Kaliteli bir Tasarımcı olmak için okulunu okumak mı gerekiyor

Ahmet ALTUN

Font Tasarımı
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
1.398
Tepki
36
Değerli Hocam.. nerede kişiliğe nerde dokunmuşum diyorsunuz ama şu ''bir sağlıkçımız eksikti o da geldi'' diye ima ettiğiniz kim...


Sayın hocam.. hala bir noktayı es geçiyorsunuz.. BEN GRAFİKERİM DEMİYORUM.. sağlıkçıyım diyorum zaten.. Sağlık alanında yeteneğe pek ihtiyaç yoktur.... Bu konuda eğitim almış herkes mesleğini icra edebilir. Bu yüzden yapabiliyorsa sağlık alanına kamyoncuların girmesinde benim için bir sakınca yoktur. Girebiliyorsa girsin.. hatta overlokçularda girebilir..

Oysa GRAFİKERLİK bana göre bir SANAT dır. Ben sizin grafiker olmadığı ve eğitimi omadığı halde bu alanda sizin tabirinizle ipini koparanın dalmasına tepkinizi aslında gayet iyi anlıyorum. Önüne gelen birşeyler çiziyor ve ben grafikerim diyor.. bu da sizi kızdırıyor.. yani genel tepkiniz bu..

Fakat hocam.. Şarkıcılıkta bir meslektir ama aslında bir sanattır.. Şu an bakın ipini koparan şarkıcı olmuş.. doğru değilmi.. ? siz her şarkı söyleyenin kasetini alıp dinliyormusunuz.. Diyelimki dinliyorsunuz.. beğeniyormusunuz.... beğenmediğiniz bir sanatçının ikinci çıkardığı kaseti artık alırmısınız.. siz almazsınız başkası da almaz.. ve acı son... artık o şarkıcı piyasada
barınamaz..

Sizden anladığım kadarıyle siz diyorsunuzki... yeteneği olan gitsin eğitim de alsın.. ve öyle gelsin şarkı söylesin.... yeteneğin var fakat eğitimin yok ise sizin tepkiniz '' ipini koparan şarkıcı oluyor'' öyle değilmi..?

Lütfen bırakın ipini koparan şarkıda söylesin.. grafiker de olsun.. Eliminasyon kendiliğinden devreye girecektir. Eleştri ve beğeninin mutlak tartışılmaz gücü hemen devreye girecek bu sanat alanında kalitesiz ne varsa yok olacaktır. Geriye sadece mükemmel kalacaktır.


bu söylediklerimi anlamayan veya itirazı olan varmı?:)


 
Kayıt
7 Temmuz 2008
Mesaj
208
Tepki
5
Selam,

Rica ederim. Şimdi sizden bir şey rica etmek istiyorum…

Özellikle grafik tasarımcıların gelip girdiği ve gerek sorunlarını gerekse de ilgili sorunlara çözüm yollarını aramaya çalıştığı bu ve buna benzer sitelerdeki bu tür nitelikteki kişilerin ortak bir sorunu vardır.

Adına grafik tasarımcı denen bu şahıslar yapıları gereği biraz ukaladır. İşlerinin özel yapısı gereği pek çok konuda entelektüel bilgi düzeyine eriştiklerini düşünüp kendilerinden başkalarını bazı durumlarda daha alt düzeyde değerlendirip onların da en azından kendi düzeylerine erişebileceğini ama her nedense gelmedikleri gördüklerinde kızar, azarlar ve hatta bazı noktalarda da sözlü olarak dövebilirler. Bu durum ne yazık ki bizim içerisinde bulunduğumuz yapının ya da daha doğrusu sektörün içerisinden çıkılamaz hale gelmiş kronikleşmiş bir hastalığıdır.

Bilgiye erişimin kişilerin kendi tekelinde olmasının döneminin çoktan kapandığının henüz farkına varamamış adına grafik tasarımcı denen ve bu sektörde yer almaya hala devam eden bu tür kişilerin yakında nesillerinin tükeneceğini kendilerinin bile henüz anlayamamış olmaları da üzerinde dikkatle durulması gereken ayrı bir noktadır. Bu tanımlamaya bu site üzerinde yer alan herhangi bir kişi için belirtmiyorum. Genel bir yaklaşım biçimini ve tavır belirleme yanlışlığını anlatmaya çalışıyorum.

Bu anlamda, sizin genel davranış biçimini kavramanız ve bundan sonraki süreçte herhangi bir grafik tasarımcı sitesine girdiğinizde yazdığınız yazılarda gereken hassasiyeti göstereceğinizi biliyorum. Grafik tasarımcı olmamamız genel davranış biçimini ve bakış açısını kavrayamamış olmanızı da beraberinde getiriyor. Sektör dışı bir kişi olmanız belki bir yere kadar sizi hoş karşılamamıza yol açabilir ama unutmayın ki biz grafik tasarımcılar sahip olduğumuz bilgiç, ukala ve entelektüel gevezelik yapımızı asla terk etmeyiz.

Mektepli olmayan kişileri otomatik olarak karşımıza alırız. Bu tür sitelere gelen herkesin doğal olarak Grafit tasarımcı olabileceğini sanırız ve bu sanmanın refleksiyle bakar ve genel alışkanlıklarımızın bizi dürtmesiyle harekete geçer elimizdeki mızrağımızı konuya dışarıdan katılan kişinin beynine saplarız. Stersli bir sektörde uzun yıllar bulunmuş olmanın bize kazandırdığı davranış refleksiyle hareket eder ve işimizin elimizden alınacağı kaygısıyla şu an ülkemizde oldukça fazla sayıda bulunan işsizler ordusunun bir neferi olmamak düşüncesiyle önümüze çıkan sizin gibi kişilerin sırtını her anlamda yere getirmek için sahip olduğumuz klavyenin tuşlarını siz ve sizin gibi kişileri tuş etmek için ustaca kullanırız.

