Sendikalaşmada devlet eliyle çıkarılan sorunlar

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
TMSF bir devlet kuruluşudur.
AKP iktidarı tarafından atanmış delegelerden oluşur.
Bu TMSF Sabah gazetesinde ortaya çıkan sendikal örgütlenmeye engel olma çabası göstermiş olsa da kayıtlara geçecek bir yasadışı eyleme imza atmaktan uzak durmuştur. (Sabah ve ATV'den iki sendika temsilcisinin işten atılması olayı harıç)
Sabah gazetesindeki sendikal örgütlenme grubun yeni sahibi Çalık'ın başını oldukça ağrıtmıştır.
Devletin koyduğu yasal haklara yine devletin yani AKP'nin atadığı TMSF'nin karşı çıkması son derece hukuk dışı olacağından Sabah Grubu içindeki eylemlere biraz mesafeli kaldı TMSF.
Ancak devir sonrası Sabah'ta yaşananlar hükümetin yani AKP'nin son derece canını sıkmış olacak ki TMSF'nin kulağı çekilmiş.
Bunu niye anlatıyorum.
TMSF Bursa Olay Gazetisi'ne de el koydu.
Grupta sendikal faaliyet başlamıştı.
TMSF el koyduktan sonra bu kez devletin koyduğu yasaya duyarlı bir tutum izlememiş. Hükümet, yani AKP emretmiş ve bakın TMSF neler yapmış:
Sendika başkanı Ercan İpekçi'nin yayımladığı bildiriyi aynen koyuyorum.

