Merhaba bir ara araştırma yapmıştım bu siteden ve farklı sitelerden edindiğim bilgileri burada paylaşıyorum, umarım faydalı olur birilerine;
Freelance çalışmak değil ama bir yere bağlı olmadan iş yapmanın ve kendi kazancını elde etmenin diğer bir yolu şahıs firması kurmak.
Kuruluş masrafı (noter vb.) maksimum 100 YTL civarında olur. Bir o kadar da fatura bastırmak için gidiyor. Aylık ise 1-hiç fatura kesmesen bile 15 YTL damga vergisi, 2- muhasebeciye 50-60 YTL. Bir yer göstermen gerekiyor ayrıca vergi dairesine. Kendi oturduğun konutun bir odasını gösterebilirsin. 3- Bu yerin aylık kirasının 3'te birini de stopaj vergisi adı altında alıyor devlet senden her ay. Bir evin bir odasını iş yaptığın yer olarak gösterirsen ev kirasının tamamı değil ama metrekare oranına göre sadece o odaya düşen miktar baz alınıyor stopaj vergisinde. Bu şekilde aylık ortalama masrafı 200-300 YTL arasında tutabilirsin. Son olarak 3 ayda bir net gelirinin (faturalandırılmış gelir) %15'ini de devlete veriyorsun.
Eğer iş yaptığın kimseler sana gider pusulası kesme konusunda sıkıntı yaratıyorsa; fatura istendiğinde sıkıntı yaşamak vb. istemiyorsan ve de yukarıdaki masraflar senin için sorun olmayacaksa bu şekilde kartvizit dağıtabilirsin rahatça
buremon isimli üyeden Alıntı
Freelance Çalışmanın zorlukları:
serbest calismaya, kendinin patronu olmaya, home office olayina heves edenler icin nasihatlar silsilesi.
once gerceklerle yuzlestirerek goz korkutalim:
1: freelance calismak 9-5 hayati bakis acisindan goruldugu kadar kolay ve rahat degildir --
- kendinin patronu olmanin ayni zamanda kendinin sekreteri, satiscisi, tahsildari, ofis boyu olmak da anlamina geldigi genelde ya bilinmez veya hafife alinir.
- ayni isi maasli yapanlarin cogundan daha bilgili ve (kalite ve/veya isi hizlandiran kurnazlık babinda) daha becerikli olmak bir onkosuldur. yoksa isi neden disariya yani size yaptirsinlar ustune para versinler, degil mi?
- sabah erken kalkma mecburiyeti olmamasi mutemadiyen saat 11-13 gibi kalkilabildigi anlamina gelmez. servise yetismek icin 6-7 gibi kalkmak gerekmese de genelde musterileriniz saat 9'da isbasi yapmaktadir, saat 10:30'da uykulu bir sesle telefonu acmak kadar "unprofessional" intiba birakan hareket az bulunur.
- arkanizdan toplayan sekreteriniz, calismaniz icin baski yapan bir mudur/patronunuz olmadigi icin dagilmak ve isten kopmak pek kolaydir. insanin kendine disiplin uygulamasi da zordur, cunku kayiririz hep kendimizi (buna kendini kandirmak da deniyor). bu soruna standart bir cozum maalesef yok, herkes kendi ayri yontemini bulmak durumunda.
- agzi az-cok laf yapamayan ve diplomatik davranamayan, kolay sinirlenip ustune belli de eden veya tam tersi cok yumusak basli olan kisiler serbest calisirken epey aci cekerler, bunu buraya bastan yazayim bir kenarda bulunsun.
(mini not: kendini mulayim zannedenlerin bir kismi ucuncu toplantida iclerinde yatan aslani aniden kesfedebilirler, boyle bir olasilik mevzubahistir, yasanmistir)
- bilindigi uzere bir is guvencesi bulunmuyor, iyi para kazandiginiz zamanlarda her daim kazanmayacaginiz zamanlari hesaba katmaniz gerekiyor. unutmayin her aybasi maas gibi bir garantiniz yok, yol harcirahindan telefon giderine, istege bagli sigortasindan upgrade bedeline hepsi cep turizm. kendi patronu olmanin bir yan etkisi iste.
