Grafik Tasarımcı Nasıl Olunur?

Zerdem

Üye
Kayıt
19 Ekim 2011
Mesaj
12
Tepki
0
Annemin kendimi bildim bileli öğütlediği bir lafı var. "Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına..." der. Ben de sürekli bu düşünceyle hareket etmeye çalışırım. Ben umutsuz değilim aslında. Rahmetli Sakıp Sabancı'nın "100 trilyonla iş kuracak olsam 99 trilyonunu reklama yatırırım" diye bir lafını hatırlıyorum. Bu işte de yapılacak tasarımdan, çizimden, iş her neyse ondan daha önemli şeyler var. Bilgi, tecrübe, hayalgücü, ileriyi görebilmek(bunun için kullanılan bir kelime var mı bilmiyorum)... Bende bunların hiçbiri yok ama sizde bunlardan çok daha fazlası var. Ben "Ben buyum!" desem hemen herkes güler bana ama siz "Falanca kişi şudur!" dediğinizde kimse güleceğini sanmıyorum. Aksine dönüp bakarlar, baştan aşağı süzerler ve tanımaya çalışırlar. İşte bu yüzden kendi lafıma bakmak yerine sizin lafınıza bakmayı istiyorum. Her işi ustası yapmalı. Ama her usta da işe çıraklıktan başlıyor. Siz ustası olmuşsunuz bu işin. Bu yolu yürüdünüz, biliyorsunuz. Benim bu işte usta olup olamayacağıma en doğru kanaati de siz getirebilirsiniz diye düşünüyorum. Bu yüzden işin naısl olacağını benim değil, sizin söylemeniz daha doğru olur. :)
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Zerdem

Senden grafiker olur mu olmaz mı? Bunun cevabını vermem için yakından tanımam gerek. Uzaktan olur desem yanlış olur, olmaz desem yanlış olur.

Kendi Grafik tasarımlarını beğenmediğini,bilginin sıfır olduğunu, paranın olmadığını, grafik eğitimi okuldan, dersaneden vs yerlerden parasıyla almaya imkanının olmadığını vs. söyleyerek anneni deyimiyle işini kış tutuyorsun.Yaz çıkarsa bahtıma diyorsun ve benden görüş bekliyorsun.

Görüşüm şudur; yaz mı çıkacak, kış mı çıkacak ancak şöyle belli olacak;
Bir matbaaya, bir grafik ofisine girip karın tokluğuna bir grafikerin yanında çıraklık edeceksin. Bir yılını orada harcayacaksın.Ondan sonra sana emek vermiş ustan (veya ustaların) sana hangi mevsimde olduğunu söyleyecek, ben değil. Okulunda okuyan, okumayan, mektepli veya alaylı herkes bu çarktan geçiyor.Sen de çarkın içine girecek ve çarkla beraber döneceksin. Çarkın hızına ayak uyduramazsan çark seni dışarı atacak, uyarsan içinde barındıracak. Mevsimin ne olduğunu ise çarkın içinde anlayacaksın.azim, kararlılık, sabır, sebat, yetenek, çalışkanlık, iyimserlik, umut, istek, zeka, yaratıcılık, hepsi bu çıraklık döneminde senin başarını belirleyecek. Ben sana boş ümitler de vermem, umudunu da kırmam. Tek tavsiyem iyi bir ustanın yanına girmeye çalış.Sen iyi bir madensen zaten ustanın yanında (elinde) kıymetli bir mücevhere dönüşürsün.

Kolay gelsin.
 

Zerdem

Üye
Kayıt
19 Ekim 2011
Mesaj
12
Tepki
0
Hocam, benim işi kış tutmaktan kastım saydıklarınız değil, işi değil kendimi küçümsemem. İşi büyük, kendimi küçük görmem. Çok heveslenip hüsrana uğramamak, birilerine umut verip hayallerini suya düşürmemek... Sizin lafınız değerli demem, görüşünüze önem vermem işte bu yazdıklarınız yüzünden. Benim akranım olan, benden bir iki adım önde olan biri olsa yazdıklarımı okuyan "Aslansın, kaplansın, sen yaparsın, şöyle, böyle!" derdi. Ama siz şunu yap, bunu et demek yerine madensen işleyecek ustayı bulacaksın diyorsunuz. İşte aradaki fark bu.