Bu davranış siz ve sizin statünüzdeki kişilerin masumiyet sınırları içerisinde olduğunuz anlamını doğurmamalıdır. Siz ve sizinle aynı durumda olan diğer kişilerin ellerine bir bilgisayar alıp daha sonrasında edindikleri Photoshop veya Corel programlarıyla bizim alanımıza sarkmanızı ve bizim gibi grafik tasarımcıları masum bir düzeyde de olsa tehdit etmenizi haklı çıkartmaz. Biz ve bizim gibi grafik tasarımcılar bu tür durumlarda hemen kızar, sinirlenir, hiddetlenir ve hatta ortamın durumuna, hassasiyetine, şekline, biçimine vs. bakmaksızın başlarız veryansın etmeye.

Bizler bir anlamda birbirimizi yerken bizi bulunduğu köşeden seyreden ve bu tür konulara bayılan it koput tayfası da seyirttikleri yerden ellerini ovuşturur ve sapla samanın birbirine dalaşmasından çıkacak yangın sonrası ortalığın kavruluyor olması sonrası,

- Ben size söylemiştim. Bunlardan adam olmaz. Bakın şimdi de birbirlerini yemeye başladılar…

Sözlerini kendileri gibi aynı rezillikte olan kişilere böbürlenerek ve haklı çıkmalarının kendilerine verdiği övünç kaynağını ortaya sererek savururlar.

Sonuçta aslında her birimiz bu durumdan bir şekilde yara alarak meydanı bizden sonra gelecek olanlara terk ederiz. Meydanın kenarına geldiğimizde elimizde daha önceden tuttuğumuz her ne varsa tümünü de kaybettiğimizi ve özenle korumaya çalıştığımız şeylerin elimizden kayıp gittiğini gözlemlediğimizde kimlerin bize kahkahalarla güleceğini varın siz düşünün.

Saygılar…
 

Ahmet ALTUN

Font Tasarımı
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
1.398
Tepki
36
Melih Bey..

Tekrar teşekkür ederim bu güzel ve aydınlatıcı ve hatta sakin ve sabırlı açıklamanız için.. Ben bu açıklamaya önceden vakıf olsaydım bu konu başlığına tek bir mesaj yazmazdım.. Sessiz sessiz forumda dolaşır illustratorda araç kutusu nasıl kullanılır ona bakardım.

Bu kesinlikle bir sitem değil.. lütfen böyle algılamayın. Bu konu başlığında mesajlarımdan dolayı herhangi bir kimseyi üzdüm ise özür dilerim.. artık bu konu başlığına mesaj yazmayacağım.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@a21a


İma etmek; kişiliğe dokunmak mıdır? Biri beni ima edebilir ama kişiliğime dokunmayabilir. Ayrıca kişiliğe dokunmak dediğiniz şey nedir? Kişiliği rencide etmek midir? Sinire dokunmak mıdır? Yergi yapmak mıdır, hicvetmek midir? Yoksa hakaret midir?

Ne demek; beni ima ettin ve madem ki ima ettin kişiliğime dokundun!

Allah iftiradan saklasın!

Kişiliğe nereye kadar dokunulabilir, nereye kadar dokunulmaz?
Nereye kadar kanunen suçtur, nereye kadar etik ve ahlak olarak ayıptır?

Bunları bilmeden itham etmemeliyiz.

Bakın; her mektupta birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz.

Şu sözümü bile ;
"bu söylediklerimi anlamayan veya itirazı olan varmı?"
öğrenip kullanıyorsunuz.

Adınızı bilirsem adınızla hitap edeceğim, bilmediğim için sağlıkçı (sağlıkçı ne demekse?-hastabakıcı-hemşire, hastane müdürü -doktor-vs ?) kardeşim diyorum;
Sayın Sağlıkçı kardeşim;

1- Sizce kaliteli bir grafik tasarımcı olmak için okulunu mu okumak gerekiyor?
2- Eğitim görmemiş yetenek mi üstündür, eğitim görmüş yetenek mi?
3- Kişi yetenekliyse okula veya eğitime gerek yok mudur?
4- Mevcut grafik okullarını ne yapalım?
5- Grafik tasarım sanat ise, sadece yeteneğe mi ihtiyaç duyar yoksa sanat tarihi, sanat kültürü, sanat disiplin ve metodları ile sanat eğitimi de gerekli midir, yoksa gereksiz midir?
6- Benim 10 maddede grafik tasarım tanımımı okudunuz mu? Katılıyor musunuz?
7-Katılıyorsanız beni niçin yoruyorsunuz?
8-Katılmıyorsanız GRAFİK SANATTIR ve SANATIN EĞİTİMİ GEREKSİZDİR mi DİYORSUNUZ?
9-Grafik Eğitimi gereksizse Grafik Hocaları da gereksiz diyor musunuz?
10-Grafik Hocası diye Grafik Program öğretenleri mi kabul ediyorsunuz? TASARIMIN EĞİTİMİ ve HOCASI olmaz mı?

Lütfen sorduğum tüm sorulara atlamadan cevap veriniz ki minderin ortasında kalalım, zevkle seyredilsin ilgiyle okunsun, öğretici olsun.

Not;
Bu arada Melih Yongacı kardeşim ister beni ima etsin ister etmesin, kişiliğime dokundu diye düşünmüyorum. Dokunsa bile bana bir zararı dokunmadı diye düşünüyorum. Ona da sevgilerimi sunuyorum. Fikir tartışmalarını hırlaşma diye görüp kendi yanlış düşüncelerine dayanak yapanları da Melih bey gibi ben de ayrıca kınıyorum.
 

İsmail Ev

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
29 Temmuz 2008
Mesaj
84
Tepki
1
Kaliteli bir tasarımcı olmak için EVET OKULUNU OKUMAK GEREKİYOR. Hem de adam gibi okumak gerekiyor. Okuyup adam olmak gerekiyor. Kaliteden bahsediyorsak, önce kaliteli adam olmak gerekiyor. Yunus Emre ne diyor:
"İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen, bu nice okumaktır?"
Yeteneği ve ilgisi olan herkes grafikerlik yapabilir.
İkna kabiliyeti olan herkes pazarlamacılık yapabilir.
Sermayesi olan herkes ticaret yapabilir.
İşten çıkarılan terzi işportacılık yapabilir.
İşsiz kalan müdür simit satabilir.
Dükkanını kapatmak zorunda kalan zanaatkar, taksi şoförlüğü yapabilir.
.............................
Çünkü insanlar evine ekmek götürmek zorundadır ve bulabildikleri her fırsatı değerlendirmek zorundadırlar.
Çünkü insanlar iş seçme özgürlüğüne dağil, çalışma mecburiyetine maruz kalmışlardır.
Zaruretlerde kalite aranmaz.
Diploması olmayana avukatlık yaptırmazlar.
Diploması olmayana mühendislik yaptırmazlar.
Diploması olmayana muhasebecilik yaptırmazlar.
Diploması olmayana doktorluk yaptırmazlar.
Çünkü meslek birlikleri devleti arkasına almıştır. Pastalarına hakkı olmayanın el uzatmasına izin vermezler. Hak kazanmak için okumak şarttır.

