Grafiker veya Reklam Ajansı Niçin Emir Eri Olmaktadır?

Grafiker veya Reklam Ajansı Niçin Emir Eri Olmaktadır?


  • Toplam katılım
    118

akifkama

Üye
Kayıt
18 Mart 2008
Mesaj
74
Tepki
20
müşterilere veya beklentileri olan kişi ve kuruluşlara tasarım çalışması yapıpta yaptığı çalışmanın ne anlama geldiğini sözle ifade edemeyen ve etsede karşısındakini etkileyemeyen grafikerlerin eseridir. Bu arada evet her güzel sanatlar grafik bölümünden mezun olana okullu diyebilirsiniz. ama nice alaylı yetişenler var ki okulludan daha da bilgili ve pratik. genelleme yapmıyorum yanlış anlaşılmasın.
ben de alaylı yetişenlerdenim ve 9 yıldır bu mesleğin içindeyim. kendimi hep eksik olarak düşünürüm. çünkü kendimi tamamlamak bilgili olmak daha çok ve farklı bilgilere sahip olmak böyle mümkün oluyor. grafiker bence herşeyi bildiğini sanmayacak....

saygılarımla
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Değerli arkadaşlar;

Görüyorum ki;

A)İşsizlik,
B)Bilinçsiz olarak mesleğe girenler
C)Kendini grafiker veya Ajans sahibi sanan kişiler,

maddeleri en çok oy almış.

Arkadaşlar bu ankete bir madde daha eklenmelidir;
Devlet bu konuda ilgisiz ve kayıtsız kalmaktadır.

Bu madde eklenmelidir, niçin?

Arkadaşlar bu şikayetler Patagonya Cumhuriyetinde olmamaktadır. Türkiye Cumhuriyetinde olmaktadır.

Eğer siz bir eczane açacaksanız Eczacı birini bulup onun üzerine dükkan açmalısınız. Eğer otomobil boya ve kaporta servisi açacaksanız , ustalık belgesi olan biri üzerine bu servis açılmalıdır, devlet bunu böyle söylüyor.

Eğer bir büfe açacaksanız; tost makinanız, buzdolabınız olmalı, sattığınız gıda malzemeleri taze olmalı vesaire... Ya belediye, ya sağlık bakanlığı... illa devletin yetkili bir organı sizi denetliyor...

Ama iyi denetliyor, ama kötü denetliyor.

Arabanızın bile bir ruhsatı var, şöforün bile bir ehliyeti var...

Allahını seven söylesin; hangi grafikerden ne belgesi isteniyor, hangi reklamcı kime ve neye karşı sorumlu?

Bunun yaptığı tasarım grafik tasarım mı, bunun yaptığı reklam gerçekten reklam mı diye kim inceliyor, kim denetliyor? Müşteri mi? Müşteri memnun olmazsa kime şikayet edecek? BU belli mi?

Eskiden Osmanlıda saraçlar çarşısında çantacılar, bakırcılar çarşısında bakırcılar, kunduracılar çarşısında kunduracılar yer alırmış. Kötü ayakkabı yapanın yaptığı pabuç dükkanın damına atılırmış. Pabucu dama atıldı deyimi ordan gelirmiş.

Kusurlu mal üreten bir daha o mesleği icra edemezmiş.

Şimdi berbat bir grafik tasarım yapan grafikere, reklamı etkili olmayan malı sattırmayan veya imaj yaratmayan bir bir reklamcıya kim sen kusurlu mal üretiyorsun diyor? Kim?

Devlet sadece vergi almasını biliyor. Yeni berbat reklamcılar türesin, yeter ki iş yapıp vergi versin. Devlet bunun derdinde.

Güzel sanatlar fakülteleri her yıl 20-30 grafik tasarımcıyı mezun ediyor, oysa tasarım öğretmeyen özel kurslar her iki ayda 500 ila 1000 kişiyi piyasaya salıyor.

Sadece grafik programı öğreten dersaneler niçin YANILTICI OLARAK grafikerlik kursu veriyoruz diyorlar da grafik temel programları dersi veriyoruz demiyorlar. Niçin tasarım dersi vermediklerini söylemiyorlar?

