MESLEKTAŞIMLA YARATICILIK ve BEDAVA FİKİR ÜZERİNE SOHBET
(Değerli okuyucular, bu meslektaşım İstanbul dışında bir alaylı grafiker, 2-3 yıldır benimle grafikerlik üzerine uzaktan chat yapar, benden bir çeşit uzaktan eğitim alır. Sürekli sorular sorar, yaptıklarını yollar, görüş ve eleştiri ister. Ben de üşenmeden açıklarım, ona sadece grafik tasarımla ilgili değil, grafikerlik mesleğinin geleceği ile ilgili, grafikerlerin bu günkü sorunları ile ilgili görüşlerimi aktarırım. Bu kardeşim bunlarla ilgilenirken veya ilgilenir gözükürken pat diye araya yine benden tasarım olarak öğrenmek istedikleri sokar, herhangi bir grafik tasarım yollar, görüş ve eleştirilerimi ister, adeta her dakikasını benden yararlanmakla geçirirdi. Ama bunu çok ustalıkla ve saygıyla yaptığı için benim de işim yoksa bir insana (alaylı-mektepli demeden bir meslektaşa) yardım etmekten mutluluk duyardım, ama epey de vaktimi alırdı. Ayrıca kendisi hep bana, hocam sağ olun ne sorsam üşenmeden cevap veriyorsunuz, ne mübarek adamsınız, başkaları öyle değil deyip dururdu. Belki de gaz verirdi. Olsun. Hep hayır duası alır dururdum; bu kez maddi bir şeyler isteyeyim dedim ve son bir yıldır ondan iki kilo sucuk göndermesini istedim. Sucuğa ihtiyacım olduğundan değil, onu denemek istedim, sucuğun yanında iki yumurta da ister misiniz diye aklınca espri yaptı, bence edepsizlik yaptı, sonra hocam şaka yaptım deyip geçiştirdi. Sonra yine her türlü bilgiyi ve yorumu istemeye ve almaya devam etti. Size sucuk yerine bir paket kuru üzüm yollayayım demedi.
Bu arada maaşını düzgün olarak alamadığı ve adam yerine konmadığı grafiker olarak çalıştığı matbaadan ayrılıp tabelacı ve dijital baskıcı dükkanı açtı, cebi para gördü, hem de ezilmekten kurtuldu morali düzeldi, fakat karakteri düzelmedi. Niçin karakter diyorum? Çünkü; 2-3 yıldan beri bu TÜRK MİLLETİ TASARIMA ve FİKRE PARA VERMİYOR diyen bu adam, BENDEN ALDIĞI FİKİRLERE DE PARA VERMEMEK en azından HEDİYE VERMEMEK YANLISI. Yani bu KARAKTER, sadece ona özgü değil, TÜRK İNSANININ ULUSAL BİR KARAKTERİ olmuş. BUNU VURGULAMAK AMACIYLA AŞAĞIDA GEÇEN KONUŞMAYI SİZE AYNEN İLETİYORUM. Adını vermek istemediğim için (A) dedim adına.
Amacım, onunla uğraşmak değil, TOPLUMUN ZİHNİYETİYLE uğraşmaktır. Fikre para ödemek istemeyen bir kişinin yaptığı fikir eserinden para beklemesi çelişkine dikkat çekmek istiyorum. Veya fikrin ne kadar önemli olduğunu bilip, yine de bedava olarak elde edileceğine inanılmasına iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bunu bir meslektaş yaparsa, müşteri ne yapmaz, düşünün artık!
Ayrıca bu konuşmalarda yaratıcılığı besleyen damarların zeka ve kültür olduğunu, iyi tasarımların iyi öyküleri ve hikayeleri olduğunu, iyi hikayelerin iyi konseptler oluşturduğunu göreceksiniz ve bu chat kayıtlarının yaratıcılık ve tasarımcılık kısırlığı çeken grafikerlerin de zihnini açacağını ümit etmekteyim.
Ayrıca kaliteli tasarımcı olabilmek için okulunu mu okumak gerekiyor, yoksa kaliteli bir konsept bulmak mı gerekiyor, okul insana ne veriyor? gibi soruların cevapları da bu sohbet içinde saklıdır.)
----------------------
(A):
izmirde bi prodüksiyon firması çalışmalarımı baya beğenmiş TRT ye falan oyuncu verip dizi yapıyormuş
Faruk Çağla (F):
helal sana işleri büyütüyorsun. para vermeden afiş yaptıracaklar.
