danisman
Consultant
- Kayıt
- 27 Nisan 2009
- Mesaj
- 1.504
- Tepki
- 30
İsmail Mesut’u aradı, neredesin, bodrum kattayım efendim, tamam geliyorum dedi. Hep birlikte binanın en alt katına indiler, Mesut İsmail’in tüm isteklerini bir bir yerine getiriyordu, gecenin bu vaktinde bile yoğun bir çalışma vardı binada. Bodrum katında yapılan çalışmaya baktı İsmail, tıpkı istediği gibi yalıtımlar yapılıyordu. Oldukça büyük ve geniş olan bodrum katı bir eğitim alanına çevirmişti İsmail.
Arkadaşlar, birkaç gün içinde binamıza geçebileceğiz, burada ihtiyacımız olan her şey mevcut olacak. Para konusuna gelince, Mesut, arkadaşların hesaplarına gerektiği kadar, nakit para yatırınız, emredersiniz efendim dedi Mesut. Bu arada dedi İsmail, emanetiniz var bagajda, onunla da gerektiği şekilde ilgilenin, bakalım misafirimiz bize hediye olarak ne getirmiş dedi. Turgut, sen emaneti teslim et arkadaşlara, Abdullah durumun nasıl, iyidir ortak, sen takma beni kafana, bir şekilde maçı götürürüm, bilirsin, dedi.
Tamam, o zaman ben Abdullah ve Turgut holdinge geçeceğiz, ilerleyen saatlerde geliriz ve ayrıntıları konuşuruz hep birlikte, diyerek yukarıya çıktı. Bu arada, bagajdaki adam da salkım saçak bodrum kata indirilmekteydi. İsmail sol eliyle, çenesinden kavradı herifi, ne biliyorsan anlat, yoksa bilmediklerini bile anlatmak zorunda kalacaksın dedi. Adam korkudan titriyordu, göz bebeklerine baktı İsmail, seni yollayan çakallar, bunun bedelini canlarıyla ödeyecekler dedi.
Arabaya bindiklerinde, seni istersen hastaneye gösterelim öyle geçelim dedi, yok be ortak amma da abarttın, ben iyiyim diyorum dedi Abdullah. Yol boyunca nereden başlayacaklarını konuştular, Turgut hiçbir şey demeden sadece dinliyordu, holdinge vardıklarında, saat neredeyse gece on bir civarlarındaydı.
Mesut’un bahsettiği Evren holdingde İsmail’i bekliyordu, güvenlikte beklemekte olan Evreni de yanlarına aldı İsmail ve ofise çıktılar. Evrenden neler istediğini ve neler beklediğini bir bir anlattı, Evren tüm bunların yapılabileceğini, ancak kendisine iki kişi daha lazım olduğunu söyledi. Ne gerekiyorsa yap, haaa, bu arada, yanına alacağın adamlar sağlam pabuç olsun diye uyardı Evreni, elbette ki İsmail bey dedi Evren, Abdullah, hadi bakalım işin çok anladığım kadarıyla vakit geçirmesen iyi olur dedi Evren’e, haklısınız ben çıksam iyi olur diyerek ayrıldı odadan Evren.
Bu konuyu da hallettiğimize göre, artık ekipte yar alan arkadaşlara görev taksimatı yapsak iyi olur dedi İsmail, haklısın ortak, bunca adamı çok iyi organize etmemiz gerekecek, iyiler hoşlar ama kontrolü kaybedersek her şey arapsaçına döner dedi. Biliyorum kardeş, her şeyin farkındayım, fakat onlara güvenmekten başka çaremiz yok, sen de bunu biliyorsun dedi. İki saat kadar kaldılar holdingte, akıllarına gelen her şeyi konuşup belli bir sonuca bağladılar.
