Son günlerde çevremde yaşanan bazı olumsuz olaylardan etkilendim ve üzüldüm.İçimden gelenleri yazdım ve sizlerle paylaşmak istedim.Sürç-i lisan ettiysem affola....
SEVGİ
İnsanlar neden hep sevdiklerinden çıkartır yaşadıklarının acısı. Neden yaşanan her olumsuzluğun sebebi seven kimselerdir? Neden bu kadar sevilir, seveni incitmek, hatta kırmak, hatta parça parça etmek kalbini. Ne geçer insanın eline kırınca? Öfkesi geçer mi peki? Sakinleşir mi? Bu kadar kolay mıdır, sevenin haketmediği, bel ki de haberinin bile olmadığı konular yüzünden patlamış volkan misali öfkeyi savrurarak onu tuz buz etmek. Ne oluyor insanoğluna, ne oluyor da bu kadar kopuk yaşarken öfke krizlerinin muhatabı seven oluveriyor hemen. Severken insanoğlu uzak sevdiğine yanı başında otururken. Ama öfkelendiğinde doymayasıya kırıp döküyor o seven kalbi. Sevgiye doyamazken kalp öfkenin şiddetine nasıl dayansın, nasıl katlansın, nereye kadar katlansın? Sevmek söz konusu olduğunda, öfke anında olduğu kadar cömert olunamıyor nedense?
Neden insanlar, bu kadar aciz sevmekten, neden aynı evin içindeyken birbirlerinden habersizler? Sevmeye, paylaşmaya zaman yok mu? Dışarda çok kibar, evde çok kırıcı, neden aynı olamıyoruz içerde ve dışarda. Dışarıda ki insanlardan neden korkuyoruz bu kadar ve kırıcılığımızı görmesinler diye büyük bir çaba harcıyoruz. İnsan yanındakilerle insan olduğunu anlar. Yani biri onu sevdiğinde, okşadığında, bir çift göz, gözlerinin içine baktığında, o üzüldüğünde gözden inen bir damla yaşın ardındaki “ya ona bir şey olursa”da saklıdır sevgi. Bunu görmek için gözlerine bakmak yetiyor ama gözlerini kaçırmak daha kolay. Sevildiğini bilmek korkutucudur bel ki de, ya da bunu anladığını karşı tarafın anlamasından endişe eder ki, ona karşı zayıf görünmez istemez.
Oysa ki sevmek sevilmek o kadar güzeldir ki, o kadar güzel…. Sevginize kulak verin. Kıymet verenlerin kıymetini gittiklerinde anlamamak için “Sevgiyi asla tek kişilik yaşamayın”.
GÜLŞEN KOCATARLA