2: islerin icerigi musteri ile yuzyuze gelindiginde degisir --
- tum isi kendi basiniza yaptiginiz icin bir is bolumu cogu zaman yoktur (ortak proje degilse). yani satisci gibi davranip dunyalari soz veremezsiniz, cunku bunlari gerceklestirmek durumunda olan kisi de bizzat sizsiniz.
- size paslanan isler cogunlukla pasi veren firmalarin kendi bunyelerinde cozemedikleri zor/pis islerdir, yine huylaridir cogunlukla yumurta kapıya dayanmadan da aramazlar. yani zor isleri kisitli zamanda yetistirmeniz gerekir, ve isi yetistirememek -eger musteri bulmaya devam etmek istiyorsaniz- opsiyonlar arasinda yer almaz. proje icin sabahlamak sabaha kadar sozluk gezmeye benzemez.
- islerde sureklilik cok onemlidir. Her aldiginiz is icin isminizi ve sohretinizi ortaya koyarsiniz, asla ve asla aldiginiz isi yetistirmemezlik etmeyin. eliniz doluysa bunu soyleyerek isi reddedin birakin baskasi yapsin veya is yapilmasin, yeter ki sizin elinizde patlamasin. bir isi baska bir nedenle yapmak istemiyorsaniz (sıkıcı/eglencesiz/zor vs) reddetmek yerine yuksek fiyat cekmek makbul bir yontemdir (mesela genel raicin x2 - x4 araliginda). bu sayede hem yaptiginiz islerin piyasasini yukseltmeye katkida bulunur sevaba girersiniz hem de kabul edilirse yapmak icin motivasyonunuz olur.
- musteri her zaman isine gelen kismini hatirlar, isine gelmeyeni hatirlamaz. kizmayin bir faydasi yok, mumkun mertebe yazili/kayitli calisarak (sozlesme - toplanti notu - email vs) kendinizi korumaya gayret edin.
- fiyat belirlemek her zaman zordur. raic denen meret de pek oynaktir, yok pahasina da, ates pahasina da calisan insanlar her daim vardir. burada pek yardimci olamayacagim, hala deneme yanilma yontemi uyguluyorum. bir rule of thumb olarak projenin degeri ve katki miktarinizi veya tahmin ettiginiz calisma saati x kafadan belirlediginiz saat ucretinizi (farzimahal $20-$50/saat) baslangic noktasi olarak onerebilirim.
- "biz sizinle surekli calismayi dusunuyoruz" veya "bu is gibi baska isler gelecek" standart yalanina _kanmayin_. bu tamamen bir fiyat kirma ve adam somurme teknigidir. boyle cumleler isittiginizde ya kaale almayin veya proje bazinda calistiginizi, isin sonunda karsilikli memnun kalindiginda zaten bunun kendiliginden olacagi gibi laflar sarfedin, fiyat dusurmeyin. size girer, tecrubeyle sabittir.
- her is ilk gorundugunden daha zordur. ayrica musterilerin ar duygusu yoktur, istekleri ve kaprisleri bitmez tukenmez. bu yuzden *asla* ucuza is yapmayin. hem kendi piyasa degerinizi dusurursunuz, hem de ayni piyasadan ekmek yiyen meslektaslarinizin ve kendinizin uzun vadede canınızı yakarsınız. (burada bir de yukaridaki is guvencesi maddesine tekrar bakiniz.)
- hep fiyat ve paradan bahsettim, ama istisnalar mustesnadir: epeydir ilgi duyup ogrenmek istediginiz bir konuyu iceren bir proje varsa, veya isin sonucunun sizce hayirli bir amaca hizmet edecegine inaniyorsaniz cuzi ucretlere calismaktan cekinmeyin (ama mumkun mertebe bedava yapmayin - muhtelif yanlis anlamalara musaittir, ciddiye alinmayabilirsiniz).
