- Kayıt
- 22 Nisan 2010
- Mesaj
- 101
- Tepki
- 9
Asıl konumuza geçmeden önce Semiyotik Bilimi (Gösterge ya da İşaret Bilimi) nedir kısaca ondan bahsedeyim; Konuşma dili de dahil olmak üzere, her türlü işaret işlevi ve işaret sistemini konu edinen genel bir bilimdir Semiyotik Bilimi.
https://www.grafikerler.org/temel-sanat-egitimi-amp-grafik-tasarim-sanati/24093-tasarimda-semiyotik-bilimi-ve-renkler.html
Semiyotik bilimi, temel birim olarak "işaret" kavramından yola çıkarak, belirtme, bilişim, bildirişim, iletişim ve haberleşmeye ilişkin olay ve olgular üzerinde çalışan genel teori ve araştırma sahasıdır.Semiyotik ya da diğer adıyla Semiyoloji, simge, sembol ve işaretlerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan bu bilim dalı, semiyotik disiplinlerarası bir sahadır ve değişik işaret sistemlerine dayanan anlam ve bildirişim konularını inceler. Semiyotik eski yunancada işaret anlamına gelen semeîon kelimesinden gelir fransızlar ise semiyoloji terimini kullanmışlardır.Modern semiyotik başlıca iki kaynağa dayanır; Bunlardan bir tanesi Ferdinand de Saussure’ün 1916’da yayımlanan genel dilbilim dersleri, diğeri ise Charles Sanders Peirce’ün yazılarıdır.
Çevreyi algılama gücünü, kültür (özellikle, bilim ve teknoloji) boyutundaki başarısıyla sürekli geliştiren, teknolojik olanaklarıyla çevre ilişkilerini kendi varsayımları doğrultusunda yönlendirebilen insan, bütün bunları, ona üstün bilişim/bildirişim gizilgücünü kazandıran beyin evrimine borçludur. Tüm -insanlığın bilinçaltı kültürel kodları, gelenekler ve metni anlam süreçlerine göre düzenlenmiş işaret sistemleri- diye nitelenen her şey semiyotiğin inceleme alanına girer.
Charles Sanders Peirce'a göre semboller üçe ayrılır;
1- İconic Semboller
İconic semboller benzerlik üzerine kurulmuştur. fotoğraflar, resimler, heykeller iconic sembol grubundadır.
2- İndexical Semboller
İndexical semboller ise neden-sonuç ilişkisi içerisindedir. Şöyle ki, bir evden duman çıktığını görüp "yangın çıkmış galiba" diye panik yaparsanız (panik yapmak şart değil) duman indexical bir sembol olmuş olur! Ya da eve girince kokudan annenizin ne yemek pişirdiğini anladığınızda o koku indexical bir sembol olur. Biz buna kısaca o duruma dair edinilmiş bilinçaltı kalıplarımız da diyebiliriz.
3-Symbolic Semboller
Symbolic grubu tamamen öğrenmeye dayalı bir guruptur; sözcükler, bayraklar vs. bu gruba girerler. Örneğin ülke bayrakları ülkenin kendisine benzememektedir, bir bayrağın hangi ülkeye ait olduğunu öğrenmemişsek eğer -bayrakta ülkeyi çağrıştıran bir şey yoktur ama o bayrağın bizim bilinçaltımızdaki edinilmiş bilgi kalıbı bize o bayrağın hangi ülkeye ait olduğunu bildirir.
Diğer göstergebilimci Ferdinand de Saussure de göstergebilim teorisini dilbilim üzerine yoğunlaştırmıştır ve örneklerini kelimeler üzerinden verir. Onun düşüncesine göre sembolle ifade ettiği şey arasında tesadüfi bir ilişki vardır çünkü "ağaç" sözcüğü ağaca benzememektedir, ağaca "ağaç" deneceğine kimin karar verdiği ve neden öyle adlandırdığı belli değildir.
Sembollerin 4 formu vardır;
1- Advertising Signs:
Medya alanında tüketimi artırmak için kullanılan reklam dediğimiz semboller.
2-Objects and Material Culture:
Her şey sembol olarak okunabildiğinden dolayı bütün objeler -kıyafetler, elektronik eşyalar vs- bu gruba dahildir.
3-Activities and Performances:
Vücut dili, mimikler vs.
4- Sound and Music:
Ses ve müzik. Korku filmlerinde iyi kız ölmeden önce çalan veya köpek balığı gelirken çalan müzik buna örnek olarak verilebilir.
Ve bu temeller sayesinde Semiyotik Bilime vakıf olan bir tasarımcının yapacağı her eser ulaşmak istediği hedef kitlede istediği duyguyu yaratma bilinciyle oluşturulmuş olur.
İşte semiyotik bilime vakıf olan tasarımcılar tasarımda kullanacakları renkleri de, formları da ışığı-gölgeyi de semiyotik bilimin tespit ettiği; -insanlığın asırlardır edindiği bilinçaltı kalıplarını tetikleyen renklerle, formlarla, ışık ve gölgelerle- oluşturulmuş denge ve armoni bilgisine dayalı bilgilerle tasarımlar ortaya koyacak, ve hedef kitlede gereken etkiyi oluşturup pazarlanacak olan ürün adına gerekli duygu yaratımını gerçekleştireceklerdir. Böylece tüketicinin hangi sabunu ya da hangi elbiseyi almasına tasarımcı karar vermiş olacaktır. Bu bilinçlice yapılan bir toplu güdülmeme metodudur.
Eğer en yalın dille anlatmak gerekirse şöyle tarif edeyim; İnsanlık olarak hepimizin gerek geleneksel, gerek inançsal, gerekse yaşam alanlarımızda edindindiğimiz tecrübelere dayalı -ortak bilinçaltı kalıpları-mız vardır. Biz tasarımcılar bu bilinçaltı kalıpları tetikleyen profesyonel çalışmalarla sözsüz iletişimde başarı sağlamak adına, duygulara dışardan müdahale etmenin tüm metotlarını kullanırız.
Bu metotlardan bir tanesi; tasarımlarımızda renklere dayalı bilinçaltı kalıpları tetikleyen çalışmalar yapmaktır, ki böylece sözsüz iletişimdeki en etkin faktörlerden birini doğru kullanmış ve hedef kitleye doğru bilinçaltı mesajlarla ulaşmış olalım. O halde gelin şimdi ilk olarak sözsüz iletişimde renklerle başarı sağlamak ve tasarımda yine renklerle -duygulara dışardan müdahale- etmek konusunda bilinmesi gerekenleri konuşalım.
