Neden hemencecik olmuyor yaa?..

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
“Mücahede olmadan mukaşefe olmaz.” (Muhyiddin İbn-i Arabi)

“Olgunlaşmadan bir şeyi isteyen mahrumiyetle cezalandırılır."
(?)

7. Bir işte en iyi olmak için ne kadar süreye ihtiyaç var?
Yurt dışında yapılan birkaç araştırmada, kendi alanında çok iyi olan insanların, mesleklerinde bu ustalık seviyesine ulaşmadan önce en az 10.000 saat sırf o işe odaklı yaşadıklarını ortaya çıkarmıştır. Normal mesai saatleriyle yaklaşık beş yılı bulan bir süredir bu.

8. Yeni bir alanda kariyer yapıyorum, çok şey veriyorum ama geri dönüş alamıyorum. Yanlış yolda mıyım, acele mi ediyorum?
Yeni bir alanda kariyer yapıyorsanız, hayatınızın yaklaşık 10 yılını gözden çıkarmalısınız. ilk yıl 10 verseniz de, bir alabilirsiniz. İkinci yıl, yine 10 verirseniz, bu defa iki geri dönüş alırsınız. Üçüncü yıl 10 vermeye devam ederseniz, üç alırsız.

Aradaki farklar aslında boşa gitmez, o alanda başarılı olunca, bir noktadan sonra bir verip on almaya başlayabilirsiniz. bu konuda akademik araştırmalar olmasa da, inanıyorum ki, bir insan 10 yıl oyunca bir alanda sürekli çaba gösterirse, o alanda gelebileceği yer, o kişinin o alandaki kapasitesini yeterince gösterir.
http://www.muminsekman.com/mumin-sekman-basariyla-ilgili-sorularinizi-cevapladi.html

“Yaratıcılık, gelişmiş toplumlarda sadece sanat, tasarım gibi alanların tekelinde değil. Yaratıcılık kavramı, estetik duyarlılıkla beraber çekirdek ailenin büyümesinde, ilkokullarda, toplumu oluşturan her adımda devreye girmekte ve bireysel gelişimin yapı taşlarından biri olarak değerlendirilmekte. Bizde ise “Çok okuma, gözün bozulur!” anlayışı hâkimdir. Bilgisiz, altyapısız kişiler, ellerindeki araçları da ancak bildikleri kadar kullanabiliyorlar. Sennett, iyi bir zanaatkârın yetişmesi için yaklaşık on bin saatlik bir deneyime gereksinim olduğunu söylüyor. Türkiye’de bu süre, birkaç aylık kurslarla karşılanmaya çalışılıyor. Sonuç olarak nicelik artıyor, ama nitelik azalıyor.”
http://www.solakkedi.com/tasarim/omer durmaz.html

"Uzaktan bakıldığında hikayenin sadece ana hatları öyle gözüküyor. Doğal olarak bu çok uzun bir koşu. Önemli olan size sunulan sınavları doğru geçmek için gösterdiğiniz efor. Bana Hollywood’dan teklif gelmeden önce NY’da 3 yıl boyunca Amerika’da yapılmış işlerden oluşan bir portfolyo oluşturabilmek için çok iş kovaladım. Bu 3 yılın ürünleri sonucunda pek çok insanı eleyip öne çıkıyorsunuz. Amerika Mendelin fasülyeleri gibi doğal seleksiyonun çok ağır olduğu bir ortam. Sanırım çok çalışmak ve hiçbir işi baştan savma yapmamak prensibi en önemlisi.