(A): önemli değil ya...
(F): sen de izmire afiş yaptım diye sevineceksin.
(A): işlerden kazanıyorum evet tatmin olmanın bi değişik yolu işte
(F): basılan afişin sana reklam olup duvara asarın. böylece reklamın olur daha fazla tabela işi gelir.
hayat bu işte.
(A): Hocam ben bu işte bi yerlere geleceğim inanıyorum... afiş konusunda sinema üzerine
hindistanda çok gelişmiş bu iş
(F): azimle mıçan taşı deler.
(A): abhi design e gönderdim portföyümü, çok beğendiler bende dün msj yazdım birlikte çalışabilir miyiz diye yalnız bi sıkıntı var hocam şimdi akıllı zanneden arkadaşlar var benim benim çalışmaları görüyolar daha farklı yapılmayanı yap diyolar. ee afişleri inceliyrom hep aynı mantık. farklı yapan yok piyasada nasıl daha değişik marjinal farklı dikkat çekici afişler yapabilirim. çok mu kitap okumalıyım,çok mu afiş incelemeliyim anlamadım
(F): nasıl farklı yapılırmış onu da söylüyorlar mı.
(A): ya makina müh. falan arkadaş o da zeki, hani profesyonel desteğin yok, çevren yok net ortamı senin için tek kapı diyor orda da farklı çalışmalar yap dikkat çek diyor
(F): sen de ona çok farklı bir makina tasarla de.
(A): batman ın fragmanını yapan çocuk holyywood dan teklif aldı. yeni duymuşsunuzdur
youtube koymuş evde yaptığını rekor kırdı
(F): ama o fragman yapmış. afiş değil. animasyon ve film yapmış.
(A): evet valla emrah yucel ve diper yurt dışındaki ajansların afişlerine baktım geneldehep aynı tarz sonucta bu isteğe bağlı iş
(F): onu yapan çocuk kesinlikle çizgi filmci ve baba parası yiyordur.
(A): tasarım yani sanat değil ki tamamen kendi yorumunu katacaksın
(F): senin gibi tabelacılıktan arta kalan zamanlarında çalışmıyordur. kendi yorumunu katmak van gogh gibi picasso gibi olmaz. yine filmin konusuna bağlı kalacaksın ama zekice bir buluş yapacaksın.
(A): evet aynen öyle
(F): adı lokomotif olan bir filme buluş yapacam diye lokumlu motif yazamazsın.
(A): işte o fikri nasıl bulurum diye düşünüyorum
(F): o fikir kültür ve zeka ile bulunur p.shop bulamaz o fikri. 2012de çekilen bir lokomotif filmine kara tren resmi koyamazsın.
(A): elbette....zeki bi görsel olmalı her afiş sanırım
(F): işte emrah yücelin afişlerinde bu zeka ve buluş var mı.
(A): Bence hayır ben de onu diyorum işte.
(F): 12 dev adam afişinde adam ile kuleyi aynı boyutta gibi göstermek.
(A): adamların işlerinde zeka göremiyorum ki sadece güzel bi tipografi ve görsellik var
(F): dev denilen kavramı vurgular. demek ki ana fikir adamların devliğini vermek. bunu neyle yapıcak, kıyaslama ile.
(A): Ya tabi bazı çalışmaları çok güzel ama hepsi öle değil
(F): bi de bunu dediğin gibi iyi bir istif-yerleştirme-kompozisyon ve tipo ile yaptı mı işte afiş.
(A): ve orada koca bir grup bu işe kafa yoruyor, benim anlamadığım bu adamlara soru sorduğunda yardım istediğinde söledikleri şey bu işler basit değil poster işinin bir çok detayı vardır zart zurt bi bok yapıyolarmış gibi
(F): takım oyununun üstünlüğü işte. grafikerlik bir ekip işidir. detay dediği benim dediklerim.
sağlam bir konsept ve kurgu yani her tasarımın bir hikayesi vardır derim ben.
(A): evet onu sölemiştiniz, aklımda
(F): bak şimdi herkes kırmızı başlıklı kız ile kurt masalını bilir.üniversitelerde 15 grafik öğrencisine bu masalı kiap olarak resimle ve bir de kitap kapağı yap diye ödev verilir.
işte alaylı-mektepli grafiker farkı burada başlar.
hikaye aynıdır ama istif-kompozisyon-illüstrasyon-yorum ve kurgu her öğrencide farklı farklı olacaktır. bunların içinde elbette en iyi notu alanlar ve kötü not alanlar olacaktır.
