Grafikerlerin ve Ajansların Sıkıntıları Nelerdir?

Kayıt
8 Eylül 2008
Mesaj
2.540
Tepki
31
Ben matbacıyım okul falan okumadım sağdan soldan bilgilerle geldim bu günlere benim başladığımda corel 5 vardı şimdi 14 var bilgisayarda hazırladıklarımı kendim bastım makinede şimdi ki gibi 4 renk makineler yoktu ve yaptığımız işler genelde 2 - 3 renk işlerdi trigromi baskı nerde.

Esas konuya gelirsek bizim buralarda eline bi çanta alan ben ajansım diye geziyor ramazan başlangıcında ve yılbaşlarında öğretmeni bakkalı fabrika işçisi konuyla uzaktan yakından alakası olamayan kişiler takvim imsakiye topluyor ve matbaalara tek rengini 15 - 20 ytl gibi bi paraya bastırıyor bu sebeple ne matbaalar nede ajanslar en çok çalışması gereken zamanlarda işsiz kalıyor.
Benim matbaam var ben ajansım diyen herkese iş yapmıyorum pirinçten taş ayırır gibi ayırıyorum çünkü 3, 5, 7 iş derken hep peşin çalışılıyor en son güven sağlandıktan sonra büyük bi iş yaptırıyorlar sonra vın araki bulasın adamı parada gitti emekte gitti o yüzden direk müşteriyle muhattap olduğum arada aracı olmayan işleri daha çok seviyorum.

Grafikerlik bölümü 2 sene okumuş bi arkadaş geldi iş arıyormuş iyi dedik yeni mezunmuş okumuş ama içi boş doğru dürüst bi bilgisi yok yani 2 sene okulda değildi iyi bir grafikerin yanında oturup sadece baksaydı şimdi proftu belkide ben okumadığım için bana öyle geiyor ama bizim buralarda olan bu

Hayırlısı ne zaman ki iş sadece para olmaz 5 kuruş fazla verdim ama işte güzel oldu be diyen müşteriler çoğalır ozaman bişeyler düzelir herhalde

Saygılar...
 
Kayıt
9 Ağustos 2008
Mesaj
6
Tepki
0
@farukcagla

Merhaba sayın Faruk Çağla.


Önceden Baküde bulunmuş olmanız ilgimi çekti. Hele 1997 yılında gelip de Baküde seminer yapmak bir profesönellik göstergesi. Şimdi böyle seminerler burda pek olmuyor.

Baküye gelişinizi çok güzel anlatmışsınız. Tüm detaylarıyla güzel tasfir etmişsiniz burdaki durumu. Ben de size deyişen şeylerden bahs edeyim.

Kültürlü insanların sayı artmış durumda. Ama dediyiniz gibi fakirler.

Bahs ettiyiniz grafik tasarımları yapan rus grafikerler hala var. Ama çok az. Yapdıkları işler de çok pahalıdır. Aslında onların üstünlüyü rusca sayesinde ulaşabildikleri kitaplardı. Ülkedeki bilgi kaynaklarının hepsi ruscaydi o zaman.

Matbaalarda tasarımları azeri grafikerler yapıyor ama mükemmel değil ne yazık ki... Rus grafikerler sadece yaratıcı grafiker konumundalar (creative graphic designer) En pahalı işleri yapıyolar. Ama azeri grafikerler çok iş yapıp az para alıyolar. Yani durum fazla deyişmiş sayılmaz.

Şu anda burada gençler için Rusya ve onun şehirleri hiç cazip gelmiyor. Türkiyeye de ilgi çok arttı ve Türkiyeyle daha önceki yıllarda olmadığı kadar derin yakınlaşma oldu, son bir-kaç senede.

Sitenizi ziyaret ettim. Konuları okudum. Kültür-sanat bölümüne geçid metnini çok orijinal buldum. Yazılar çok eğitici bilgiler taşıyor. Grafik tasarımla ilgili bir kitapdan sayfalar gibi geliyor.


Saygılar efendim!
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Uğur Gedimbeyli

Sayın Uğur bey;

Azerbeycanda Ruslar Creative graphic designer olarak çalışır ve pahalı işler yapar cümleniz ziyadesiyle nazar-ı dikkatimi celbetti.