Ben bu konudaki tüm bilgilerimi sizlerle bu başlık altında paylaşacağım, lütfen sizler de semiyotik bilime dayalı biz tasarımcıları ilgilendiren alanlardaki bilgilerinizi bu başlık altında paylaşın.
Şimdi sevgili dostlar; İletişimin iki unsuru vardır, birisi sözlü iletişim diğeri de sözsüz iletişimdir. Bu sözsüz iletişimleri “beden dili, enerji dili ve renk dili” olarak üçe ayırabiliriz.
Beden dilinde; mimiklerimizi el kol hareketlerimizi ve ses tonumuzu.. Enerji dilinde sezgilerimizi duygularımızı ve gönderdiğimiz düşünsel mesajlarımızı.. Renk dilini ifade etmekte ise giysilerimizi, makyajımızı, takılarımızı, çeşitli çalışmalarımızı (resim, tasarım, afiş logo v.s.) veya mekanlarımızı kullanırız.
Günümüze gelene kadar genel eğitim alanlarında iletişim üzerine aldığımız eğitimler %90′da sözlü iletişim üzerine olmasına rağmen, hemen hemen bu konuda yapılan tüm bilimsel araştırmalar sözsüz iletişimin, sözlü iletişimden çok daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. Yani bizler sözlerimizle bir şeyleri anlatmaya çalışırken, aslında sözsüz iletişim biçimleriyle sözlerimizden önce karşımızdaki kişilere kendimize dair en doğru bilgileri aktarmış oluruz. Eğer sözsüz iletişimimizle kendimizi doğru ifade edememişsek muhtemelen yaptığımız her işte en iyi ürünleri üretsek bile başarısız oluruz ve başvurularımızdan çoğunlukla elimiz boş döneriz. Bir çoğunuz bu hayal kırıklıklarında hep kendinize şu soruyu sorarsınız “ben işimde gayet iyiyim bu neden yetmiyor?” yetmiyor çünkü sözlerinizle sözsüz iletişiminiz senkronize hareket etmiyor! Tabiri caizse sözleriniz başka söylerken, hareketleriniz, duygularınız ve renkleriniz başka başka şeyler söylüyor.
“Peki sözsüz iletişimde en etkin iletişim biçimi nedir?” derseniz, ben bir tasarımcı olarak insanların duygularına hizmet ettiğim için tabii ki öncelikle renklerdir diyeceğim. Semiyotik bilime vakıf olarak tasarlanan tasarımın içeriği -aslında hedef kitlede doğru duyguları yaratarak, sunduğumuz ürüne talep oluşturmaktır ve bunu oluşturan metotlar içerisinde de en büyük ölçüyü renkler kapsamaktadır. Elbette ki formların, ergonominin, ışığın v.s. bütün unsurların önemi çok büyüktür ama insanlarda bilinçaltı kalıplarını en kısa yoldan harekete geçirmek için ilk etkiyi renkler yaratır.
Tasarımcılar reklam dünyasının creatörleri olarak aldıkları akademik eğitimlerle edindikleri, -insanların bilinçaltındaki kalıpları harekete geçirme teknikleriyle- tüketicide duygu yaratabilme yeteneğine sahiptirler dedik. Örneğin satılmasını istedikleri bir ürün adına “renkler, formlar ve seslerle “beni al” “ben doğru ürünüm” mesajları vererek, tüketici bunu fark etmeden onun bilinçaltına yerleştirirler. Çünkü yukarıda da dediğim gibi insanların asırlardır bilinçaltına yerleşmiş, gerek geleneksel, gerek inançsal, gerekse yaşam alanlarında edindikleri tecrübelere dayalı -ortak bilinçaltı kalıpları vardır-. İşte bu bilinçaltı kalıplarını, insanlık hem kalıtsal DNA bilgileri içerisinde hem de yaşam tecrübelerine dayalı dışsal bilgi olarak da kendilerinden sonraki nesillere aktarmışlardır. Yaşamda bulunan her şeye karşı ortak bilinçaltı kalıplarımız mevcuttur, bunlar tetiklendiği zaman ortaya o -tetiklenen kalıplara dair- duygular çıkar. Semiyotik bilim alanında yıllar süren araştırmalarla bu kalıpları tespit etmişler ve bu kalıpları tetikleyerek duygu oluşturup insanları etki altına almayı başarmışlardır, renklere şekillere ışık-gölge ve seslere dair bilinçaltı kalıpları tetiklenerek kişilerde istenilen etki yaratımı mümkündür ve bu metotlar öncelikle reklamcılık alanında olmak üzere bir çok alanda kullanılmaktadır.
Şimdi o kalıpları tetikleyen metotlar arasından renklerin etkisine bir göz atalım hep beraber ve bakalım renkler bizim bilinçaltımızda neler yaratmaktadır.. Kararlarımızı ne ölçüde etkilemektedir.. Ve bizler başkalarını renklerle nasıl etkileyebiliriz?
Bunun için öncelikle Mavi ile başlamak istiyorum;
Mavi ve Mavinin Tonları:
Mavi renk sinir sistemimizi rahatlatır.
Bir çok ülkede intiharları azaltmak için köprü ayaklarını ve köprü başlarını maviye boyarlar. Nitekim ki ülkemizde de bir zamanlar şimdi adını hatırlayamadığım Bursa’daki bir köprünün rengi, orada sıkça yaşanan intiharlardan dolayı maviye boyatılmıştı ve bu uygulamadan sonra da intiharların azaldığı saptanmıştı. Ve yine bir çok ülkede çocukların eğitim alanlarında onların daha az hırçınlık ve saldırganlık gerçekleştirmeleri için, eğitim alanları mavi renge boyanmaktadır.