- isler her ne hikmetse dalgalar halinde gelir - yani ya ayni anda uc is birden kapiniza dayanir, veya bir hafta (veya kimi zaman, ay) bos oturabilirsiniz. bu yuzden bos zamanlarinizin degerini bilin, ya tatil yapip gevseyin veya oturup ders calisin, kendinizi gelistirin egitin. teknoloji durmuyor meret, ogrenecek sey de bitmiyor. kendinize ozel proje belirleyin, adim adim cizelgesini cikarin, kucuk lokmalara bolun, her firsatta uzerinde calisin. haz verir.
3: boylece yazimizda is zamani disi zamanlara geldik --
- molalar bunye icin gereklidir. ara vermez iseniz veriminiz ciddi sekteye ugrar. bu zamanlarda mesleginiz ile ilgili veya alakasiz sosyal aktivitelere katilin, spor yapin, yatin uyuyun, beyni dinlendirin. resetlemek iyidir, yapmayan kafayi yer*.
- freelance calismak bir tur yalniz kovboyluktur, saga sola kosturmak veya toplantilara gitmek disinda pek insan yuzu gormezsiniz. bu da kahve molanizin yalniz oldugu anlamina gelir, ofis tayfasi ve is arkadaslari olayi, cikista bir br. yuvarlayalim olayi yoktur. emesen geyigini de asla sosyallesmekten sayamiyorum, afedersiniz. onun otesinde arkadas ziyaretlerini ve muhtelif partileri ihmal etmemenizi salik verebilirim.
--------
eminim yazacak daha cok sey vardir su anda aklima gelmeyen, ama biraz da iyi yanindan bakalim:
4: yukarida siraladigimiz dertler baki, ama kisisel cozumunuzu bulduysaniz da pek keyifli olabiliyor serbest calismak:
- kendinden sorumlu ve kendine hesap verir olmak, patron olmamasi hem korkutucu, hem heyecan vericidir. aci cekmez iken yasam enerjisi ve mutluluk verir, bildigim baska seye benzemez. kariyer delisi olmayan insanlarin yaptiklari isten mutluluk ve gurur duyabilmesini saglayan nadir firsatlardan biridir.
- haftasonu/hafta arasi (ve bayramlar vs) kavramlarinin yapayligini kesfetmek de eglencelidir. herkes gibi hafta sonu gezme zorunlulugunu hissetmemek, cumartesi gecesi taksim, pazar gunu bogaz trafigine girmemek guzeldir. yine herkes mecburen 9-6 yaparken haftanin ortasinda bisikletle adalara gidebilmek veya sultanahmet'te nargile fokurdatirken turistlerle geyik cevirebilmek fastercard reklaminda dendigi gibi priceless'tir. merak etmeyin, cuma aksami disari cikmanin tadi kaliyor, ona nasilsa bisey olmuyor.
- normalde ofis calismasinin gunluk kemiksiz verimli calisma sureci yaklasik 1.5-2 saattir (bunu aciklayabilirim ama su anda usendim). halbuki serbest calisirken dogru motivasyonla bunun uzerine cikmak pek kolaydir.
- yoldu, yemek saatiydi gibi dertleriniz olmaz. bu acayip biseydir, hemen alisilir. 9-6 calisan arkadaslariniz giptayla bakar, siz normal karsilarsiniz cunku onlarinki anormal gelir (normal kavramini cogunlugun belirlemesine ragmen bu boyle).
- zafer duygusu: proje zamani onemli bir finale calismaya benzer. kolay olabilir, zor olabilir. ama hakkiyla teslim edilmis isin verdigi haz anormal gaz verir. is biter, yorgunluk ve stresten kuluncunuza giren agri bir anda buharlasiverir, ayaklariniz yere degmez. sosyal hayati pozitif etkiler. o denli yani.
lafi toparlamaya calisayim: serbest mizrakcilik isinde duzen ve huzur arayanlari baska kapilara yonlendirmek insaniyet borcumuzdur. inisli cikisli bir istir. hareket = bereket lafinin anlami ve dogrulugu uzerinde kafa yordurur. dengede tutmak da zordur, ya batip/vazgecip 9-6cilar veya issizler kervanina katilinilir, veya isi buyutup sirketlesilir - omur billah freelance yapip hayat surduren ve aile gecindiren insanlar hem balli hem de idoldurler, buradan saygi ve hurmetlerimi sunuyorum.
evet, neye gore kime gore diyerek lafi baglayayim.
