücadelesini vermeye çalışıyorum.
Bir kız çocuğu diyelim ki okudu ya da okuyamadı ailevi sebeplerden dolayı, hayırlı bir kısmet bulup evlendi.
Sonuçta doğanın kanunu.
Evlendikten sonra, maddi durumu iyi ve ye kötü olsa da genelde aile büyükleri karar veriyor çalışıp çalışmayacağına. Başında kocan var, çalışmak ayıp, kocan sana bakar, el alem ne der gibi bir sürü savsatalar.
Hiç kimse düşünmüyor ölümlü dünya, bu adamın başına bir şey gelse kadın ne yapar, tek başına, nasıl üstlenir, ailesinin yükünü, nasıl sürdürür yaşantısını geri kalanını.
Bırakın çalışmayı, hala bakkala bile tek başına gidemeyen kadınlar var, ya da resmi daireleri sadece isimlerini duymuş.
Ama ne yalan söyleyeyim bundan memnun olanlarda var, kocasının eline bakan haftalık harçlığını versin diye ve bunların içinde üniversite bitirmiş kadınlar da tanıyorum.
Onların mantığında, sadece ev işleri var, gerçi evde oturmak, çalışmamak anlamına gelmiyor. En ağır işçiliktir ev işi. Ne görülür ne kıymet bilinir, nede mükafatlandırılır.

Başarılı iş kadınlarını görünce, o başarıyı ben elde etmişim gibi seviniyorum.

İşsiz güçsüz, kahve köşelerinde boş zamanı geçiren erkeklere tahammül edemiyorum.

Türkiye’nin gerçekleri…

Çalışmak, sevdiğim işi, severek yapmak büyük bir mutluluk benim için. İyi ve kötü günlerim oldu iş hayatımda. Çok kazançlı ve diplerde süründüğüm günlerde oldu. Ama hiç pes etmedim.
Ev hayatı bana göre değil, işimle ilgili sürekli kendimi geliştirmek için mücadele ediyorum. SSK prim günümün dolmasına çok az zaman kaldı, yaşı beklemek zorundayım, ama ben kendimi ‘emekli’ halimle düşünemiyorum.
Gözüm gördüğü sürece, beynim sağlıklı düşündüğü sürece, elim kalemi (mouse) tutuğu sürece çalışmayı düşünüyorum, bunun parayla alakası yok.
Tamamen kişilik ile alakalı.



 

ekinoks76

Üye
Kayıt
5 Kasım 2009
Mesaj
318
Tepki
4
Herkes hemen hemen aynı fikirde olması ne güzel çok doğru düşünceler yazıya dökülmüş tşkler arkadaşlar fikir paylaşımında bulunmamız ne güzel:) Çalışırken hep hayıflanırız ; kurtlar sofrası mücadelesinden yoruluruz oysaki evimde olsam ohh ayaklarımı uzatsam iş stresinden uzakta tv izlesem yada kitap okusam ...vs gibi düşünürüz.Ama evde oturup çalışmadığımızda başta hoşumuza gider daha sonra amaçsız hedefsiz mücadelesiz yaşamak boş ve anlamsız gelir insana:)
Hep şu hikaye gelir aklıma duymuşuzdur mutlaka hani şu 2kurbağa hikayesi ben duymayanlar için birkez daha yazim 2kurbağı su dolu kavonozun içine kapatırlar ve altından yavaş yavaş ısı verirler kurbağalar dışarı çıkmak için biraz mücadele ederler çıkamazlar kurbağanın biri oh ne güzel ılık ılık oluyor der hoşuna gider mücadele etmez pek ama diğeri yılmadan sürekli sıçrar sıçrar ve en sonunda dışarı çıkmayı başarır diğeri içerde hafif hafif mayhoş mayhoş ısınmaya devam eder ama hoşuna gider ısı artar ısı artar ve kurbağamız yavaş yavaş ölür ama farkına varmadan:)) aynı bu hikaye misali mücadele etmeden ilk başta rahatlık hoşumuza gider alışırız kurbağanın suyun sıcaklığına alıştığı gibi rahatlarız ama ya sonra farkına varmadan biz bizlikten çıkar ölür gideriz. ev hanımları tamam ağır bir yükün içersinda hiç durmadan çalışıyor genel düşünürsek hiçbirşey yapmadan amaçsız hedefsiz yaşamak insanı bitiriyor uyuşturuyor hayattan soğutuyor yani sadece maddi açıdan değil insanın yaradılışında da hep bir tatminsizlik mücadele etme isteği vardır yeterki bu isteği içimizde susturmayalım gerçi günümüz Türkiyesinde bu konu tartışılır gider yok işsizlik,maddi imkansızlık insanları hiç istemediği işlerde çalışmak zorunda bırakması.Ünv mezunu olup çok alakasız işlerde çalışılması yada kendini geliştirip geliştirip öğrenip mücadele edip de evde oturanlar gibi gibi bu düşünceler tren misali uzarrr gider bunlar ayrıca tartışılıcak konular ....:))

Yazılarınızı büyük bir keyifle okudum arkadaşlar. Bende nerdeyse o 2. kurbağa gibi(ısınan) olmak üzereyim ordan geldi aklıma tartışalım konuşalım istedim :)))Tşkler
 
Yukarı Alt