Sayın Aydın YAMAN, sayın Eyüp GÜLTEKİN, sayın Erkin KARATAŞ, Sayın İsmail Ev, sayın Fatih Can;
1-Lütfen bu sitede;
https://www.grafikerler.org/grafiker-grafik-tasarimci-amp-grafik-tasarim/5744-grafikerlikte-usta-cirak-iliskisi-nasil-olmali-5.html#post51903
linkindeki yazımı okuyunuz.
2-Sonra; aşağıdaki yazımı okuyunuz.
Adı ne olursa olsun bir çatı altında toplanılmalı.
Benim deneyimlerime göre Meslek Birliği daha çok müzikçilerin ve sinemacıların telif hakkını korumak üzere kurulmuş. Mesela Sezen Aksu'nun bir şarkısını herhangi bir radyo telif ödemeden yayınlayamıyor veya siz internetten bedava indiremiyorsunuz. MÜYAP bunun için var. Bir de Kemal Sunal'ın bir filmi herhangi bir TVde yayınlanınca varislerine para ödenmesi gerekiyor, işte SESAM vs. bunun için kurulmuş.
Ve devletin yasalarında veya yönetmeliklerinde Meslek Birliği konusunda Müzik, sahne ve ses sanatçıları mesleği baz olarak alınmış. Nasıl ki kağıt mendile Selpak deniliyorsa, bu sanat gurubu meslek birlikleri kanununa damgasını vurmuş durumda... Grafikerler, müzikçilerin tüzüğünün aynısını kullanmak zorunda sadece 5-6 maddesini değiştirebiliyorlar.
GESAM diye Güzel Sanatlar Meslek Birliği var, onun içinde grafikerler alt sanat dalı, bu birlik içinde ağaç oymacı, yakma resim yapan, oyma resim yapanlar da var. BU siteye girin bakın, çoğu emekli öğretmen tipli kişiler, içlerinden hiç biri ajans veya matbaada çalışmış kişilere benzemiyor. Resim öğretmeni ağırlıklı kişiler, bunlar grafikerin sorunlarını bilemez diye düşünüyorum. Belki bu kuruluşa üye olunup, seçimlerde yönetimde etkili olunabilirse grafikerler için faydalı şeyler yapılabilinir mi? Buna fırsat ve imkan verirler mi? Onların emir ve komuta zinciri, sizin-benimkine uymayabilir. Bu da bir tartışma konusudur. Ben bunu denemedim. Deneyecek varsa buyursun... (Ama Grafikerler Meslek Kuruluşunu denedim, olmadı, kan uyuşmadı...Aşağıda açıklayacağım.)
Yani konu karışık ve ilk gelen birliğini kurmuş. Yani bir Kadir İnanır gibi bir artistin bakan karşısına çıkıp meslek birliği talebini belirtmesi var, bir sinema yönetmeni Atıf Yılmazı'ın bakana ricada bulunması var, bir de filanca grafikerin dilekçesinin sümen altı edilmesi var.
YANİ SN. İSMAİL EV’in DEDİĞİ GİBİ DEVLET ÖNÜNE GÜÇLÜ ÇIKMAK LAZIM!!!!
Grafikerlerin bir kurumu var; GMK. Grafikerler Meslek Birliği, başkanı da Sayın Yeşim Demir. İsterseniz bu dileklerinizi ona da iletin. BU kuruluşa üye olmak için ya mektepli olup diploma sunacaksınız, ya alaylı olup çalışmalarınızı sunacaksınız. Yani sanıldığı gibi diplomasızlara kapıları kapalı değil. Fakat 25-30 yıldır 300-350 üyeden fazla üyesi yok gibi ve grafiker hakları için pek dişe dokunur faaliyette bulunmadıklarını bir çok grafiker dile getiriyor. Düşünün sadece bu sitede 15,000-20,000 grafiker var. Onların 15,000 üyesi olsa kimbilir ne kadar etkili hak arama mücadelesi yaparlardı. Onlar dernekler kanununa göre faaliyet gösteriyor, her hangi bir ekonomik veya siyasi yaptırım güçleri yok. Kanarya sevenler derneğine benzetmek pek de yanlış olmaz. Sendika veya meslek birliği yasalarına bağlı değiller... Ama davalarda bilirkişi olarak yer alıp hakemlik yapıyorlar. Zararlıdır demiyorum. Muhakkak yararlıdır ama sınırları bellidir, dar bir sosyetik
grafik ve reklam çevresinde faaliyet içindediler.Elit bir grup görüntüsü arzediyorlar.