Ayrıca Mavi renk bir yemek sofrasında bulunduğu zaman, insanın iştahını keser. Çünkü -insan varlık- yaşamda edindiği tecrübelerinde hep görmüştür ki “mavi renkli bitkiler çiçekler ve diğer canlılar zehirlidir”. Böylece mavi renk insanda zehirli madde algısı yaratır, çünkü ilk insandan bu yana insanlar mavi renkli bitki, çiçek ve diğer canlıları yiyecek olarak kullandıklarında çokça zehirlenmiştir, böylece onlardan uzak durmayı öğrenmişlerdir. Dolayısıyla birini zayıflatmak istediğinizde mavi renklerden oluşmuş yemek sofraları kurmak yeterlidir. Böylece zehirli madde algısı yaratan mavi sayesinden kişinin iştahını kolayca kesebilirsiniz. Birinin kilo almasını istediğimizde de Kırmızının iştah açıcı etkisini kullanılabilirsiniz. Çünkü asırlardır insanda yüklü olan bu renge dair bilinçaltı kalıplarımız sayesinde, günümüzde de mavi boyalı yiyeceklere karşı tepki oluşturmamızı sağlayan -maviye dair bilinçaltı kalıplarımızın ortaya koyduğu algılarımızla-, yiyeceklere dair ortamlarda mavi renk gördüğümüzde iticilik duygusunu harekete geçirmiş oluyoruz. İşte bu sebeplerle pek yiyecek alanlarında mavi renkler kullanılmaz, da onun yerine iştah açan renk olarak bilinen kırmızı tercih edilir.
Diğer yandan da gökyüzü ve denize yansıması mavidir. Bu gerçeklik de toplu bilinçte huzuru, özgürlüğü, solumayı, yaşamı ve bir evrensel güvenliği temsil eden bir başka inanç kalıbı ortaya koyar. Böylece mavi, denizin ve gökyüzünün varlığının verdiği, sonsuz güven ve sınırsız özgürlük duygusu da yaratır. Dolayısıyla mavi, yiyeceklere karşı iştah kapatırken diğer yandan da örneğin mavi giymiş bir insana ve fikirlerine karşı güven, umut, inanç, huzur ve özgürlük duygularını yaratır, böylece aynı zamanda da ruhsal dünyanın ve derin tutkuların ifadesi olur. Yani sakinliği, güveni ve sadakâti de ifade eder. Yeteneğin, güzelliğin ve sorumluluğun da rengidir. Verdiği güven dolayısıyla insan psikolojisine barışı, sevgiyi ve şifayı vaat eder. Umut, inanç ve özgürlük duygularını aşılar. Olumsuz etkisi de vardır elbette, o da; sürekli kullanan kimselerde sürekli bir arayış içinde olmak şeklinde ortaya çıkar. Kişileri yoracak kadar sürekli kullanıldığında, hayalperestlik, aşırı duygusallık gibi ters etkileri de olur, o yüzden kullanım olarak aşırıya kaçmamak gerekir. Yoksa aşırı kullanımda yarattığı etkiler ile insanı tekdüzeliğe ve tembelliğe sürükleyebilir.
Mavi rengin tamamlayıcısı turuncudur yani bu rengin etkileri turuncu ile birleştiğinde inanılmaz artar ve cazibeli hale gelir. Bakınız bu renkler burada Hillary Clinton tarafından ne kadar da profesyonelce kullanılmıştır;
Koyu mavi renkler de yukarıda da anlattığım güvene dayalı bilinçaltı kalıpları nedeniyle daima güvenilir ve ciddi görünmek için kullanılan renklerdir, aynı zamanda da otoriteyi ve verimliliği simgelerler. Dünya üzerinde bir çok tanınmış firmanın logolarında koyu mavi ve lacivert renkler kullandığını görürüz, bu asla tesadüf değildir.
Koyu mavi veya Lacivert giyen kişilerin kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissettikleri de yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır, bu renk giysiler giymiş bir iş adamı kendine güven hissinin yanı sıra çevresine de başarılı ve güçlü imajı verir. Çünkü insanlardaki renk hafızası ortaktır. Dikkat ediniz dünya üzerinde geçmiş yönetimlerde seçim kazanmış bazı başarılı politikacılar, konuşma platformlarının arkalarını hep canlı bir saks mavisine boyatırlar. Ve seçim kampanyalarında da bu güven veren rengi ön planda tutarlar.
Günümüz dünya siyasetçilerine bir bakın, onların da hala bu etkin ifade dilini her zamankinden daha fazla kullanmaya devam ettiklerini görürsünüz, gerek giysilerindeki vurgulayıcı renkler gerekse bulundukları platformlarda fon olarak kullandıkları renkler, aşağıdaki resimde de göreceğiniz gibi hep koyu mavi tonlarında olan renklerdir.
Mavi rengin Mekanlarda Kullanımı
Sakinleşme, stres atma, dinlenme amaçlı olan her yerde kullanılabilir. Özellikle yatak odalarında önerilir, terapi odalarında açık tonlarını kullanmak uygundur. Hareketin ve çalışmanın çok olduğu yerlerde ise asla kullanılmamalıdır. Koyu tonları da aşırı kullanıldığında olumsuz etkiler yaratabilirler, tembellik ve melankoli v.s. gibi.
Mavi rengin Sakinleştirici Etkisi
Deniz ve gökyüzünü çağrıştıran mavi rengin kan basıncını ve nabız oranını yavaşlattığı saptanmıştır. Zihinsel sakinlik ve duygusal denge için çocuklarla ilgili her alanda mavi kullanılmıştır. Mavi renk, gerçeğin, bağlılığın, sakinliğin samimiyetin ve sezginin rengidir. Gözlerin algılamasını kolaylaştıran mavi, her yaş gurubundaki insan tarafından çok sevilen bir renktir. Dinlendirici olması ve huzur vermesi sebebiyle özellikle bebekler için parlak mavi tercih edilir. Ayrıca mavinin bir diğer özelliği de uzak mesafeden bile çok net fark edilmesidir
Mavi rengin Dekorasyondaki Etkileri
Renk olarak sakinliği ifade etmesine rağmen mavi, çok geniş alanlarda kullanıldığında kasvetli bir görüntü verir. Bu nedenle özellikle açık mavi, ofis ve ev ortamlarının çalışma alanlarında ciddiyeti göstermek amacıyla sıkça tercih edilir. Diğer yandan açık mavi renk, mekansal ferahlık sağlarken, koyu mavi renk ise serinlik veren bir etki yaratır. Ancak kırmızının aksine mavi, yeme iç güdüsünü engelleyen bir renk olduğu için yemek odalarında pek kullanılmaz. Diğer taraftan çocuk odalarında, turuncu veya sarı gibi uyarıcı renkler yerine mavi kullanıldığında çocukların daha sakinleştikleri gözlenmiştir, bu yüzden özellikle erkek çocuk odaları için mavi renk en doğru seçimlerden biri olacaktır.
