Yine Gmb ile ilgili yapılan birkaç yorum.;
https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/6301-grafiker-veya-reklam-ajansi-nicin-emir-3.html#post52069
Grafiker Süleyman Köklü kardeşimiz aynen demiş ki;
"sizin bahsettiğiniz konular tamamen müşteri memnuniyetine yönelmiş ulusal-uluslararası ve profesyonel firmalar tarafından yapılıyor."
1-Yani benim anlattıklarım
uluslararası firmalarda uygulanıyormuş.
2-benim anlattıklarım
profesyonel firmalarda uygulanıyormuş.
3-anlattıklarım
müşteri memnuniyetine yönelmiş firmalarda oluyormuş.
4-anlattıklarım İYİ BİR FİRMA olmak İSTEYENLER için ELZEM (LÜZUMLU-gerekli- şart) imiş.
Demek ki grafik sanatının
uluslarası NORMlara uygun olması gerekiyor. Tıpkı eczacılık, mühendislik, işletmecilik, ekonomistlik gibi...
Sadece reklam firmasının değil; Demek ki grafikerin de bu KALİTEDE olması gerekiyor.
Eeee, sonra? devam ediyor Süleyman bey, diyor ki;
"Yoksa Orta seviye esnaf dediğimiz kısım sadece hangi ajansta ucuz iş yapılıyor hangi matbaada ucuza basılıyorun peşinde. Piyasa bayağı uzak bu konulara"
Demek ki esnaf profesyonel ve uluslararası çalışma istemiyor. Demek ki müşteri memnuniyeti de istemiyor. Peki ne istiyor?
BERBAT TASARIMLARLA MÜŞTERİYİ KANDIRMAK istiyor.
Ucuz grafikeri çalıştırıp kalitesiz tasarım istiyor. İş olsun torba dolsun diyor. DEMEK Kİ ESNAF, grafik SANATI değil, grafik ZENAATI istiyor.
Yani GRAFİK TASARIMCI değil, GRAFİK İŞÇİSİ, AMELESİ istiyor.
Şimdi size soruyorum sayın invincible;
"bütün grafik ameleleri birleşsin" mi diyelim? Yoksa "bütün grafik tasarımcıları birleşsin mi" diyelim?
Ne diyelim? Ne edelim, nasıl yapalım?
farukcagla
“İsmail bey;
Şu güzel sanatlara giriş sınavındaki grafik öğrencileri için iyi resim yapmak şartını kaldırsınlar bak bakayım alaylı grafiker sayısında azalma olup, mektepli grafiker sayısı artıyor mu, art mıyor mu?
Her yıl 25 öğrenci alan grafik bölümleri 150 öğrenci alıp tek birinci sınıf açacakları yerde 6 tane birinci sınıf açıp senin gibi ustalara üniversitelerde ders verdirsinler bak, alaylı-mektepli ayrımı kalıyor mu? Sen grafik 1-A sınıfında broşür dersi versen ben grafik 1-C sınıfında amblem logo dersi versem bak ne biçim grafikçi yetişir!”
Farukcagla
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/6301-grafiker-veya-reklam-ajansi-nicin-emir.html
“arkadaşlar emir eri olmaya mahkum ediliyoruz biz müşteriyi değil müşteri bizi yönlendiriyor korkuyoruz ve bu korkumuzu tetirginliğimizi karşıya yansıtıp esnaf işine giriyoruz ve dolayısıyla EMİR ERİ olmaya devam ediyoruz çünkü daha kendimiz bile yaratıcılığımızın arkasın da duramıyoruz “
Dmustafa
“bence fakülteden mezun olan bir kişi tipograf renk gibi şeyleri bilmiyorsa eksikleri varsa o zaten grafiker değildir”
Dmustafa
“piyasada grafik tasarımdan anlamayan insanlar çalışıyor bunun o kadar çok örneğini gördüm ki program kursuna gidip ben grafikerim deyip çıkıyorlar böyle grafiklerlik olmaz.”
Burcuery
“Ben Ege Üniversitesinde Bilgisayar Programcılığı okudum. Okul bittikten sonra programcımı oldum ben şimdi. Bazı şeyleri pratikte öğrenmem, görmem ve uygulamam gerekmezmi. Grafik bölümünü okumuş ve bitirmiş bir insan direk tasarımcımıdır?”
Serkan baysal
“Arkadaşlar bu kimsenin suçu değil. şimdilerde inetnette gezmeyi bilen herkes grafiker olabileceğini düşünüyor. Çünkü işimiz kolay görünüyor.
Yorum şu: Yazıyı yazıyosun, karakteri seçiyosun ve ölçüsünüde ayarlayabiliyorsan sende grafiker olabilirsin
”
Corelx3
“Arabanızın bile bir ruhsatı var, şöforün bile bir ehliyeti var...
Allahını seven söylesin; hangi grafikerden ne belgesi isteniyor, hangi reklamcı kime ve neye karşı sorumlu?
