Alıntı:
1- Yasalar ve yönetmelikler bize zorluk çıkarmıyor, tam tersine,
meslek birliği kurmamızı kolaylaştırıyor. Bize zorluk çıkartan,
bürokratlar... Paniğe kapılmış şekilde, "Aman yerden mantar biter gibi
meslek birliği bitmesin" telâşındalar.
2- Milletvekillerinden, ancak, kapsamlı yasa değişiklikleri için
yardım talep edilebilir. Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nın kapsamının
genişletilmesi, grafik ve animasyon alanları gibi resmen öksüz
bırakılmış alanlar için önemli serbestlik ve değişiklikler içeren
değişikliklerin yapılması için bastırılabilir. Zira bu gibi alanlar
hem popüler ilgi odağı, hem de kültür emperyalizminin ana saldırı
noklaları. Türkiye'de özgün grafik tasarım ürünleri veya özgün
animasyon yapımları üretilmesini, en çok kim görmek istemez?
Kendisine destek verenlerden biri olarak, (bir milletvekili) ile görüşülmesine
olumlu bakarım. Fakat bu, tek başına onun yapabileceği bir şey gibi
gözükmüyor. En azından, sivil toplum inisiyatifi veya arkamızdaki
siyasî destek yelpazesinin genişlemesine katkı sağlayabilir.
3- ILO standartlari ile hiç bir ilgimiz yok. Çünkü biz bir "sendika"
değiliz. Kesinlikle ve kesinlikle, içinde "sendika" geçen düşünceleri
de değiştiriniz. ESER SAHİPLERİ birliği, "fikrî mülkiyet" birliğidir.
Tıpkı, sermaye veya gayrimenkul sahipliği gibi, fikrî mülkiyet
sahipliği de vardır ve yasalarla tanınmıştır.
... Bey'in meslek standartlarına ilişkin gönderdiği sonraki
yazısının her satırına imza atarım, sadece "meslek odası ile sendika
karışımı bir şey" ifadesi dışında. Sendika oluşumu, tamamen apayrı bir
şeydir. Meslek odası da öyle.
Basında çalışan grafikerlerin durumu ile bu noktada bir kesişme
meydana gelecektir. Tâbi olanı kalmış mıdır, bilmiyorum ama 212 sayılı
yasayla değişik 5953 sayılı Basın İş Yasası, sanat yönetmenleri ve
grafikerlere de özel çalışma imkânları tanımaktadır. Bu durum, basında
çalışan grafikeri, hem iş yasasıyla hem de fikir ve sanat eserleri
yasasıyla bağlamaktadır. Kısaca, 212 ile değişik 5953'e göre, basında
çalışan bir grafiker veya sanat yönetmeni, öncelikle kurumu ile
sözleşme yapmalı, böylelikle fikir işçisi statüsüne kavuşmalıdır.
Sözleşme ile yapacağı her iş dışında (yasa ile sözleşme dışı işler
yapma serbestisi bulunmaktadır) yaptığı her işten ayrı telif ücretine
hak kazanır. İşte fikir ve sanat kısmı... Ayrıca SSK'dan emekli olur
ve 212'den gösterilen katsıyısı da yüksektir. Bu tip çalışan bir
grafiker, (varsa eğer) gazeteciler sendikasına da üye olabilir.
Fakat belki, ayrı Grafikerler Sendikası dahi kurulabilir. Bu, ancak
meslek birliiği kurulduktan sonra görüşülebilir. Zira standartlların
öncelikle belirlenmesi ve meslek birliği öncülüğünde derlenip
toparlanma süreci gereklidir. Yoksa, bugünkü kim kime dum duma havası
içinde sendika kuruluşu, beraberinde ancak kaosu getirecektir.
Burada, lütfen, "meslek" kelimesi kafa karıştırmasın. Meslek
birliğindeki "meslek"ten kasıt, tamamen, "fikir ve sanat eseri
sahipliği"dir. Yani "fikrî mülkiyet"tir.
... Hocam, bu arada, Bakan Bey, bize kuruluş izni vermeyecek,
biz, yasaların izin verdiği ölçüde kuracağız, onlardan izin almak
durumunda değiliz.
Basın Yasası'nda, "Basın hürdür, sansür edilemez" der ve kimseden izin
almadan "mevkute" çıkarılabileceğini belirtir. Fakat gidip, savcılığa
bir beyanname vermek zorurda kalırsınız. Güya "sansür edilemez"miş!
Beyanname vermeyenin dergisini, gazetesini kapatırlar. Biz de,
bakanlığa kuruluş dilekçemizi ve tüzüğümüzü vereceğiz. Bu noktadan
sonra, resmen kurulmuş olacağız. Onların "olur"unu beklemek gibi bir
derdimiz yok!
Onlar, itiraz edip düzeltme yapmak isteyebilirler. Böyle bir hakları
var. 30 günlük süre verirler. Değiştirmezsek, kapatma davası açarlar.
Mevzuat böyle yürüyor. İşte bizim de karşı hareketimiz, idare
mahkemesinde "yürütmeyi durdurma davası"dır. Buradan, dava, danıştaya
kadar gider. Danıştay da olumsuz çıkarsa, tek tek (bakın bu önemli)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceğiz.
Sanırım yeterince açık oldu!
Saygılarımla,
L.E. (27 Mayıs 2008)
(Çaktırmadan buradaki adresi silmiş sansürcü... Korkuyorlar, çünkü bu maceranın başlangıç belgeleri o adreste... Kim ne demiş, kim kıskançlık ve bölücülük yapmış, kim kimin bu oluşumun selâmeti için gitmesi gerektiğini söylemiş, kim çocuğunu feda eder gibi onları feda etmeye kalkmış, hepsi bu adreste. Nezaketle yazılmış yazılar var bu adreste... Ama korkuyorlar... Gerçeklerden...)