Benim bu işe niyet etmemin sebebi sevgilim. Abisi ve yengesiyle görüştüğümüz bir akşam tesadüf eseri yengesinin yeni ajans kurmuş bir arkadaşıyla denk geldik ve tanıştık. "Biz de Erdem'e iş arıyorduk, anlıyor bilgisayardan" lafının üstüne arkadaş da meyletti konuya. Bu konudan pek anlamam ama öğreteceksen başımla beraber dedim. "Ben de bilmiyorum, elemanlarıma yaptırıyorum" dedi arkadaş. Kız arkadaşım "Buradan hayırlı bir şey çıkacağını hissettim, bir düşün istersen" dedi. Şimdiye kadar çok kişinin lafını dinleyip gönlünü yaptım. Bir kere de onun gönlünü yapsam, lafını dinlesem bir yerim eksilmez deyip eve gelince başladım uğraşmaya. Yaklaşık da bir haftadır gece gündüz uğraşıyorum. Olmuyor baştan, olmuyor baştan, olmuyor gene baştan...

Ben meslek lisesinde okudum. Stajı fabrikada yaptım. Okuldaki teoriyle, fabrikadaki pratiğin alakası olmadığını gördüm. Bu yüzden okulla tekrar muhattap olmaktan yana değilim. Kitap defter başında kafa patlatmak da pek bana hitap etmiyor her ne kadar yanlış bir şey olsa da... Okulda harcayacağım 2 seneyi gündüz ustanın elinden öğrenip, gece bilgisayar başında pratik yapmaya harcamayı tercih ederim açıkçası.

Velhasıl kelam bu işten bahseden arkadaş "Gel kardeşim, ben seni yontarım, bu işi öğretirim" deseydi, belki bunu konuşuyor olmayacaktık şuan ama her işte bir hayır vardır derler. Dediğiniz ustayı bulduğum vakit ilk iş soluğu yanında almak olacak zaten. Bu usta da şuan olmadığı için gördüğüm her kapıyı aralamaya çalışıyorum hocam. Olay bundan ibaret. :)
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Zerdem

Zerdem kardeş,
Türk insanı Türkçe konuşuyor, Türkçe yazıyor ama Türkçe anlaşamıyor. Anlaşabilmesi için önce karşısındakinin ne dediğini ANLAMASI lazım. Anlaması için ise önce DÜŞÜNMESİ lazım. Düşünmeden anlama olmaz, Anlamaya çalışmadan anlaşma olmaz. Ne olur? YANLIŞ ANLAMA olur. Yanlış anlama ise ANLAŞMAZLIĞI ve giderek küskünlüğü doğurur. Nasıl mı şöyle;
Sen diyorsun ki;
"Hocam, benim işi kış tutmaktan kastım saydıklarınız değil,"
Peki hangi saydıklarım değil? Ne saymışım;
"Kendi Grafik tasarımlarını beğenmediğini,bilginin sıfır olduğunu, paranın olmadığını, grafik eğitimi okuldan, dersaneden vs yerlerden parasıyla almaya imkanının olmadığını ..."
Bu saydıklarım işi kış tutmak değil mi? Bunun neresine DEĞİL diye karşı çıktın?

Diyorsun ki;
" işi değil kendimi küçümsemem. İşi büyük, kendimi küçük görmem."
Soruyorum; kim sana işi küçük görüyorsun dedi?

Demek ki senin kendini grafik sanatına uygun görmediğini ifade etmişim ama sen yine o değil, bu değil diye benim seni yanlış anladığımı ifade ederek (veya kendinin yanlış anlaşıldığını zannederek) itiraz edip düzeltme yoluna gitmişsin. Oysa ortada ne sen kendini yanlış anlattın, ne de ben seni yanlış anladım.

Peki yanlış anlayan kim? SEN!

İşte Zerdem; bir grafiker önce yanlış anlamayacak... Sonra yanlış anlatmayacak... Niye? İşi iletişim, yani görsel iletişim... Önce iyi iletişim kurmayı bilecek, sonra bu iletişimi nasıl görsel hale getireceğini bilecek.

