Değerli dostum ve meslekdaşım, sevgili kardeşim Melih bey;
Kimbilir ne Yasinler ne Hayaller kurdu bu memlekette.
Son yıllarda eğitimin gereksizliği savunulur oldu bu cehalette.
Bilerek veya bilmeyerek Eğitim düşmanlığı kök saldı bu millette...
Dediklerimiz hep çıkıyor on yıl önce yaptığımız kehanette !
FÇ (28 ocak 2009, saat 16.51)
Evet sevgili dostum, demişsin ki;
"Akıntıya kürek çekmek, doğru bildiklerimizi yazmak yerine biz de kapılalım bu saadet rüzgarına. Essin, gürlesin cehaletin tüm nimetlerini yeryüzüne serpsin. Eleştirmeyelim aksine herkesle iyi geçinelim. Kim ne tür düşüncesini yazdıysa alkışlayalım. Eminim daha saygın daha etken ve daha ön planda oluruz. "
Eleştirmek istemeyen , değiştirmek istemeyen, gelen ağam-giden paşam diyenler, kafa tokuşturup, el oğuşturanlar, el öpmekle yetinmeyip etek öpmekten iki büklüm olanlar, ticareti ele geçirdikleri gibi grafik sektörünü de ele geçirdiler...
Biz onlar gibi olmadık.
Onlar için yetenek de önemli değildir eğitim de...
Yetenek önemlidir deyip eğitim önemsizdir diyen kardeşlerimiz bunu bile bilmiyorlar.
Evet el etek öpenler birinin eteğini öperken birilerine de kendi eteğini öptürürler.
Kısaca kendileri gibi olmayanlara hayat hakkı tanımazlar, iş vermezler ticaret yapmazlar, maaş vermezler. Ekmek sağlamazlar.
Onlar için yetenek de palavradır, eğitim de... Onlar için liyakat (layık olmak-işinin ehli olmak-emaneti ehline vermek) önemli değildir, onlar için SADAKAT (sadık olmak-körükörüne bağlı olmak) önemlidir.
İŞTE CEHALETin başladığı KÖRÜKÖRÜNE İTAAT noktası da budur.
Cehalete karşı çıkmayıp körükörüne İTAAT EDERSEN zengin olursun.
Menfaatini düşünenlerin CEHALETİ ve EĞİTİMSİZLİĞİ savunması biraz da bundandır.
Bilgili olup ezilmektense, cahil olup zengin olmak işlerine geliyor.
İşte benden bir iki satır;
Bilenler nedense olamıyor mutlu,
Cahiller HEM CESUR, hem de UMUTLU.
Boş başaklar dik, dolu başaklar eğik.
Kültür sanat dedik, ne hallere geldik.
Büyük başın derdi de BÜYÜK oluyor.
Bilmek; Türkiyede adama YÜK oluyor!
FÇ. (2004)
Ayrıca;
Grafiker nedir adı altındaki bu konu başlığında ben 10 uncu sayfada bir grafiker tanımı yapmışım. İşte linki şudur;
https://www.grafikerler.org/grafiker-grafik-tasarimci-amp-grafik-tasarim/4861-grafik-tasarimci-nedir-tanimini-yapabilirim-diyen-10.html
Bu tanımda demişim ki;
10 MADDEDE GRAFİK TASARIM;
1)-Bir hizmeti veya bir düşünceyi yaymak, benimsetmek veya bir ürünü tanıtmak ya da sattırmak için kullanılacak tüm kompozisyonların hazırlandığı,
2)- Kompozisyonda; metin, yazı (tipografi), resim, desen, çizgi ve fotoğraf düzenlemelerin yapılıp renklerinin ayarlandığı,
3)- Çalışmanın baskı (CMYK) veya görüntü (RGB) olarak, ya da çeşitli basım ve sunum tekniklerine uygun hale getirildiği ;
4)-İletişim meslek alanı ile güzel sanatlar meslek alanı arasında çok özel bir yere ve konuma sahip olan;
5)-Güzel sanatların temel kurallarının, tasarım-iletişim teknolojileri prensipleriyle birleştirildiği,
6)-Mesajın kestirme ve sembolik anlatımlarla etkili ve akılda kalıcı tarzda veya iz bırakıcı şekilde görsel anlatım biçimine dönüştürüldüğü;
7)-Daha çok reklam, tanıtım, basım-yayın ve iletişim sektörünün içindeki mecra ve medyalarda faaliyet gösteren,
8)-Sanayi, endüstri, ticaret, turizm, eğitim, sağlık ve kültür sektörlerine hizmet eden,
9)- Temelini kültür, bilim ve sanatın evrensel kurallarından alan sanata "Grafik Tasarım" sanatı, bu işin eğitimini alarak yapan kişilere "Grafiker" (Almanca) veya "Grafik Tasarımcı" (Türkçe) veya Graphic Designer (İngilizce ) denilir.
10)-Amerika ve Avrupa'da Trade Art (Ticari Sanat) olarak da ifade edilir. Sinema, çizgi film, karikatür, resim, fotoğraf ve hüsn-ü hat (güzel yazı-Calligraphy) sanatlarıyla bazen iç içe bazen yan yanadır. Gelişmiş toplumlarda hemen hemen her sektörün ihtiyaç duyduğu sanat'tır.
(Bu tanım Faruk Çağla'ya aittir, ancak isim belirtilerek alıntı yapılabilir.Başkasının imzasıyla yayınlanamaz.)
Şimdi bu tanımın üzerine;
Grafikerlik için eğitim gerekmez, hayal gücü gereklidir demek NE CESARETİDİR?
Cevabı yukarıdaki şiirimde
5 yıl önce verilmiştir.
Evet Melihciğim,
Biz niye susmuyoruz? Susamıyoruz, niçin?
Bir kere
zalim karşısında susan şeytandır bu bir.
İkincisinin cevabını da Yunus Emre veriyor;
"Behey Yunus sana söyleme derler,
Ya ben öleyim mi, söylemeyince !"
Yani söylese de ölecek , söylemese de... Öyle de fark etmiyor, böyle de...
Hiç olmazsa söyleyip de ölelim diyor.
Bizimki de o hesap.
Saygılarımla.