ÇİKOLATADAN İŞ AKDİ FESHİNİ KINIYORUZ

Bursa’da, Sendikamızın örgütlü olduğu ve toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yürüttüğü Olay gazete (Olay Basın ve Yayıncılık A.Ş.) ile Olay televizyonu işyerlerinde çalışan 2’si Sendika İşyeri Temsilcimiz olmak üzere 12 üyemizin iş akdi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından tayin edilen yöneticilerin kararıyla, Ramazan Bayramı’nın hemen ardından, 23 Eylül 2009 Çarşamba günü feshedildi.
TMSF yönetimi, üyelerimizi işten çıkarma bahanesi olarak “Ramazan Bayramı’nda dağıtılan çikolata paketlerinin kabul edilmemesini” göstererek, bayram armağanı alınmamasının maneviyatına sığınmak istemiştir.
İş akdi feshi yazılarının üyelerimize tebliğ edilmesi üzerine Sendikamız yöneticileri, 24 Eylül Perşembe günü öncelikle işyerindeki yöneticilerle diyaloga geçerek, ağır neticeler yaratan bu haksız kararın yeniden gözden geçirilmesi talebini dile getirmiştir.
İşveren temsilcilerinden randevu alınarak, 25 Eylül Cuma günü Bursa’ya gelen Sendikamız Genel Başkanı Ercan İpekçi, Genel Teşkilatlandırma Sekreterimiz Muhittin Doğan, Bursa Bölge Temsilcimiz Şengül Önder ve sendikamızın avukatı Meliha Selvi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin devam ettiği bir süreçte iş barışının korunması için üyelerimizin işe dönüşlerinin sağlanması amacıyla Olay Basın ve Yayıncılık A.Ş. Genel Müdürü Zakir Barutçu ve Genel Müdür Yardımcısı Nezir Asaroğlu ile ayrı ayrı görüşmelerde bulunmuştur.
Gün boyu devam eden görüşmeler neticesinde, Olay gazete ve televizyonu yöneticileri, çikolata paketlerini almama sebeplerinin protesto olmadığını, bu paketlerin çalışma masalarına bırakılmadığı için almadıklarını beyan eden 3 üyemizin işe dönüşlerinin, TMSF yönetimiyle yapılan temaslar sonucunda sağlandığını bildirmişler; iş akdi feshedilen diğer üyelerimizin de amaçlarının protesto olmadığını içeren birer yazı vermeleri durumunda, TMSF üst yönetimi ile tekrar görüşerek işe dönüşlerinin sağlanması için çalışacakları “sözünü” vermişlerdir.
Bu gelişme üzerine, işten atılan üyelerimiz, Sendikamızın talimatı doğrultusunda ve sendikal disiplin çerçevesinde, iş akdi fesih yazılarında iddia edildiğinin aksine “işyerinde birlik ve beraberliği bozma amacı ve faaliyetleri olmadığını; birlik ve beraberlik içinde huzurla çalışmak istediklerini; işyerinde bu ortamın sağlanması için yapıcı tavrın sürdürülmesini talep ettiklerini” belirten yazıları Sendikamız yöneticilerine vermişler, bu yazılar da Genel Müdür Zakir Barutçu’ya teslim edilmiştir.
Sendikamız yöneticileri, akşam saatlerinde Genel Müdür Zakir Barutçu ile yaptıkları son görüşmeden, konunun 28 Eylül Pazartesi günü TMSF üst yönetimi ile temas kurularak çözüleceği güvencesiyle ayrılmışlardır.
Ancak 28 Eylül Pazartesi günü verilen sözler tutulmamış, üyelerimize işbaşı yaptırılması bir yana, işten çıkarılan üyelerimizin durumuyla ilgili herhangi bir bilgi dahi Sendikamıza iletilmemiştir. İşyerinden ulaşamadığımız için cep telefonuyla görüştüğümüz Genel Müdür Zakir Barutçu “TMSF’den cevap beklediklerini, kendilerinin Sendikamızı bilgilendireceğini” bir kez daha ifade etmiştir. Buna rağmen ne gün boyunca ne de izleyen günlerde Olay gazete ve televizyonu yöneticilerince Sendikamıza ve üyelerimize herhangi bir bilgi verilmiştir. Son olarak, Sendikamız Bölge Temsilcisinin, Olay gazetesi Genel Müdür Yardımcısı Nezir Asaroğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde, 9 üyemizin işe dönüşlerinin kabul edilmediği belirtilmiştir.
TMSF’nin tayin ettiği yöneticilerin, Sendikamız yöneticileriyle yüz yüze yaptığı görüşmelerdeki söylemleri ile icraatları arasındaki farklılığın, güven sarsıcı nitelikte olduğunu ifade etmek durumundayız.
Varılan nokta açıkça göstermektedir ki, çikolata mazeretiyle üyelerimizi işten çıkaranların asıl amacı, toplu sözleşme görüşmeleri sürecinde sendikal örgütlü gücümüzü bozmaktır. Üyelerimizin özgüveni ve cesareti, sendikal örgütlülüğümüzü daha da kuvvetlendirmeye ve başarıyı sağlamaya yetecek düzeydedir. Kurum içinde hukukla bağdaşmayan türlü dedikodular yayanların, Sendikamız aleyhine faaliyet yürütmesinden ise sadece üzüntü duyarız. Hiçbir yasadışı uygulama içinde olmayan Sendikamız, kişisel menfaat peşinde koşma karalamasıyla da yıpratılamayacak kadar güçlüdür ve kendinden emindir.
Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak amacımız, işten çıkarılan üyelerimizin işbaşı yapması, iş barışının sürdürülmesi ve imzalayacağımız toplu iş sözleşmesiyle, köklü bir kuruluş olan Olay gazete ve televizyonunun daha da kurumsallaşmasına katkı sağlanmasıdır. Bu amaca yönelik faaliyetlerimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Üyelerimizin, birlik ve örgütlülükleri sayesinde her türlü zorluğu yeneceklerine inancımız tamdır.
Olay iktisadi bütünlüğünün satışı için 14 Ekim tarihinde yapılacak ihale öncesinde, çikolata almadıkları için iş akdi feshine giderek kriz çıkaran yaklaşımı kınıyor; TMSF’nin tayin ettiği yöneticileri, görüşmeler sırasındaki sözlerini tutmaya çağırıyor; sağduyunun her zaman olumlu sonuç vereceğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

TÜRKİYE
GAZETECİLER SENDİKASI
YÖNETİM KURULU
 
Kayıt
8 Eylül 2008
Mesaj
2.540
Tepki
31
Bunlar daha başlangıç herkes koyun olana kadar bu devam edecek bu bir devlet politakası
bu konular biraz siyasi gözükte aslında hepimizi ilgilendiren bir konudur
yani siyasetle alakası yoktur

Bir zamanlar şöyle bir olay duymuştum

Amerikada bir banka fazleri yükseltmiş, sendikalar sivil toplum örgütleri toplanmış ve yarın herkes
o bankaya gidip 1$ lık hesap açtırsın ertesi günde hesabını kaptasın diye karar almışlar
ne kadar üyleri varsa bunu yapmış ve bankanın sistemi kilitlenmiş 2 gün arka arkaya olunca mecvuren fazileri geri çekmişler

bu olay doğru yada yanlış bilmiyorum gerçi konusu önemli
şimdi bizde bu şekilde yaptırım uygulatacak kaç grup örgüt sendika vs var
yok gene derdimizi anatacağımız destek isteyeceğimiz yer devlet
devlet bir eliyle tokat atıyor
sen öteki eline gidip abi bana yardım et diyon durum aynen böyle

biz koyun olma yolunda emin adımlarla yürüyoruz eflasyon denen şeyde çobanın sopası
kafamızı zaten kaldıramıyoruz herkesin derdi geçim sıkıntısı kaldırsakda
elektirğe suya doğalgaza bir zam sopayı yiyiyoruz yani