Mavi rengin Simgeleri
Mavi renk gökyüzünün ve denizin simgesidir. Arap ülkelerinde, mavinin kan akışını yavaşlattığına inanılır, nazar boncuğu bu yüzden mavidir. Batıda ise intiharları azaltmak için köprü ayaklarını maviye boyarlar ve çocukların eğitim alanlarında sıkça kullanırlar.
Mavi rengin Sağlık Üzerindeki Fiziksel Etkileri
Yüksek tansiyon ve ateşli hastalıklarda kullanılır, tansiyonu yükselmiş kimseleri mavi renkli ortamlara koyarak yaptıkları araştırmalarda %80 oranında sakinleştiklerini ve nabızlarının düzeldiğini tespit etmişlerdir. Güneş çarpmalarında vücut ısısını düşürür dolayısıyla güneç çarpması yaşayan birinin tedavi edileceği alan mavi bir alan olmalıdır. Streste, baş ağrısında boğaz hastalıklarında yardımcıdır. Migrene, menenjite, uykusuzluğa, bağırsak bozukluklarına iyi gelir. Mavi renk çocuk hastalıklarında oldukça etkilidir, özellikle diş çıkarma, boğaz ve bademcik ağrısı, kızamık, boğmaca, suçiçeği gibi hastalıklara maruz kalanları mavi renkli alanlarda tedavi etmek tedavi sürecini hızlandırır. Miyop, katarakt ve benzeri göz hastalıklarında da mavi renginden yararlanılır. Felç, basit nezle ve düşük tansiyon sorunlarında ise asla tavsiye edilmez, zira felçli ve düşük tansiyonlu birini iyileşmeye teşvik etmek için sakinliğe değil aktiviteye canlılığa ihtiyacı vardır. Melankoliye yatkın kişiler bu renkten uzak durmalıdır. En sevdiğiniz renk mavi ise, sakin nazik ve barışçılsınız demektir, çevrenizde içe dönük ve filozof olarak tanımlanıyorsunuz demektir, lütfen bunu kendinizde gözlemleyin, sonucu şaşırtıcı şekilde kendinizde görme imkanınız olacaktır. Mavi sevenler doğruluk, dürüstlük sizin için çok önemlidir. İnançlı ve kendinize güvenlisinizdir. Çevrenizde huzur, güven ve barış olduğu için de insanlar da sizinle olmaktan hoşlanır ve güven duyarlar. Ayrıca mavi sevenler neden düzenli ve tertiplidirler çünkü mavinin etkisi ile bu hale gelmektedirler, dağınık ve düzensiz yaşayanlar yaşadıkları alanları maviye boyatırsa bir süre sonra tertipli olma ihtiyacı hissetmeye başlarlar zira mavi rengin bilinçaltı kalıbı algılarınızı bu yönde hareket ettirir. Ama aşırıya kaçmamak kaydıyla, çünkü mavinin aşırısı verdiği sakinlik yüzünden tembelliğe eğilim de yaratabilir.
Mavi rengin taşımış olduğu özellikler kırmızıya tamamen zıttır ve insanlarda hormonsal aktiviteleri azalttığı gözlenmiştir. Örneğin mavinin bitkilerde de büyümeyi yavaşlattığı gözlenmiştir, bitkilerde renklere dair ne tür bir algı olduğu tam olarak tespit edilmese de yapılan araştırmalarda -tüm canlıların geneline dair bir toplu bilinç olabileceği ifade edilmektedir, dolayısıyla tüm canlılar üzerinde de en az insanlar üzerindeki kadar varolan her şeyin etkisi olduğu söylenebilir. İnsan organizması üzerindeki etkileri gözlendiğinde kan basıncını ve nabız oranını yavaşlattığı saptanmıştır. Fakat bu etki rengin dozu ayarlanarak tersine çevrilebilir. Antiseptik özelliğiyle de yaralar üzerinde iyileştirici etkisi tespit edilmiştir.
Mavi rengin vücut üzerindeki en belli başlı etkileri şöyle sıralanabilir:
Soğuk algınlığı ve gribal durumlarda: Terlemeyi arttırır, ateşi düşürür, ağrıyı azaltır.
Canlılık vermede etkilidir: Beyin epifizini uyararak yaşama isteğini tetiklemede etkilidir. Mavi ile tedavi edilebilir rahatsızlıklar arasında yanıklar, katarakt, ateşli hastalıklar baş ağrısı kalp çarpıntısı, uykusuzluk, böbrek hastalıkları, romatizma ve öksürük sayılabilir. Mavinin kontrendike olduğu durumlar ise, hipertansiyon ve kas zayıflığıdır.
Mavi rengin Psikolojik Etkileri
Mavi, sezgi gücünün ve karmaşık zihinsel becerilerin de simgesidir. Mavi renk, sinirleri yatıştırması ile bir çeşit meditatif ve duygusal arınma yolu sayılabilecek kadar etkilidir. Beyni rahatlatırken içe dönüklüğü kabuğundan çıkartır ve manikdepresif durumu sakinleştirir.
Çocuk Gelişimindeki Etkileri
Mavi rengin hakim olduğu bir ortam, duyguları sakinleştirdiği ve bedeni dinlendirdiği için özellikle çocukların başkalarıyla iletişim kurabilmesi için duyarlı ve güvenilir bir atmosfer yaratır. Zihinsel sakinlik yaratmak ve duygusal dengeyi sağlayabilmek için çocuklarla ilgili her alanda mavi kullanılmalıdır. Tarafsız sakin ve fikir alışverişini sağlayan açık mavi, aile içi sohbetler için kusursuz bir renktir. Paylaşım ve ilişki kurma duygularını anlayabilme yeteneğini de geliştirir.