Kaliteli tasarımcı olmak için okumak da yetmez, güçlü birlik olmak şarttır. Çünkü piyasaya mecburi dalış yapan donanımsız veya kalitesiz grafikerler yüzünden müşteri beğenisi ve anlayışının kalitesi de düşmektedir. Çoğunluğun yanında azınlık kalan kaliteli tasarımcılar da kaybolmakta veya kalitesini düşürmek zorunda kalmaktadır.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Değerli okuyucular;

Sayın İsmail Ev'in yazdıklarını aşağıya aldım. Benim 2 sayfa önceki mektubumun özet halini de hemen aşağıya aldım.

Görülüyor ki;
İsmail Ev ve ben; kişiler eğer istemedikleri mesleklerde çalışmaya mecbur edilmeseler daha kaliteli işlerde çalışırlar veya yaptıkları iş daha kaliteli olur demişiz.

Aç ve muhtaç edilen bir kişi can havliyle ne iş olsa yaparım noktasına getirilirse yaptıkları işten de hayır gelmez, vatana millete de hayırlı olmaz sadece karın tokluğuna köle olurlar demişiz.

Böyle olunca da GRAFİKERLİK MESLEĞİ yozlaşır, ucuzlar, herkes balıklama bu mesleğe dalar ve kim grafiker kim değil belli olmaz, bundan da profesyonel grafikerler zarar görür demişiz.

Yanlış mı demişiz?

İsmail EV kardeşimiz; sapla samanın ayrılması için, kimin nasıl grafiker olduğunun belli olması için GRAFİKERLERİN BİRLİK OLMASI gerekir diyor.

Yanlış mı diyor?

Üstelik Grafikerin KALİTELİ GRAFİKER veya KALİTELİ GRAFİK TASARIMCI olabilmesi için ADAM GİBİ BİR EĞİTİMDEN GEÇMESİ ŞARTTIR diyor...

Bana göre doğru diyor, ama BU İFADE birçok grafikerin HOŞUNA GİTMEYECEK !

İsmail EV; diğer Meslek örgütlerinden de örnek veriyor. Meslek şeref ve haysiyetinin korunması için Grafikerlerin de birleşmesi gerekir diyor.

Şimdi yine bana göre doğru diyor da, yine BU İFADE birçok grafikerin (veya BAZI grafikerlerin) HOŞUNA GİTMEYECEK !

NEDEN HOŞUNA GİTMEYECEK?

Çünkü onlar GRAFİKER, EĞİTİMSİZ DE OLSA OLUR diyorlar...
Çünkü onlar GRAFİKER, SADECE YETENEKLİ OLSA OLUR diyorlar...
Çünkü onlar GRAFİKERLİĞİ 2 aylık kurs sonunda elde edilen çok kolay bir meslek sanıyorlar...
Çünkü onlar GRAFİKER, program bilse grafiker olur, TASARIM BİLMESE zararı yok diyorlar.
Çünkü onlar GRAFİKERLİK SANATTIR, sanata yatkın olan şıp diye grafiker olur sanıyorlar.
Çünkü onlar GRAFİKERLER BİRLİK OLURSA, bu birlik içinde YER ALAMAYACAKLARINDAN KORKUYORLAR.
Çünkü onların BAZILARI GRAFİKERLİĞE yetenekli oldukları için değil, MUHTAÇ ve AÇ kalmamak için balıklama daldıklarını biliyorlar.
Çünkü onların bazıları kendi grafikerliklerine inanmıyorlar.
Çünkü onların bazılarını PATRONLARI GRAFİKER diye müşterilere yutturuyor.
Çünkü onların bazısı müşterinin isteklerini yapan bilgisayarcıya GRAFİKER denir zannediyorlar...BU birlik kurulursa kendi bildikleri GRAFİKER tanımının değişeceğinden korkuyorlar.

KISACA; Bu sitede Ömer Yıldız, Melih Yongacı, İsmail Ev gibi kardeşlerimiz tam 1 yıldır Grafikerler Birlik olmalı mı, olmamalı mı konusunu gündeme getiriyorlar... Ben dahil...

Birlik olmalı diyen 30 kişi bile yok...

Grafiker eğitimli olmalı mı diye 1 yıldır soruyoruz, "evet eğitimli olmalı" diyen 20 kişi bile yok.

Demek ki eğitimsiz grafikerlik daha MAKBUL, hatta EĞİTİMLİ GRAFİKERLER çok bilmiş, ukela, nesli tükenmiş, fosil...(Çünkü patronlar öyle söylüyor, ekmek veren Patron öyle diyorsa öyledir, o halde Patronun BORAZANLIĞINI yapan iş bulur.)

Bu siteye "Grafikerler Sendikalı olmalı" diyen kardeşlerimiz de üye oldu. Sendikalı olmak isteyen bir kişi kişi çıktı, o da o günkü koşullar için öyle konuştu, şimdi sorsak halen sendikalı olmadığını söyleyecektir.

Evet ben İsmail Ev'in görüşlerinin altına imzamı atıyorum.

Ama yapacağım bu kadar, bundan öteye gidemiyor.

Şöyle bir film düşünüyorum;
Bir hastane var, 30-40 tane beyaz önlüklü doktor çalışıyor. Hastane vızır vızır işliyor, bir sürü hasta geliyor. Kimisi kulak burun boğaz doktorunda bademcik ameliyatı oluyor, kimisi iç hastalıkları doktoruna röntgen filmini gösteriyor, kimisi gastrolojide mide ameliyatı olup midesinin yarısını aldırıyor, kimi göz doktorunda muayene oluyor filan...