Bunlar ne zaman mı düzelir
Türk halkını bir araya getiren unsurların başında din ve savaş gelir,
ya Din çerçevesinde toplanacaz yada bir savaş çıkacak ondan sonra kenetlenecez

Bu durumda ikiside zor gözüküyor Savaşı destekleyene açılım diyorlar
Dini destekleyene İrticacı

İspanyada bir deprem olmuş melekler Allah (c.c.) gitmeşler yarap ispanyada deprem oldu
napalım diye rabibimiz buyur muş bırakın onlar halleder

Melekler yine gelmiş Ya Rab Türkiyeden deprem oldu napalım diye
Hemen demiş toplanın şunları yapın diye emirler buyurmuş

Melekler Ya Rab ispanyada olunca niye onlar halleder dedinde Türkiyede olunca emirler yağdırıdın diye sormuşlar.

O da ispanya elinden geleni yapar ondan sonra Allah'a havale eder
Türkler ise Herşeyi Allah'a havale eder de ondan demiş

Sözün özü Biz ne zaman Sivil toplum örgütleir olsun bizim site gibi internet siteleri olsun
yada diğer sendikalar falan olsun ne zaman hep beraber haraket etmeyi öğreniriz
ve Toplu halde bu olmaz demeyi becerebiliriz O zaman belki bişeyler düzelebilir

Bunun içinde herkesi köy derneği bile olsa biryerlere üye olup sesisimizi çıkarmaya davet ediyorum.

tabi başta Grafikerler Meslek Birliği olmak üzere (tabi kurulduğunda)
 

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
Elinize sağlık Fatih Bey.
Türk halkının, bizlerin bu kadar silik ve kişiliksiz davranmasının temelleri 12 darbesiyle birlikte atıldı.
Yüzlerce sivil toplum kuruluşu ve dernek darbeyle kapatıldı.
3 kişiden fazla kişinin biraraya gelip sohbet etmesi örgütçülük sayıldı ve gözaltına alındı.
Canını başını derde sokmak istemeyenler her şeyden uzaklaştı.
İstenen ve amaçlanan buydu.
Kaçınan ve sorgulamayan bir birey haline getirmek, topluluk ve toplu hareket etme fikrinden uzak tutmak.
Kişi bu kadar silikleştirilince sonuçları hayatın her alanında etkilerini göstermeye başladı.
Bizi ilgilendiren yanı mesleki haklarımız.
Kendine haksızlık yapıldığına inanan çalışan hak aramaya kalkıştığında, başına türlü işler geliyor. Bu çalışanın hakkını savunacak hiç bir sivil toplum kuruluşu olmadığı gibi, (sendika ve çalışma bölge müdürlüğü hariç) beraber çalıştığı arkadaşları da, aman bize sıçramasın mantığıyla geri çekilince tek başına kalmanın ağır ezikliği ve yaşanılan mağduriyeti, haksızlığı sineye çekme durumu ortaya çıkıyor.
Halbuki bu çalışanın haksızlığa isyan ettiği noktada diğer çalışma arkadaşları da ona destek olsaydı geri adım atacak olan işveren olurdu.
kısacası hayatın her alanında sesimizi çıkarmamız, vatandaşlık haklarını kullanmamız gereken bir çok konu var.
Koyun gibi davrandığımız sürece, ülkenin şu anki vahim ve elzem durumu ve koyunlaştırılmış halktan kanını emercesine yararlanan siyasi irade; gelecek konusunda içimi daha da karartıyor.