(A): evet
(F): iyi not alanlarınkine bak, alışılmışın dışında çok yeni ve ilginç yorumlar yapabilenlerdir ama yine kurt kurttur ayı değildir. kızın da başlığı yine kırmızıdır.
işte tam bu noktada bilgi-kültür ve zeka girer işin içine. usta dediğimiz, ustalık dediğimiz budur.
(A): haklısınız hocam ufkum biraz açıldı benim afişlerde eksik bu görsel olabilir ama mesaj yok
zeka pırıltısı yok
(F): şimdi daha da açacağım bak üstelik bedavadan.
(A): ve ince araştırma yok, konuyu film mekanlarını yönetmenin filmlerini vs araştırmadan yapıyorum öle resimlerden
(F): araştırmaya da gerek yok genel bilgi yeter. bak, bu kırmızı başlıklı kız hikayesi bir mizah öyküsü değil, bir korku masalı. o halde siyah rengi hakim kılacaksınız. kızın kırmızı başlığı bu siyahta patlar, kurtun da dışarı sarkmış kırmızı dili patlar. ikisini iyi kullandın mı bu iş biter ve fark yaratırsın.
(A): zekice, sahne aynı olmalı
(F): bu dediklerim 20 lira eder mi?
(A): kullandığın objelerin hangisi mesajı daha iyi veriyor onu bilmelisin. valla hocam bilginin bedeli olmaz.
(F): soruma cevap ver 20 lira eder mi.
(A): eder tabi
(F): işte; hocam sana bir kilo tatlı 2 kilo sucuk yollayayım demiyorsun. türk halkı budur.bilgiye para ödemez.
(A): dedim ya hocam bedeli olmaz diye
(F): ben karşılık beklemiyorum ama sen hiç bir şey vermeden almaya çalışıyorsun. bedeli olmaz ama gönülden de bir şey kopmuyor. demek ki bu millet bilginin bedeli olmaz diye diye bedava bilgi alıyor. arkadaş bu nedenle bu meslek bu millete yapılmaz.
(A): Yahu hocam zengin çocuğu muyuz biz... Bu mesleği yaptığımız sürece adını hayırla anarım. emeğin çok, bu bir çok şeyden önemli
(F): yok, fakirlik gerekçe olamaz. bunlar kıvırma yollarıdır. elbette hayır duası da önemlidir.
(A): yahu ben size salamura yaprak ile üzüm göndereyim
(F): ama bir yarım elma bin gönül alma diye bir laf vardır.ben bir şey istemiyorum.
senin yaklaşımının yanlış olduğunu gösterip yine sana bir şeyler öğretiyorum.
ayrıca bilginin ve eğitimin bu ülkede lazım olana altın gibi değerli olduğunu fakat değersiz muamelesi yapıldığını anlatmaya çalışıyorum.
(A): Sağolun hocam
(F): eğer anlıyorsan tabii. ve artık sen para kazanıyorsun.ben de TGDD yi kurdum. dijital baskı yaptıracağım, metresi 6-7 dolardan. bana 5 metre basıp yolla para alma desem kabul eder misin.
işte arkadaşım bu yönlerini düşün düşünüp azıcık değişirsen daha başarılı olursun. zeka sadece afişte lazım değil, buralarda da lazım. sana hayatta başarılar dilerim. kolay gelsin.
(A): yollarız hocam ya sorun değil...
(F): dükkanı açtığından beri hocam bir emrin var mı bir isteğin var mı diye sormadın.
bundan sonra da hiç bir isteğim yoktur. usül ve adap gereği sorulur. afyondaki matbaacı dostumla telefonlaştığımda istanbuldan bir isteğin var mı derim ben.usül erkan budur.sen bunları ileride öğreneceksin.sana kızmıyorum bi şi de beklemiyorum. ama bu huylarına dikkat et.
(A): aklıma gelmiyor onlar hocam öle art niyetten kaynaklanmıyor
(F): şimdi izninle çıkıyorum, kırmızı başlıklı kızı unutma, kırmızı ve siyah. saflık veya cahillik savunma gerekçesi olamaz. kültürlü, zeki ve görgülü olacaksın. sanatçı ince ruhlu olur. ben çıkıyorum, sen düşün. kolay gelsin.
(A): ok. hocam sağolun