Kamera biraz daha zoom yapıyor... Bir göz doktorunun muayenehanesi, hastanın gözüne kıymık batmış, doktor bir cımbızla kıymığı çıkartıyor, hasta minnettar olmuş. Doktorun elini öperek ayrılıyor... Başka bir göz hastası gelmiş gözüne demir çivi batmış gözü kanlar içinde, doktor yine çiviyi çıkartıyor krem sürüyor hastayı gönderiyor ama hasta kör oluyor...

O sırada hadiseyi gören bir başka göz doktoru feryad ediyor... Yahu bu hasta göz göre göre kör edildi, hastaya mercek nakli yapmak gerekirdi, yırtılan göz dokuları dikilmeliydi, göz sıvısı nakli gerekirdi diyor...

Hastayı kör bırakan doktora gidiyor, "sen doktorluk eğitimini nerede aldın? kardeşim" diyor... Hastayı kör bırakan doktor sırıtarak, "sana ne kardeşim ben doktorluğa yetenekliydim, göz ameliyatlarını seyrederek doktor oldum. Hem hastalarımdan şikayet gelmiyor, onlar kaderlerine razı durumda... Hastana patronu da benden memnun, bana çok hasta geliyor, çok kazanıyor patron. Sen kendi haline bak, bir günde 2 ameliyat yapıyorsun, her ameliyata 10 milyar alıyorsun. Bu parayı kim verir sana? Ben günde yüz hastadan yüz milyar kazandırıyorum hastaneye... Hem devlet de izin veriyor, sen kim oluyorsun? Ben evime ekmek götürmek zorundayım sen benim ekmeğimle mi oynuyorsun?"

"Vay canına" diyor göz doktoru... "Hem mesleği berbat ediyor, hem müşteriyi... Hem benim ekmeğimle oynuyor, hem beni azarlıyor", diye düşünüyor... Hastane koridorlarında dolaşıyor ve bağırıyor, "eyyy doktor kardeşlerim, hastalarımız cahil... Sakat kalıyorlar, ama farkında değiller, aramızda doktor gibi gözükenler varmış... lütfen doktor olanlar birlik olsun, daha kaliteli tedavi yapılsın... Doktorlar birliği kurulsun.." diyor...

30-40 doktor toplanıyor, hepsi de öteki göz doktoru gibi sırıtıyor bu feryad eden doktora ve diyorlar ki "Biz de yetenekli olduğumuz için doktor olduk, eğitim şart değil ki... alan memnun satan memnun sana ne oluyor??? Hem senin gibilerin devri kapandı artık, sen fosil oldun, bu feryadının sebebi budur, artık kalite değil sürat çağıdır. sus ve işini yap, biz sana dokunmuyoruz, sen de bize dokunma!"

Yukarıda ise onları seyreden hastane patronunun yüzünde aynı gülümseme ve ellerini oğuşturuyor...

Dışarıda ise binlerce hasta, hepsi şöyle düşünüyor; "bu hastanede bir sürü doktor var, hepsi de dediğimizi yapıyor, hem de çok ucuz fiyata, bu hastane iyi hastane..."

Gözü kör olmuş hasta ise şöyle düşünüyor; "Ne iyi doktor, gözümdeki koca çiviyi hemen çıkardı. Hem de 50 lira paraya... Başka hastane ameliyat lazım der 5000 lira isterdi. Şimdi gözüm kör oldu ama 5000 lirayı verseydşim de kör olabilirdim, garantisi var mıydı ki?"

Şimdi aşağıdaki benim sözlerimi ve İsmail beyin sözlerini bir kez daha okuyun lütfen;

@farukcagla


@İsmail Ev
 

Ahmet ALTUN

Font Tasarımı
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
1.398
Tepki
36
Sayın Faruk Çağla Hocam..

Bu konu başlığına son mesajımdır demiştim ama, sizin gibi değerli bir sanatçı ve akademisyenin sözünü kayle almamak benim ne haddime.. Kapasitem çerçevesinde bir mesaj daha yazmaya çalışayım.

Öncelikle ismimi sormuşsunuz adım Ahmet.. Forumda merhaba bölümünde belirtmiştim.
https://www.grafikerler.org/merhaba-amp-deneme/12592-merhaba.html

45 yaşındayım. Bir devlet kuruluşunda diyet uzmanıyım. Mesleğimde 20 yılı aştım.. Şu an çoğu kimsenin idealinde olan bu mesleği ben isteyerek ve zevkle icra etmiyorum. Çocukluluktan gelen bir yeteneğim var. Resim yapıyorum.. Çok iyi olmasada saz çalıyorum.. ve bazı enstrumanları. Ama birinci planda resim.. Hep resim yaptım. Çini boyadım. Kumaş boyadım.. Karakalem, yağlı,pastel çalıştım. Ben hala pastelin ve bezir yağının o kokusuna bayılırım.. Yaptığım ne varsa kendime yaptım yada eşe dosta hediye ettim.. Hiç kimseye satmadım. Sergi açmadım.
15 yıldır bilgisayar ile de uğraşıyorum ve bu yeteneğimi bilgisayar ortamında da devam ettirdim.. Hocam ben uyumayı hiç sevmiyorum. ayık kalıp birşeyler ile uğraşmak istiyorum. Sabahlara kadar resim yaptığımı bilirim. Eşimden çok azar işittim üstümü başımı yağlı boya ettim diye.. deterjanla çıkmıyor çünki..:)

