Neden hemencecik olmuyor yaa?..

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
PM: Ülkemizde grafik tasarıma ilgi gün geçtikçe artıyor. Özellikle kurslar insanları bu konuda yönlendiriyor. Sizce bugün grafik tasarımın ülkemizdeki yeri, durumu nedir?
FY: Ben çok iyi görmüyorum. Bir kere çok net şunu söylüyorum; ben kendime grafiker demiyorum. Benim departmanımda çalışan hiçbir arkadaşım kendine grafiker demiyor. Neden? Çünkü piyasada Photoshop öğrenen herkes gidiyor bir matbaaya, bir yere kapağı atıyor, ne iş yapıyorsun denilince “Ben grafikerlik yapıyorum” diyor. Eğer o grafikerlik yapıyorsa, ben başka bir şey yapıyorum. Gururdan değil, yanlış anlamayın. Ama ben temel sanat eğitimi aldım, dört yıl dirsek çürüttüm, üç bin yıllık sanat tarihinin süzülmüş, bugüne gelmiş şeklini takip ettim, algıladım, kabul ettim, öğrendim. Sonra yıllarca da uyguladım, sen grafiker, ben grafiker olmaz. Nasıl iki yıllık kursta iğne yapmasını öğrenen adam doktor olmuyorsa, bizde de grafiker olmuyor. Ben tasarımcılara, gelen stajyerlere, öğrencilere diyorum ki; “Arkadaşlar, sakın bilgisayar başına oturup dizayn yapmayın. Kağıtta çözün, fikri oluşturun, sonra kalemi, Photoshop’u elinize alırsınız, orada yaparsınız.” Gelen öğrencilere bakıyorum, temel sanat eğitimi aldınız mı diyorum; “O ne abi?” diyorlar. Ben akademide net bir yıl, full time temel sanat eğitimi aldım. Bize kompozisyonu, lekeyi öğrettiler, perspektifi, algıyı, fotoğrafı anlattılar. Biz belli başlı fontları elle yazdık kocaman kocaman. Afişler yazdık elle. Niye? Çünkü yazının anatomisi böyle. Bir kere Türkiye’de tipografi ustası yetişmiyor. Çünkü oturuyor bilgisayar başına, fontlar hazır. Dün konuşuyorduk, niye Türkiye’den font tasarımcısı çıkmıyor? Niye çıksın ki? Adam oturduğu yerde fontu buluyor ekranda, pata küte pata küte gidiyor.
http://www.photoshopmagazin.com/dergi/2006/04/fevzi_yazici.html
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
"Çizmeyi öğrenmek gerçekten uzun yıllar alıyor, çizimi düşünmeyi bırakıp tasarımı düşünmek. Ancak o zaman gerçekten fikirler üzerinde yoğunlaşılıyor. 'Nasıl çiziyorsunuz? Ne kullanıyorsunuz?' diye bir sürü e-mail alıyorum. Eğer güzel çizime odaklanırsanız tüm tasarımı unutursunuz. Bu tehlikelidir.”
http://www.haraldbelker.com/


 
Son düzenleme:

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Valla benim durumum için yetenek ya da beyin göçünden bahsetmemiz mümkün değil, ben işverenimi seçmiyorum, burada bana ihtiyaç duyan bir sektör yok, olay bundan ibaret. Bu yurtdışı olayları çok soruluyor ama benim yaşım 31 oldu artık, sanırım 2-3 yıl sonra sormayı bırakırlar artık. Freelance çalışan bir ressam için lokasyonun bir önemi yoktur, siz Amerika'ya çalışma vizesi alıp "ben evden çalışacağım ama ok?" diyemezsiniz, izinler firmaların ihtiyacı neticesinde verilmekte, firmalar da in-house pozisyon verirler. Kısacası ben halimden memnun bir insanım, bu yaşımda gidip sıkıntı çekmeye hiç niyetim yok ayrıca orası da kollarını açmış seni beklemiyor, binlerce yetenekli genç var piyasada, kolay değil o işler...
***
Ben kendimi, alanımda çok zayıf gördüğümden dolayı bütün benliğimle çalışmaya adamış bir insanım zira iyi kötü yapabildiğim en iyi şey bu ve bu olmadan varolmanın benim için bir anlamı yok.