Arkadaşlar bugünlük bu kadar yarın size yeşil renginin bilinçaltı kalıplarını ve etkilerini anlatacağım şimdilik iyi geceler..
https://www.grafikerler.org/temel-sanat-egitimi-amp-grafik-tasarim-sanati/24093-tasarimda-semiyotik-bilimi-ve-renkler.html
Semiyotik bilimi, temel birim olarak "işaret" kavramından yola çıkarak, belirtme, bilişim, bildirişim, iletişim ve haberleşmeye ilişkin olay ve olgular üzerinde çalışan genel teori ve araştırma sahasıdır.Semiyotik ya da diğer adıyla Semiyoloji, simge, sembol ve işaretlerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan bu bilim dalı, semiyotik disiplinlerarası bir sahadır ve değişik işaret sistemlerine dayanan anlam ve bildirişim konularını inceler. Semiyotik eski yunancada işaret anlamına gelen semeîon kelimesinden gelir fransızlar ise semiyoloji terimini kullanmışlardır.Modern semiyotik başlıca iki kaynağa dayanır; Bunlardan bir tanesi Ferdinand de Saussure’ün 1916’da yayımlanan genel dilbilim dersleri, diğeri ise Charles Sanders Peirce’ün yazılarıdır.
Çevreyi algılama gücünü, kültür (özellikle, bilim ve teknoloji) boyutundaki başarısıyla sürekli geliştiren, teknolojik olanaklarıyla çevre ilişkilerini kendi varsayımları doğrultusunda yönlendirebilen insan, bütün bunları, ona üstün bilişim/bildirişim gizilgücünü kazandıran beyin evrimine borçludur. Tüm -insanlığın bilinçaltı kültürel kodları, gelenekler ve metni anlam süreçlerine göre düzenlenmiş işaret sistemleri- diye nitelenen her şey semiyotiğin inceleme alanına girer.
Charles Sanders Peirce'a göre semboller üçe ayrılır;
1- İconic Semboller
İconic semboller benzerlik üzerine kurulmuştur. fotoğraflar, resimler, heykeller iconic sembol grubundadır.
2- İndexical Semboller
İndexical semboller ise neden-sonuç ilişkisi içerisindedir. Şöyle ki, bir evden duman çıktığını görüp "yangın çıkmış galiba" diye panik yaparsanız (panik yapmak şart değil) duman indexical bir sembol olmuş olur! Ya da eve girince kokudan annenizin ne yemek pişirdiğini anladığınızda o koku indexical bir sembol olur. Biz buna kısaca o duruma dair edinilmiş bilinçaltı kalıplarımız da diyebiliriz.
3-Symbolic Semboller
Symbolic grubu tamamen öğrenmeye dayalı bir guruptur; sözcükler, bayraklar vs. bu gruba girerler. Örneğin ülke bayrakları ülkenin kendisine benzememektedir, bir bayrağın hangi ülkeye ait olduğunu öğrenmemişsek eğer -bayrakta ülkeyi çağrıştıran bir şey yoktur ama o bayrağın bizim bilinçaltımızdaki edinilmiş bilgi kalıbı bize o bayrağın hangi ülkeye ait olduğunu bildirir.
Diğer göstergebilimci Ferdinand de Saussure de göstergebilim teorisini dilbilim üzerine yoğunlaştırmıştır ve örneklerini kelimeler üzerinden verir. Onun düşüncesine göre sembolle ifade ettiği şey arasında tesadüfi bir ilişki vardır çünkü "ağaç" sözcüğü ağaca benzememektedir, ağaca "ağaç" deneceğine kimin karar verdiği ve neden öyle adlandırdığı belli değildir.
Sembollerin 4 formu vardır;
1- Advertising Signs:
Medya alanında tüketimi artırmak için kullanılan reklam dediğimiz semboller.
2-Objects and Material Culture:
Her şey sembol olarak okunabildiğinden dolayı bütün objeler -kıyafetler, elektronik eşyalar vs- bu gruba dahildir.
3-Activities and Performances:
Vücut dili, mimikler vs.
4- Sound and Music:
Ses ve müzik. Korku filmlerinde iyi kız ölmeden önce çalan veya köpek balığı gelirken çalan müzik buna örnek olarak verilebilir.
Ve bu temeller sayesinde Semiyotik Bilime vakıf olan bir tasarımcının yapacağı her eser ulaşmak istediği hedef kitlede istediği duyguyu yaratma bilinciyle oluşturulmuş olur.
İşte semiyotik bilime vakıf olan tasarımcılar tasarımda kullanacakları renkleri de, formları da ışığı-gölgeyi de semiyotik bilimin tespit ettiği; -insanlığın asırlardır edindiği bilinçaltı kalıplarını tetikleyen renklerle, formlarla, ışık ve gölgelerle- oluşturulmuş denge ve armoni bilgisine dayalı bilgilerle tasarımlar ortaya koyacak, ve hedef kitlede gereken etkiyi oluşturup pazarlanacak olan ürün adına gerekli duygu yaratımını gerçekleştireceklerdir. Böylece tüketicinin hangi sabunu ya da hangi elbiseyi almasına tasarımcı karar vermiş olacaktır. Bu bilinçlice yapılan bir toplu güdülmeme metodudur.
Eğer en yalın dille anlatmak gerekirse şöyle tarif edeyim; İnsanlık olarak hepimizin gerek geleneksel, gerek inançsal, gerekse yaşam alanlarımızda edindindiğimiz tecrübelere dayalı -ortak bilinçaltı kalıpları-mız vardır. Biz tasarımcılar bu bilinçaltı kalıpları tetikleyen profesyonel çalışmalarla sözsüz iletişimde başarı sağlamak adına, duygulara dışardan müdahale etmenin tüm metotlarını kullanırız.
Bu metotlardan bir tanesi; tasarımlarımızda renklere dayalı bilinçaltı kalıpları tetikleyen çalışmalar yapmaktır, ki böylece sözsüz iletişimdeki en etkin faktörlerden birini doğru kullanmış ve hedef kitleye doğru bilinçaltı mesajlarla ulaşmış olalım. O halde gelin şimdi ilk olarak sözsüz iletişimde renklerle başarı sağlamak ve tasarımda yine renklerle -duygulara dışardan müdahale- etmek konusunda bilinmesi gerekenleri konuşalım.
Ben bu konudaki tüm bilgilerimi sizlerle bu başlık altında paylaşacağım, lütfen sizler de semiyotik bilime dayalı biz tasarımcıları ilgilendiren alanlardaki bilgilerinizi bu başlık altında paylaşın.
Şimdi sevgili dostlar; İletişimin iki unsuru vardır, birisi sözlü iletişim diğeri de sözsüz iletişimdir. Bu sözsüz iletişimleri “beden dili, enerji dili ve renk dili” olarak üçe ayırabiliriz.