Yani doğru algılayacak, doğru düşünecek ve doğru algılatacak.

Türkçe konuştuğunu sanan halbuki ama Türkçe düşünemeyip Türkçe anlayamayan biri, Türkçe anlaşamaz. Olmayan bir yanlışı düzeltmeye kalkar, oysa yanlışı kendi yaratmaktadır ve doğru düşünemediği için bunu göremez.

Diyorsun ki;
"Sizin lafınız değerli demem, görüşünüze önem vermem işte bu yazdıklarınız yüzünden."

Gerçekten böyle düşünüyorsan yukarıdaki dediklerime de değer verirsin.

Yazdıklarında o kadar vahim şeyler var ki, her biri üzerinde ayrı ayrı durmak gerek. Şimdi cümleleri tek tek alıyorum;
-Biz de Erdem'e iş arıyorduk, anlıyor bilgisayardan... (Bilgisayardan anlayan herkesin grafiker olma şansı var mıdır? Ben yıllardır feryat ediyorum, iyi bilgisayar kullanmak tasarımcı olmak değildir, bilgisayar programcıları web tasarımcısı değillerdir diyorum. Madem Erdem bilgisayardan anlıyor, niye mahallede BİLGİSAYAR tamircisi dükkanı açmıyor, niye bilgisayarla ilgili bir başka iş yapmıyor da GRAFİKERlik yapmak istiyor. Bu arada Erdem; grafikerliği küçümsemediğini de söylüyor.)
-"Ben de bilmiyorum, elemanlarıma yaptırıyorum" (bunu diyen reklam ajansının patronu! Grafikerlikten anlamıyor ama reklam ajansı açıyor. Eminim bu kardeşimiz de grafik tasarıma saygılıdır. Bilmediği bir konuda dükkan açmış, almış 2-3 grafikeri koymuş önüne bilgisayarları, onlar çalışıyor, bu kazanıyor ve reklamcılık yapıyor. Bu iş bu kadar basit yani... Müşteri ile de çoğunlukla grafiker görüşür... Kendisi ne işe yarar? Finansör ve organizatör! Grafikerle müşteri anlaşamazsa ne olur? Arayı kim bulur? İşten kim anlar? Orayı karıştırma Faruk hoca! İşte memleketimden REKLAMCI manzarası.)
-"Şimdiye kadar çok kişinin lafını dinleyip gönlünü yaptım. Bir kere de onun gönlünü yapsam, lafını dinlesem bir yerim eksilmez deyip ..." (Erdem kardeş, kendinde grafikerlik konusunda bu kadar eksiklik olduğunu söylediğin halde sevgilin sana grafikerlik yap deyince hevesleniyorsun ama beceremeyince de moralin bozuluyor, eğer sana muslukçuluk yap, eczacılık yap deseydi yine yapmaya heveslenecek miydin? Hem şimdiye kadar niye onun bunun gönlünü yapıyorsun ki? Hiç kendi sesini dinleyip kişiliğine, yeteneğine en uygun şeyi sırf sen istediğin için, başkasının ne dediğine aldırmadan yapmayı denedin mi? Sen kendi kendini yönetme ve belirleme kararlılığına sahip misin? Kısaca en yukarıda dediğim gibi, Türkçe düşünüp Türkçe anlıyorsan kendini de sağlıklı anlayıp sağlıklı karar verebilmelisin.)

Erdemcim, daha da üzerinde duracağım şeyler var. Ama bu kadarı yeterli sanıyorum.
Umarım doğru anlatabilmişimdir, umarım doğru anlaşılmışımdır.

Grafiker kültürlü olmalıdır, kültürlü olmazsa bilgisayar amelesi veya grafik işçisi olur. Onlara grafiker diyenler olabilirse de sen inanma. Onların çoğuna yanlarına oturan müşteri veya patron şu rengi şöyle yap, şu resmi böyle koy diye tasarım yaptırırlar. Senin reklam ajansı sahibi dostun da garanti böyle yapıyordur. Bilgisayardan anlamayanlar, bilgisayardan anlayan ama tasarımdan anlamayanlara işte böyle davranırlar. Bilgisayar işçileri veya grafik ameleleri de duvarcılık, sıvacılık yapmaktansa grafikerlik yaparım, rahat ve temiz iş diye bu mesleği tercih etmiş ve heves etmişlerdir.