Şunu samimiyetle söyleyebilirim ki çevremde hala benim kadar çok çalışan bir tasarımcı daha görmedim. Ofisimde benim için çalışanlar bile bana bunu söylüyor."
http://www.bakdergisi.com/interviews/4/emrah-yucel

"Ben çok şeyle uğraşmayı seviyorum. Bir tanıdığım söylerdi: “Hiç işiniz olmadığında bedava çalışın, ama yine de iş yapın, boş durmayın” diye. Geçen bir ayette de gördüm bu ikazı. Ben istisnasız her gün muhakkak çiziyorum. İş olmadığı zaman da kendim için çiziyorum. Ama bunu öğrencilerime anlatamıyorum. Ödev veriyorum, bir hafta sonra, bir kapıda karalama yapıp getiriyorlar. Ama aradan tam bir hafta geçmiş! Ben de onlara diyorum, ben hepinizden daha profesyonelim, ama hepinizden daha çok çalışıyorum” diye. Ben hâlâ çiziyorum, çünkü bunda ara verdiğiniz zaman geri gider."
http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=6147
http://www.tavkulanimation.com/

Açıkcası yapılan röportajlarda Toy Story, A Bug’s Life, Toy Story 2,Cars gibi filmlerin yönetmenliğini yapmış olan Mr. Lasseter böyle bir başarı ve kazanç beklemediklerini mutluluk ve gururla dile getiriyor ve ekliyor: ‘ Başarımızın nedeni verdiğimiz emektir. ‘

İyi ama ne kadar zor olabilir ki?

Sizin için araştırdık. Meğer bu iş küçümsenemeyecek kadar özveri istiyormuş.
http://cizer.wordpress.com/2008/07/22/animasyon-filmler-nasil-yapilir/
http://www.uzmantv.com/buyuk-yapim-3d-animasyon-filmlerinde-kac-kisilik-ekipler-calisiyor

Bu Terra‘nın yapımı sorasındaki stajyerlerimden birisi olan ve sonradan Australya’ya geri dönerek orada çalışmaya devam eden Rob’dan aldığım bir soru. Her iki işte de ciddi miktarda iş çıkartmak gerekliydi. Günde 5 ile 10 saniye arasında animasyon üretme zorunluluğu herhangi bir sinema filmi temposundan oldukça farklıydı. Ve bu kadar hızlı çalışırken nasıl iyi animasyon yapılabileceğini sormuş.
Kısa ve öz cevap: Yapamazsınız.
İyi animasyon yapmak vakit ister. Bunu değiştirebilecek hiç bir iş akışı, hiç bir MEL script veya numara yoktur. Animasyon tanrıları işte böyle acımasızdır. Animatörler tecrübe kazandıkça hızlanırlar, ve bu sayede 4 yıl önce 1 haftada yapacağım bir planı belki şimdi 1-2 günde yapabilirim. Diğer yandan, o sahneyi önceden yapacağım şekilde yapmak beni artık tatmin etmezdi, çünkü muhtemelen daha iyi olabilir. Ufak detaylar ekleyecek planı hem daha kompleks hem de daha iyi hale getirirdim. Tecrübeli animatörler sadece teknik beceriler kazanmaz, animasyonu algılayış biçimleri de gelişir. Tatmin edici bir performansın nasıl oluştuğunu görüp algılayabilirler. Bunu animasyonunuza eklemek zamanınızı alacaktır. Çok azımız daha hızlı çalışabildğimiz halde animasyon kalitemizin aynı düzeyde kalmasına razıdır. Özet olarak kalite ve süre birbiriyle doğru orantılıdır. Daha iyi animatör olmak daha hızlı çalışabileceğiniz anlamına gelse bile bu 5 kat veya 10 kat hızlı olmayacaktır.
http://www.animasyongastesi.com/?p=1943