Beden dilinde; mimiklerimizi el kol hareketlerimizi ve ses tonumuzu.. Enerji dilinde sezgilerimizi duygularımızı ve gönderdiğimiz düşünsel mesajlarımızı.. Renk dilini ifade etmekte ise giysilerimizi, makyajımızı, takılarımızı, çeşitli çalışmalarımızı (resim, tasarım, afiş logo v.s.) veya mekanlarımızı kullanırız.
Günümüze gelene kadar genel eğitim alanlarında iletişim üzerine aldığımız eğitimler %90′da sözlü iletişim üzerine olmasına rağmen, hemen hemen bu konuda yapılan tüm bilimsel araştırmalar sözsüz iletişimin, sözlü iletişimden çok daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. Yani bizler sözlerimizle bir şeyleri anlatmaya çalışırken, aslında sözsüz iletişim biçimleriyle sözlerimizden önce karşımızdaki kişilere kendimize dair en doğru bilgileri aktarmış oluruz. Eğer sözsüz iletişimimizle kendimizi doğru ifade edememişsek muhtemelen yaptığımız her işte en iyi ürünleri üretsek bile başarısız oluruz ve başvurularımızdan çoğunlukla elimiz boş döneriz. Bir çoğunuz bu hayal kırıklıklarında hep kendinize şu soruyu sorarsınız “ben işimde gayet iyiyim bu neden yetmiyor?” yetmiyor çünkü sözlerinizle sözsüz iletişiminiz senkronize hareket etmiyor! Tabiri caizse sözleriniz başka söylerken, hareketleriniz, duygularınız ve renkleriniz başka başka şeyler söylüyor.
“Peki sözsüz iletişimde en etkin iletişim biçimi nedir?” derseniz, ben bir tasarımcı olarak insanların duygularına hizmet ettiğim için tabii ki öncelikle renklerdir diyeceğim. Semiyotik bilime vakıf olarak tasarlanan tasarımın içeriği -aslında hedef kitlede doğru duyguları yaratarak, sunduğumuz ürüne talep oluşturmaktır ve bunu oluşturan metotlar içerisinde de en büyük ölçüyü renkler kapsamaktadır. Elbette ki formların, ergonominin, ışığın v.s. bütün unsurların önemi çok büyüktür ama insanlarda bilinçaltı kalıplarını en kısa yoldan harekete geçirmek için ilk etkiyi renkler yaratır.
Tasarımcılar reklam dünyasının creatörleri olarak aldıkları akademik eğitimlerle edindikleri, -insanların bilinçaltındaki kalıpları harekete geçirme teknikleriyle- tüketicide duygu yaratabilme yeteneğine sahiptirler dedik. Örneğin satılmasını istedikleri bir ürün adına “renkler, formlar ve seslerle “beni al” “ben doğru ürünüm” mesajları vererek, tüketici bunu fark etmeden onun bilinçaltına yerleştirirler. Çünkü yukarıda da dediğim gibi insanların asırlardır bilinçaltına yerleşmiş, gerek geleneksel, gerek inançsal, gerekse yaşam alanlarında edindikleri tecrübelere dayalı -ortak bilinçaltı kalıpları vardır-. İşte bu bilinçaltı kalıplarını, insanlık hem kalıtsal DNA bilgileri içerisinde hem de yaşam tecrübelerine dayalı dışsal bilgi olarak da kendilerinden sonraki nesillere aktarmışlardır. Yaşamda bulunan her şeye karşı ortak bilinçaltı kalıplarımız mevcuttur, bunlar tetiklendiği zaman ortaya o -tetiklenen kalıplara dair- duygular çıkar. Semiyotik bilim alanında yıllar süren araştırmalarla bu kalıpları tespit etmişler ve bu kalıpları tetikleyerek duygu oluşturup insanları etki altına almayı başarmışlardır, renklere şekillere ışık-gölge ve seslere dair bilinçaltı kalıpları tetiklenerek kişilerde istenilen etki yaratımı mümkündür ve bu metotlar öncelikle reklamcılık alanında olmak üzere bir çok alanda kullanılmaktadır.
Şimdi o kalıpları tetikleyen metotlar arasından renklerin etkisine bir göz atalım hep beraber ve bakalım renkler bizim bilinçaltımızda neler yaratmaktadır.. Kararlarımızı ne ölçüde etkilemektedir.. Ve bizler başkalarını renklerle nasıl etkileyebiliriz?
Bunun için öncelikle Mavi ile başlamak istiyorum;
Mavi ve Mavinin Tonları:
Mavi renk sinir sistemimizi rahatlatır.
Bir çok ülkede intiharları azaltmak için köprü ayaklarını ve köprü başlarını maviye boyarlar. Nitekim ki ülkemizde de bir zamanlar şimdi adını hatırlayamadığım Bursa’daki bir köprünün rengi, orada sıkça yaşanan intiharlardan dolayı maviye boyatılmıştı ve bu uygulamadan sonra da intiharların azaldığı saptanmıştı. Ve yine bir çok ülkede çocukların eğitim alanlarında onların daha az hırçınlık ve saldırganlık gerçekleştirmeleri için, eğitim alanları mavi renge boyanmaktadır.
Ayrıca Mavi renk bir yemek sofrasında bulunduğu zaman, insanın iştahını keser. Çünkü -insan varlık- yaşamda edindiği tecrübelerinde hep görmüştür ki “mavi renkli bitkiler çiçekler ve diğer canlılar zehirlidir”. Böylece mavi renk insanda zehirli madde algısı yaratır, çünkü ilk insandan bu yana insanlar mavi renkli bitki, çiçek ve diğer canlıları yiyecek olarak kullandıklarında çokça zehirlenmiştir, böylece onlardan uzak durmayı öğrenmişlerdir. Dolayısıyla birini zayıflatmak istediğinizde mavi renklerden oluşmuş yemek sofraları kurmak yeterlidir. Böylece zehirli madde algısı yaratan mavi sayesinden kişinin iştahını kolayca kesebilirsiniz. Birinin kilo almasını istediğimizde de Kırmızının iştah açıcı etkisini kullanılabilirsiniz. Çünkü asırlardır insanda yüklü olan bu renge dair bilinçaltı kalıplarımız sayesinde, günümüzde de mavi boyalı yiyeceklere karşı tepki oluşturmamızı sağlayan -maviye dair bilinçaltı kalıplarımızın ortaya koyduğu algılarımızla-, yiyeceklere dair ortamlarda mavi renk gördüğümüzde iticilik duygusunu harekete geçirmiş oluyoruz. İşte bu sebeplerle pek yiyecek alanlarında mavi renkler kullanılmaz, da onun yerine iştah açan renk olarak bilinen kırmızı tercih edilir.