Bunun yaptığı tasarım grafik tasarım mı, bunun yaptığı reklam gerçekten reklam mı diye kim inceliyor, kim denetliyor? Müşteri mi? Müşteri memnun olmazsa kime şikayet edecek? BU belli mi?
Eskiden Osmanlıda saraçlar çarşısında çantacılar, bakırcılar çarşısında bakırcılar, kunduracılar çarşısında kunduracılar yer alırmış. Kötü ayakkabı yapanın yaptığı pabuç dükkanın damına atılırmış. Pabucu dama atıldı deyimi ordan gelirmiş.
Kusurlu mal üreten bir daha o mesleği icra edemezmiş.
Şimdi berbat bir grafik tasarım yapan grafikere, reklamı etkili olmayan malı sattırmayan veya imaj yaratmayan bir bir reklamcıya kim sen kusurlu mal üretiyorsun diyor? Kim?
Devlet sadece vergi almasını biliyor. Yeni berbat reklamcılar türesin, yeter ki iş yapıp vergi versin. Devlet bunun derdinde.
Güzel sanatlar fakülteleri her yıl 20-30 grafik tasarımcıyı mezun ediyor, oysa tasarım öğretmeyen özel kurslar her iki ayda 500 ila 1000 kişiyi piyasaya salıyor.
Sadece grafik programı öğreten dersaneler niçin YANILTICI OLARAK grafikerlik kursu veriyoruz diyorlar da grafik temel programları dersi veriyoruz demiyorlar. Niçin tasarım dersi vermediklerini söylemiyorlar?
Matbaalar grafik tasarıma para almıyoruz, yeter ki broşürünü biz basalım diyorlar.
3 aylık kurs mezunu genç grafiker diye kartvizit bastırıyor.
Bütün bunların nedeni sadece işsizlik midir?
Devlet grafikerlik ve reklamcılıktaki bu kepazeliğe niçin karışmıyor. Eğer alan memnun satan memnun diyorsa fuhuş ve uyuşturucu sektöründe de alan memnun satan memnun, ona niye karışıyor?
Oto boyacısına niye karışıyor da broşür boyacısı olan grafikere karışmıyor?
Düşünün;
Niçin BİLİNÇSİZ OLARAK MESLEĞE BU KADAR KOLAY GİRİLEBİLİYOR maddesi çok OY almış bu ankette?
Evet soruyorum; niçin bu kadar kolay ve bilinçsiz girilebiliyor bu mesleğe?
NİÇİN kendini grafiker veya reklamcı sananlar MADDESİ BU KADAR OY ALIYOR?.
Bilinçsiz olarak bu mesleğe girmek NEDEN BU KADAR KOLAY? Ve niçin BİLİNÇSİZCE GİRİLİYOR? BUNA KİM İZİN VERİYOR? Ve buna kim DUR DİYECEK?
Niçin kendini grafiker veya Reklamcı sananlar BU MESLEĞİ BU KADAR RAHAT ve SORUMSUZCA İCRA edebiliyor?
Üniversiteler nerededir?
Grafikerler Meslek Kuruluşu Nerededir?
Devlet nerededir?
Mesele işsizlik değildir.
Mesele KURAL KOYUCU ve DÜZENLEYİCİ OLARAK BİLDİĞİMİZ DEVLETİN, PARLAMENTONUN bu KONUYU GÖRMEZLİKTEN GELMESİDİR.
PAHALI VE LÜKS GRAFİKERLER BU KONUYU DEVLETE GÖSTERMEMEKTEDİR.
ÇÜNKÜ ONLAR DA KENDİLERİNİN SOSYETEYE HİZMET EDEN PAHALI GRAFİKERLER OLARAK KALMALARINI İSTEMEKTEDİRLER. KÖTÜ GRAFİKERLER UCUZ İŞ YAPSINLAR Kİ; ONLARA DA İŞİN KAYMAĞI DÜŞSÜN. OYUN BUDUR !!!!
Grafikerler Meslek Kuruluşu tüm grafikerleri değil, azınlık ve elit bir grup grafikerin hakları ile ilgilenmektedir.
Bundan Türk Grafik sanatı zarar görmektedir, küçük ve orta sermayeli reklam verenler kaliteli reklam hizmeti alamamaktadır.
İyi grafik tasarım ve iyi Reklam; sadece çok büyük ve zengin firmaların emrinde olmak durumunda kalmaktadır.
BU da orta sermayeli reklam verenin kültürel olarak reklam cahili kalmasına da neden olmaktadır. Kötü reklama para ödemek durumunda kalmaktadır. Hatta kendi şurasını böyle, burasını şöyle yap diyerek yaptırdığı tasarıma bile para ödemek durumunda olmaktadır. Grafiker sadece emir eri ve uygulayıcıdır.
Olay, tam bir kepazeliktir. Doktora nereden ameliyat yapılması gerektiğini söyleyen bir hasta gibidir. Veya eczacı kalfasından kalp ameliyatı bekleyip, pansuman parası ödemek gibi traji-komik hadiselerle dönüşmektedir.
