danisman
Consultant
- Kayıt
- 27 Nisan 2009
- Mesaj
- 1.504
- Tepki
- 30
Dün, gece yarısı uyandım uykudan, sağa sola dönmeler sonucu, ayaklanmaya karar verdim, koridoru adımlayıp, mutfağa ulaştığımda, zaten olmayan uykumu, hepten yitiriverdim.
Balkona çıktım, çok manzarası olan bir yer değil ama yıldızları görmek bile iyi gelebiliyor insana. Oldum olası yıldızları izlerken, rahatlayan bir yapım olduğundan olsa gerek, rahatlamış bir şekilde tekrar koridor yolunu kullanarak yatağıma ulaştım, maksadım bir an evvel uyuyabilmek.
Nereden uzandım, nereden aklıma geldi, hey Allah’ım, kumanda denen zımbırtıya dokunuvermiş parmaklarım, orası olmadı, burası, burası iyi değil, şurası derken, buldum bir film, başladım izlemeye.
Duygusal komedi tarzında bir eski yapıt, çok iyi olmasa bile, kötü diyemem, izlemeye koyuldum. Bu arada, uyumaya çalışan ben, kaşla göz arasında geçivermişim mutfağa, uzun zamandır tabakta yenmeyi bekleyen çerezleri de alarak, gelmişim tekrar. Çok tatlı olmasalar da, idare ederlerdi işte, bayat filan ama eşlik ettiler film boyunca bana.
Kaç saat geçti hiç hatırlamıyorum, zaman oldukça ilerlemiş olmalı, filmi bitirdim ama benim gözler hala sonuna kadar açık, ne yapsam da uyusam diye düşündükçe, uyku kaçtı, ben kovaladım.
Aklıma bir benzetme geldi, uyku ve aşk biri birlerine benziyorlardı, kesinlikle benziyorlardı, varken kıymetini bilmeli, sıkıca sarılmak gerek, bir kaçtı veya uzaklaştı mı, eyvah, eyvah...
Saat kaç gibi sızıp kaldım ve nasıl uyudum, hiç hatırlamıyorum, sabah uyandığımda, tabaktaki çerezler bana, ben onlara sıkıca sarılmış bir vaziyette buldum kendimi.
Eh, doğal olarak böyle bir şekilde güne başlamak, çok mutlu etmemişti beni.
Zaten kim bir tabak çerezle güne merhaba demekten hoşlanır ki…
Ozan Muhammet CANDAN
grafikerler.org
Balkona çıktım, çok manzarası olan bir yer değil ama yıldızları görmek bile iyi gelebiliyor insana. Oldum olası yıldızları izlerken, rahatlayan bir yapım olduğundan olsa gerek, rahatlamış bir şekilde tekrar koridor yolunu kullanarak yatağıma ulaştım, maksadım bir an evvel uyuyabilmek.
Nereden uzandım, nereden aklıma geldi, hey Allah’ım, kumanda denen zımbırtıya dokunuvermiş parmaklarım, orası olmadı, burası, burası iyi değil, şurası derken, buldum bir film, başladım izlemeye.
Duygusal komedi tarzında bir eski yapıt, çok iyi olmasa bile, kötü diyemem, izlemeye koyuldum. Bu arada, uyumaya çalışan ben, kaşla göz arasında geçivermişim mutfağa, uzun zamandır tabakta yenmeyi bekleyen çerezleri de alarak, gelmişim tekrar. Çok tatlı olmasalar da, idare ederlerdi işte, bayat filan ama eşlik ettiler film boyunca bana.
Kaç saat geçti hiç hatırlamıyorum, zaman oldukça ilerlemiş olmalı, filmi bitirdim ama benim gözler hala sonuna kadar açık, ne yapsam da uyusam diye düşündükçe, uyku kaçtı, ben kovaladım.
Aklıma bir benzetme geldi, uyku ve aşk biri birlerine benziyorlardı, kesinlikle benziyorlardı, varken kıymetini bilmeli, sıkıca sarılmak gerek, bir kaçtı veya uzaklaştı mı, eyvah, eyvah...
Saat kaç gibi sızıp kaldım ve nasıl uyudum, hiç hatırlamıyorum, sabah uyandığımda, tabaktaki çerezler bana, ben onlara sıkıca sarılmış bir vaziyette buldum kendimi.
Eh, doğal olarak böyle bir şekilde güne başlamak, çok mutlu etmemişti beni.
Zaten kim bir tabak çerezle güne merhaba demekten hoşlanır ki…
Ozan Muhammet CANDAN
grafikerler.org