@noatabu
Sayın Noatabu;
Ben Azerbeycan'da, Baku'da 1997 yılında 11 gün kaldım. Nerimanov caddesinde Eldar Kurbanovun resim atölyesinde yattım. Sonra Ekologia Lisesinde (Tramway son durağının orada) sergi açtım, konferans verdim. Gençlere Grafik tasarım üzerine seminerler verdim. En iyi soruyu soran 3 öğrenciye kalem hediye ettim.
Her akşam bir devlet görevlisi veya milli eğitim bakanlığından bir yetkili 10 kişilik heyet ile bana akşam yemeği ısmarladı. 10 gece boyunca elinde minik bir vodka kadehi ile şerefime konuşmalar yapıp beni çok iyi ağırladılar. Her bir konuşma 15 dakika sürüyor, bu arada etler soğuyordu.
Ben de daha sonra Istanbul'a gelen bir azeri grafiker kardeşime köm eyledim (yardım ettim) ve kendisine Istanbul'da iş buldum. Kendisi St. Petersburg resim ve grafik okulunun bitirmiş çok iyi bir grafik sanatçısıdır. Şimdi burada 2.000 dolardan fazla maaş almaktadır. Istanbulda yüz bin dolarlık ev almıştır. Dostluğumuz sürmektedir.
Ben Baku'da THY bürosunun olduğu binada Ressamlar İttfaqında (Ressamlar Birliğinde) bulundum. Karşısında Baku Art Centerda Rafael ile Azerbaycan sanatı haqqında fikirleştik. (konuştuk) . Amerikan sanat modasının etkisindeydi, ve her şeyi Amerikaya göre belirliyordu. Bildikleri tek şey Rus kültürü kötü, Amerikan kültürü süper idi. Avrupa kültürünü ve sanatını hiç bilmiyorlardı.
Azatlık (Hürriyet) meydanında yeni kurulan reklamcılık fuarını gezdim.
O zaman Hayder Aliyev president (başkan) idi. Ben Azeri ve Rus gençlerini çok cevval, çok meraklı ve çok kültürlü gördüm. Türkiyeli gençlerden daha fakir (yoksul) ama daha kültürlü ve öz güvenleri yüksek gördüm.
Reklamcılık sadece teknik araç gereç ve out-door (açık hava reklamcılığı) ve tabelacılık olarak görülüyordu. Reklamcılık eşittir teknoloji gibi görülüyordu. Fikir ve yaratıcılık önemli değildi.
Tek gördüğüm mükemmel reklam ; TOYOTA "keyfiyetli otomobil" reklamı idi.
Reklamcılık ve grafikerlik; Eqipmanı ve aleti alırsın, grafiker olursun diye görülüyordu. Bu, Türkiye'de de genel olarak böyledir... Bu tamamen bir şark (doğu) kafasıdır. Kaçkınlar (göçmenler) geldi Baku bozuldu diyorlardı. Para mafyada vardı, kültür ise fakirlerde vardı.
Gazeteler ve dergilerdeki muhteşem grafik tasarımları ise Azeri grafikerlerin yerine Rus grafikerleri yapıyordu.
1-Şimdi de Azerbeycan'da Rus grafikerler daha çok iş yapıp, daha kaliteli iş yapıp, daha çok para mı kazanmaktadır?
2-Halen Moskova ve St.Petersburg grafik eğitimi ve fakülte için cazibe (çekim) merkezi midir?
3-Benim bu sitedeki tüm yazılarımı bulup onlarda bahsetmiş olduğum konular hakkınızda fikirlerinizi yazmanızı rica ediyorum, münkün müdür?
4-Lütfen ince sanat olan grafik tahsil ve eğitiminizden vaz geçmeyiniz, bu arada teknik ve computer program bilginizi de geliştiriniz. Aynı AT ARABASI gibi düşününüz, iki attan biri topallarsa, aksarsa araba düz gitmez. Tek atlı araba yerine daima çift (double) atlı araba kullanmak gerek. Bunu unutmayınız. Bunu yadınızda tutunuz.
Muhabbetle.
Faruk Çağla