http://www.delikasap.com/yazi/soylesi/kerem-beyitle-soylesi/2365
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Sanal ile gerçek arasındaki çizgi, teknoloji ve sanat bir araya geldiğinde görünmez hale gelebiliyor. Avusturalyalı dijital sanatçı Chris Jones‘un detaylı ve kusursuz üç boyutlu animasyon çalışmalarının ürkütücü derecedeki gerçekliği, insan beyninin sözünü ettiğimiz sanal-gerçek ayrımına yönelik algısını zorluyor.
İnsan bedenine ve organlarına yönelik dijital animasyon çalışmaları yapan sanatçının son yayınladığı Eye Piece isimli insan gözü çalışması izleyenleri şaşırtıyor. Lightwave, Sculptris ve Krita yazılımlarını kullanarak ortaya çıkarttığı kısa videoda sanatçı, gözün tüm detaylarını ustalıkla işleyerek gerçeğinden ayırt edilemeyecek şekilde ortaya koymayı başarıyor.

Endüstriyel tasarım mezunu olan sanatçı, kendisini saçma çizimler, animasyon ve müzik ile vaktini öldüren biri olarak tanımlıyor. Sanatçının bu tanımlamasına karşılık “İnsan” isimli projesinde yer alan göz çalışmasının yanı sıra halen tasarım halindeki yüz, el ve beden çalışmaları da gerçekçilik algımızı sarsmayı başarıyor. Sanatçının üç boyutlu animasyon çalışmalarını aşağıdaki videolardan izleyebilirsiniz.
http://www.log.com.tr/dijital-animasyonda-urkuten-gerceklik-video/

 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
@muratamam

Ancak buna karşın, bol ve şatafatlı yaldızlarla kaplanmış, kendini salt marketing anlamda sunma/presente etme esası üzerine kurgulamış, onbeş-yirmi yıl öncesinden habersiz, tarihsiz/mazisiz on yıl sonrasını düşünemeyen, bilgi ve bilgelikten yoksun kuşaklar önümüzde adeta geçit merasimi yapmaktalar. Hazır sunulan maddi/fiziki imkanlarla ve bireyselleşme ile bir taraftan kendine aşırı güven duygusuna kapılmış, bireysel alanına tehdit algısıyla kendine oluşturduğu güvenlik çemberi ile çevresine ve ailesine yabancılaşan ve buna paralel olarak acımasızlaşan ve holiganlaşan kuşaklarla karşı karşıyayız.

Sahip olduğu ve sunulan hazır imkanlar doğrultusunda oluşan abartılı güven/yeterlilik duygusu ile algılarını öğrenmeye ve eğitilmeye büyük oranda kapatan kuşaklar, gençlikleri ve maddi/fiziki presentabilityleri ile ne zamana kadar kendilerini toplumda koruyabilecek, ya da ne tür bir gelecek/umut vadedecekler? Yaldızları döküldüğü anda değersiz metallere dönüşecekleri kesin.

Bu anlamda yeni kuşaklar için, maalesef parlak bir gelecek tahmininde bulunamıyor, fazla bir umut göremiyoruz. Bir yandan, birikimsizlik, dahası bilgi ve hikmete, aşırı güven ve bireysellik duygusu ile ihtiyaç hissetmeyen, okumayan, kendini yetiştirmeyen, diğer yandan belli arzulara yönelik tatminsizlik, hayatın basamaklarını sağlıklı bir zemin oluşturmadan hızla çıkmak gibi hırslı tutumlar içinde bir gençlik yükseliyor. Maziden kopuk, 10-15 yıl sonrası için, bir gelecek vaadedemeyen kuşaklar nereye kadar?

(Müfit Yüksel)
 
Yukarı Alt