Yaptigin isi kucumsemek
Evet, benim icin yapilabilecek en onemli hata belkide isinizi kucumsemek. Ne is yapiyorsun? Cizgi Film! Hic ciddiye alindiginiz oldu mu bunu soyledikten sonra? Ben hep ‘sizin iste cok eglencelidir’ cumlesini duydum.
Cizgi film yapmak gercekten cok eglenceli ama bir o kadar da emek isteyen, disiplin gerektiren bir is. Siz ne kadar gulucuklu yorumlar alsanizda isinizi ciddiye almali asla kucumsememelisiniz.Hele maliyeti artik yuz milyon dolarlara ulasan filmleri.
Bu isi dogru yapan, bir gun bizde boyle film yapar miyiz dedirten firmalar inanin belli kurallara uyarak ortaya agiz sulandiran filmler cikartiyorlar.
‘Renderman’de render almis’ , ’300 kisi calisiyor olm’ , ‘Tek sorun para, ver bana uc milyon dolar bende yaparim’ …
Bu sozlerde gercekten buyuk birikim ve calismalari hice sayan bir kucumseme var ve inanin bu tavir bizi hicbir zaman daha ileriye goturmeyecek.
Adamlarin iki yil once cikardiklari filmdeki teknolojiyi piyasa surup bizimde onu internetten indirip crackli olarak kullanmamiz, birakin 300 kisi 3 kisi bile bir arada uyumlu calismayi becerememiz, uc milyon dolar butce edindigimizde bu butcenin minimumunu isi cikaracak calisanlara ayirmamizin alenen ortada oldugu bir sektorde ‘isi kucumsemek’in yapilacak en buyuk hata oldugu konusunda sanirim sizde benimle hem fikirsiniz.
http://yesilcamcanlaniyor.com/?p=123

“Business Insider’in ‘Angry Birds’ ile ilgili yazdıklarından yola çıkarak size bu çılgın uygulamayı yaratan şirketin dünü, bugünü ve yarını hakkında bir kaç çarpıcı bilgi verelim.

Rovio isimli bir Fin şirketi tarafından 2009 senesinde 140.000 dolar maliyetle dokunmatik ekran cihazlar için tasarlanan ‘Angry Birds’ oyunu, iki sene içerisinde bir fenomen oldu. 2003 senesinde kurulan Rovio bugüne kadar 51 adet oyun geliştirmesine rağmen hiç birinde istediği başarıyı yakalayamadı ve bir ara batma noktasına geldi.”
http://sosyalmedya.co/rovio-nasil-para-kazaniyor/
http://video.ntvmsnbc.com/basarili-online-bir-oyun-nasil-yapilir.html

Molyneux, "Fable 3'e bakıyorum ve insanları gücendirmeden oyun hakkında dürüst olmak imkansız gibi görünüyor. Fakat bir incelemeyi okurken oyunun yeterli kaliteye sahip olmadığını söyleyenlere sonuna kadar katılıyorum ve çok utanıyorum."

"Gelin görün ki oyunu 2 yıla sıkıştırmak zorunda kaldığımız için bu kadar kalitesiz olduğunu söyleyebilirim. Lionhead Studios ve ben hiçbir oyunu iki yıldan kısa sürede hazırlamadık. Bu ilk kez oldu ve sanırım son kez olacak."

"Bütün sorumluluğu ben üzerime alıyorum ve ekibin bu sorumluluğu kabul etmesini istemiyorum. Metacritic'ten alınan 80 puan benim için çok utanç verici ve bu tamamen benim utancım" diyerek açıklamasını noktalamış.
http://www.merlininkazani.com/Fable_3-haber-42509p1.html

O önyargı, başlıkta belirttiğim, "noolucak canım, iki dakikada çizersin" önyargısıydı.

Nah çizilir iki dakikada!

Tam çeyrek asır boyunca siz değerli okurlarımın beş on saniye -bilemedin üç beş dakika- bakıp geçtiği o karikatür ve çizgi romanlar için dirseklerim masaya dayalı, sırtımın kamburunu çıkara çıkara göz nuru döktüm. Bazen hiç bir şey yapmadan, hatta su içmeye, çişe gitmeye bile üşenerek, sekiz on saat boyunca bomboş kâğıtlara bakıp durduğum, hafakanlar bastıran bir gerilime, sıcağa, soğuğa, uykusuzluğa, ama en berbatı da yanlış anlaşılmaya, bazen hiç anlaşılamamaya katlanarak, her gün bir öncekinin fevkinde eserler üretmek için yürek tükettim.