Arkadaşlar;
Kimse yüksek oy vermiyor ama Grafikerler Meslek Birliğinin olmaması bu fenalıkların serbestçe oluşmasını ve dolaşmasını sağlamaktadır.
GRAFİKERLER SAHİPSİZDİR !!!!
Mesele kültürsüzlük ve bilinçsizliktir.
SON SÖZ; Grafikerlik mesleğinin ilke ve sınırları tespit edilmelidir.
Lütfen bu ankete katılınız, yüzlerce arkadaşımız katılmalıdır.
Lütfen ayrıca görüşlerinizi yazınız...
Saygılarımla.
Faruk ÇAĞLA “
“Grafikerlerin haklarını savunacak bir bir meslek birliği kursanız düzelir.
Ağlamayan çocuğa meme yok. Zulme karşı savaşmayana da rahat yok. Tek tek kibrit çöplerini kolay kırarsın al eline 30 tane kibrit çöpü, hepsini birden aynı anda kırmaya kalk kırabiliyor musun...?
Birlik olmayan yerde dirlik olmaz.
Grafiker günde kaç saat monitöre bakıyor? Gözler ne oluyor? Kaç saat ekran karşısında oturuyor? Boyun ve sırt ne oluyor?
Fazla mesai alıyor mu?
Bir A4 broşür yapıyor, parasını alıyor. 1 ay sonra aynı broşürünü bir başka matbaanın grafikeri afiş yapmış, bill-board yapmış.. Ya bu benim eserimdi diyebiyor mu? Müşteri parasını verdi kardeşim, istediğine istediği şekilde yaptırır diyorlar di mi? Öyle diil işte...
Koyunlar otlasın bakalım.Sürüye devam. Kaval ne güzel uyutuyor di mi?
Her gün bir koyun kaybolsa kimin umurunda?
Kibrit çöpünü unutma.
“
Faruk ÇAĞLA
“doğru bi yerde haklısınız.. belki bu sitede bi topluluk birlik sağlarıs da buna bi çare bi engel olurus. umarım bunu yaparız”
Serdar ocak
“10-Grafikerlik de böyledir. Maaşlı olarak bir işyerinde 4-5 yıl düzenli olarak çalışan bir grafiker çok ama çok azdır. Sabah 9.00 akşam 18,00 çalışan grafiker hemen hemen yok gibidir. İnanmayan gitsin baksın, bir grafiker sabah geldiğinde makinasını açar. Ancak yemek molasında, veya mutfağa çay almaya giderken gözünü monitörden ayırır. Bunun dışında bir grafikçiyi ister harika tasarımlar yapsın ister berbat, ister uygulama yapsın ister montaj... hep beyaz monitör ışığına dikatli dikkatli bakarken görürüz. Akşam tam çıkacakken ya yeni bir iş gelir, (özellikle o saatte gelmesi ayarlanmıştır), ya da şunu da bitir de git denir. Kimse gözün ağrıdı mı belin tutuyor mu demez. Hele hele tasarım gücün, yaratıcılık motivasyonun kaldı mı demez, çünkü... Onlara göre grafiker tasarımcı değildir ki... Kürek mahkumu gibi bilgisayar işçisidir... kurslar niçin 2 ayda grafiker yetiştiriyor sanıyorsunuz? Kürekteyken biri ölürse yerine hemen diğeri geçsin diye..
11-Dünyada hiç bir meslek, mesela bankacı, mesela hesap uzmanı, mesela bilgisayar mühendisi bu kadar çok monitöre yapışıp kalmaz. 2 saat arayla kalkar biraz dolaşır gelir. 15 dakika kahve molası verir. İş yerinin terasında kısa sohbetler eder, gülüşür, şakalaşır... Kimse de dön işinin başına demez.
12-Mesela bankacı 9.00-17.00 arası çalışır. Bu süre içinde kesintisiz monitöre bakmaz, bir saat-2 saat monitöre bakmak zorunda değildir. Müşterilerle konuşur. Not alır. Kağıt alır verir. Tuvalet ihtiyacı için yerinden kalkar ama, 2 saatten fazla fazla mesaiye kalmaz. Fazla mesai saat ücreti normalin 2 katı fazladır. Kısaca 10 saat 14 saat monitöre sürekli bakmak zorunda değildir ve en önemlisi işi bitirmek ve panik olmak diye bir derdi yoktur. Oysa bütün panik sıranın kendisine bir türlü gelmediğini düşünen banka müşterilerindedir. Siz hiç panik olmayan sakin sakin iş yapan grafiker ile panik olan müşteri gördünüz mü?Birileri hep daha hızlı, daha çabuk diye grafikere panik yaptırırır.
13-Demek istiyorum ki, grafiker hem bedenen yıpranır, hem de stres altında yıpranır.
14-Grafikerler birlik olmazlarsa daha çoook yıpranır...