- paranızı gerçekten zamanında ve tam olarak alacağınıza dair bir garantiniz ya yoktur, ya da bu garantiyi oluşturacak imkanlar size çok zor sunulur (avans, çek/senet sözleşme vs.)
- kendi kendini denetlemek bu durumda oldukça zordur. çünkü her zaman iş arasına sıkıştırabileceğiniz bir arkadaşınız, izlemek istediğiniz bir film veya okumak istediğiniz bir kitap çıkabilir.
- işkolik haline gelip her işi kabul eder, sonunda büyük paralar kazanan ve tükenmiş bir robot haline gelebilirsiniz.
- işlerin ne zaman kesileceğini asla kesin olarak bilemezsiniz. bu yüzden sahip olduğunuz parayı harcarken içinizde hep bir korku vardır, acaba önümüzdeki ay iş gelir mi, gelmezse naparım diye.
- isteğe bağlı sigorta yatırmıyorsanız veya tek kişilik şirket olup bağkur primi yatırmıyorsanız, sosyal güvenceniz ek******. özel hastaneye gidip milyarlar verirsiniz en basit operasyon için.
- saçınızı sakalınızı istediğiniz gibi uzatabilirsiniz, istediğiniz gibi giyinebilirsiniz.
- müzik ve spor gibi uğraşılarınıza çok daha fazla vakit ayırabilirsiniz.
- müşteri kafanızı bozduğu zaman ağzınıza geleni söyleme imkanınız, aynı şeyi patrona yapma imkanınızdan çok daha yüksektir.
- elinizde laptop ve internet bağlantısı olduğu sürece şehir dışına, ülke dışına çıkıp işinize orada devam edebilirsiniz. yarı-tatil durumları oluşabilir yani.
mümkünse eşiniz de olabilir herhangi biride, düşük maaşla bir patron işe alın (aç biilaç yığınla insan var bu ülkede), ve bu adamı başınızda bekletin, dolunayda
"ben ne dersem diyeyim benim iplerimi çözmeyin" tadında tembihlerde bulunun, işleri sallayınca size fırça atması için tam yetkiyle donatın.
- sahsi reklaminiz icin bir internet sitesi olusturun. sade olsun, net olsun. cikabilecek tipik islere ornekler koyun, ancak her isinizi koyma derdine girmeyin, fikir vermesi yeterlidir. unutmayin orasi bir vitrin.
- (eger tasarimvari bir is yapiyorsaniz) yaptiginiz isi sanattan cok zanaat olarak gorun. cogu is eglenceli ve guzel degildir, ne olursa olsun amaca uygun ve temiz is cikarmaya bakin. suresi olan ve keyifli islerde ucarsiniz.
- sizinle ayni isi yapan insanlari arayin bulun - (uc bes işe yaramazın disinda) cabucacik kaynasirsiniz, cunku ayni dertlerden muzdariptirler. sıkıştiginizda yardim isteyeceginiz veya is paslayacaginiz kisileri tanimis olursunuz.
- piyasayı iyi takip edip, benzer işler çıkartanların ne kadar verdiğini kesinlikle bilmek durumundasınız. işkembeden fiyat atarak tek bir iş yapmanız mümkün değildir. lakin kendi belirlediğiniz asgari rakamların altına asla inmeyin. fiyat kırmak için üç paraya çalışmak salaklıktır. yeri geldiğinde iş kaybedebilirsiniz, ama sizin fiyatınızı kırıp 5 paraya iş yapanlardan ağzı dili yanan işveren size dönecektir. iyi ürünün fiyatı yüksek olur.
- fiyat belirlerken yaptığınız işi belli modüllere bölüp fiyatlandırın. işin ana kısmı a olsun, bilmemne kısmı b olsun, gerekirse opsiyonel eklentiler c olsun. ana kısmı için normalde telaffuz edilen raiclerden aşağı bir yuvarlak rakam söyleyin.fakat toplamda a+b+c işleri toplamı genel raicten düşük olmasın. böylelikle tarifeyi düşük fiyattan açmış gibi olursunuz, doğrudan cazip fiyatlar vermiş olmak demektir.
