çocukluğumuzda...

Kayıt
19 Nisan 2008
Mesaj
1.032
Tepki
67
Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç
açmadım.
Hatta Babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir
parçası gibiydi, hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek
bir yer yoktu ki.....

En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya,
zıplaya yürüyerek gelirdik.

Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara
koyar oyuna bile dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle
bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi.
Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar,
hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı
evine gidip gelen (...ki;sadece çişi gelen giderdi evine)
elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de
gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin
diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri
alırdık.

Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi...
Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla
saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine
oyuna dalardık.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı
alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara
girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin
camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin
der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç
kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var,
içinde oynayan çocuk yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks
binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız,
onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady '
lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp,
taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek
ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür. Ne ruhuma, ne kültürüme ne de
cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş
insanlar olduk.

Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik? Yoksa birileri mi böyle istedi?..
'Her toplum hakettiği gibi yönetilir'' derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi ?

Mail ile ulaştı bana bende paylaşayım dedim

Saygılar
 

Serkan Baysal

Altın Üye
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
10 Haziran 2008
Mesaj
2.204
Tepki
76
Eskiyi ne kadar özlüyor insan. Okudukça geçmiş anılarımın tamamı gözümde canlandı.

Paylaştığınız ve bana bu duyguları yeniden yaşattığınız için teşekkür ederim.
 

Abdullah Şahin

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
3 Nisan 2008
Mesaj
2.630
Tepki
89
Bu güzel yazıyı bizimle paylaştığınız için teşekkürler.

İnanın okurken gözümün önünden çocukluğum geçti. Yazılanlar birebir yaşadıklarımdı.
 

Fulyam

Üye
Kayıt
18 Eylül 2008
Mesaj
1.262
Tepki
16
Çok güzeldi... Yazılanların hepsi gerçek ve doğru ... Hep insan bazen tekrar çocukluğuna dönmek ister.. çünkü mutluluklar güzelliklerle doludur.. Kaybettiklerimizi çok özlediğimiz bir gerçek....

Şuan o güzelll yıllar gözümün önünden geçti... Bu gece bunları anımlayıp düşleriyle uyuabilirim.. : )

Teşekkürler..
 
Yukarı Alt