6 gün sonra…
Vakit gece yarısına yakındı, Hasan, Abdullah, İsmail ve Turgut çiftliğin oldukça uzağında bir yerde arabalarını park ettiler. Gece görüş dürbünüyle çiftliği gözetledi İsmail, sonra Evrene, kaç kişi görünüyor dedi, bakıyorum efendim koordinatları ayarladım ancak bir sorunumuz var, sanırım hava sıcaklığı yüzünden olsa gerek, dilerseniz bir saat kadar daha bekleyelim, size kesin sonuca yakın olan rakamı verebilirim, tamam Evren dedi İsmail.
Ne yapıyoruz diyen Abdullah’a gidelim bence zaman çok uygun dedi İsmail, Hasan’da başını sallayarak olumlu görüşünde olduğunu bildirir bir hareket yaptı. Turgut, sen kal dedi İsmail, Turgut bu kararı hiç sevmese de mecburen tamam demek zorunda kaldı. Hep birlikte karanlığa karıştılar, yaya olarak yaklaşık yarım saat kadar yürüdüler, ormanlık olan alanda ilerlemek gerçekten de çok zorluydu.
Çiftliğin dağa yaslanmış olan tarafında güvenlik neredeyse yok denecek kadar azdı, İsmail bunu hesaba katarak dağ tarafından gelmişti çiftliğe. Telleri geçtikten sonra, üçü ayrılmaya karar verdiler, içeriye girdiğimizde nerede buluşacağımızı biliyorsunuz değil mi, dedi İsmail. Her ikisi de başlarını salladılar.
İsmail çiftliğin tellerinden geçti, sonra diğerleri de girdiler aynı yerden sürünerek, etrafı kollayarak ilerlemeye başladılar farklı yönlere doğru. Abdullah on beş metre kadar ileride bulunan korumayı, tek hamlede indirdi yere, göz göze geldiler karşı taraftan Hasan’la, İsmail’i gözden kaybetmişlerdi, ikisi paralel yönde ilerleyerek üç kişiyi daha etkisiz hale getirdiler. Artık çiftliğin meydanına çok yaklaşmışlardı ve asıl çarpışma burada olacaktı. İsmail onlar daha oraya ulaşmadan beş elemanı indirmişti bile yere, Abdullah ve Hasan’ın geleceği güzergahta yer alan, beş altı kişilik grup etkisiz hale gelmeden, binaya girmek imkansızdı.
Devam edecek…
Arkadaşlar, birkaç gün içinde binamıza geçebileceğiz, burada ihtiyacımız olan her şey mevcut olacak. Para konusuna gelince, Mesut, arkadaşların hesaplarına gerektiği kadar, nakit para yatırınız, emredersiniz efendim dedi Mesut. Bu arada dedi İsmail, emanetiniz var bagajda, onunla da gerektiği şekilde ilgilenin, bakalım misafirimiz bize hediye olarak ne getirmiş dedi. Turgut, sen emaneti teslim et arkadaşlara, Abdullah durumun nasıl, iyidir ortak, sen takma beni kafana, bir şekilde maçı götürürüm, bilirsin, dedi.
Tamam, o zaman ben Abdullah ve Turgut holdinge geçeceğiz, ilerleyen saatlerde geliriz ve ayrıntıları konuşuruz hep birlikte, diyerek yukarıya çıktı. Bu arada, bagajdaki adam da salkım saçak bodrum kata indirilmekteydi. İsmail sol eliyle, çenesinden kavradı herifi, ne biliyorsan anlat, yoksa bilmediklerini bile anlatmak zorunda kalacaksın dedi. Adam korkudan titriyordu, göz bebeklerine baktı İsmail, seni yollayan çakallar, bunun bedelini canlarıyla ödeyecekler dedi.
Arabaya bindiklerinde, seni istersen hastaneye gösterelim öyle geçelim dedi, yok be ortak amma da abarttın, ben iyiyim diyorum dedi Abdullah. Yol boyunca nereden başlayacaklarını konuştular, Turgut hiçbir şey demeden sadece dinliyordu, holdinge vardıklarında, saat neredeyse gece on bir civarlarındaydı.