Ama dediğim gibi hep kendime.. eşime.. dostuma.. Ben sanatı çoook seviyorum çok. Aslında herkesin içinde bir sanat olduğuna ve ortaya çıkarılması gerektiğine inanıyorum. Çünki ancak sanat ile uğraşan duygusaldır, ancak duygusal ise bir kişi zaten sanatçıdır.. Herşeyin dijital olmaya başladığı dünyamızda duygusallığın üzerinde durulması gereken bir nokta olduğuna inanıyorum... Aynen şu an sizin duygusallığınız gibi.. Sanatınıza, mesleğinize sahip çıkıyorsunuz. Ehli olmayan kişilerin bu işi ayaklar altına almasından hoşlanmıyorsunuz.. ve çok da haklısınız. Hatta yerden göklere kadar haklısınız. Fakat lütfen mesajlarımı tekrardan bir incelerseniz.. zaten buna katıldığımı görürsünüz. Siz grafiker olmadığı halde grafikerim diyen herkese kızıyorsunuz..hemen sert çıkışıyorsunuz.. Fakat benim gibi kendi kendine sanat ile uğraşan gariban bana da kızıyorsunuz. Daha ilk mesajınızı okuduğumda o an çiziyor olduğum karakelimi elimden atasım geliyor..Aaaa acaba ben bilmeden suçmu işliyormuşum diyor insan.. Benim çizmeye hakkım yokmu..? Ben zaten o çizdiğimi evimin kendi duvarına asacaktım...Getirip burada ''bakın ben ressamım.. hatta grafikerim.. yeni eserim nasıl olmuş demiyecektim. Hoş zaten getirip desem bile sadece yetenek var fakat ne eğitim var ne ünvanım var.. ne kadar kaliteli olabilir ki o çizgiler..

Tamam hocam biliyorum, sizin kızdığınız ben değilim.. Kendisini grafiker diye tanıtıp piyasayı düşürüp kalitesizliğe ve bu sanatı pardon mesleği ayaklar altına alanlar.. Dediğim gibi haklısınız hemde yerden göklere kadar.Fakat ben niye karşınıza çıktım biliyormusunuz..Size niye karşı durdum biliyormusunuz.. Alex bey.. Almanya'dan yazıyor.. kendi çapında masum bir soru sormuş.. Fakat siz bu mesleğin bütün stresini ondan sormuşsunuz.. Sanki Alex bey çıkmış ben grafikerim diye ortalıkta dolanıyor..

Sayın hocam.. Sizin meslek savaşınız ile benim şu an sahip olduğum meslekte kaderimiz aynı.. Diyet uzmanları yani diyetisyenler hekim değildir. Farklı bir okulda öğrenim görürler.. lisans derecesinde mezun olurlar. Ülkemizde her yıl farklı üniversitelerden ortlama 250 kişi mezun olur.. oysa ihtiyaç bunun 10 katıdır. Fakat anestezi uzmanı gibi dışarıda muayenehane açamıyan bazı hekimler ben diyet uzmanıyım diye dükkan açar ve hiçte sağlıklı olmayan abuk sabuk yöntemler ile halkı kandırmaya çalışırlar..

Sayın hocam.. Sayın Melih bey yukarıda belirtmiş.. Meslek içinde kavga var diye.. Sizde birlik olun diyorsunuz.. Bakın biz diyetisyenleri toplasanız çıkarsanız Türkiye'de 10.000 kişi değiliz..hoş olsak Oda kurardık. Sadece büyük illerde derneklerimiz var.. Ve sizin tabirinizle ipini koparan hem bu konuda konuşuyor ve bu mesleğe dalıyor amaaaaa. ; biz birbirimizi yemiyoruz.. cebimizden ücretini ödeyip seminerlere, sempozyumlara, bilimsel toplantılılara katılıyoruz.. bir sempozyumun kişi başına kaç tl olduğğunu benden daha iyi bilirsiniz..
Bakın hep belirttim yine belirtiyorum.. ben mesleğimi sevmiyorum.. Fakat kendimi geliştirmek için maaşım kadar parayı harcayıp şehirlerarası yolculuk yapıyorum sempozumlara katılıyorum, bütün gerçek diyetisyenler katılıyor.Meslektaşlarımızla hasret gideriyoruz. Bilgimize bilgi katıyoruz.. Kendisini Diyetisyen zanneden kişi o sempozyuma gelmez..o parayı harcamaz oraya.. sempozyum bültenlerini okur kendini avutur...
Benim içim rahat.. sevmesemde mesleğimi ben bir diyet uzmanıyım.. kim konuşursa konuşsun.. en sonu sözü ben söylerim bunu biliyorum,çünki Diyet Uzmanı olan benim.

Yukarıda bir senaryo yazmışsınız..Aman senaristler kızmasınlar..:) Kendi mesleklerine el attığınızı düşünmesinler.. Hocam affedin şaka takılıyorum lütfen kızmayın.. Fakat senaryoda sahte bir göz doktorundan bahsediyorsunuz.. Bende diyorum ki TIP sanat değildir.. Ancak eğitimini alan kişi bu işi yapar.. Olmayan kişiye hiç bir hastane idaresi yetki verip onu doktor olarak çalıştırmaz..Çalıştırmayıca bu senaryo zaten baştan biter. bu bir suçtur.. Tamam teşbihte hata olmaz ama..
İş sanat olunca yani grafikerlik.. benim 14 yaşındaki oğlum da merak salmış araba merakı var.. gitmiş bir araba markasına logo çizmiş.. Ne yapıyorsun oğlum.. sen nasıl çizersin o logoyu.. bak bu işin eğitimli ustaları var.. bırak onlar çizsin.. ne haddine senin bunu çizmek.. sen git dağ, kuş, çiçek çizmi diyeyim.. çiziyor işte hocam.. muhtelemelen benim oğlan 18 yaşına gelince üniversite sınavında hukuk yazıcak.. belki kazanıp avukat olacak ama bu merakından vazgeçmiyecek.. yine logo çizecek.. İçinden geliyor çünki.. engel olamıyorki..

Bize yıllar önce hemde tam 26 yıl önce '' sizler diyetisyen olacaksınız. toplum sizi bilmiyor... çok zorlukla karşılaşacaksınız dediler hocalarımız.. birbirinizi sevin, tutun.. kayırın.. birlik olun dediler ve mezun ettiler.. bizde birbirimizi tutmaya çalışıyoruz.. Ama hiç bir yerde kimseye kızmıyoruz.. bağırmıyoruz.. Gelene sert dalmıyoruz.. Bilgiyi ortaya döküyoruz... biz kazanıyoruz..

Gerçek grafikerlerin bu birlik ruhuna bizimkinden on kat daha fazla sahip olması gerekir. Çünki onlar sadece bilgi sahibi değil aynı zamanda bir SANATÇIDIR. Sanatçı ise duygusal olmalıdır. Sakin olmalıdır. FEDEKAR olmalıdır.