15-Her kavim müstehak olduğu (hak ettiği- layık olduğu) idare şekli ile yönetilir...
Zulmü görüp de konuşmayan zulümden yanadır.
Ki onların gözüne perde inmiştir, duyar da anlamazlar, bakar da görmezler...
Saygıyla.
“Faruk Çağla
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
https://www.grafikerler.org/matbaa-grafikerligi/5743-matbaa-da-grafiker-insan-mi-makine.html
“Türkiyenin sorunu kültürsüzlerin sadece parası var diye her işe dalmalarıdır.
Türkiyede ekonomik kriz yoktur. Kültürel kriz vardır.
Kültürel kriz sayesinde kültürel kerizler durmaksızın türetilmektedir.
Eğer kültürel kriz olmasa her önüne gelen matbaa açamaz, her önüne gelen grafiker olamaz.
Kültürel kriz olmasa, matbaacılar birliği olur, matbaacılık mesleğine zarar verenleri engeller.
Kültürel kriz olmasa grafikerler birliği olur, grafikerliğin bir şerefi, onuru olur.”
Faruk Çağla
“BU NASIL ILAN? HEM MAC OPERATORU OLSUN, HEM DE TASARIM YAPSIN !
İşte dediğimiz çıktı.
Diyorduk ki matbaalar reklamcılık yapmaya kalkıyorlar, mac operatörünü grafik tasarımcı diye kullanmak istiyorlar.
Yok canım diyenler olmuştur.Abartıyor diye düşünenler olmuştur. O kadar da değil ya, diyenler olmuştur.
İşte olumsuzluklar kanıtı:
Tasarım yapabilen mac operatörü istiyorlar. Eğitim filan istemiyorlar. Yani ucuz emek olsun, operatör maaşı verelim ama tasarım da yapsın. Bir de 35 yaşından genç olsun. Yani 33 yaşında iki çocuk sahibi olsun ama çırak fiyatına çalışsın
Biz ne demiştik, bu sektörde kör tuttuğunu ne yapıyormuş?
Grafiker milletinin sahibi var mıymış?
Grafik sanatı nasıl katlediliyormuş?
Matbaacı reklamcının işine göz dikiyor muymuş?
Peki grafikerler buna itiraz ediyor muymuş?
Dediklerimiz yalan mıymış, abartı mıymış?
İşte ilan ortada, mal meydanda…
İtirazı olan?
Faruk Çağla
Grafik Tasarımcı”
“Bir arkadaşımız dünyanın her yerinde baskı öncesi hazırlık diye bilinen grafik tasarımı, baskı sonrası mücellit ile aynı kategoriye koydu, inanamıyorum.
Bu ne anlayış ya rabbi? BU ne bilgi?
Grafikerlik mesleğinin ilke ve sınırlarını belirleyecek GRAFIKERLER MESLEK BIRLIGINE ihtiyaç vardır, diyorum.
FÇ
“
“
GRAFXX Nickli Üyeden Alıntı
arkadaşlar bu tartışmalarınız boşuna bu memlekette 1000 adet kartvizit 6 ytl ye yapılıyorsa heryerde herkes istediği fiyatı verebilir her matbaada 1 yıllık grafikeri tasarımcı yapabilir bunada kimse karışamaz.
bu yukarda söylemiş olduklarım bugünün şartlarında tamamen gerçek olan şeyler ama bu söylediklerim değişmez diye birşey yok tabikide değişebilir herkez elbirliği olur gider matbaacılar odasına gerek imza toplanır gerek başka türlü hukuki işlemler yapılır herşeye bir fiyat biçilir onun altına inende gerekli cezayı görür kısacası anlatmak istediğim serbest piyasa istemiyorsanız eğer herşeye bir fiyat biçersiniz elinizdeki dökümanlarla gidersiniz hukuki yollardan savaşınızı verirsiniz ya kaybedersiniz ya kazanırsınız bunun dahada mantıklı bir şekilde kavgası olmaz herşeyi hukuk çözer
saygılar.
Haklısın Ekremcim biz gmb toplantısına neden gittik? Bu gibi işlerin hukuk savaşını sürdürebilecek bir birliğimiz olsun diye... Ama tartışmakta, konuşmakta yersiz değildir... İnsanları uyandırmak, bilgilendirmek, örgütlenmek gerek diye düşünüyorum... “
Arzu Uluırmak
“Eğer siz bu çamur gibi alaca bulaca, okunmayan, zevksiz kartların, grafik tasarım sanatında kartvizit olmadığını ileri sürerseniz, bunun grafik tasarımcılarınca incelettirilip kartvizit vasıflarını yerine getirmediğini ve KUSURLU MAL olduğunu ispat edebilirseniz, bu faaliyetleri kontrol altına alabilirsiniz ve kimse de size TEKELCİlik yapıyorsun, SERBEST TİCARETİ engelliyorsun diyemez.