- pazarlamada kuraldır, 5 lira veren adam, 6 lira da verebilir. ama gidip doğrudan 6 lira istenirse, ilk başta 5 lira isteyene yaptırırlar işi. siz tarifeyi 4 den açın, toplam rakamınız 7 ye uzansın. işinin doğru dürüst yapıldığını gören işveren değil üçü beşi 10-15 bile verebilir gerekirse. çünkü o üründen kendisi 100-150 kazanacaktır.
- gelen her işi öyle veya böyle kabul edin. zamanınız yoksa ya yüksek fiyat çekin ya da sizle aynı işi yapan bir arkadaşınıza yönlendirin. o işi kaybetmiş olabilirsiniz ama kontağı kaybetmemiş olursunuz. bu nedenle benzer işleri yapan eş dost loncaları bulundurmak hem know-how değiş tokuşu hem de işlerin genel bekaası için iyidir. bügün ona yarın size iş paslanır.
- işverene olumlu yaklaşmak önemlidir, lakin yeri geldiğinde bu sizin sömürülmenize yol açacaktır. bu nedenle işi alırken işin tarifini her ayrıntısına kadar tanımlayarak yazılı olarak belirtip işverene verin, mütakabakata ulaşın. sonradan "yaa bu da vardı bunun da burası eklenecekti" lagalugası 3 paraya anlaşılan iş için 10 paralık işi yaptırmak demektir, istinasız herkes bunu yapar.
- üst maddeye istinaden, yapacağınız işin gerçekten tanımlı olduğuna emin olun. işveren "yaa döner istiyorum ama dönmesin istiyorum" tadında laflar ediyorsa ya onu yönlendirerek nihai bir üründe karar kılın (ve yazılı tanıma geçirin) ya da ne istediklerine karar vermeleri için onlara zaman tanıyın ** ama işi üstünüze almayın **. ne olduğu belli olmayan ürünü üretmek freelance iş yapan adamın işi değildir. freelance iş yapıyorum diye gidip elalemin özel asistanı olmuş olursunuz, genel olarak piyasada da bunu yapmaya yakın bir yönelim vardır.
bu bilgi işinize yaradı mı?
evet - yol yakınken dönün
hayır - yol yakınken dönün
devam edelim nasihat silsilesine:
- doneri cok olan iste "guvenilir" sebat edin. unutmayin, siz tek kisilik bir sirketsiniz, isminiz markaniz. bu sebat etmenin onemli kismi isinizi vaktinde hakkiyla teslim etmekten, gerisi de is esnasinda pozitif intiba birakmaktan gecer (telefona vaktinde cevap vermek, toplantida dakik olmak, iyi giyinmek, efendi olmak ama silik olmamak vs).
- zor isler yapiyorsaniz belli bir konuda uzmanlasin. basariyla kendinizi pazarlayabilirseniz bir sure sonra isleriniz arasindaki sure artmasina ragmen gelen islere dilediginiz fiyati bicebildiginizi gorursunuz. bu yurumek icin ince bir cizgidir, cunku hem uzmanlik dalinizin zamanin gerisinde kalmamasina, hem de surec boyunca gelirinizin artmasina dikkat etmenizi gerektirir. en saglami uzmanlik dalinizi onde bir "marka" olarak tutarken (ve etinden sutunden faydalanirken) diger "yan" becerilerinizi bilemeye devam ederek isinizin surekliligini saglama almaktir.
başlığı "tecrübesiz artist ve tasarımcılara en çok söylenen 10 yalan" olarak çevrilebilecek, bir deneyim kazanma yazısıdır. ilginç olan şudur ki, demek bütün dünyada aynı yalanlar söyleniyormuş, aynı şekilde kafaya alınıyormuş insanlar.
1 "bu seferkini ucuza (veya bedava) yap, bir sonrakin de telafi ederiz."
saygıdeğer hiçbir firma veya işadamı daha sonra telafi edileceği umuduyla emeğini ve zamanını bedavaya vermez. bir tesisatçıya "hadi gel. lavaboyu bedavaya ver. yerine monte et. bir daha lavaboya ihtiyacımız olduğunda bu seferkini telafi ederiz." dediğinizi hayal edebiliyor musunuz? size kahkahalarla güler. büyük ihtimalle önemli bir iş olduğunda tekrar sizi aramazlar.