Mesut’un bahsettiği Evren holdingde İsmail’i bekliyordu, güvenlikte beklemekte olan Evreni de yanlarına aldı İsmail ve ofise çıktılar. Evrenden neler istediğini ve neler beklediğini bir bir anlattı, Evren tüm bunların yapılabileceğini, ancak kendisine iki kişi daha lazım olduğunu söyledi. Ne gerekiyorsa yap, haaa, bu arada, yanına alacağın adamlar sağlam pabuç olsun diye uyardı Evreni, elbette ki İsmail bey dedi Evren, Abdullah, hadi bakalım işin çok anladığım kadarıyla vakit geçirmesen iyi olur dedi Evren’e, haklısınız ben çıksam iyi olur diyerek ayrıldı odadan Evren.
Bu konuyu da hallettiğimize göre, artık ekipte yar alan arkadaşlara görev taksimatı yapsak iyi olur dedi İsmail, haklısın ortak, bunca adamı çok iyi organize etmemiz gerekecek, iyiler hoşlar ama kontrolü kaybedersek her şey arapsaçına döner dedi. Biliyorum kardeş, her şeyin farkındayım, fakat onlara güvenmekten başka çaremiz yok, sen de bunu biliyorsun dedi. İki saat kadar kaldılar holdingte, akıllarına gelen her şeyi konuşup belli bir sonuca bağladılar.
6 gün sonra…
Vakit gece yarısına yakındı, Hasan, Abdullah, İsmail ve Turgut çiftliğin oldukça uzağında bir yerde arabalarını park ettiler. Gece görüş dürbünüyle çiftliği gözetledi İsmail, sonra Evrene, kaç kişi görünüyor dedi, bakıyorum efendim koordinatları ayarladım ancak bir sorunumuz var, sanırım hava sıcaklığı yüzünden olsa gerek, dilerseniz bir saat kadar daha bekleyelim, size kesin sonuca yakın olan rakamı verebilirim, tamam Evren dedi İsmail.
Ne yapıyoruz diyen Abdullah’a gidelim bence zaman çok uygun dedi İsmail, Hasan’da başını sallayarak olumlu görüşünde olduğunu bildirir bir hareket yaptı. Turgut, sen kal dedi İsmail, Turgut bu kararı hiç sevmese de mecburen tamam demek zorunda kaldı. Hep birlikte karanlığa karıştılar, yaya olarak yaklaşık yarım saat kadar yürüdüler, ormanlık olan alanda ilerlemek gerçekten de çok zorluydu.
Çiftliğin dağa yaslanmış olan tarafında güvenlik neredeyse yok denecek kadar azdı, İsmail bunu hesaba katarak dağ tarafından gelmişti çiftliğe. Telleri geçtikten sonra, üçü ayrılmaya karar verdiler, içeriye girdiğimizde nerede buluşacağımızı biliyorsunuz değil mi, dedi İsmail. Her ikisi de başlarını salladılar.
İsmail çiftliğin tellerinden geçti, sonra diğerleri de girdiler aynı yerden sürünerek, etrafı kollayarak ilerlemeye başladılar farklı yönlere doğru. Abdullah on beş metre kadar ileride bulunan korumayı, tek hamlede indirdi yere, göz göze geldiler karşı taraftan Hasan’la, İsmail’i gözden kaybetmişlerdi, ikisi paralel yönde ilerleyerek üç kişiyi daha etkisiz hale getirdiler. Artık çiftliğin meydanına çok yaklaşmışlardı ve asıl çarpışma burada olacaktı. İsmail onlar daha oraya ulaşmadan beş elemanı indirmişti bile yere, Abdullah ve Hasan’ın geleceği güzergahta yer alan, beş altı kişilik grup etkisiz hale gelmeden, binaya girmek imkansızdı.
Devam edecek…