Asla, ama asla iki dakikada hapşırır gibi çırpıştırılan bir şey değildi karikatür ve çizgi roman; o eğri büğrü çizgilerin ardında adanmış hayatlar vardı. Sokakları unutması gerekiyordu yeteneğine tutsak çizgi roman sanatçısının; bitmek bilmiyordu iş. Tam o haftanın (ya da günün) çizgilerini teslim ettim rahatladım derken, aklına bir sonraki günün (ya da haftanın) sorumluluğu geliyor ve huzur falan kalmıyordu.

Mozart'ın bestelerine, Yahya Kemal'in, Nazım'ın şiirlerine (hatta budalalık katsayın müsaitse) Picasso'nun resimlerine baktığında "bunu ben de yapabilirim" duygusuna kapılırsın. Beatles'ın besteleri de bu duyguyu verir insana; çünkü yalındır. Karikatür de aynı duyguyu verir; o kadar az şey vardır ki orada, sanatçı mürekkebi savurmuş, kağıdın üzerinde karikatür hasıl olmuş sanırsın.

Yok mu sahiden böyle yapanlar? Olmaz olur mu? Sürüyle.

Yıllarca çöp adamlar çizerek toplumun bu konudaki cehaletini istismar eden bir yığın şarlatanla paylaşmak zorunda kaldım dergi ve gazete sayfalarını. Onlar gerçekten de iki sigara arasında berbatın berbatı şeyler çiziktiriyor, ama toplumun genel ahmaklığıyla atbaşı bir koşutluk içinde oldukları için gerçek sanatçıya göre daha kolay kabul görüyorlardı.
http://derkenar.com/yazar/necdet-sen+noolucak-ki-canim-iki-dakikada-cizersin

Keri: Türkiye’deki fanlarınıza ve FRPNET okurlarına bir tavsiyeniz var mı? Özellikle size özenen genç çizerler için...

Todd Lockwood: Evet, sitemdeki Sıkça Sorulan Sorular kısmını okuyun. Bir dolu tavsiyeyle dolu. Belki genç çizerler için onları çevirebilirsiniz. Ama kısaca şöyle:

Yaşamınızdan çizin, kafanızdan değil. Her profesyonel referans kullanır.

Her şeyi inceleyin – din, mitoloji, ışık, jeoloji, biyoloji, anatomi, sosyoloji, astroloji, evrim, paleontoloji… Her şeyi! Evren devasa, büyüleyici bir yer. Sakın tek bir köşesine sıkışmayın– oradan çıkın ve keşfedin!

Dersler alın, her zaman profesyonellerle tanışın, eleştirilere açık olun, çalışmalarınızı paylaşın, eleştirileri kabul edin ve her parçadan daha iyi sonuç almak için uğraşın.

Google’a “Loomis Creative Illustration” yazın ve kitabı indirin. Kitap İngilizce ama paha biçilemez. Tanıdığım tüm profesyoneller bu kitaba büyük saygı duyar.

Sakın pes etmeyin.
http://frpnet.net/roportajlar/todd-lockwood-roportaji

Keri: Dijital çizim ve renklendirme konusunda bir uzman olarak yeni başlayanlara, çizerlere, illüstratörlere neler önerirsin?

Emrah Elmaslı: Özellikle çizmeyi amaç edinen ve hayatını bu şekilde idame ettirmek isteyenler bilgisayarı, tableti bir köşeye koyup her gün doğru düzgün, kağıt kalemle çizip desen tekniklerini geliştirsinler. Direk dijital ortama dalıp hüsrana uğrayan çok kişi gördüm. Eninde sonunda boyamayı öğrenirsiniz ama çizginizi ve form algınızı yeteri kadar geliştirmediyseniz yanlış çizgileri ve formları boyarsınız. Geçen zaman bir daha geri gelmiyor. Bu bence akıllarının bir köşesinde bulunsun...
http://frpnet.net/roportajlar/emrah-elmasli-ile-roportaj