Matbaalar grafik tasarıma para almıyoruz, yeter ki broşürünü biz basalım diyorlar.

3 aylık kurs mezunu genç grafiker diye kartvizit bastırıyor.

Bütün bunların nedeni sadece işsizlik midir?

Eğer işsizlik tek veya en büyük nedense niçin cadde ve sokak kenarlarında bu kadar rahat beyaz kadın ticareti ve uyuşturucu ticareti yapılamıyor?

Ama grafik ve reklam ticareti bu kadar kontrolsüzce ve ahlaksızca yapılabiliyor...

Nedendir?

Devlet grafikerlik ve reklamcılıktaki bu kepazeliğe niçin karışmıyor. Eğer alan memnun satan memnun diyorsa fuhuş ve uyuşturucu sektöründe de alan memnun satan memnun, ona niye karışıyor?

Oto boyacısına niye karışıyor da broşür boyacısı olan grafikere karışmıyor?

Düşünün;
Niçin BİLİNÇSİZ OLARAK MESLEĞE BU KADAR KOLAY GİRİLEBİLİYOR maddesi çok OY almış bu ankette?

Evet soruyorum; niçin bu kadar kolay ve bilinçsiz girilebiliyor bu mesleğe?

NİÇİN kendini grafiker veya reklamcı sananlar MADDESİ BU KADAR OY ALIYOR?.

Bilinçsiz olarak bu mesleğe girmek NEDEN BU KADAR KOLAY? Ve niçin BİLİNÇSİZCE GİRİLİYOR? BUNA KİM İZİN VERİYOR? Ve buna kim DUR DİYECEK?

Niçin kendini grafiker veya Reklamcı sananlar BU MESLEĞİ BU KADAR RAHAT ve SORUMSUZCA İCRA edebiliyor?

Üniversiteler nerededir?
Grafikerler Meslek Kuruluşu Nerededir?
Devlet nerededir?

Mesele işsizlik değildir.
Mesele KURAL KOYUCU ve DÜZENLEYİCİ OLARAK BİLDİĞİMİZ DEVLETİN, PARLAMENTONUN bu KONUYU GÖRMEZLİKTEN GELMESİDİR.

PAHALI VE LÜKS GRAFİKERLER BU KONUYU DEVLETE GÖSTERMEMEKTEDİR.

ÇÜNKÜ ONLAR DA KENDİLERİNİN SOSYETEYE HİZMET EDEN PAHALI GRAFİKERLER OLARAK KALMALARINI İSTEMEKTEDİRLER. KÖTÜ GRAFİKERLER UCUZ İŞ YAPSINLAR Kİ; ONLARA DA İŞİN KAYMAĞI DÜŞSÜN. OYUN BUDUR !!!!


Grafikerler Meslek Kuruluşu tüm grafikerleri değil, azınlık ve elit bir grup grafikerin hakları ile ilgilenmektedir.


Bundan Türk Grafik sanatı zarar görmektedir, küçük ve orta sermayeli reklam verenler kaliteli reklam hizmeti alamamaktadır.


İyi grafik tasarım ve iyi Reklam; sadece çok büyük ve zengin firmaların emrinde olmak durumunda kalmaktadır.


BU da orta sermayeli reklam verenin kültürel olarak reklam cahili kalmasına da neden olmaktadır. Kötü reklama para ödemek durumunda kalmaktadır. Hatta kendi şurasını böyle, burasını şöyle yap diyerek yaptırdığı tasarıma bile para ödemek durumunda olmaktadır. Grafiker sadece emir eri ve uygulayıcıdır.


Olay, tam bir kepazeliktir. Doktora nereden ameliyat yapılması gerektiğini söyleyen bir hasta gibidir. Veya eczacı kalfasından kalp ameliyatı bekleyip, pansuman parası ödemek gibi traji-komik hadiselerle dönüşmektedir.


Arkadaşlar;

Kimse yüksek oy vermiyor ama Grafikerler Meslek Birliğinin olmaması bu fenalıkların serbestçe oluşmasını ve dolaşmasını sağlamaktadır.