2 "son ürünü görene kadar bir kuruş bile ödemeyiz."
bu müşterinin size avans almaktan vazgeçmeniz için yem atmasıdır. neredeyse tüm iş kolları depozit veya avans gerektirir. müşterinizle yürüyen bir iş ilişkisi oluşturduğunuzda farklı bir anlaşma yapabilirsiniz. ama yeni bir müşteri, tanışmanın hemen ardından, ilk eskizlerinizi ücretini ödemeden istememeli.
3 "bu işi bizim için yap, piyasada tanınırsın. işler oluk gibi akar."
balon. bir tesisatçıya "bu lavaboyu tak arkadaşım. ardından bir sürü iş alacaksın" deyin. tesisatçının cevabı "yani işi iyi bir şekilde yapsam bile, fark edilmek için bedavaya mı yapmam gerekiyor? o zaman kayda değer olmaz ki." olur. ayrıca işi yaptıran kişi, herkese normalde işin (x) liraya mal olduğunu ama kendisi gibi parlak iş adamının bedavaya yaptırdığını böbürlenerek anlatacaktır. eğer arayan olursa, onlarda aynı bedeli veya daha iyisini bekleyeceklerdir.
4 eskiz ya da konseptlere bakarken "seninle çalışıp çalışmamaya henüz karar vermedik. ama sunumu burada bırak ben ortağımla/yatırımcımla/karımla/patronumla görüşeyim."
sunumunuzu teslim ettikten 15 dakika sonra bunu söyleyen kişinin vermiş olduğunuz konsept ile diğer tasarımcıları telefonla arayarak fiyat teklifi isteyeceğinden emin olabilirsiniz. geri aradığınızda fiyatlarınızın çok yüksek olduğu ve "ali uçurur tasarım – tanıtım" firmasının işi aldığını öğrenirsiniz. onlar neden daha ucuz olmasınlar ki? siz saatler harcanmış tasarım ve danışmanlık emeğinizi bedavaya verdiniz.
anlaşmaya varana kadar, yaratici hiçbir çalişmayi müşterinin ofisinde birakmayin.
5 "iş iptal olmadi, sadece ertelendi. hesabı açık bırakın bir iki ay sonra devam ederiz."
hıııım. büyük ihtimalle etmez. iş duraksıyorsa muhtemelen ölüdür. o zamana kadar yapılmış işin ücretini almamak da büyük bir hata olur. iki ay sonra aradığınızda bambaşka biri o iş için atanmış olabilir ve tahmin edin bu yeni adam sizin adınızı hiç duymamış bile olabilir.
6 "sözleşme mi? biz arkadaş değil miyiz? aramızda saçma bir sözleşmenin lafı mı olur?"
tabi ki arkadaşız. ta ki bir şeyler yanlış gidene ya da yanlış anlaşılana kadar, sonra sen takım elbiseli kötü adam, ben de aptal tasarımcı olurum. o zaman da sözleşmenin şart olduğunu anlarsınız. tabi yaptığınız iş için para ödenmesini beklemiyorsanız orası başka. saygıdeğer her iş sahibi işi kâğıda döker. siz de yapmalısınız.
7 "faturayı iş üretildikten/basıldıktan/uygulandıktan sonra kesip gönder."
eğer uygulamasını siz yapmıyorsanız faturayı göndermek için neden alakasız bir tarihi bekleyesiniz ki? işinizin arkasında duruyorsunuz değil mi? dürüst iş yapıyorsunuz değil mi? neden siz ilgilendirmeyen bir teslim tarihini de bekleyesiniz ki? tasarımınızı teslim ettiyseniz ve tasarım kabul edildiyse faturasini kesin. belki bu sadece başka bir bekletme taktiğidir. eğer müşteri tasarımınız üretilene/basılana/uygulanana kadar bekletiyorsa daha sonra ortaya çıkabilecek sözleşme dışı değişiklikleri size ücretsiz yaptırabilmek için paranızı ödemiyor olabilir.