İkisi arasında göremeyen gözlere ve anlamayan beyinlere göre ince bir çizgi vardır, gören göze ve anlayan beyinlere göre de gayet kalın ve belirgin bir hat vardır.
Şimdi GRAFİKERLERİN HAKLARINI VE SANATINI KORUYAN BİR örgüt olsa,bu kartvizitlerin ULUSLARARASI KARTVİZİT NORMLARINA ve GRAFİK SANATI KURALLARINA göre kusurlu tasarım olduğunu iddia eder ve YASAL İTİRAZDA BULUNUR.”
F.CAGLA
“Grafik Tasarımcılar Meslek Birliği oluşumunu kendi çıkarları için yeniden düzenleme düşüncesinde olan bazı kişiler ( Bunların isimlerini de vericem hatta bununla ilgili bir yazı dizisi de yayınlıyorum ) amaçlarını gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca önce çamur atmaya, sonrasında da gerçek düşüncelerini gün gün, adım adım ortaya sermeye başladılar.
Okullu ya da kurslu olsun her Grafik Tasarımcının kendi geleceğinin teminatı olacağını düşündüğü, düşünmeyenlerin ise düşündürülmesi gerektiği bir süreçte ortaya çıkan bu durum bazı kişilerin bu birlik oluşumunu kendi düşünceleri, çıkar ve hırs duyguları çerçevesinde oluşturmaya, bu çarpık düşünce çerçevesinde düşünce belirtmeyen kişileri ise bir şekilde susturma veya etkisiz hale getirme noktasında güç birliği içerisinde olduklarını ve bunların gerçek düşüncelerinin neler olduğunu, bunları durdurmak ve bu camiadan kazımak için nelerin yapılması gerektiğini tartışabiliriz.
İşte size konu... Üstelik bu konu sizi direkt olarak ilgilendiriyor. 400'ü aşkın Grafik Tasarımcının titri ne olursa olsun bu oluşuma katkıda bulunmayı kendisine görev edindiğini ( Ben de destekliyorum ) katılımıyla ortaya serdiği bu oluşumun bazı tahtakale tüccarları tarafından yönlendirilmesine izin vermemek ve fikri haklarımızın gerçek anlamda savunulması için üzerimize düşen görevlerin neler olduğunu belirtmek adına bu alanda kişiler kendi düşüncelerini belirtebilirler.
Grafik Tasarımcılar Meslek Birliği oluşmadan kokuşmaya başladıysa bunun sorumlularının da bu camiada teşhir edilmesi gerekir. Birlik denen şey birlikte düşünülmeye başlandığı zaman anlamlıdır.
Saygılar...
Melih Yongacı”
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/9423-tasarim-bilmeyene-grafiker-denir-mi-2.html
Alıntı:
İsmail Ev Nickli Üyeden Alıntı
Yıllardır süregelen "Sanat sanat için midir, sanat toplum için midir?" tartışmasında olduğu gibi bu tartışma da bu platformlarda sürüp gider. Çırağı, ustası, acemisi, profesyoneli, yetkilisi, yetkisizi... herkes kendi eteğindeki taşları döker ve "benim dediğim doğrudur" iddiasından asla vazgeçmez. Çünkü kontrolsüz ve yaptırımsız alanlarda; işi bilenin doğrusuyla, işi bilmeyenin menfaat kavgası birbirinden ayırt edilemez. Ayırt edilebilmesi için Faruk Çağla Bey'in şiar edindiği sloganı(HAKLI olmak yetmez, Aynı zamanda GÜÇLÜ olmak gerekir)'nın hayata geçmesi gerekir.
Bende katılıyorum size. Kontrolsüz bir savaş aslında aramızdaki. Kontrolü sağlamak içinde örgütlenmek, bir çatı altında toplanmak gerekir. Her kafadan bir sesin çıktığı bir projeyi asla bitiremezsiniz.
İş bilmeyenlerin başta belediyelerden aldıkları kitap, dergi, broşur vs. ücretleri bir görseniz veya duysanız dudağınız uçuklar. İş bilmeyenlerin 2 yılda aldığı parayı işini iyi yapanlar maalesef 10 yılda zor alıyor.
Herkes konuşuyor, herkes yazıyor ama hep havada kalıyor. Yok mu bu grafikerlerin bir sahibi ???
Süleyman KÖKLÜ
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxx
https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/5744-grafikerlikte-usta-cirak-iliskisi-nasil-olmali.html
“Kötü iş çıkaran "arkadaşlara" kimsenin kötü laf söylemeye hakkının olmadığını düşünüyorum. Belki o arkadaş büyük bir özveri ile, ve çok severek bu işi yapıyor. Araştırıyor ama yapabildiği bu kadar. Yani iyi birine denk gelip bak kardeşim burası böyle olur, bunu buraya koyarsan şunu buraya koyman gerekir diyen bi ustası olmadığından o "arkadaş" bildiğiyle ve gördüğüyle o kadar iş çıkarabiliyor ve ekmeğini o işi yaparak kazanıyor.