DEMEK Kİ DERNEK STATÜSÜ ÇÖZÜM DEĞİL!
Sendika konusunda ise, gazetede çalışan grafikerler matbaa-gazete işçileri sendikasına dahildir, yani ayrıca bir grafiker sendikası yoktur.
Kısaca; GESAM da bir sürü görsel sanat dalı içinde, gazetelerde ise ofset ustası, mürettip (dizgici) gibi zenaat dalları içinde görülmektedirler.
Gelişen teknoloji ve sanat; grafikerleri ajans grafikeri, matbaa grafikeri, web grafikeri, açıkhava (tabela) grafikeri vs. gibi dallara ayırmış olup ortak noktaları günde 10-14 saat boyunca monitör karşısında radyasyona maruz kalmaları ve bunun neticesinde göz hastalıkları, boyun ve sırt, kol-bilek rahatsızlıkları gibi iskelet sistemi rahatsızlıkları edinmeleridir. Herkesin hakkı olan, günde 8 saat çalışmak, dini bayramlar dışında tatil yapmak grafikerlere layık görülmemektedir.
Hal böyle olunca; grafikerler sanat işçisi midir, yoksa bilgisayar emekçisi midir, sanatçı mıdır, zenaatçı mıdır, büro elemanı mıdır, tam zamanlı teknisyen midir, bilgisayar tamircisi ile aynı statüde midir, yoksa bilgisayar mühendisi ile aynı mıdır, web tasarımcı ile web programcısı aynı meslek midir, grafikerin içinde müdür var mıdır (art direktör), grafik tasarımcının fikir eseri nedir.... gibi sorular iş kanunda bile ayrıntılı olarak belirtilmemiştir, hukukçular bu konulara alışkın değildir.
Kaldı ki, grafikerler içinde bile bu konularda netleşmiş görüşler yoktur.
Bence bu konularda sendikalaşmadan önce (ki sendikalaşma artık Türkiyede çok zorlaştırılmıştır, bu tartışma ayrı bir siyasi konudur ve yeri burası değildir) Grafikerlik mesleğinin çok kapsamlı bir tanımı, sorumluluk ve ilgi alanları, mesleğin prensipleri ve ilkeleri tespit edilmeli, grafikerlik çeşitleri üzerinde tüm grafikerlerin fikir birliği içinde olmaları önce BU KAVRAMDA BİRLİK olduktan sonra, neyin ne olduğu bilinerek ORTAK DAYANIŞMAYA ve MÜCADELEYE girilmelidir. VE kesinlikle 2-3 adet hukukçu ile birlikte hareket edilmelidir. Herşey HUKUK içinde olmalıdır.
SENDİKALAŞMAK İSE ÇOK ZORDUR, MESLEK ODASI, MESLEK BİRLİĞİ gibi bir oluşum olmalıdır. Lakin; Bunun için ise çok sağlam hukukçu dostlarımız olmalıdır. Ben geçmişte hukukçu dostlarımız olmayışının acısını çok çektim!
Meslek Odası için 5000 üye gerekli diye okumuştum.
Geriye Kültür Bakanlığının iznine bağlı MESLEK BİRLİĞİ şansı kalıyor, ben ve arkadaşlarım geçmişte bunu denedik. Bunun çıkış noktası ise GRAFİKERLERİN SANAT ve FİKİR ESERİ SAHİBİ olması…
Yukarıdaki MESAM , MÜYAP ve GESAM örneğindeki gibi…
Adı ne olursa olsun önemli değil, maksat bir olmak, birlik olmak… Amaç bağcı dövmek değil, üzüm yemek…
Arkadaşlar;
Ben meyveyi tek başıma yemek istemiyorum. Yaşım 52 ye geliyor. Bu yaştan sonra makam, mevki ve ikbal peşinde değilim. Meyveleri birlikte toplayalım, birlikte yiyelim diyorum.
Oğlum 1993 doğumlu, bu siteye üye, lisede
grafik bölümünde okuyor.
Okulda eğitim berbat. Piyasada şartlar kötü.
Oğlum ve oğlum gibiler için uğraşıyorum, gençler için...
Gençler bir anlasa... En büyük meyve o...