Değerli Hocam... Grafikerlik bir sanat dalıdır. Aynen sizin dediğiniz gibi.




Eğitim almak şarttır.Eğitimsiz ve işin ehli olmayan kişilerin bu mesleğe tecavüzüne şiddetle karşıyım. Sanata saygısı olan hiç kimsenin bir mesleği ayağa düşürmeye hakkı yoktur. Herkesin birbirine saygısı olması prensibinden yola çıkarak bu sanati mesleği yüceltmek ve gereken saygınlık seviyesine çıkarmak için grafiker veya değil herkesin bu konuda anlayışlı ve katkılı olması gerekir..

Sayın Hocam tespit edeceğiniz gibi sizden yanayım.. Hemde sonuna kadar.. Çünki ben sanatı çok seviyorum ve hiç kimsenin bir sanatçıyı hele bir sanat meslek dalını sömürmesine, ayaklara düşürmesine müsade etmem.. Sizden istirham edeceğim tek nokta lütfen hemen saldırıya geçmeyiniz...Hemen sert olmayınız.. Siz ve sizin gibi hoca ve sanatçıların bu mesleki mücadelesinde sükunet ile yaklaşıma çok ihtiyaç var.. Ancak o zaman kazanılır bu savaş..

Sayın Faruk Çağla gibi bir sanatçı ve bir akademisyen ile ben burada karşılıklı tartışabiliyorsam, ne mutlu bana..

Saygı ve sevgilerimle..
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Sayın Ahmet bey,
Uzun ve nazik mektubunuz için teşekkürler.
Yazdıklarınızdan benden daha duygusal ve nazik biri olduğunuzu anladım.
Genel anlamda yazdıklarınıza katılıyorum fakat 1-2 konu dışında...

Önce şu Herrn Alex meselesi. Ben kendisinin Almanya'da yaşadığını ve Türkçeyi geç ve güç anladığını önceden bilseydim daha başka davranırdım.

Siz beni ona sert davranmakla suçluyorsunuz ama ben daha ilk mektubunda selamunaleykum derken küt diye Alexe kızmadım ki. Konuyu öyle dramatize ediyorsunuz.

Ben Alexi Türkiyede yaşayan Rum veya Ermeni vatandaşımız sanıyordum. Çünkü çok düzgün Türkçe yazıyordu.

Ayrıca ben ana dilimin dışında bir dilde hele de bir tartışma forumunda hele de sanat ve bilim gibi günlük konuların dışındaki özel uzmanlık ve özel dil terminolojisi ile özel mantık kurgusu gerektiren konularda yazacak olsam....önce "arkadaşlar kusuruma bakmayın bu dil benim ana dilim değildir, bazı yanlış anlama ve anlatımlarım olabilir" diye baştan söyler ve önlemini alırdım.

Çünkü burası, "naaber tatlımm ... Hiiiç, canım sıkıldı daaa" diye geyik muhabbetlerinin olduğu sıradan günlük konuşma dili kullanılan bir site değil.

Hukuk sitesine giriyorsanız hukuk literatürünüü, tıp sitesine giriyorsanız tıp literatürünü az buçuk bileceksiniz.

Bilmezseniz sıkıştığınızda benim dil bilgim yetersizdi anlamadım deyiverirsiniz.

Dikkat ettiyseniz: nasıl ki grafikerliğe balıklama dalınmışsa Türkçe tartışmaya da böyle balıklama dalınmış...

Demek ki ne lazımmış, kişinin özel durumuna göre özel bir önlem ve tedbir alması lazımmış.

İkinci bir husus, sevgili Alex bir paragraf alıntı yapıyor ve o aldığı yerden öyle sonuçlar çıkartıyor ki, kastetmediğim şeyleri bana mal ediyor.

Artık bunun Türkçeyi az bilmekle, okuduğunu anlamamakla filan ilgisi yok bana göre ve bence ana dilin Türkçe olmaması burada geçersiz bir gerekçe.

Bakın ne diyor;
"yanliz benim takildigim bir husus bu siteye üye olanlar illa da grafiker olmak zorundami?"

Ben bu siteye üye olanlar grafiker olmak zorundadır demiş miyim? Hayır!

Grafiker olduğunu iddia edip de bu siteye üye olanlar demişim.
Grafik öğrenmek için bu siteye üye olanlar grafikerliğini ispat etsin hiç dememişim.

Bu siteye üye olanlar grafikerliğini ispat etsinler deseydim haklıydı.

Her kim ki bu siteye üyedir artık grafiker sayılır ve bunu ispat etmelidirler deseydim yine haklıydı.

Ama İfademi şöyle yazsaydım daha anlaşılır olurdu ve yanılgıya neden olmazdı;
Bu siteye üye olanların içinde grafiker olduğunu iddia edenler bunu ispatlamalıdır.

Grafiker olduğunu iddia edip de bu siteye üye olanlar deyince, bu siteye sadece grafiker olduğunu iddia edenler girebilir diye bir anlam mı çıkıyor? Bence hayır ama öküz altında buzağı ararsan veya benim ana dilim Türkçe değil dersen EVET.

Hani çok gözde deyimle, velevki öyle bir anlam çıksa... grafikerim iddiasında bulunanlar bu iddialarını gerek çalışmalarıyla gerekse fikir ve teorik katkılarla ispatlasınlar dersem, bunun neresi yanlış?

Yani sen avukatlar com, avukatlık okulu adlı siteye girecen ve ben avukatım diyecen ama bunu ispatla deyince bozulacan... Var mı böyle bi şi?

Veya sen aşçılar.org sitesine girecen, ben aşçı değilim diyecen ama aşçılarla yemek tarifi konusunda utanmadan tartışacan, yılların aşçılarıyla laf yarıştıracan sonra şef aşçının biri çok biliyorsan yaptığın yemeği yiyelim dese bozulacan.

Sonra Ahmet kardeşim gibi gidiyom gidemeyom diye Türkü çığıracan. Nerde bu yoğurdun bolluğu kardeş?