Türkiye'de durum farklıdır;
1-Türkiye'de Creative Graphic Designer mertebesi yoktur, Creative mertebesi sadece reklam yazarlarına verilmiş imtiyazdır, graphic designerin yaptığı işe CREATIVE olarak değer verilmez.
2-Daha kaliteli grafikere ART DIRECTOR denir ve burada da acayip bir hal ve gidişat vardır ki, komedi tiyatrolarına mevzuu teşkil eder. Demem o ki, DIRECTORUN administor ve yöneticilik vasfı yok edilip, emri altındaki grafikerler elinin altından alınmış olup, sadece ART kısmı grafikerin elinde bırakılmıştır. Tek başına kendisi fikir tapar, fikir çatar, pratikte uygular, tek başına bir ekip gibi çalışır. Kimseye directorluk edemez. Patronu tarafından ona bir buçuk kişinin maaşı ödenirr. Yarım maaş fazla almasının kıymet-i harbiyesi ART kelimesinden gelir.ARTISTIC graphic yaptığı içindir ama director değildir. Director ya patrondur, ya patronun bir hısmı, akrabası veya bir şey bilmeyen yağcısı veya dalkavuğudur.(Elbet istisnalar vardır ve kaideyi bozmaz, ben umumi vaziyeti tasvir ederim)
3-Türkiye'de bir acayip hal daha vardır ki, Gogol'un Paltar ve BURUN 'undan daha komik ve ironiktir. Türkiyede tasarım (design) bilmeyip de computer kullanan grafik personeline yardımcı grafiker, uygulamacı grafiker veya computer operatörü filan denmez. Böyle demek onların gururlarını ve onurlarını kırar. Design bilmeyen kişiye grafiker denir, hem dizayn, hem computer bilene ise tasarımcı grafiker (graphic designer) derler. Biliniz ki kim kendisine grafiker diyorsa bunuların yüzde doksan prozenti tasarım (design) bilmez. ( Yine bunda da isnalar tabiatiyle mevcuttur)
4- Türkiyenin ince senat okullarında, liselerinde ve dahi fakultelerinde computer graphic ve digital art öğretilmez, umumiyetle litography gibi, paleolitic devirlerden kalma matbua teknolojini bilen nostaljik hocaların diktotaryası altında graphic eğitimi verilmeye çalışılır. Desen, çizgi, anatomi, kompozisyon, resim dersleri Rönesans kadar ustalıkla ve titizlikle öğretilir. Okuldan mezun olan öğrenci kültürlü, aristokrat, ince zevk sahibi ve mükemmel grafik tasarımın ne olduğunu bilen bir muhteviyatta piyasaya atılır. Ama iş bulamaz.
5-Buna mukabil ister ilk okul mezunu, ister mühendislik fakültesi mezunu olmuş ve isterse tekstil veya seramik sanatı mezunu olmuş bir kişi 2 aylık grafik programları kursuna 400 dolar vererek giderse, hiç tasarım ve dizayn bilmese bile, 2 ayın sonunda bu programları kullanabildiği için 800 dolara pek rahatlıkla iş bulabilmektedir. Çünkü art direktörlüğü ya müşteri, ya patron yapmakta, grafikere ise onların emirlerini pratikte uygulamak kalmaktadır. Ama işte bu grafiker ben uygulamacı grafikerim veya computer operatörüyüm dememektedir. Onun patronu da onu grafiker diye sunmaktadır. Müşteri de, bu nasıl grafiker, hep benim dediğimi yapıyor dememektedir. Çünkü çok ucuza kendi fikirlerini o computer personeline yaptırmanın REHAVETİ ve TATMİNİ içindedir. BU; grafik MASTURBASYONUdur !
6-Türkiyenin güzel sanatlar okulları 2 yıl veya 4 yılın sonunda öğrencilere sanatı, kültürü ve tasarımı öğretmekte, kısaca beynini kullanmayı öğretmektedirler. 2 veya 3 aylık özel computer kursları ise öğrencilere grafik programı kullanmasını öğretmektedir.
7-Ama güzel sanatlar okullarının büyük bir ekseriyeti hem beynini, hem programı kullanacak sisteme geçmeyi akıl edecek kadar beyin sahibi yöneticilere sahip olamadıkları için piyasa sadece elini kullanan grafikerlerin diktotaryası altında çalışmaktadır.
8-Türkiyede CREATIVE DIRECTORLAR ciddi reklam ajanslarında umumiyetle Reklam yazarları arasından çıkar. Çünkü Türkiyede SÖZ KÜLTÜRÜ , GÖZ KÜLTÜRÜNDEN daha önemlidir. GUZEL SOZ SOYLEMEK, güzel görsel tasarım yapmaktan daha önemlidir. Almanyada yol tabelalarını takip etseniz kimseye bir şey sormadan gideceğiniz yeri bulursunuz. Türkiyede ise tabelalarla değil, insanlara sora sora yol bulursunuz. BU nedenle BILBOARDLARDA az yazı olması gerekirken destan gibi yazılarla doldururlar. Sadece bakılarak ve dinlenerek anlaşılması gereken TV reklamlarını uzaktan işitseniz bile görmeden, bakmadan sadece dinleyerek anlayabilirsiniz ... Hatta o kadar ileri gidilmiştir ki, sinema filmlerinde bile karnına bıçak saplanan bir oyuncu ahh deyip ağzından kan kusarken, beni bıçakladın, ölüyorum diye görsel manzara yetmiyormuş gibi bir de sözel ilave açıklama yapmak zorunda kalır. Bunlar hep POPULİST KÜLTÜRÜN ürünleridir.