İbrahim Tatlıses'in dediği gibi Oxford vardı da biz mi okumadık.
Kesin olan bişey var. Grafiker olmak isteyen gençlere Grafik eğitiminin devlet tarafından sayı sınırlaması getirmeksizin eğitim almaları sağlanmalı. Yani tıp bölümüne, yada hukuk bölümüne 10 tane mi öğrenci alınıyor?
Recep Ünal
alaylı “
“
Merhaba Faruk Hocam,
Adım Pınar, 25 yaşındayım ve tasarım yada dizgilik işini 4 yıldır yapıyorum.evet nickle burdayım ama gerektiğinde adımı söylemekten çekinmem...Heleki böyle güzel ve gerçentende doğru bir konu konuşulup tartışılırken.
Çanakkale'de ikametgah ediyorum ve burdaki yerel basın yada reklam ajanslarında çalışan ve tasarım yapan birçok arkadaşımız var...
Evet sizin yazdıklarınıza hepsine katılıyorum, fakat işverenler inanın tasarıma değil çalıştıracağı kişiye vereceği maaşı düşünüyor...
Grafikerler ayaklanmalı yada eğitim alıp bu işi profosyonel olarak yapanlar haklarını savunmalı gerçektende bunun arkasındayım.
Yerel basında çalıştığım dönemlerde gazete dizgisi yapacam diye asgari bir ücretle anlaşıldı. Ama 1 yıl geçmeden 1 günlük gazete+ 1 haftalık gazete + 1 aylık dergi+reklam tasarımları+yılbaşı yada razamanlarda yapılan rutin işler. 1 kişinin aklına ne gelebilirse...
Patronla konuşmak için odasına gittim üzerimdeki yükten ve bu yükün azalmasını rica ettim bir çözüm bulunmasını yada her işi ben yapıyorsam maaşımın tatmin olmasını gibi. Ama inanın patronun odasından çıktığımda adam haklı ben muhabirlikte yapmam gerekiyor diye düşündüğümü gördüm, korkunç birşey, işveren okadar çok laf kalabalığı yapmışki resmen hipnoz olmuşum...
Sen bulunmayan hint kumaşı değilsin sen gidince yerine ve daha az maaşla çalışacak eleman her yerde bulunur diyorlar resmen. konu dışınamı çıktım bilmiyorum ama korkunç gerçekler bunlar....
Kendimi geliştirmek ustalarımı örnek alarak bir yerlere gelmek için uğraşıyorum ama buna inanın vakit bulamıyordum... Başka şehirlerde nasıl ama Çanakkale'nin yerel basının tarzı budur... Çalışma felsefeleri "Az maaş, çok iş"
Durum bu olunca gece geç saatlere kadar rutin bir şekilde çalışıyorsun ne araştırmaya ne yeni birşeyler öğrenebilmeye vaktin oluyor...Şans eseri yeni birşey bulduysan onunla mutlu olmakla yetiniyordum... Birkaç arkadaşımla bu konuyu çok kez konuştuk. Şartlarımızı koyalım dedik ama olmadı çünkü az maaşla çalışacak eleman herzaman buldular.
Az maaş sorunda değil, yapıyorsun ortaya güzel birşeyler çıkarıyorsun ama ne takdir görebiliyorsun nede başka birşey.
Grafiker17”
“
Bir meslek iki yolla gelişir;
1-Akademik üniversite gibi örgütlü eğitim kurumlarıyla. (mektepli-okullu)
2-Usta-çırak ilişkisi gibi yaygın -geleneksel metodlarla (alaylı-çekirdekten)
Türkiyede ikisi de aksamaktadır.
Mektepliler piyasayı ve pratiği bilmemekte, alaylılar da teoriyi ve tasarımı bilmemektedir.
Usta dediğimiz üniversitede hoca dır. Hem üniversitedeki, hem piyasadaki hocalara saygı kalmamıştır.
Mekteplinin piyasada pişmesi, alaylının ustanın yanında pişmesi gerekmektedir.
Her ikisinin birbirinden öğreneceği çok şey vardır.
Her ikisinin eksiklerini giderecek TEK çare VARDIR,
O DA grafikerlerin haklarını koruyacak meslek oluşumları, meslek birlikleridir.
İki aylık ticari kurslar ALAYLI da yetiştirmez, Mektepli de yetiştirmez, ÇIRAK da yetiştirmez... Sadece ön bilgi verir. Bu bilgilerle grafiker olunmaz, olunursa USTALARA engel olunur. Piyasa düşürülür, meslek itibarı zedelenir...
Var mı itiraz eden? Haksızsam şu konuda haksızsın deyin.
USTA - ÇIRAK KONUSU da, diğer konular gibi gelip
GRAFİKERLER BİRLİK OLMALI konusunda buluşuyor. TABİİ; ANLAYANA !
Saygılarımla.