Bir an önce harekete geçmek vaktidir.
Ne olursa olsun çeşitli sivil toplum kuruluşları oluşturulmalı, bunlar pıtrak gibi çoğalmalıdır.
Örneğin Topkapı matbaacılar çalışanları derneği, Bağcılar matbaacılar çalışanları derneği, Adana grafikerleri derneği, Ambalaj grafikerleri Derneği gibi daha çook kuruluşlar mümkündür.
Bunlar lokalize olduğu için toparlaması ve hayata geçirilmesi kolay girişimlerdir.
Daha sonra birleşerek dernekler konfederasyonu gibi bir oluşuma gitmek de mümkün.
Grafikerler Meslek Birliği kısa vadede bu site profilinin sorunlarını çözmez, çözemez. Daha da ilginci bu site profilinin %1'inin bile meslek birliğine üyelik vasıflarına haiz olup olmadığı konusunda kuşkuluyum.
Grafikerler Mesleği kurulmamalı mı? Hayır, bir an önce kurulmalı tabii ki. Meslek birliği uzun vadede bu site profiline yararlı olabilecek aktivite ve faaliyetlerde bulunabilir.
O iyidir bu olmalı öbürü olmamalı konusuna getirmek istemiyorum.
Her türden ve çaptan kuruluşlar bir an önce hayata geçirilmelidir.
Bunların sayısı ne kadar çok artarsa o kadar güçlü oluruz.
Aynı oranda devlet eliyle ortaya çıkarılabilecek güçlük ve engelleri de bu şekilde aşarız.
...
Geçtiğimiz bayram Yunanistan'daydım.
Karayolu ile gittim. İpsala sınır kapısından Yunanistan'a giriş yaptıktan sonra daha ilk 10 kilometre içinde siyasi iradenin isterse ülkeyi ne kadar yaşanılabilir hale getirdiğini gördüm.
Aynı toprak, aynı insanlar yani her şey aynı ve ortak ama siyasi irade bir tarafta herkesi kucaklarken diğer tarafta yani bizde siz ve biz diye kamplaştırmış insanları.
Çocukluğundan beri Türk düşmanlığıyla pompalanmış bir Yunanlıyla aynı düşmanca ideolojiyle beslenmiş bir Türk'ün masaya oturduktan 15 dakika sonra kanki olabildiğine şahit oldum.
Düşmanlık falan hava civa ve tamamen siyasi oyunlar.
Çoğu Anadolu topraklarından koparılmış zorla gönderilmiş Rumlar. Bu toprağın kültürünü de götürmüş beraberinde. Raki (uzo) içip, caciki yiyen, bizim ince ses çıkardığı için "bozuk" diye ayırdığımız sazları alıp "buzuki" adını vererek çalan ve kasapaki, zeybetiko oynayan insanlar.
Yemeğimiz, eğlencemiz, mimarimiz herşeyimiz aynı.
Bu insanlar nasıl düşman olabilir ki?
Ama politikacıların çıkarı varsa düşman gibi gösterilir ve bu pompalanır.
Yunanistan Laik bir ülke değil. Papazların protokolün en önünde yeri var. Papazlara sormadan da hiç bir halt yemezler. Ama buna karşın ülkede din tartışılmıyor hiç bir zaman. Güncel hayatın içinde din konusu hiç yok. Biz laik bir ülke olduğumuz halde din konuşup, din tartışıyoruz. Varsa yoksa din. Dinin bu kadar siyasallaştırılması laik olmayan bir ülkede yokken bizde niye var?
Bunun ayrımına yi bakmak, dini ticari meta haline getirenlere izin vermemek gerek.
...
Bir de bu ülkenin tek sorunu Kürt meselesiymiş gibi sunulmasına da karşıyım. Bu gerekçeyle üreten batının bütün vergisi bu bölgeye harcanıyor. Yetmezmiş gibi bir de bordrolu çalışanların kıdem hakları da bu sözde sorun için harcanacak.
YETER!
Asıl sorun feodalite (yani ağalık, şıhlık) konusuna hiç değinmeyen siyasi iradelerin, feodaliteyi ortadan kaldırmadığı sürece benim paramı orada harcamasını istemiyorum artık!
Sonuçta bu para dönüp dolaşıp yine aşiretlerin, ağaların cebine giriyor. Halk yine sefil, yine perişan. Bu açılım denen şeyin ne menem bir halt olduğunu kimse söyleyemiyor daha. Bir söylenceye göre ülkenin adının yani Türkiye Cumhuriyeti'nin değiştirilmesi bile varmış içinde. Çüş!
Neyse uzadı bu konu. Siyasi dozu yüksek oldu. Bütün hepsi içiçe olduğu için birini anlatırken diğerini atlayamıyorsunuz.

Sonuç olarak kişisizleştirilen yani koyun haline getirilen toplumu bir de birbirine düşman etme planlarına alet olmayın.
Bu topraklarda doğan dini etniği ne olursa olsun herkes kardeştir.

NY
 
Kayıt
25 Haziran 2008
Mesaj
1.278
Tepki
4
Grafikerler Meslek Birliği'nin kurulma aşamasındaki en önemli unsur "güven"dir. Eğer bunu aşabilir ve üye olacak kişilere bunu anlatabilirsek geriye kalanlar teferruat olur.