Bunu anlayan gençlerle meyve ağacını sallamaya başlarsak, meyve toplamaya gelecek diğer gençler de gelir ve ağaç epey bir silkelenmiş olur. Çokça da meyve toplanır.
Armut piş ağzıma düş diye ağacın altında elimiz kolumuz bağlı beklersek meyveyi başkaları yer.
Ben sinemaya gitmiyorum, gezmiyorum, tozmuyorum, bu konuda yazıp çiziyorum. Hakkımda açılan dava ve suç duyurularına tam 7 defa savunma yazdım ve hala da yazıyorum. Benim adım Hıdır, benim tek başıma yapacağım budur !
Taşın altına elini koy diye niçin diyoruz?
Timur karşısında Nasrettin Hoca gibi beni yalnız bırakma, diye niçin diyoruz?
Sabırla koruk helva olur diye niçin diyoruz?
Varamaz isek de yolunda ölürüz diye niçin diyoruz?
Emek çekmeden yemek yemek isteyenler oldu diyoruz... Araba devrilince yol gösteren çok oldu diyoruz... Niçin?
Hadi lumpenleri, cahilleri, eğitimsizleri, bilinçsizleri, dalgacıları, adam sendecileri, tuzu kuruları kenara koy...
Devrimcileri, ilericileri, demokratları, sosyal demokratları, aydınları, münevverleri, idealistleri, zulme karşı koyanları, emeğine ve göz nuruna sahip çıkanları, milliyetçileri, ulusçuları, yurtseverleri, inananları, inançlıları, kul hakkına riayet edenleri, güce değil hakka tapanları nerede bu grafikerlerin?
Kısaca siyasi ve felsefi inancı ne olursa olsun, zulüme ve haksızlığa karşı çıkanları nerede bu grafikerlerin?
Her grafiker kendine bu soruyu sormalı...
Bu konuda çaba sarf edenlere destek olunmalı, birlik yolunda herkes üzerine düşeni yapmalı. Ucunda ölüm yok...
Tarlada bile imece usülü çalışılır. Çorbaya kaşık banmak isteyen çorbaya tuz koymalı...
Yoksa koyun koyuna yaşayıp çobanın kavalını dinleriz.
Eğitim diye ısrar eden arkadaşlara katılıyorum. Yukarıda linkini verdiğim yazıda mektepli grafikerlerin de kötü eğitim sisteminin kurbanı olduğunu belirttim, eğer okuduysanız…
Grafikerlerin bu hale gelmesinin sebebi teknolojiyi yakalayamayan ve çağdaş
grafik eğitimi veremeyen, üniversite, yüksek okul ve liselerimiz ile bu durumdan rant sağlayan geri kafalı eğiticiler (İsmail Ev bunlara kızmakta çok haklıdır) ile onların okul dışındaki özel dersane vs gibi bu boşluğu kendi kafalarına göre dolduran menfaat çevreleridir.
Buna ilave olarak, insanımızın genelini eğitemeyen belki de özellikle eğitmeyip cahil kalmasından fayda uman iç ve dış kötülük odaklarıdır ki, bunlar cahil-eğitimsiz fakat paralı patron modeli geliştirerek grafikerlerin (ve her tür çalışanın) başına musallat etmektedirler. Bu ise dış odakların
“cahil zengin ile eğitimli yoksul oluştur ki, kolay yönetesin” politikasının bir ürünüdür. Sonra da bu kişileri satın alma ve aptallaştırma uygulaması gelmektedir.
Her işin başı eğitimdir ama, biz grafikerler olarak milli eğitimi düzeltmeye kalkarsak yanlış noktadan başlarız ve gücümüzü aşarız. Önce grafikerleri yukarıda belirttiğim ortak paydalarda birleştirip, sonra milli eğitim ve çalışma bakanlıkları ile, sonra adalet bakanlığı, üniversiteler, kültür bakanlığı ve YÖK ile oturup konuşarak mesleğimizin doğru tanımlarını ilgili yasa ve yönetmeliklere geçirmeli, daha sonra da ideal
grafik eğitiminin yolunu göstermeliyiz. O zaman işe yaramayan hocaların yerini sizler bizler gibileri alabilir.