“Sıradışı bir öyküm yok bu konuda ne yazık ki, çize çize buralara geldim, büyük bir keşif veya başarı öyküsü gibi bir durum yok sizin anlayacağınız. Çok çalışınca oluyor.”
http://cizgiromanokurlariplatformu.blogspot.com/2010/12/tim-hamilton-ile-fahrenheit-451-uzerine.html

http://vimeo.com/42537669#t=809

56- İlk adımla başlar:
http://muhammedbozdag.org/items_detail.asp?id=1022
83- Düzenli çalışma:
http://muhammedbozdag.org/items_detail.asp?id=1047
84- Ardışık adımlar:
http://muhammedbozdag.org/items_detail.asp?id=1048
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Türkiye'deki çizgi romanlar hep eksik ve düzeysiz. Ya konudan ya çizgiden, bir hafta olmazsa öteki hafta falso veren, istikrarsız bir romancılık furyası almış başını gidiyor. Buna ben de dahilim ama mücadele halindeyim. Şöyle film gibi, adamakıllı başlayıp adamakıllı biten romana pek rastlamadım. Galip Tekin'in bir iki romanı ve benim Kuvvacı’m, Sultan Ahmet'in Kamburu ve albümündekiler, İlban Ertem'in Milli Piyango’su, belki Nuri Kurtcebe'nin eski Gaddar’ları ise iyi birer örnek sayılabilir. Oğuz Aral'ın eski Utanmaz Adam'ları da istikrarlı birer roman örneği... Şu sıra senaryosunu baştan sona bitirip, dokümanını toplayıp, baştan sona eskizini kareleyip, sonra da kâğıda geçme disiplini ile roman yapan adam yok. Avrupa'da bu disiplin olmadan çizilen bir çizgi romanın ise hiç şansı yok.
http://www.seruven.org/roportaj.php?id=19

Çizgi roman endüstrisinde ayakta kalabilmek için hem istedikleri kalitede, hem de istedikleri sürede çizmek zorundasın. Avrupa’da şöyle derler: "İşi güzel istiyoruz", ABD’de ise şöyle derler: "İşi güzel istiyoruz ve pazartesi istiyoruz." Avrupa’daki çizgi roman albümleri 48 sayfadır ve 2-3 yılda bir çıkar. ABD’de çizerler bir Avrupalı çizerin iki yılda çizdiğini iki ayda çizer. Hem iş hayatlarında öyle, hem sanat hayatlarında. Bu tempo çabuk tüketime yol açıyor ama arkasından başka şeyler geliyor. Mesela Asteriks 50 yıldır sürüyor. Ama Süperman 1930’lardan beri, Batman 1940’lardan beri var. Batman kaybolup gitmiyor.
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=9235756

* 'Avatar'ı hayata geçirmek için neden bu kadar uzun süre beklediniz?
'Avatar'ı yapmanın hayalini 14 yıldır kuruyorum. Aklımda, bu filmle ilgili her şey çok kesindi. Ancak sinema teknolojisi buna hazır değildi. Benim aklımdakileri hayata geçirebilmek için bu yüzden beklemek zorunda kaldık. Son 4 yıldır da zaten proje üzerinde yoğun şekilde çalışıyoruz.
http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/KulturSanat/2009/11/25/14_yil_avatari_hayal_ettim
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Tasarım üretmeyi tuğla örmek gibi bir iş zanneden işverenlerle nereye kadar?

Skor

Bir tasarımcı için hiç bir zaman günde X sayıda sayfa üretebilir, hafta boyunca tam XX sayıda iş çıkardı, task kapattı şeklinde değerlindirme yapılmamalıdır. Tasarımda hız, çoğu zaman felakettir. Eli hızlı olmak ile hızlı tasarım yapmak arasındaki farkı kaçırmamak lazım. Kaldı ki bir tasarımcı haftanın 4 gününü kuluçka dönemi yaşayarak geçirip beşinci gün olağan dışı miktarda, harika işlere imza atabilir. Onun için sayı/zaman bir performans kriteri olmamalıdır.
http://www.hasanyalcin.com/tasarimci-performansi-olcumlenebilir-mi/#more-2999
 
Yukarı Alt