Sonra da aşçılık için okul mu lazım, yemek pişirmek sanattır, adamın içinden gelir, benim anam güzel yemek yapardı, açşılık okuluna mı gitti, ibrahim tatlıses de konservatuar mı okudu ama güzel türkü çığırır deyip aklınca özgürlük ve demokrasi maskesi altında çizgiyi geçecen. Tasavufta böyle yapanlara EDEP yahu derler, bilirsiniz.

Kimse bu edepsizliği yaptı demiyorum. Genelde böyle yapılıyor diyorum.

Bir meclise girmenin de adabı kuralı vardır değil mi? Hani güler yüzle girersin de sonra ver minderi kıçıma yer edeyim, sonra sana neler edeyim dersin, işte bu olmaz. Bunu yiyen var, yemeyen var.

Sonra forum yöneticilerine şikayet filan, hep bunlar minder kavgası...

Şimdi bay Alexe dönersek, diyor ki;
"bu meslege ilgi duyan acemi arkadaslarimizi hice sayarak burasi sadece grafiker olanlarin yeridir kardesim dercesine yazmissiniz"

Buyur buradan yak.

Yani burası öncelikle acemi grafikerlerin sitesi demek mi istiyor?... Ya da en az usta grafikerlere duyduğun hisleri acemilere de duyacan mı demek istiyor. Ama acemi grafikerleri unutma, onları dışlama, onlar grafiker değil ama hor görme garipleri diyor. Sonra da onlardan grafiker oldukarını ispatmalarını isteme diyecek ama zaten onlardan bi şi istemedik ki...

Boş yere tartışma işte. Maksat itiraz olsun... Sonra da niye kızıyor Faruk bey, ben fikrimi açıkladım, forum diyorsun, forum yapıyoruz kızıyorsun.

Adamın biri demiş ki "ilk baharda çiçekler açar", öteki demiş ki, ne yani sen şimdi "son baharda yapraklar dökülür" deyip bizi hüzünlendirmek mi istiyorsun? Bunun adı tartışma oluyor. Aslında bunun adı dam üstünde saksağan vur beline kazmayı demek oluyor da, "bu ne demek şimdi ?" derler. Adam "yok yahu nereden çıkardın son baharı ?" deyince de "niye kızıyorsun ki sakin sakin tartışıyorduk şurada sen de çok asabisin, çok sertsin ha" demişler işte böyle.

Diyor ki acemi grafiker;
Ben bu mesleği buradan öğreneceğim, okuluna gidemedim üniversite yetenek sınavına giremedim. Dersaneye gidemedim param ve vaktim olmadı.Ben grafiker olmak için geldim buraya bana kibar davran beni üzme...

Haklı...

Çünkü başlığın altında online grafiker okulu diyor.

Haksız...
Çünkü başlıkta da Grafikerler.org diyor... Grafiker okulu org demiyor...

Demek bilerek bilmeyerek bir yanılgı yaratılmış. Ya o , ya bu ! Peki hangisi? Sanırım problem orada başlıyor.

Demek ki kişi işine geleni görüyor... Tıpkı GRAFİKER OLDUĞUNU İDDİA EDİP kelimesini görmek istemediği gibi.

Sonra da Faruk Çağla niye kızıyor, kızmasın, bütün ana kuzularıyla tek tek ilgilensin. Bir dediğini yüz kere tekrarlasın. bunun adı da forum olsun.
Olur, başka emriniz?

Ana kuzusu emdiği yeri ısırmazsa kimse kızmaz. Ana kuzusu ana kuzuluğunu bilirse ona analık da yapılır babalık da.

Niçin yazmıştım, fare olmadan çuval dibi delmek isteyenler var diye?

Bir kere;ana kuzusu diyor ki, ben grafikerin sorunları varmış yokmuş anlamam. Benim sorunum okul, tahsil falan görmeden buradan alacağımı almak. Bana grafiker sorunlarından, birlikten, örgütlenmekten falan bahsetme. Bana ayda 600 milyon para lazım, onu da buradan kazandığım kulaktan dolma bilgilerle yapacam. Grafikersen şöyle ispat et, grafikersen yazı yaz, tartışmaya katıl falan deme. Ben grafiker olsam bu siteye niye gireyim ki, buraya grafiker olmak isteyenler giriyo. Tantana etme, bizi de küçük görme, öyle hemen sinirlenme, biz buraya bilmediğimizi öğrenmeye geldik. Acemiysek acemiliğimizi yüzümüze vurma.

Doğru, kendi içinde haklı...

Ama grafiğin felsefesini de bilmek lazım... sadece buradan alınacak bilgilerle iyi grafiker olunmaz, bunu bilmiyor. Sadece grafik programlarının nasıl kullanıldığını öğrenir.

Yani keman çalmasını öğrenir de beste yapamaz.

HER YENİ GRAFİK TASARIM YENİ BİR BESTEDİR.

Zaten dikkat edin, kemanın şu telinden nasıl ses çıkar, bu perdesinden ne notası çıkar. Hep konu budur...

Bir de şöyle beste yaptım nasıl olmuş? Eline sağlık çok güzel. Do notası yerine re bassaydın. Niye? Öyle daha güzel çünkü. Kime göre? bana göre... Hangi kurala göre, bilmem ki kural yok, sanat var. İşte bu olmadı!

Şimdi müzisyenlerin sorunları deyince hoop diyorlar.
Müzisyen misin bestekar mısın deyince hoooop müzik okulundayız diyorlar...

Hadi siz TIP ÖRNEĞİNİ KABUL ETMEDİNİZ diye SANAT DİYE TUTTURDUĞUNUZ için MÜZİKTEN örnek verdim.

Umarım bu kez ıskalamadım...

Şimdi Mr. Alex konusunu burada kapatıp yine ana okulu yavrulları için teorik sanat derslerine başlayalım, dersimizin konusu şu olsun; RESİM TIP BİLİMİ İÇİNDE SANAT MIYDI BİLİM MİYDİ...? SANAT NEREDEYE KADAR BİLİMLE İÇ İÇEDİR?

Hazır mısınız Ahmet bey? Bakın bu dersi iyi dinleyiniz, aşçılık zenaat midir, sanat mıdır, aşçılık ve beslenme bilimi ile diyetisyenlik ilişkileri ve aşçılık zenaati ile diyetisyenlik biliminin ortak noktaları kadar ilginç gelecektir size.