Bunları çok iyi düşünmeni, ben ne olmak istiyorum? ben neye yatkınım, grafikerlik nedir? diye iyi düşünmeni, bir karara varamıyorsan en iyisi kendini iyi bir grafik ustanın yanında test etmeni şiddetle öneririm. Ama ustanın kalitesi de çok önemlidir. Bir bilgisayar amelesi tecrübeli bir kişinin yanında tasarım değil, grafik programları kullanmayı ve teknik grafiker olmayı öğrenirsin. Ama yaratıcı ve tasarımcı bir ustanın yanında tasarımcı gibi düşünmeyi, kolayca yaratmayı ve tasarım bulmayı, bununla birlikte hangi tasarımı hangi bilgisayar programıylayapmak gerektiğini öğrenirsin.Bu ise uzun ve zahmetli bir yoldur.

Eskiden deri kalfaları, terzi kalfaları, demirci çırakları yeni bir işe girecekleri zaman onlara ustan kim? derlerdi. İyi ustanın yanından gelmişse tercih edilirlerdi.

Bir atasözü vardır,
bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim derlerdi, ben de sana diyorum ki;
"bana ustanı söyle sana kim olduğunu söyleyeyim".
Bu durum Tıp fakültesi mezunu doktorlar için de geçerlidir. Çapa tıp fakültesinden iyi doktorlar çıkar. Mühendisler için ise ODTÜ (Ortadoğu Tekn. Üniv.) den iyi mühendis çıkar. Dolayısı ile burada da bana fakülteni söyle sana kim olduğunu söyleyeyim lafı önemlidir.

Buradan hareketle; iyi ve ünlü bir kaliteli matbaaya girersen, orada kesinlikle birden çok iyi grafiker usta bulursun. Bunların bazıları grafik amelesidir ama iyi teknik bilgilerle donatılmıştır, bunlardan teknik şeyler öğrenirsin, bazısı tasarım yönü güçlüdür onlardan da estetik bilgiler alırsın, bazen her ikiyönü güçlüler vardır, bunlar az bulunur ama şanslıysan onu da bulursun. Matbaa için dediklerim daha zor olmakla ajanslar için ve grafik tasarım ofisleri için de geçerlidir. Oralara istersen çaycı ve ofisboy diye gir zamanla grafik departmanına sızarsın.

Ama önce kendini tanı ve eğilimlerini anla.

Bir de; benim tüm yazılarımı gerek face'de gerekse burada okursan grafikerlik eğitimine başladın demektir. Tekrar ediyorum, grafiker kültürlü olmalı, iyi anlamalı, iyi düşünmeli ve iyi anlatmalıdır. Zaten yazı da bir tasarımdır, konuşma da... O halde iyi tasarımın temeli iyi düşünmedir.

İyi düşünmeyi öğrendiğin zaman, iyi düşünemeyen kişilerle bir arada olduğunda acı çekersin, mutsuz olursun, buna da AYDIN YALNIZLIĞI denir. Bu kez aydınlanmış insanlarla bir arada olmak istersin. En yüce tasarımcı tanrıdır ve giderek Tanrıyı özler hale gelirsin ki TASAVVUF budur, Filozofi (felsefe) budur. Osmanlıca buna mütefekkir (fikir düşünen adam) denir. Grafik tasarımda ise en yüce makam FİKİR BULMA makamıdır. Türkiye'de ise Fikre ve düşünceye değil işçiliğe para ödendiğini gördüğün anda hayallerin yıkılabilir. Buna hazırlıklı olmalısın.

Kısaca Erdem kardeş (oğlumun adı da Erdem) , Kur'an'ın ilk emri IKRA (OKU) dur. Önce okuyacaksın, bileceksin. Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu hadisini, emaneti ehline veriniz hadisini bileceksin ve ona göre düşünüp, hayatını da mesleğini de buna göre yaşayacaksın.

Yolun açık, gazan mübarek olsun.
 