Malumunuz bu konuda mahkemelere varan birtakım anlaşmazlıklar oldu ve bu işe gönüllü olanları tabiri caizse ürküttü.

Şimdi bu işi bilenlerden ricam,
Grafikerler Meslek Birliği nedir? Nasıl çalışır? Neler yapar? Üye olunuduğunda üyenin çalıştığı işe bir etkisi olur mu? İşten çıkarılma gibi bir korku yaşar mı? Aman ben işlere bulaşmayayım diyenlere bu birliği nasıl anlatırsınız?

Bunun gibi biraz daha açıklayıcı, hazırlayıcı ve ısınma turları gibi uygulamalar yapıyabilir.

Umarım ifade edebildim.

Saygılar...
 

fogbird

Üye
Kayıt
31 Temmuz 2008
Mesaj
76
Tepki
1
Süleyman Bey,
çok canalıcı bir soru sordunuz. Bu sitede bu konu altında onca toz duman içinde bu konu atlandı.
Dediğiniz gibi mahkemelere varan bir takım durumlar oldu.
Bu olaylar hakkında yorum yaparak cevap hakkı doğurmak istemiyorum.
Direkt sizin sorduğunuz soruya yöneliyorum.
Grafikerler Meslek Birliği.
Nedir?
Telif Hakları yasası üzerine inşa edilen, grafik sanatı eserlerini ve sahiplerini korumaya yönelik Kültür Bakanlığına bağlı bir oluşumdur.
Temel ve ana dayanağı budur. Bu temel üzerinden ürettiği eser sayılabilecek kişilerin üyelikleriyle oluşur. Asil kurucu üyeler içinde ürettiği "eser" sayılmayan kişiler varsa, başvuru bakanlık tarafından yapılacak inceleme sonucu reddedilir.
Yani üyelerinin "eser" sayılan çalışmaları yapan kişiler olması esastır.
Bu üyelerle kurulan birliğe her üye bir "eser"ini vermek zorundadır.Yasa bunu gerektiriyor.
Bu kurulumdan sonra birlik ilk ve esas faaliyeti olan üyelerinin eserlerinin uygun kullanılıp kullanılmadığını denetler.
Uygunsuz kullanımlarda üyesinin hakkını yasal zeminde arar ve sonuçlandırır.
Çok sert ve dik bir örnek vermek gerekirse: bu site paylaşım adı altında benim ya da birlik üyesi birinin parayla satılan bir çalışmasını ya da çalışmalarını rapidshare linkini vererek bedava yayınlıyor. Birliğe şikayetim üzerine yasal prosedür başlatılır. İzinsiz çalışma yayınlayan bu site önce free download sayısı oranınca para cezasına ve daha sonra uygun bulunursa kapatma cezasına çarptırılır.
Bu mahkemelerin takdiridir.
Bu ilk ve ana faaliyetinin yanında birlik mesleki gelişim ve tanıtım için tüzüğünde belirtmiş olmak kaydıyla diğer faaliyetlerde de bulunur.
Grafikerlerin hakları konusunda sadece yazılı rapor ile ilgili bakanlıklara teklifte bulunabilir.
Grafikerler Meslek Birliğinin işyerinde 15 saat çalıştırılan, düşük ücret verilen üyelerinin ya da üye olmayan grafikerlerin haklarını işverenin karşısına çıkıp savunmak gibi bir yetkisi yasal olarak yoktur.
Bu tamamen çalışma bakanlığını ve buna bağlı sendikaları ilgilendiren bir durumdur.
Telif hakları yasası üzerine inşa edilen ve Kültür Bakanlığına bağlı olan birliğin yetkileri yasayla belirtilmiştir.
Bunun dışına çıkamaz.
Yani sözü edilen hak arayışını yapamaz.
Ama...
ama dedim.
Uzun vadede güçlenen bir birlik, resmi kimliği olduğu için bakanlıklarla yapacağı istişarelerde bu soruna ilk elden dikkat çekebilir. Kamuoyu oluşturabilir.
Karar ve tasarruf yine ilgili bakanlığındır.
Yani Çalışma Bakanlığının.
Bu zaman içinde birlik güçlendiği takdirde ve sözünü dinletebildiği oranda ortaya çıkacak bir durumdur.
Birlikten yukarıda anlattıklarım dışında bir beklenti içinde olmak -bugün için- boşuna hayaldir.

NY
 
Yukarı Alt