@Burak Güzey
Burakcım, yukarıdaki cümlene bir kelime ilave edersem daha doğru anlaşılır diye düşündüm ve ilave ettim, yanlış mı yaptım?
Ben ne zaman senin gibi grafiker ile doktor örneğini versem, bazı kazmalar, lafa kazmayı vuruyorlar; iki örnek uyuşmamış, biri doktor öteki grafiker. diyorlar. Ve ekliyorlar; neşteri yanlış kullanırsan hasta ölür ama yanlış tasarımdan kimseye bi şeycik olmaz. Tasarım berbat olursa; okunmaz, görülmez, bakılmaz, dikkat çekmez, sattırmaz, imaj yaratmaz yani işe yaramaz diyorum. Olsuuun yine de aynı şey diiil. diyorlar...
Alet kimin elindeyse ona göre çalışır. Tasarım bilen grafikerin elindeyse ona göre coşar, tasarım bilmeyenin elindeyse ona göre çalışır.
Yani AT SAHİBİNE GÖRE KOŞAR.
Alet işler el övünür ama, el olmazsa alet hiç işlemez, hiç de övünmez.
Yılların grafik ustası Mengü Ertel'in Freehand, Illustrator, Corel veya P.Shop bildiğini sanmıyorum. Ama onun çalışması olan inceden kalına giden çizgilerden oluşan TRT logosu (hani R nin dik bacağı yok ve T ile R üstten birbirine bağlı ikinci T harfinin dik çizgisine R nin eğik bacağı bağlı olan muhteşem logo...)
Şimdi o logoyu freehand mi yaptı? Efendim o zaman Freehand yoktu, rapido ve cetvel ile yapıldı. Ha, demek ki rapido yaptı, bunu mu diyeceğiz?
Benim yaptığım İstanbul Metrosu logosunun bilirsiniz. O logoyu 1990 yılnda yaptım ve o zaman bilgisayar kullanmasını bilmiyordum. Şimdi İstanbulun her yerinde ve kimse de bunu ne ile yaptın demiyor.
Yataş PUFFY center logosunu da ben yaptım. Yıl 1987-88 idi. PUFFY yazısı FONT değildir. Ellerimle yazdım. O karakterdeki font dünyada bana aittir. Fırça, çini mürekkebi, daire şablonu ile yaptım.
Program kullanmadım çünkü yoktu, ama kafamı kullandım.
Karikatür neyle çizilir? Çomakla toprağa bile çizilir, yanmış kibrit çöpü ile beyaz peçeteye, kan ile duvara bile çizilir.
Ben 1993 yılında Mecidiyeköyde adı H&H olan grafik studio ve matbaada art direktör olarak çalışırken, macintosh mucize alet olarak yeni yeni yaygınlaşıyordu. Orada 8-9 tane Mac vardı. Ben de mac kullanıcılarına grafik tasarım sırasında yön veriyor, tavsiye ve müdahalelerde bulunuyordum.
Benim görevim bu idi ve art varsa direktör de varsa direktif vermek de olacaktı.
Ama mac kullanan gençler bu karışma ve direktif verme olayından hiç hoşlanmazlar, çok biliyorsa kendi yapsın derlerdi.
İşte ilk İŞ İSTASYONU gibi grafiker STİLİ ile orada karşılaştım. Şimdi de halen arkadaşım ve dostum olan oradaki patron Halit bey asla grafikerleri kürek mahkumu gibi çalıştırmazdı ama; mac kullanıcıları asla ve asla tepelerinde mac bilmeyen ama tasarım bilen bir şef, bir otorite istemezlerdi.
Niye; çünkü alet kullanıyorlar.
İşte; tekniğin sanata üstünlüğü öyle başladı. Tasarım için icad edilmiş olan alet tasarımcı olmayanların elinde tasarımcıyı tehdit ediyordu.
İstifa ettim, patron bırakmadı. Yerine bir adam bul, bulmadan gitme dedi. Kimi bulurum derken, Mehmet Fuat Avcı adındaki üniversitedeki sınıf arkadaşımı buldum. Ben karikatür çizmek, Avrupaya gitmek gibi şeylerle uğraşırken bilgisayara uyum sağlayamamıştım. Mehmet Avcı aynı dönem mezunlar içinde mac.i en erken öğrenen ve kullanan arkadaşımızdı. H&H için idealdi. Onu buldum. Kabul etti. Anlaştılar.
Sandım ki, diğer mac. çiler ; mac. bilen ve tasarım bilen tecrübeli bir grafiker olarak Mehmete'e saygı gösterirler ve direktör olarak kabull ederler.
Mehmet oradan emekli oldu. Sonradan öğrendim ki Mehmete ayrı bir bölme vermişler, Mehmet orada ayrı bir iş istasyonu olarak daha kaliteli tasarımları yapmak üzere kendi kendinin art direktörü olarak (adı ve maaşı art direktör olarak ama kimseye direktif vermeden) çalışmış.
Diğer mac. çiler de başlarında bir amir, bir müdür olmadan sadece müşterilerden direktif alarak çalışmışlar.
İşte iş istasyonu nun temelleri orada atılmıştı.
O gün bugündür benim gördüğüm yüzde 85 iş yerinde ART DİREKTÖR
müşteridir. Buna iş istasyonu tarzı çalışma denir. Tasarımı müşteri belirler, mac. çi uygulayıcı konumundadır.
Ama sorsan grafikerim der.
Grafiker programı kullanır, müşteri grafikeri kullanır.
Bu nedenle, bunları tartışalım diye bu sitede,
"yanınıza oturan müşterinin işinize karışmasından hoşlanıyor musunuz" diye konu açtım, bir haftadır bir cevap yok. Niye ? nazik konu da ondan !!!
Allahın dediğini yapıyorum, iyi bir Müslümanım...
Müşterinin dediğini yapıyorum, iyi bir grafikerim. desek doğru olur mu?
O günlerde dedim ki kendi kendime; şu mac. denilen şeyi (aslında freehand ve p.shopu) inat edecem, öğrenecem, yoksa durum vahim, öğrenmezem aç kalacam dedim...
Ve öğrendim, gördüğünüz
www.farukcagla.com daki çalışmaları yaptım.
Ama yine aç kadım. Nedendir????
Şimdi 2 program daha öğreniyorum, ama biliyorum yine aç kalacam... Adım gibi biliyorum aç kalacam. Oğlum 6 program biliyor, 3 ü grafik 3ü web. Ama aç kalıyoruz...
Nedendir? Bilen var mı?