F.ÇAĞLA”
“Grafikerlerin bu sorunlarıyla ilgilenen ÇARE ve ÇÖZÜM üretmek isteyen CİDDİ GRAFİK MESLEK ÖRGÜTLERİ de YOKTUR. Ben ve birkaç arkadaşım GRAFİKERLER MESLEK BİRLİĞİ kurmak için yola çıktık. Tam kuracaktık ki bazı istenmeyen hadiseler oldu. BU İŞİN ÇÖZÜMÜ ŞUDUR;
a)
BU iş DEVLETsiz olmaz. Devleti inandırmadan ve ikna etmeden, devleti karşımıza alarak hiç olmaz. Devleti yanımıza almalıyız.Gerçekten ciddi olarak bu işe
gönül vermiş ve inanmış kişilerin bir araya gelmesi gerekir. Bu kişilerin dilekçeler yoluyla devletin ilgili birimlerine içinde bulunulan
haksızlığı ve yanlışlığı bildirmesi gerekir. Mesela Dersanelerdeki kurs isimlerinin gerçeğe uygun yazılması ilk etapta istenebilinir.
b) Sonra Bu kişiler,
kendi kişisel menfaatlerini meslek menfaatlerinin önünde tutmadan GRAFİKERLER ve GRAFİK TASARIMCILAR meslek BİRLİĞİNİ kurmalıdır. BUNUN için
sadece 56 üye ve her üyenin özgün grafik tasarımı gerekmektedir. Ben ve arkadaşlarım 400 üye toplamıştık ama bir bomba düştü dağıldı.
c) BU oluşum kurulursa; grafikçilerin ürettiği grafik tasarımların grafik eser olarak tescilini sağlayacak, bir broşür tasarımının 20 defa çeşitli matbaalar tarafından ücretsiz kullanımına son verilebilecektir. Tıpkı fotoğraf telif ücreti gibi. Komiktir ;
grafiker kullandığı fotoğrafın telif ücretine dikkat eder ama kimse grafikerin broşürünün telif hakkını düşünmez bile.
d)Bu birlik grafikerlik mesleğinin
ilke ve sınırlarını tesbit edebilecektir, mesleğe bir nizam ve intizam getirebilecektir.
e) Bu birlik; Gerek üniversitelerde ve gerekse özel kurslardaki eksiklikleri tespit edip olumlu ve yapıcı yaklaşımlar sergileyerek
GRAFİK AMELESİ ve GRAFİK TASARIMCI arasındaki sorunları çözümleyecek ve her iki tarafa da birbirlerinden öğrenme imkanları hazırlayacaktır.
f)
Alaylı-Mektepli, eğitimli-eğitimsiz grafikerler arasındaki eksiklikleri MESLEKİ İYİLEŞTİRME programları ve çözüm önerileri ile giderecek ve GRAFİK TASARIM Mesleği ve MESLEKDAŞLARININ
KALİTESİNİ yükseltmeyi hedefleyecektir.
g) Bunlar oluşurken otomatik olarak
grafik patronları, matbaa patronları ve doğal olarak müşteriler de eğitilecektir. İşveren ve müşteri bilinçlendirilecek ve aynı zamanda daha nitelikli grafikçilerle çalışma şansı elde edilecek ve ortaya
daha ESER sayılabilecek GRAFİK TASARIMLAR çıkacak,
bunun neticesi SATIŞ; Kar ve PRESTİJ olarak reklam verene dönecektir.
h) Reklamcılar Derneği, Reklam İşverenleri Derneği, Reklam Ajansları birliği vs. gibi daha
elit düzeyde örgütlenmiş dernek ve birlikler de elbette
daha nitelikli tasarımcıya daha kolay ve daha bol miktarda ulaşabilecektir.
Kısaca çözüm budur.
Mektepli-Alaylı ilişkisi de bu yolla rahatlar. Kimin çırak, kimin kalfa olduğu netleşir...Ustalar ustalıklarını bilir, çıraklar çıraklığını... Çırak ne zaman usta olacağını da bilir. Çırakların Ustalığa kavuşma süresi çok daha kısalır. Ustalar daha nitelikli çırak bulup zevkle eğitir.
Çırakların gözü ustasının ekmeğinde olmaz. BİRLİK OLURSA DİRLİK olur.
Başka çözüme aklım ermez. Başka önerisi olan varsa buyursun.
Saygılarımla.
F.Çağla”
“Ben 51 yaşındayım ve kalp hastasıyım. Ne kadar yaşayacağım belli değil. Türkiye koşullarında akranlarım birer birer ya kalpten ya kanserden gidiyor... Grafikerlerin birlik olmasını, grafikerlik mesleğinin ilkelerinin ve sınırlarının çizilip, hak ettiği onurlu yere kavuşturulmasını kendim için değil, 15 yaşındaki grafiker oğlum Erdem ÇAĞLA için ve tüm genç grafikerler için istiyorum. Bunun böyle bilinmesini saygılarımla rica ederim.
Bütün çabam bunun içindir !!!
