1- Soz konusu meslek birliginin her konuda belirleyici karar almasini, her seyi
duzeltmesini beklemek, safliktan da ote, imkansiz bir durumdur. Zira, buna ne
yasalar, ne devlet ne de bizzat uyeleri yetki verecektir.
Ama ... meslek birligi, bir cikis noktasi, bir
lokomotif gorevi gorebilir. Kurumlar arasi koordinasyona da yardimci olur
elbette. En azindan, iyi niyetli beklentimiz, bu yonde olmalidir.
Boyle bir koordinasyonun pratik acidan nasil olabilecegini de ...
beklerim. Yani strateji, nasil olacaktir? Hangi kurumlarla, nasil bir isbirligi
ve karsilikli gorus alisverisi yapilmalidir, bunun icin, en azindan, bir yol
haritasina ihtiyac duyulacaktir.
2- Meslek birliginin, bir cok akraba disiplini takip ederek sanat politikalari
konusunda da soz sahibi olabilecegini .... Bu, mumkun olabilir
olmasina da, meslek birliginin mevzuat ile cizilmis sinirlarini bir hayli
asar... Boyle bir isleve sahip olabilmek icin, yukarida belirtilen isbirligi
cercevesinde, bir koordinasyon kurumu ihtiyaci da ortaya cikacaktir.
3- Tasarimci, yeni bir seyler ogrenebilme yetenegi ve becerisine sahip degilse,
zaten tasarimci da degildir. Sokrates'in idama gitmeden once saz calmayi
ogrenmek istemesi gibi... Amerikali bir cizgi romancinin, sirf Fas'ta gecen bir
cizgi romani daha iyi cizebilmek icin bes sene Fas'ta yasamasi gibi...
Kendini gelistirmeyen kisi, egitemez ve ogretemez. Yenilikleri anlayamaz.
Kendisi de surekli bir ogrenme sureci icinde olmalidir. Turkiye'deki grafik
tasarimcilarin en buyuk sorunu budur. Ogrendikleri ile yetineceklerini
zannetmektedirler. Pratik olarak bir iki ornek vermek gerekirse: Macintosh'dan
baska bilgisayar kullanmayanlar vardir. Mac'e, elitlik ve asalet vehmederler
(Mac'in anavatani ABD'deki durum ise tam tersidir). Dogru olmasina dogrudur ama bu sekilde olusan talep, Turkiye'deki mac arzini da etkilemektedir. Bilgisayari gectik, bir cogu, eline kalem alip bir-iki desen dahi ciziktirmez. Cizilen her sey, para getirmelidir. Yillarca Freehand kullanmistir, gun gelip Freehand
programinin artik uretilmeyecegini ogrendiginde, sudan cikmis baliga doner;
vesaire, vesaire...
4- Genel anlamda katilmakla birlikte, temelde ve pratikte katilamayacagim,
... ise "Bir kurumun yeterli olabilmesi icin yetkinligini kanitlamis
olmasi"dir.
Bu tezinizi cok genel ve yalin bir dunya gercegi olarak sunuyorsunuz sanirim.
Zira, Turkiye sartlarindaki uygulamanin boyle olmadigini bilmeniz gerekir.
.... Her seyden once, Turkiye'nin sosyolojik ve kulturel gelisim sureci,
buna izin vermemektedir. ....
...
Kurumlarin en ustundeki kurumlara, anayasanin bizzat kendisine, anayasal
kurumlara bir bakalim: Demokratik olmasi beklenen bu yapilarin toplumun
demokratik dinamikleri ile olusmadigi, tepeden inme bir yaklasimin sonucu ortaya
ciktigi, malumdur. Toplumun demokratik taleplerinin, en azindan baslangicta bu
kurumlari ortaya cikarmadigini biliyoruz. Cunku tarih disiplini, bize, bu
toplumun dogal gelisim seyrinin bu yonde olmadigini, zamanin birinde, demokratik katilimin onunun tikandigini ve bu surecin gunumuze kadar geldigini
ispatlamaktadir.