GRAFİKERLER SAHİPSİZDİR !!!!


Mesele kültürsüzlük ve bilinçsizliktir.

SON SÖZ; Grafikerlik mesleğinin ilke ve sınırları tespit edilmelidir.

Lütfen bu ankete katılınız, yüzlerce arkadaşımız katılmalıdır.
Lütfen ayrıca görüşlerinizi yazınız...

Saygılarımla.
Faruk ÇAĞLA
 

Arzu ULUIRMAK

Art Director
Kayıt
22 Nisan 2008
Mesaj
993
Tepki
14
Ben bu maddelere on madde daha eklerim.. Birini seçmek doğru gelmiyor bana hepsi birbiriyle ilintilidir...
Şöyleki;

Bilinçsizce bu mesleğe adım atmaya kalkan işsiz gençler, grafiker olacaksın diye kandırılacakları mac operatörü fabrikalarına gidip kayıtlarını yaptırırlar.. Bir kaç ay sonra sen grafikersin evladım gazını aldıktan sonrada piyasaya girerler, bu gençler kendilerini grafiker yada ajans zannederek başlarlar görsel kirlilik yaratmaya, bu insaların grafkerler meslek birliği gibi bir topluluğada ihtiyacı yoktur... Neden olsun ki, ne işe yarayacak değil mi? Nasıl olsa onlar bu işi biliyorlar... Grafikerler... v.s v.s...

Ben mesleğimizin ayaklar altına alınmasından kimi sorumlu tutarım...

1) Koyun gibi güdülmeyi seçen meslektaşlarımı...
2) Bu mesleğin önemini henüz kavrayamamış olan devleti...

Önce eğitim, önce kültür, sonra grafikerlik...

Saygılarımla..
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Arzu Uluırmak

xxxxxxxxxxxxxxxxxx

BU ÇOCUK ŞIMARIK..
Hayır bence ailesi tarafından şımartılmıştır.

Bu MİLLET CAHİL !
Hayır devlet tarafından cahil bıraktırılmıştır.

KoYUN GİBİ GÜDÜLMEYİ SEÇMİŞLER...
Hayır koyunlaştırılmışlardır.

UYUYORLAR !
Hayır uyutulmuşlardır!

SATILMIŞLAR...
Satın alınmışlardır!

ÇARE?
Memnun olan çare aramaz. Memnun olmayanlar çare arar!

GRAFİKERLER MESLEK BİRLİĞİ?
Memnun olmayanlar için çaredir. Birlik olmak çaredir!

DEVLET?
Arzu hanım yerden göğe kadar haklıdır.
 
Kayıt
9 Eylül 2008
Mesaj
22
Tepki
0
İşten anlayan kaliteli müşteri temsilcileri olsa, müşteriyi aydınlatsa, işten anlayan grafiker müşteriyi yönlendirebilse bu sorun bir parça çözülmez mi?
AYNEN KATILIYORUM .. İŞSİZLİK Bİ NEDEN TABİ AMA RESMEN KULLANILIYOSUNUZ VE KENDİNİ FAZLA BİŞEY ZANNEDENLERDE OLLMUYO DEĞİL.İLGİNÇ YANİ. NE DESEK NE YAPSAK DÜZELİR Kİ.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@invincible


Grafikerlerin haklarını savunacak bir bir meslek birliği kursanız düzelir.
Ağlamayan çocuğa meme yok. Zulme karşı savaşmayana da rahat yok. Tek tek kibrit çöplerini kolay kırarsın al eline 30 tane kibrit çöpü, hepsini birden aynı anda kırmaya kalk kırabiliyor musun...?
Birlik olmayan yerde dirlik olmaz.
Grafiker günde kaç saat monitöre bakıyor? Gözler ne oluyor? Kaç saat ekran karşısında oturuyor? Boyun ve sırt ne oluyor?
Fazla mesai alıyor mu?
Bir A4 broşür yapıyor, parasını alıyor. 1 ay sonra aynı broşürünü bir başka matbaanın grafikeri afiş yapmış, bill-board yapmış.. Ya bu benim eserimdi diyebiyor mu? Müşteri parasını verdi kardeşim, istediğine istediği şekilde yaptırır diyorlar di mi? Öyle diil işte...
Koyunlar otlasın bakalım.Sürüye devam. Kaval ne güzel uyutuyor di mi?
Her gün bir koyun kaybolsa kimin umurunda?
Kibrit çöpünü unutma.
 