Zerdem

Üye
Kayıt
19 Ekim 2011
Mesaj
12
Tepki
0
Cevabınız için çok teşekkür ederim hocam. Belki yine kızacaksınız ama sanıyorum ki yine benim yanlış anlatımımdan kaynaklanmış şu işini kış tutma kısmı... Bu bir nevi hayat görüşü gibi. Temkinli olmaya çalışmak, heves edip hayaller suya düştüğünde üzülmemek için uğraşmak gibi bir şey. Bunu tam anlatacak bir cümle bulamadım şuan ve anladım ki söylediğiniz gibi bu konuda da bir eksiğim var...

Dediklerinizde çok haklısınız, size katılıyorum. Şu zamana kadar çok fazla baskı altında ve korkuyla yaşadım. Bu yüzden aşırı özgüven kaybım var. Bunu dediğim gibi okulu bırakma kararından sonra yavaş yavaş geri kazanmaya başladım ve "Erdem kimdir?" sorusunun cevabını oluşturmaya çalışıyorum.

Dediğim gibi, haklısınız, olaya bakış açım yanlış. Her işin bir zorluğu olduğunu düşündüğünüm için bu işin de ustasından bilgi almak istedim. Çevremde böyle bir usta yok çünkü. Ben o ajans sahibi arkadaşa işten anlıyorum deyip hemen başlayabilirdim yanında. Arada bir hatır olduğundan sesini de çıkaramazdı diye tahmin ediyorum. Ama bunu yapmak hem boş yere zaman kaybettirir hem de benim haneme bir eksi puan eklerdi. Bu yüzden yine o kişinin yanına gideceksem bile "ne bilirsin?" dediğinde "şunu bilirim, bunu yapabilirim" diyebilmeliyim diye düşündüğüm için kurcalamaya başladım programları. Sanırım sizin söylediğiniz grafik amelesi olmak için adım attım...

İşte bu ve benzeri yanlış adımlar atmak ve yanlış düşüncelere sahip olmak istemediğimden sizden yardım almak istedim. Tekrar tekrar değerli fikirleriniz için teşekkür ederim hocam. Oğlunuza selamlar. :)
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Zerdem

Sevgili Erdem,
Face'deki grubumdaki senin sorununa ilk okul mezunu bir grafikerden cevap geldi. Bu cevapta benim dediğim bir çok olumlu olumsuz şeyi topluca bulacaksın, adeta dediklerimin ispatını göreceksin. Okumanı öneririm.
 

Zerdem

Üye
Kayıt
19 Ekim 2011
Mesaj
12
Tepki
0
Okudum hocam, gösterdiğiniz ilgi ve ayırdığınız bunca vakit için gerçekten çok teşekkür ederim. Şimdi İzmir'de bu işte beni eğitecek, vakit ayırıp emek harcayacak bir usta bulmam lazım. :)
 

Funda

E=mc²
Kayıt
31 Mart 2010
Mesaj
330
Tepki
9
Birşeyi çok merak ediyorum.....Ödüllü Tasarım yarışmalarında; "yarışma herkese açık" ibaresi kullanılırken ve seçici kurulun çoğunlukla Türkiyede güzel sanatlar adı altında maestro diyebileceğim (örnek: mimar sinan) üniversitelerin öğretim üyeleri vb. ünvanlardan oluşan kişilerin, forumun en başından bu sayfaya kadar okuduğum Grafikerlik Nedir - Nasıl olunur gibi hassasiyetleri bu tip yarışmaların neresinde tutuyor oldukları..Bu durumda belli bir eğitim almayan ve bu tür yarışmalarda dereceye girerek, değerli , eğitimli ve bilir kişiler tarafından seçilerek ödül alan arkadaşlarımızı hangi başlık adı altında nereye koymak lazım....???
 

Erkan Nehir

Grafik Tasarımcı & Ressam
Uzman Üye
Kayıt
10 Ocak 2010
Mesaj
2.523
Tepki
53
@Funda Arıcı

Yani tasarım yarışmalarına "sadece ilgili bölüm öğrencileri veya mezunları katılabilir" şartı mı getirilsin? :)
 

Funda

E=mc²
Kayıt
31 Mart 2010
Mesaj
330
Tepki
9
Siz gerçekten yazdıklarımdan böyle bir anlam mı çıkartıyorsunuz ?:)
 
Yukarı Alt