Dolayisiyla, "kontrollu kendiligindenlik" tezinin, bu noktada islemeyecegi
asikardir. Ya kontrolsuzdur ya da cok sIkI bir kontrol altindadir.
Ornek ... tabip odalarina gelince... "Firsat esitsizligi" faktorunu
hic dikkate almadiginizi goruyorum. Bir tabip odasini elbette tip doktorlari
olusturur. Doktorluk da uzun bir egitim surecinin sonucudur. Bu uzun ve pahali
egitim surecine katlanamayan ise ne kadar bu alanda yetenekli olursa olsun,
elenmektedir. Basarili bir doktor olmasinin onune, maddiyatla bir set
cekilmektedir. Elbette burs muessesesi, bunun icin vardir ama ondan once arka
planda baska bir surec islemektedir. Bir insanin doktor olma sureci, tamamen,
liseden sonraki universite secme sinavinda mi baslamaktadir? Ilkogretimdeki
ogrenme surecinde, henuz bir yon tayin edememis iken, bu insani doktorluga dogru tesvik eden faktorler nelerdir? Kac fakir cocuk, kendilerini kusatan yoksulluk cemberini yarip bu yone dogru atilim yapabilmektedir? Bu mucadelede basarili olamayanlar ne olmaktadir? "Safra" olarak disariya mi atilmaktadir?
Sonuc olarak, refah toplumlarinda ve demokratik taleplerle belirlenen kurumlarin
yerlestigi cografyalarda, bahsettiginiz tezi de iceren surec, saglikli bicimde
isleyebilmektedir. Ama Turkiye henuz bu refah (gonenc) seviyesine ulasabilmis
degildir. Futbol, bizi aldatmasin!
Dolayisiyla, bahsetmis oldugunuz kurumsal yetkinligin saptanmasi ve bunun,
uluslararasi oteki kuruluslarla saglikli bicimde mukayese edilebilmesi icin
gerekli ve yeterli sartlar, su an icin olusmamistir. En azindan, gercekten
olusmus olsaydi, bunca insanin, iyi bir universite egitimi icin yurtdisina
gitmesi gerekmezdi diye dusunmek gerekiyor (Boylece, beyin gocune de kapiyi
araladik).
5- ...
Elbette sadece bilimsel disiplinin degil, sanat disiplininin de bu yonde
harmanlanmasi gerekir. Cunku bilim ve sanat insan gelisiminin iki onemli
kapisidir.
...
Grafik egitimi konusunda .... Evet, gercekten
bu kurslar, herkesin grafik ve grafige yonelik bilgisayar programlarini kullanma
becerilerini gelistirebilecek kurumlar olmali. Hatta grafik egitimi almis veya
pratikte bu isi yapanlar da, kendilerini gelistirmek icin bu kurslara
gidebilmeli. Tipografinin veya ikonografyanin ayrintilarini ogrenebilmeli veya
renk bilgisinin sinirlarinda dolasmali. Temel egitim ve bilim-sanat disiplini
ise universitelere birakilmali. Bu meslegin sartlarini ancak bunlardan sonra
daha rahatlikla belirleyebilme sansimiz olacaktir. Yine de, sanat disiplininin
belirsiz sinirlarindan dolayi, meslek sartlarinin ve sinirlarinin (barolar,
odalar gibi kesin sinirlari olan meslek kuruluslarindan farkli olarak), her
zaman esnek olmasi gerektigi, goz
onunde bulundurulmalidir. Devletin bu konudaki tutumu, sezgisel de olsa, dogru
yondedir ve bu tutumun sinirlari, zorlanmamalidir.
Levent Elpen
Bakınız:
http://groups.yahoo.com/group/GRA-LIST/message/13806 (27 Haziran 2008)