F.Çağla”
“Hocam aslında kendimize ait bir dayanışma vakfı tarzında herkesin bir bütün olduğu grafikerlerin toplandığı aynı burası gibi fakat gerçek dünyada da aynen bu şekilde herkesin birşeyler paylaşabildiği bir mekan... Hem bu şekilde bu işi yapan kişiler bilgilerine bilgi bilmeyenlerde kendilerini daha güzel geliştirme imkanı bulabildiği bir mekan... işte bence ozaman ustalık çıraklık iişikisi olur şimdi misal "kime sorsan ben ustayım der" sana fakat bence o insan bir ustanın çalışmasını izlemediği için kendini usta sanıyordur.
İşsizlik, çalışma düzenindeki haksızlık düşük ücretler.... gibi tarzda şikayetlerin önüne çok rahat geçilebilinir bence. Herkes bu işi bilinçli yaparsa bu piyasanın kalitesi artar kalite demek verimlilik demek bu sekildede eminimki bize geri dönüşü çok iyi olacaktır. Buradaki arkadaşlarım çoğu bilgili kültürlü insanlar en bilmeyeni bile saygı çercevesinde kendine birşeyler katmaya çalışıyor.... NEDEN OLMASIN
Hocam sizden bize bu konuda yol göstermenizi istiyorum....
Saygılar
Mekmet ÖZTÜRK”
“
okullarda daha fazla bilgisayarlı pratik eğitime, dersanelerde ve kurslarda da tasarım ve sanat eğitimine biraz daha ilgi göstermek gerekmektedir.
Böylelikle ALAYLI-MEKTEPLİ SÜRTÜŞMESİ DE EN AZA İNDİRİLEBİLİR.
Bunu yapacak makam ve mevki elbette DEVLETtir.
Bunda ön ayak olacak kuruluşlar Grafikerler Meslek Kuruluşudur...
Ama her ikisi de çözüm üretmemekte, var olan şartlardan şikayet etmemektedir.
O HALDE GRAFİKERLİKTE SAĞLIKLI bir USTA-ÇIRAK ilişkisi için, sağlıklı bir ALAYLI-MEKTEPLİ ilişkisi için grafikerlik mesleğinin ilkeleri ve sınırları bir daha belirlenmelidir.
Bunu alaylı-mektepli tüm grafikerler yapmalı, bir çatı altında toplanmalıdır.
Grafikerler kendi sorunları için boşver dememelidir. Bir birlerini yememelidir.
Birbirlerini kırmamalı, birbirleriyle uğraşmamalıdır.
Asıl uğraşması gerekenlerle uğraşmalıdır.
Bu nedenle tüm grafikerler birlik olmalıdır' BİRLİK OLAN YERDE DİRLİK OLUR. BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR. TEK TEK ÇUBUKLAR KOLAY KIRILIR, ÇUBUKLAR BİR ARAYA GELİRSE KOLAY KIRILMAZ.
GRAFİKERLER MESLEK BİRLİĞİ KURULMALIDIR.
BU gibi bitmek tükenmek bilmeyen tartışmaların kesin ve tek çözümü budur!
F.Çağla”
Xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
https://www.grafikerler.org/grafikerlerin-yasadiklari-sorunlar/8786-grafikerlerin-ugradigi-haksizliklar-2.html
“Konya esnafından grafikerlerin ortak şikayeti;
1-Namaz kılıp oruç tutuyorlar ama işçinin hakkını yiyorlar. (Yani müslüman gibi görünüp gereğini insani ve ekonomik ilişkilerde yerine getirmiyorlar, kul hakkı yiyorlar)
2-Grafikerin sigortasını ödemiyorlar.
3-Yasalara aykırı olarak günde 12 saat köle gibi çalıştırıyorlar.
4-Emeğe saygıları yok, tasarımı beğenmeyip bir daha bir daha yaptırıyorlar.(emek hırsızı olmak ve esnaf olmamak)
Şimdi 3 soru aklıma geldi;
1-Bu tespitler ve şikayetler sadece Konya için mi geçerli, başka illerde grafikerlere yapılan böyle maddi ve manevi zulümler yok mu? Bu zulüm en fazla Konya'da mı var?
2-Konya'da veya başka illerde böyle zulüm yapmayan insan oğlu insan, vicdan sahibi esnaflar yok mudur? Varsa da azınlıkta mıdır, çoğunlukta mıdır?
3-Grafikerlerin bu sıkıntıları ne zaman bitecek ya da hafifleyecektir? Bunun için yurdumuzun insan kalitesinin yükselmesini mi beklemeliyiz, yoksa grafikerlerin BİRLİK olması bir çözüm oluşturabilir mi?
Saygılar.
F.ÇAĞLA”
“Ben bu oluşuma gönülden destek verip bağlı kalacağıma yemin bile ederim,
Böyle saygın ve elit bir işin ayağa düşmesi beni çok üzüyo, dediğiniz gibi birlik olmalıyız bizim iyiliğimiz için..
Erkin Karataş”