BU olursa çok tartışılan alaylı-mektepli ayrımını da kaldırırız, her alaylının kapı gibi sertifikası olur. Alaylılar içinde duayen seviyesine ermişler okullarda derslere girer…
İşte o zaman "her yerde her işte hep beraber" oluruz ve "ballı incirleri hep beraber" yeriz. O zaman yok olur "ekonomik kriz". O zaman kalmaz ortada keriz.
Sayın İsmail Ev dostumuzun illa da devlet demesi çok önemlidir. Devletin kapısına arkamızda bir sürü kişiyle gitmek var, bir de Nasrettin Hoca gibi Timur’un karşısında zayıf ve güçsüz bırakılmak var… Ben buna yakın acıları geçmişte yaşadım. Hainlere demokrat davranırsanız, hoş görü gösterirseniz sırtınızdan vuruyor. Belli bir otorite ve disiplin şarttır. Bu da kısmen gizliliği zorunlu kılar. Demokrasiyi anarşiye çevirmek isteyen sorumsuzlar ile, disiplini faşizm diye niteleyen nifakçılar başkanı yönetmeye kalkıyorlar. Eşitlik adına bilenle bilmeyeni bir etmeye çalışıp mücadeleyi sekteye uğratıyorlar.
Bunların olmaması için ve daha sağlıklı yapılanma için nasıl bir plan proje yapılması gerektiğini İsmail Bey biliyorsa açıklasın. Burada açıkça ifade etmek istemiyorsa özelden yazsın. Ama benim bildiğim tek şey bağlayıcı olan tüzüktür ve bu tüzük herkese açık olarak sunulup onay alınması gerekir.
İsmail beyin gizli oturum teklifine karşı ben derim ki;
Bu hareket önce ez 50-100 kişinin desteğini açıkça almalıdır ve şimdi sizler gibi 3-5 değerli kardeşimizin ben de varım demesi yeterli değildir… Bu destek için önce kamuoyuna açık olunmalıdır. Zaten bu sitede yapılan budur.
Site sahibi Ömer Yıldız beye, buna izin verdiği için teşekkür borçluyum.
Yeterli miktarda grafiker desteği sağlandıktan sonra ince detaylar ve hareket tarzı için, hareket şekline ait sır sayılacak şeylerin rakiplerin eline geçmemesi için kapalı kapılar ardında stratejik ve taktik toplantılar elbette yapılmalıdır. Bunlar kamuoyuna açık olmamalıdır.
Hükümetten veya bürokrasiden yakın kişiler bulunmalı, onlara bu hareketin hayırlı bir iş olduğu anlatılmalıdır. Ankara’ya gidip gelinmeli, epey masraflara katlanılmalı, bunun için bütçe oluşturulmalı, finansman ve masrafların yük olmaması için ise üye veya destekçi sayısı fazla olmalıdır.
Ama bunlara gerek yok, kapalı kapılar ardında bu işi ben kolay ve çabuk hallederim, param da var, çevrem de var, gücüm de var, diyen varsa buyurun yapsın. Ama grafikerleri köle etmeden...
Ben sadece grafikerlerin herhangi bir parti veya herhangi bir ideolojinin emir ve baskısı altında olmadan, sadece meslek onur ve haysiyetleri ile maddi ve manevi menfaatlerini yüksek tutmaları kayıt ve şartıyla bu harekete destek vermelerini bekler ve tavsiye ederim. Hiçbir siyaset, tarikat veya aşiret bu harekete damgasını vurmamalıdır. Aksi takdirde bu bir meslek örgütü olmaz. Saz yine aynı saz teller değişti, yumruk aynı yumruk eller değişti şekline gelir ki bu da kabul edilemez bir durumdur.
Ortak payda grafiker hakları ve grafiker hukuku olmalıdır, aynı istiklal harbi öncesi müdafaa-i hukuk (hakların savunulması) dernekleri gibi…
Tekrar ediyorum bu birlik; sanat ve zenattin ayrılması için değil, iç içe geçirilip tek vücut olarak harmanlanması için, alaylı-mektepli ayrımının yok edilip hepsinin bilgiye ve belgeye kavuşturulması için, daha verimli grafik eğitimi için, grafikerlik mesleğinin ilke ve sınırlarının tespit edilmesi için, haksızlıkların önüne geçilmesi ve mesleğin ve meslektaşların yüceltilmesi için, kısaca grafikerler üzerindeki zulmün kaldırılması için gereklidir.
Dileyen özelime yazabilir. Saygılarımla.