Atatürk demiş ki, Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür !

Ama şimdi Türkiyenin en büyük eksikliği kültürdür.

Kültürlüler fakir, kültürsüzler zengin olmaya devam etmektedir.

Azerbeycan'da kim ne demiştir, ve şimdi vaziyet nedir?

Saygıyla.
Faruk ÇAĞLA
(büyüklerimiz herşeyi bizden daha düşünür, çok düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür!)
 
Kayıt
9 Ağustos 2008
Mesaj
6
Tepki
0
@farukcagla

Sayın FARUK ÇAĞLA,

Azerbeycanda "creative graphic designer" dediğim kimseler 4-5 yıllık uygulamacı tasarımcılık yapmış ve müşteri kazanarak kendi evinde iş yapan kimseler.

Daha önce söylediğim gibi burada grafik tasarım eğitimi alip da bu işi yapan kimse yok. Şu anda Baküde grafik tasarımcı konumunda olan ve çalışan kimselerin büyük çoğunluğu sanatla alakası olmayan üniversiteleri bitiren ve sonrada sadece bilgisayar merakı yüzünden bu işte çalışan kimselerdir. Bu da bence bilgisayar kurslarının "iki ayda dizayn programları öyrenek" diye reklam yapmasının neticesidir.

Ben üniversiteyi bu sene bitirmeme rağmen 2 kurstan beri sifarişle işler yaptım. Corel,Photoshop ve İn Design programlarında çalışıyorum. Hep üniversite ödevlerini ve aldığım sifarişleri bu programlarla yaptım. İş başvurusu yapdığım zaman programlarda işleme hızı ve sifarişi geç teslim etme yüzünden alınmadım.

Sizin vurguladığın sorunların hemen-hemen bir çoğunu yaşıyorum. Yazılarınız benim bilgilerimi çok artırdı. Bir çok konuda fikirlerimin doğru olduğunu gördüm sayenizde.

Ne kadar ilginçdir ki, sizin Türkiyedeki durum için söylediğiniz her şey burda da geçerli. Aslında çok benzerlikler var kültürle ilgili. Bence tek fark Türkiyedeki kültürlü insanlar ülkeyi terk etmeyi daha az tercih ediyorlar. Burada kültürlü ve zeki kimseler daima yurt dışına gitmeyi tercih ederler. Çünki burada onları değerlendirmezler.Çünki bizde kültür ne yazık ki, değer görmemektedir.
Tiyatrolar, fotoğraf sergileri, klasik müzik konserleri daima belli bir qrup tarafından izlenir ve o qrup da çoğu zaman ruslar ve rusdilli azerilerden oluşur.

Üzülürek söylemeliyim ki, grafikerlik henüz meslek olarak görülmüyor. Bunun böyle olması da görüntüye yansıyor. Reklam panoları ya çok berbattır ya da yabancı bir reklamdan alıntı yapılarak hazırlanmıştır. Aslında bu çok büyük bir sorun ve bence mesleği grafiker olmayanların tutunduğu tek dal da budur. Hazır reklam panosunu ya da her hangi bir tasarımı kendi işleriymiş gibi satarlar, kimse de bunu isbatlayamaz.

Peki siz bu konuda ne önerebilisiniz?

Saygı ve hörmetle!
 
Yukarı Alt