8 "senden önceki xxx liraya yaptı"
bu tamamıyla sizinle alakasız bir söylem. eğer bir önceki o kadar iyi iş çıkarsaydı şu anda onunla konuşuyor olurlardı değil mi? bir öncekinin ne kadar ücret aldığı sizin için hiçbir anlam ifade etmemeli. çok düşük ücret talep edenler, bu iş alanından yakın zamanda çıkar (iflas eder veya iş değiştirmek zorunda kalır) ve bir başkası iş için tutulur. dürüst bir fiyat belirleyin ve kararlı olun.
9 "bizim bütçemiz xxx lira" diyen firmalar
inanılmaz! bir adam araba almak istediğine karar veriyor ve daha araştırma yapmadan veya sağa sola sormadan ihtiyacı için gerekli olan arabanın fiyatının ne kadar olduğunu biliyor. büyük ihtimalle hayır. belli bir büyüklükteki iş, belli bir miktarda ücrete denk gelir. eğer onların daha az paraları varsa, siz de daha az çalışma karşılığında işi alabilirsiniz. fakat daha az para alacağınız için daha az çalışacağınızı anladıklarından emin olun. daha az alternatif sunun, basitleştirin, işin farklı kısımları için farklı firmalarla çalışmalarını önerin.
10 "finansal problemler yaşıyoruz. bize bu işi yap. biz para kazanalım sana paranı ödeyelim."
elbette. yalnız para kazandıkları zaman ödeme yapılacaklar listesinde en aşağılarda olacağınızı bilin. eğer bir firma başlarının belada olduğunu kabul ediyorsa, emin olun itiraf ettiklerinden daha da kötü durumdadırlar. öyle olsa bile siz banka değilsiniz. ayrıca onların muhasebesini kontrol edemezsiniz. eğer bir firma bankadan ya da kredi firmalarından para alamayacak duruma geldi ise, neden onlara siz kredi veresiniz ki? tasarımınızı teslim ettikten sonra elinizde hiçbir kozunuz kalmaz. iyi niyetlerle hareket etmek isteseniz bile bu sizin için kayıp bir iş olacaktır. ama yine de riske girecekseniz, beklediğiniz için ek ücret talep etmelisiniz. bankalar faiz alıyor, siz de almalısınız. büyük ihtimalle size bu şekilde bir öneri gelmesinin sebebi de sizin ücretinizi vermek için bankadan kredi çekip faiz ödemeyi istememeleridir.
bu liste ile sizi paranoyak yapmak ya da deli etmeyi amaçlamıyor sadece bazı fantezilere gerçeklik şırınga etmeye çalışıyor.
iş hayatında sizin gibi olmayan insanlarla uğraşmak zorundasınız. kendilerine ait çıkarları ve sizden farklı davranış biçimleri var. her türden çalışma/iş/para durumu için istekler, problemler, sorunlar ve tartışmalar olacaktır. bir çok defa iyi niyetlerle hareket eden profesyonelin şey gibi ortada kaldığını gördüm.
bütün bunlarla uğraşırken nasıl yaratıcı işler ortaya çıkarabilirsiniz?
güzel soru. işte bu yüzden eğitim önemli. eğitiminiz sırasında tasarımla kendi seviyesinde başa çıkmanız gerekirken ve tasarımı çevreleyen saçmalıklarla da ayrı ayrı ilgilenmek durumunda kalırsınız. eğer sizi zorlayan öğretmenleriniz varsa, yapacağınız çalışmaya para ödeyeceğini söyleyen bir iş adamı ile karşılaşana kadar bekleyin. o zaman "talepkar"ın anlamını öğrenirsiniz. daha sonra sizi zorlayan ve yaptığınız işten zevk almanızı sağlayacak nasırlara yol açan öğretmenlerinize teşekkür edeceksiniz.
sonuçta iyi bir tasarımcı olmak, ticari çalışmanın sadece %25'lik bölümüdür. eğer sizin ilgilendiğiniz kısım bu ise kendinize bir iyilik yapın: profesyonel kötülerden
birine dönüşmeyin.