Diğer yandan da gökyüzü ve denize yansıması mavidir. Bu gerçeklik de toplu bilinçte huzuru, özgürlüğü, solumayı, yaşamı ve bir evrensel güvenliği temsil eden bir başka inanç kalıbı ortaya koyar. Böylece mavi, denizin ve gökyüzünün varlığının verdiği, sonsuz güven ve sınırsız özgürlük duygusu da yaratır. Dolayısıyla mavi, yiyeceklere karşı iştah kapatırken diğer yandan da örneğin mavi giymiş bir insana ve fikirlerine karşı güven, umut, inanç, huzur ve özgürlük duygularını yaratır, böylece aynı zamanda da ruhsal dünyanın ve derin tutkuların ifadesi olur. Yani sakinliği, güveni ve sadakâti de ifade eder. Yeteneğin, güzelliğin ve sorumluluğun da rengidir. Verdiği güven dolayısıyla insan psikolojisine barışı, sevgiyi ve şifayı vaat eder. Umut, inanç ve özgürlük duygularını aşılar. Olumsuz etkisi de vardır elbette, o da; sürekli kullanan kimselerde sürekli bir arayış içinde olmak şeklinde ortaya çıkar. Kişileri yoracak kadar sürekli kullanıldığında, hayalperestlik, aşırı duygusallık gibi ters etkileri de olur, o yüzden kullanım olarak aşırıya kaçmamak gerekir. Yoksa aşırı kullanımda yarattığı etkiler ile insanı tekdüzeliğe ve tembelliğe sürükleyebilir.
Mavi rengin tamamlayıcısı turuncudur yani bu rengin etkileri turuncu ile birleştiğinde inanılmaz artar ve cazibeli hale gelir. Bakınız bu renkler burada Hillary Clinton tarafından ne kadar da profesyonelce kullanılmıştır;
![](/forum/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fimg101.imageshack.us%2Fimg101%2F4462%2Fhillaryclinton.jpg&hash=b61a3f5cca50e057a5b2ae040ca69a70)
![](/forum/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fimg694.imageshack.us%2Fimg694%2F8123%2Fhillaryclintonkonusuyor.jpg&hash=0af1d2dbeb36a10c604dbeea446cefc2)
Koyu mavi renkler de yukarıda da anlattığım güvene dayalı bilinçaltı kalıpları nedeniyle daima güvenilir ve ciddi görünmek için kullanılan renklerdir, aynı zamanda da otoriteyi ve verimliliği simgelerler. Dünya üzerinde bir çok tanınmış firmanın logolarında koyu mavi ve lacivert renkler kullandığını görürüz, bu asla tesadüf değildir.
Koyu mavi veya Lacivert giyen kişilerin kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissettikleri de yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır, bu renk giysiler giymiş bir iş adamı kendine güven hissinin yanı sıra çevresine de başarılı ve güçlü imajı verir. Çünkü insanlardaki renk hafızası ortaktır. Dikkat ediniz dünya üzerinde geçmiş yönetimlerde seçim kazanmış bazı başarılı politikacılar, konuşma platformlarının arkalarını hep canlı bir saks mavisine boyatırlar. Ve seçim kampanyalarında da bu güven veren rengi ön planda tutarlar.
![](/forum/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fimg692.imageshack.us%2Fimg692%2F1193%2Fbushkonusuyor.jpg&hash=5b67a4ecdf8970730a3ba335090da761)
![](/forum/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fimg502.imageshack.us%2Fimg502%2F9325%2Fbillclintonkonusuyor.jpg&hash=5224b7f12759efba4fc497f017d5f9f2)
Günümüz dünya siyasetçilerine bir bakın, onların da hala bu etkin ifade dilini her zamankinden daha fazla kullanmaya devam ettiklerini görürsünüz, gerek giysilerindeki vurgulayıcı renkler gerekse bulundukları platformlarda fon olarak kullandıkları renkler, aşağıdaki resimde de göreceğiniz gibi hep koyu mavi tonlarında olan renklerdir.
![](/forum/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fimg691.imageshack.us%2Fimg691%2F776%2Fbarackobamakonusuyor.jpg&hash=b51f4ebc0c92ec63dbeb851841411d10)
Mavi rengin Mekanlarda Kullanımı
Sakinleşme, stres atma, dinlenme amaçlı olan her yerde kullanılabilir. Özellikle yatak odalarında önerilir, terapi odalarında açık tonlarını kullanmak uygundur. Hareketin ve çalışmanın çok olduğu yerlerde ise asla kullanılmamalıdır. Koyu tonları da aşırı kullanıldığında olumsuz etkiler yaratabilirler, tembellik ve melankoli v.s. gibi.
Mavi rengin Sakinleştirici Etkisi
Deniz ve gökyüzünü çağrıştıran mavi rengin kan basıncını ve nabız oranını yavaşlattığı saptanmıştır. Zihinsel sakinlik ve duygusal denge için çocuklarla ilgili her alanda mavi kullanılmıştır. Mavi renk, gerçeğin, bağlılığın, sakinliğin samimiyetin ve sezginin rengidir. Gözlerin algılamasını kolaylaştıran mavi, her yaş gurubundaki insan tarafından çok sevilen bir renktir. Dinlendirici olması ve huzur vermesi sebebiyle özellikle bebekler için parlak mavi tercih edilir. Ayrıca mavinin bir diğer özelliği de uzak mesafeden bile çok net fark edilmesidir
Mavi rengin Dekorasyondaki Etkileri
Renk olarak sakinliği ifade etmesine rağmen mavi, çok geniş alanlarda kullanıldığında kasvetli bir görüntü verir. Bu nedenle özellikle açık mavi, ofis ve ev ortamlarının çalışma alanlarında ciddiyeti göstermek amacıyla sıkça tercih edilir. Diğer yandan açık mavi renk, mekansal ferahlık sağlarken, koyu mavi renk ise serinlik veren bir etki yaratır. Ancak kırmızının aksine mavi, yeme iç güdüsünü engelleyen bir renk olduğu için yemek odalarında pek kullanılmaz. Diğer taraftan çocuk odalarında, turuncu veya sarı gibi uyarıcı renkler yerine mavi kullanıldığında çocukların daha sakinleştikleri gözlenmiştir, bu yüzden özellikle erkek çocuk odaları için mavi renk en doğru seçimlerden biri olacaktır.