Kayıt
9 Eylül 2008
Mesaj
22
Tepki
0
@farukcagla

doğru bi yerde haklısınız.. belki bu sitede bi topluluk birlik sağlarıs da buna bi çare bi engel olurus. umarım bunu yaparıs
 

Sedat Gül

Graphic Desing
Altın Üye
Kayıt
18 Temmuz 2008
Mesaj
2.054
Tepki
141
@farukcagla

size sonuna kadar katılıyorum üstadım, ne yazıkki her meslekte olduğu gibi
bizim mesleğimizinde ...... çıktı

hayattı ya teferrüatla yada sonuçlarıyla yaşarız
bizler ne yazıkki sonuçla yaşamamız gerekiyor, çünkü teferrüatla
uğraşacak kadar rahat değiliz.

saygılar
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
hayattı ya teferrüatla yada sonuçlarıyla yaşarız
bizler ne yazıkki sonuçla yaşamamız gerekiyor, çünkü teferrüatla
uğraşacak kadar rahat değiliz.

xxxxxxxx

1-Hayatın teferruatlarını (detaylarını-ayrıntılarını) yaşamayan milletler (uluslar-kavimler) sadece sonuçlarını yaşarlarsa kendi markalarına, kendi ürünlerine sahip olamazlar. Başkalarının bulduğu sonuçları kabullenirler.

2-Bu nedenle Türkiye'de Renault, Opel, Hyundai, Toyota marka otomobil vardır da Osman markalı bir araba yoktur. Mesela Pelin markası otomobile ne güzel yakışır ama %100 Türk gücü ile üretilmiş saf kan Türk otomobili yoktur. Murat, Şahin, Doğan , Kartal filan biyorsunuz FIAT kuşlarıdır, sadece adı Türk kuşudur.

3-Yılanın yerde sürünmesine bakıp tren yapma detayını düşünemeyen bir millet, başka milletlerin yaptığı treni satın alır ve böylece sonucu yaşamış olur.

4-Uçan kuşun havada süzülmesini izleyip uçak teknolojisini kafasına takmayan bir kişi, uçağı icad etme teferruatına (detayına) kendini veremezse uçak icad edemez.

5-National Geographic veya Animal Planet adlı tabiat-doğa dizilerinde elin Fransızı, İngilizi, Norveçlisi her türlü hayvanın, böceğin, çiçeğin hayatını inceliyor ve devletine rapor ediyor. Devlet bunlara bu teferruatlar için para ödüyor. Bizde olsa adama deli derler. Çünkü bize o filmleri seyretmek daha kolay geliyor.

6-Siz hiç Afrika'da safari fotoğrafçısı olup aslan kaplan fotoğrafı çeken Türk fotoğrafçısı duydunuz mu? Ya da köpekbalıklarının arasına dalıp onları filme çeken Türkiyeli bir kameraman gördünüz mü? Ama Türk vatandaşı olarak olimpiyatlarda koşan zenci bayanı gördük değil mi?

7-Peki tüm bunları alt alta toplarsak; teferruatla (ayrıntıyla) ilgilenenlerin elde ettiği sonuçlar mı üstün ve değerlidir? Yoksa teferruatla ilgilenmeyip sadece sonuçlarla ilgilenenler mi daha üstün noktada olurlar? Bence teferruatla ilgilenenler daha zengin ve isabetli sonuçlara ulaşırlar ve bunun bir kısmını paylaşırlar.Diğerleri ise o paylaşılan kadarını aval aval seyrederler. Kaval eşliğinde...

