Tuncer Özkan
Yazar
- Kayıt
- 3 Ağustos 2009
- Mesaj
- 604
- Tepki
- 74
Sayın Hümeyra Can,
Hanımefendi, foruma gösterdiğiniz ilgi için kendi adıma teşekkür ederim.
Gerçi hitabınız Faruk Bey'e. Ama ben yine de, size "hoş geldiniz" diyebilme yetkisini, sıradan bir forumdaş olarak kendimde görebiliyorum.
Sözdiziminiz ile, belli bir birikime sahip olduğunuzu sanıyorum. Ama "maalesef.." diye başlayan hayıflanmanız, konuya mütevazi bir yaklaşım içinde bulunmak için midir, bilinmez. Çünkü, yaptığınız grafik tasarım, reklam sektörü ile ilgili ise ve temel olarak reklamverenin talebine uygun iş ürettiyseniz, hatta yaptığınız reklam faaliyetinin, satışları artırmak veya müşteri/ürünün markasını yaygınlaştırmak, yerleştirmek vs. kampanya amacını doyurabiliyorsa, siz başarılısınızdır demektir.
Siz bu işin profesörüsünüzdür demektir.
Siz grafik tasarımcı olarak, yaratıcılığınızı, iş akışı içinde yerine koymuşsunuzdur.
Neden "alaylı" diye hayıflanasınız ki?
Ya da bir başka şekilde bakacak olursak, peşpeşe bir kaç konkurda, yaptığınız tasarımlar sürekli geri dönmüş ise, çalıştığınız kurum sizi mercek altına almaya başlayacaktır. Yaptığınız tasarımlar, artık müşteriye gitmeden, irdelenmeye başlayacak, huzursuz kalacaksınız.
Bu durumda, elinizde kapı gibi bir diploma olsa ne yazar, olmasa ne yazar?
Bir kaç konkur daha tasarımlarınız geri dönecek olsa, sizi kapının önüne konulmaktan kimse alıkoyamaz.
Bu işin şaka götürür yanı yoktur. Bir çizgiüstü ajansta konumunuz grafiker ise belli oranda toleranslar gösterilir. Ama eğer Artdirektör iseniz, kimse sizin gözünüzün yaşına bakmaz.
Piyasada sürekli iş değiştiren artdirektörlerin durumu da, herzaman olmasa bile aşağı yukarı buna uyar. Bakıyorsunuz, yirmi otuz yıllık çalışma hayatında, otuz kırk defa işyeri değiştirmişse, bu artdirektörler, sözünü ettiğim sınıfa girerler. Hiç kimse, hiçbir işveren; verimli, aldığı ücretin hakkını veren personelin kaçmasını istemez. Tam tersine verimli personeli sürekli maddi ve manevi ödüllendirmek, motive etmek gerekir.
Hatta, bu personelin kaprislerine bile çoğu zaman tahammül edilir. Tabii ki burada sorunlu bir ahlak yapısına sahip işverenleri konu dışı tutuyorum.
Grafik tasarımı; özellikle reklamcılık faaliyetinin bir aşaması veya unsuru olarak ele alacak isek, sanat kavramı ile ilişkilendirmede aynı görüşte olmadığımı şimdiden söylemeliyim. Bu konuda yalnızca sizinle değil, pek çok sözdiziminde bulunan forumdaşlar için de ters düşmüşlüğüm vardır. Konuya ileriki günlerde sanatın tarifine katkıda bulunarak belli bir noktaya geleceğimizi umuyorum.
Bu konuda benden yazı bekleyen pekçok forumdaş vardır.
İyi günler dileğiyle.
Tuncer ÖZKAN
Hanımefendi, foruma gösterdiğiniz ilgi için kendi adıma teşekkür ederim.
Gerçi hitabınız Faruk Bey'e. Ama ben yine de, size "hoş geldiniz" diyebilme yetkisini, sıradan bir forumdaş olarak kendimde görebiliyorum.
Sözdiziminiz ile, belli bir birikime sahip olduğunuzu sanıyorum. Ama "maalesef.." diye başlayan hayıflanmanız, konuya mütevazi bir yaklaşım içinde bulunmak için midir, bilinmez. Çünkü, yaptığınız grafik tasarım, reklam sektörü ile ilgili ise ve temel olarak reklamverenin talebine uygun iş ürettiyseniz, hatta yaptığınız reklam faaliyetinin, satışları artırmak veya müşteri/ürünün markasını yaygınlaştırmak, yerleştirmek vs. kampanya amacını doyurabiliyorsa, siz başarılısınızdır demektir.
Siz bu işin profesörüsünüzdür demektir.
Siz grafik tasarımcı olarak, yaratıcılığınızı, iş akışı içinde yerine koymuşsunuzdur.
Neden "alaylı" diye hayıflanasınız ki?
Ya da bir başka şekilde bakacak olursak, peşpeşe bir kaç konkurda, yaptığınız tasarımlar sürekli geri dönmüş ise, çalıştığınız kurum sizi mercek altına almaya başlayacaktır. Yaptığınız tasarımlar, artık müşteriye gitmeden, irdelenmeye başlayacak, huzursuz kalacaksınız.
Bu durumda, elinizde kapı gibi bir diploma olsa ne yazar, olmasa ne yazar?
Bir kaç konkur daha tasarımlarınız geri dönecek olsa, sizi kapının önüne konulmaktan kimse alıkoyamaz.
Bu işin şaka götürür yanı yoktur. Bir çizgiüstü ajansta konumunuz grafiker ise belli oranda toleranslar gösterilir. Ama eğer Artdirektör iseniz, kimse sizin gözünüzün yaşına bakmaz.
Piyasada sürekli iş değiştiren artdirektörlerin durumu da, herzaman olmasa bile aşağı yukarı buna uyar. Bakıyorsunuz, yirmi otuz yıllık çalışma hayatında, otuz kırk defa işyeri değiştirmişse, bu artdirektörler, sözünü ettiğim sınıfa girerler. Hiç kimse, hiçbir işveren; verimli, aldığı ücretin hakkını veren personelin kaçmasını istemez. Tam tersine verimli personeli sürekli maddi ve manevi ödüllendirmek, motive etmek gerekir.
Hatta, bu personelin kaprislerine bile çoğu zaman tahammül edilir. Tabii ki burada sorunlu bir ahlak yapısına sahip işverenleri konu dışı tutuyorum.
Grafik tasarımı; özellikle reklamcılık faaliyetinin bir aşaması veya unsuru olarak ele alacak isek, sanat kavramı ile ilişkilendirmede aynı görüşte olmadığımı şimdiden söylemeliyim. Bu konuda yalnızca sizinle değil, pek çok sözdiziminde bulunan forumdaşlar için de ters düşmüşlüğüm vardır. Konuya ileriki günlerde sanatın tarifine katkıda bulunarak belli bir noktaya geleceğimizi umuyorum.
Bu konuda benden yazı bekleyen pekçok forumdaş vardır.
İyi günler dileğiyle.
Tuncer ÖZKAN