Ama artık yoruldum. kısa keseceğim.

Tıp biliminin ilk yıllarında hemen hemen her doktor ressamdı. Kadavraları keser iç organların resimlerini yapardı. İlkel kavimlerde şaman ve büyücü hem doktor, hem kimyager, hem sihirbaz hem de dansçıydı, hem de tiyatrocuydu.

Resim dediğimiz sanat, tıp dediğimiz bilimle uzun yıllar iç içe yaşadı, doktor ressamlar veya ressam doktorlar bilim-sanat tarihinde önemli bir yer tuttu.

Hatta Leonardo'nun Mikelanjın tıp kitapları için anatomik iç yapı resimleri çizdiğini, hem de köprü, baraj ve klise mimari çizimleri yaptıklarını, hem de makine mühendisi gibi denizaltı çizimlerini yaptıklarını biliriz. ( Hey grafikerler bunlar Indesign veya Photoshop programında yazmıyor değil mi? Bunları bilmeden grafiker olacaksınız değil mi?) Demek ki ressamlığın altında tıp ve anatomi bilgisi, matematik ve mühendislik hesapları da yatardı. O halde bu eski ustalar sanat adamı mıydı, bilim adamı mı?

Günümüzde dijital (sayısal) teknoloji denilen modern kompüter teknolojisi aslında nokta ve çizgiden oluşan mors alfabesinin bir benzeri olan 0 ve 1 rakamlarından oluşan matematik bir kopyasıdır. Morstaki nokta dijitalde 0, morstaki çizgi de dijitalde 1 dir. Aslında Mustafa Kemalin telgrafçıları, günümüzde cumhurbaşkanının msn chat memurlarıdır.

Şimdi a tuşuna bastığımızda 01 sayısı, b tuşunda ise 10 sayısı, c tuşunda ise 001 sayısı elektronik olarak harfleri oluşturmaktadır.

Bu itibarla her kullandığımız bilgisayar tasarım programı aslında bir matematik harikasıdır ve bilim adamları tarafından sanat yapılsın diye yazılırken, yazan bilim adamı da sanatsal kaygıları ve kuralları bilerek yazmaktadır. O halde burada da sanat ve bilim iç içedir.

Ak kağıda kurşun kalemle yapılan bir resimde bile perspektif gibi matematik ve optik kurallaR, hacim- oran- orantı ve denge gibi geometrik ve fizik ölçüler gözetilir. (Heyyy, burayı okul belleyen gençler! İstediğiniz kadar program bilin bunları bilmeden grafik tasarımcı olamazsınız, ancak grafik operatörü olursunuz...Size grafikersin diyenlere de inanmayın.)

Dolayısı ile sanat; bilimden bağımsız, tümüyle kuralsız kaidesiz ve herkesin kafasına göre serbestçe at oynattığı sahipsiz bir alan değildir.

Grafik sanatı da özünde trade-arttır ve onun da kuralı, kaidesi, disiplini ve uluslararası normları vardır.

Bu konuda 10 maddede grafik tasarım adlı bana ait olan tanıma bakınız.

Grafik sanatını bu anlattığım sanat-bilim ilişkisi bağlamının dışında görmek özgürlük filan değil, aksine grafik sanatına ve onun sanatçı-veya zenaatçılarına yapılmış en büyük haksızlıktır. Özgür sanat adına kuralsızlığa, disiplinsizliğe ve sanattaki kirliliğe davetiye çıkarmak, bilim ve sanatı savunuyormuş gibi yaparak cehaleti savunmaktır.

Grafik sanatı resim sanatı gibi değil, ekonomi ve endüstri ile içiçe bir sanattır.

Mikelancelo bile klise için incilden sahneler çizmiştir. Onlara ressamlar resim sanatı der ama biz grafikçiler ilk çizgi romanlar ve ilk reklamlar diyoruz, çünkü ilk resimden son resime kadar incilden hikayeleri anlatmakta ve dinin ve siyasetin emrinde olan bir sanattır. (Bu da SANAT VE İDEOLOJİ BAHSİNE GİRER.)

Görsel mesaj ne demek, ideogram ile ideografi arasındaki farkla grafik arasındaki farkı da izninizle gelecek derste anlatayım, şimdi teneffüs zili çaldı.

Yine mi sert oldu Ahmet bey.?

Valla artık gülünü seven dikenine katlanacak. Daha iyisi özel üniversitelerde yıllığı 15 milyara... Ucuzdur vardır bir illeti işte Ahmet bey. Bedava verince eleştiriliyoruz, sanki kıymet bilinmiyor, kusur bulunuyor. Para alsak baş tacı ediliriz. Bundan sonra parayla, belki o zaman daha farklı olur.

(5 kilo fındığa logo yaptırıyorlar da 5 kilo ders anlatınca çay bile ısmarlamıyorlar. Geçen günü biri sordu logonun kilosunu gaça yapıyon ağbi? diye. Ben de 3 metre ders dinleyene yarım kilo logo bedava veriyom dedim. Dersin metresi gaça demez mi? Atatürkün Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür dediği şu cennet vatanda, bak neler oluyor, iyi mi? Sahte doktorun sahte doktorluğu anlaşılıyor be Ahmetcim, esas grafikerin sahtesini anlamak zor, sanat deyip çıkıyorlar işin içinden işte...Ondan sonra gel de ayıkla pirincin taşını hangisi gerçek hangisi sahte... Maksat sanat olsun torba dolsun, yeter ki Faruk sakin olsun.)

Saygılar sunarım.
 

Ahmet ALTUN

Font Tasarımı
Altın Üye
Uzman Üye
Kayıt
29 Mayıs 2009
Mesaj
1.398
Tepki
36
@farukcagla

Değerli cevabınız için teşekkür ederim. :)
Yok vallahi ben o sanat deyip çıkanlardan değilim.. Ve sayın hocam siz yinede sakin olun.. Buna tüm grafiker aleminin ihtiyacı var. Siz balığın başısınız çünki...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@a21a

Balık baştan kokar di mi? Ne o, yoksa kokmaya başlamış mı?
 
Yukarı Alt