Mavi rengin Simgeleri
Mavi renk gökyüzünün ve denizin simgesidir. Arap ülkelerinde, mavinin kan akışını yavaşlattığına inanılır, nazar boncuğu bu yüzden mavidir. Batıda ise intiharları azaltmak için köprü ayaklarını maviye boyarlar ve çocukların eğitim alanlarında sıkça kullanırlar.
Mavi rengin Sağlık Üzerindeki Fiziksel Etkileri
Yüksek tansiyon ve ateşli hastalıklarda kullanılır, tansiyonu yükselmiş kimseleri mavi renkli ortamlara koyarak yaptıkları araştırmalarda %80 oranında sakinleştiklerini ve nabızlarının düzeldiğini tespit etmişlerdir. Güneş çarpmalarında vücut ısısını düşürür dolayısıyla güneç çarpması yaşayan birinin tedavi edileceği alan mavi bir alan olmalıdır. Streste, baş ağrısında boğaz hastalıklarında yardımcıdır. Migrene, menenjite, uykusuzluğa, bağırsak bozukluklarına iyi gelir. Mavi renk çocuk hastalıklarında oldukça etkilidir, özellikle diş çıkarma, boğaz ve bademcik ağrısı, kızamık, boğmaca, suçiçeği gibi hastalıklara maruz kalanları mavi renkli alanlarda tedavi etmek tedavi sürecini hızlandırır. Miyop, katarakt ve benzeri göz hastalıklarında da mavi renginden yararlanılır. Felç, basit nezle ve düşük tansiyon sorunlarında ise asla tavsiye edilmez, zira felçli ve düşük tansiyonlu birini iyileşmeye teşvik etmek için sakinliğe değil aktiviteye canlılığa ihtiyacı vardır. Melankoliye yatkın kişiler bu renkten uzak durmalıdır. En sevdiğiniz renk mavi ise, sakin nazik ve barışçılsınız demektir, çevrenizde içe dönük ve filozof olarak tanımlanıyorsunuz demektir, lütfen bunu kendinizde gözlemleyin, sonucu şaşırtıcı şekilde kendinizde görme imkanınız olacaktır. Mavi sevenler doğruluk, dürüstlük sizin için çok önemlidir. İnançlı ve kendinize güvenlisinizdir. Çevrenizde huzur, güven ve barış olduğu için de insanlar da sizinle olmaktan hoşlanır ve güven duyarlar. Ayrıca mavi sevenler neden düzenli ve tertiplidirler çünkü mavinin etkisi ile bu hale gelmektedirler, dağınık ve düzensiz yaşayanlar yaşadıkları alanları maviye boyatırsa bir süre sonra tertipli olma ihtiyacı hissetmeye başlarlar zira mavi rengin bilinçaltı kalıbı algılarınızı bu yönde hareket ettirir. Ama aşırıya kaçmamak kaydıyla, çünkü mavinin aşırısı verdiği sakinlik yüzünden tembelliğe eğilim de yaratabilir.
Mavi rengin taşımış olduğu özellikler kırmızıya tamamen zıttır ve insanlarda hormonsal aktiviteleri azalttığı gözlenmiştir. Örneğin mavinin bitkilerde de büyümeyi yavaşlattığı gözlenmiştir, bitkilerde renklere dair ne tür bir algı olduğu tam olarak tespit edilmese de yapılan araştırmalarda -tüm canlıların geneline dair bir toplu bilinç olabileceği ifade edilmektedir, dolayısıyla tüm canlılar üzerinde de en az insanlar üzerindeki kadar varolan her şeyin etkisi olduğu söylenebilir. İnsan organizması üzerindeki etkileri gözlendiğinde kan basıncını ve nabız oranını yavaşlattığı saptanmıştır. Fakat bu etki rengin dozu ayarlanarak tersine çevrilebilir. Antiseptik özelliğiyle de yaralar üzerinde iyileştirici etkisi tespit edilmiştir.
Mavi rengin vücut üzerindeki en belli başlı etkileri şöyle sıralanabilir:
Soğuk algınlığı ve gribal durumlarda: Terlemeyi arttırır, ateşi düşürür, ağrıyı azaltır.
Canlılık vermede etkilidir: Beyin epifizini uyararak yaşama isteğini tetiklemede etkilidir. Mavi ile tedavi edilebilir rahatsızlıklar arasında yanıklar, katarakt, ateşli hastalıklar baş ağrısı kalp çarpıntısı, uykusuzluk, böbrek hastalıkları, romatizma ve öksürük sayılabilir. Mavinin kontrendike olduğu durumlar ise, hipertansiyon ve kas zayıflığıdır.
Mavi rengin Psikolojik Etkileri
Mavi, sezgi gücünün ve karmaşık zihinsel becerilerin de simgesidir. Mavi renk, sinirleri yatıştırması ile bir çeşit meditatif ve duygusal arınma yolu sayılabilecek kadar etkilidir. Beyni rahatlatırken içe dönüklüğü kabuğundan çıkartır ve manikdepresif durumu sakinleştirir.
Çocuk Gelişimindeki Etkileri
Mavi rengin hakim olduğu bir ortam, duyguları sakinleştirdiği ve bedeni dinlendirdiği için özellikle çocukların başkalarıyla iletişim kurabilmesi için duyarlı ve güvenilir bir atmosfer yaratır. Zihinsel sakinlik yaratmak ve duygusal dengeyi sağlayabilmek için çocuklarla ilgili her alanda mavi kullanılmalıdır. Tarafsız sakin ve fikir alışverişini sağlayan açık mavi, aile içi sohbetler için kusursuz bir renktir. Paylaşım ve ilişki kurma duygularını anlayabilme yeteneğini de geliştirir.
Arkadaşlar bugünlük bu kadar yarın size yeşil renginin bilinçaltı kalıplarını ve etkilerini anlatacağım şimdilik iyi geceler..