25 yıl önce yazılmış bir şiir. Hiç kimsenin haberi yok. Biz yıllardır dinliyoruz bu şiiri ama maalesef (Bahtınur Hanım'ın dediği gibi) öldükten sonra anlaşılıyor bazılarının değeri.
Bir insanın 2 yılda 5 kaza atlatmasının nasıl bir oyunun parçası olduğunu herkes anlıyor az çok. 3 bin askerin yanlış yerde aradığı(!) başkanı 15 köylü kendi imkanları ile buluyor. Hayret verici bir olay(!) Ruhu şâd olsun, mekânı cennet olsun.
SENİ BEKLEMEK NE GÜZEL, NE ACI....
BBP Lideri Muhsin Yazıoğlu'nun kazası hakkında çelişkili haberler ve komplo teorileri bir yana bu olay ve yaşanan süreç başlı başına bir skandallar zincirini ortaya çıkarmıştır.
1- Karayolunda bir araç zincirsiz seyahatine izin verilmezken hava taşımacılığında bir uçak yahut helikopterin düşmesi durumunda yerini belirleyecek aletler olmadan uçmasına nasıl izin verilmektedir?
2- Konuyla ilgili yetkili muhatap kurum olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nden tek bir kişinin bile açıklama yapmaması nasıl bir sorumluluk duygusu ile açıklanabilir?
3- Bir “var” bir “yok” şeklinde yapılan açıklamalar nasıl kriz yönetimidir?
4- Hani cep telefonları kapalı bile olsa baz istasyonu üzerinden tam nokta tespiti mümkündü?
5- Hani bu cep telefonlarını taşıyan kimsenin oturduğu ev bile tespit edilebiliyor ve dinlenebiliyordu?
6- Bu ülkenin komando birlikleri neden olay mahalline sevk edilmiyor? Neden komando birlikleri havadan olay mahalline indirilemiyor? İndirildi de kamuoyuna mı bilgi verilmedi?
7- Bugün bir savaş anında olsa bu tür sorunları nasıl çözeceğiz? Dağlara binlerce jandarma göndererek mi?
8- Hani bizim komandolarımız hiçbiri fiziki ve hava koşuluna aldırmaksızın her türlü sorunun üstesinden gelebilirlerdi?
9- Termal kameralar, gece ve sisli havalarda görüşe sahip askeri aletlerimiz neredeler?
10- Hani uydularımız, askeri haber alma teçhizatımız neredeler?
11- Arazi dağlık ve hava koşulları sert olabilir? Ki ister sivil savunma ekipleri ister askeri ekipler iyi hava koşullarına mı göre eğitildi ve donatıldılar?
12- 30 km karelik bir alanı üç bin kişi arasa kişi başına 10 metre kare düşer nasıl olurda enkaza ulaşılamaz?
13- Dünyanın sayılı orduları denilen bir ordunun ülkenin ortasında bir bölgeyi nasıl olursa koordinatlarıyla tespit edemez?
14- Acaba kamuoyundan gizlenen bir şeyler mi var?
15- Yoksa olay başka bir yer de meydana geldi de bu bile tespit mi edilemiyor? Ya da arama ekipleri yanlış bir yere yönlendirilip ulaşılması mı engelleniyor?
16- Mesela yaralılar hastaneye kaldırıldı sağlık durumları iyi diye açıklama yapan kişi sahiden vali mi? Yoksa haber masa başımıydı?
17- Bu haberi bir vali yapmışsa bu nasıl devlet adamlığıdır? Bu bir devlet adamıysa hâlâ görevini başında mı?
18- Bir soruna neden hem İçişleri Bakanlığı’nda hem de Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nde ayrı ayrı kriz masası kurulur?
Timetürk
Bülent Uygun'un Yazıcıoğlu ve beraberindekiler için yazdığı şiir şöyle:
“Yaşarken yüreğiniz söküldü mü yerinden
Konuşurken diliniz kitlendi mi hiç?
Yanan ateşe el uzattınız mı, kırıldı mı
Parmaklarınız teker teker?
Ciğerinize hançer saplandı mı nefes alıp verirken
Çat ayazda dondunuz mu hiç?
Kerbela'da yanarken inlediniz mi bir yudum su diye?
Bu acılar tarif değil ki, yüreğim yangın yeri gibi yanmakta
Yüreğim yangın yeri şimdi, Ne söz dinler, ne sükut eder.
Ruhum çıplak, ruhum bedensiz acısı, yanmaktan daha beter
Bu ne ateş ki, yandıkça yanmakta?
Bilen yok mu, nasıl diner, nasıl söner?
Yokluğu hançer gibi saplanmakta.
Şüphe yok, herkes Rabbin'e döner
Kekik kokulu değil artık dağlarım
Üstünde ağlamaklı yılkı atları
Biliyorum üşümeyeceksin bir daha
Çünkü üstünde Resul'ün kanatları”