8-Peki niye teferruatla (detayla-ayrıntıyla) ilgilenmeyiz, istesek de ilgilenemeyiz? Ve niçin maalesef (esefler olsun ki) diyerek ilgilenemediğimize hayıflanırız (üzülürüz), niye? Çünkü zaman fakiri edilmişizdir ! Nasıl? Şöyle;

9-Uyku dışındaki tüm zamanımızı neredeyse çalışmaya ve aç karnımızı doyurmaya ayırmışızdır. Çünkü birileri BİZİ KARINTOKLUĞUNA ÇALIŞMAYA MECBUR ETMİŞTİR.Mesela esnafımız sabah 8.00 de dükkan açar gece 23.00 de kapatır. Günde 15 saat işinin başında duramazsa 3 çocuğunun masraflarını karşılayamaz. Karısının yüzünü ya sofrada ya yatakta görür. Çocukların yüzünü ise sadece pazar sabahları...

10-Grafikerlik de böyledir. Maaşlı olarak bir işyerinde 4-5 yıl düzenli olarak çalışan bir grafiker çok ama çok azdır. Sabah 9.00 akşam 18,00 çalışan grafiker hemen hemen yok gibidir. İnanmayan gitsin baksın, bir grafiker sabah geldiğinde makinasını açar. Ancak yemek molasında, veya mutfağa çay almaya giderken gözünü monitörden ayırır. Bunun dışında bir grafikçiyi ister harika tasarımlar yapsın ister berbat, ister uygulama yapsın ister montaj... hep beyaz monitör ışığına dikatli dikkatli bakarken görürüz. Akşam tam çıkacakken ya yeni bir iş gelir, (özellikle o saatte gelmesi ayarlanmıştır), ya da şunu da bitir de git denir. Kimse gözün ağrıdı mı belin tutuyor mu demez. Hele hele tasarım gücün, yaratıcılık motivasyonun kaldı mı demez, çünkü... Onlara göre grafiker tasarımcı değildir ki... Kürek mahkumu gibi bilgisayar işçisidir... kurslar niçin 2 ayda grafiker yetiştiriyor sanıyorsunuz? Kürekteyken biri ölürse yerine hemen diğeri geçsin diye..

11-Dünyada hiç bir meslek, mesela bankacı, mesela hesap uzmanı, mesela bilgisayar mühendisi bu kadar çok monitöre yapışıp kalmaz. 2 saat arayla kalkar biraz dolaşır gelir. 15 dakika kahve molası verir. İş yerinin terasında kısa sohbetler eder, gülüşür, şakalaşır... Kimse de dön işinin başına demez.

12-Mesela bankacı 9.00-17.00 arası çalışır. Bu süre içinde kesintisiz monitöre bakmaz, bir saat-2 saat monitöre bakmak zorunda değildir. Müşterilerle konuşur. Not alır. Kağıt alır verir. Tuvalet ihtiyacı için yerinden kalkar ama, 2 saatten fazla fazla mesaiye kalmaz. Fazla mesai saat ücreti normalin 2 katı fazladır. Kısaca 10 saat 14 saat monitöre sürekli bakmak zorunda değildir ve en önemlisi işi bitirmek ve panik olmak diye bir derdi yoktur. Oysa bütün panik sıranın kendisine bir türlü gelmediğini düşünen banka müşterilerindedir. Siz hiç panik olmayan sakin sakin iş yapan grafiker ile panik olan müşteri gördünüz mü?Birileri hep daha hızlı, daha çabuk diye grafikere panik yaptırırır.

13-Demek istiyorum ki, grafiker hem bedenen yıpranır, hem de stres altında yıpranır.

14-Grafikerler birlik olmazlarsa daha çoook yıpranır...

15-Her kavim müstehak olduğu (hak ettiği- layık olduğu) idare şekli ile yönetilir...
Zulmü görüp de konuşmayan zulümden yanadır.
Ki onların gözüne perde inmiştir, duyar da anlamazlar, bakar da görmezler...

Saygıyla.
 

Sedat Gül

Graphic Desing
Altın Üye
Kayıt
18 Temmuz 2008
Mesaj
2.054
Tepki
141
@farukcagla

bu değerli bilgi ve tecrübenizi bizimle paylaştığınız için
sonsuz teşekkürler :)
 
Yukarı Alt