Matbaa da grafiker, insan mi makine mi?

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
1-Bir de şu çek olayına değineyim. Evet çek nakit paradır yani vadesi yoktur ama iş ahlakı gereği üzerindeki yazılı vadeye uyulması gerekir. Fakat gidip de erkenden çekilirse de hiç kimsenin bir şey deme hakkı yoktur ve yasaldır.


2-ama ben varım diyen diğer gün gidip de ölü fiyatına işler yaptı.

3-Size de eğer hayırlısı olacaksa öğretmenlik hayatınızda başarılar diliyorum, umarım bilgilerinizi öğrencilere tam anlamıyla aktarabilirsiniz ve hiç değilse işten anlayan tasarımcılar oranında bir artış olur :)

Mustafa bey;

1-Çeki senet gibi kullanmak ve vadesinde çekmek iş ahlakıdır da çekin senet gibi kullanılmasını kabul etmek iş ahlakı mıdır, iş ahlaksızlığımıdır bunu sorgulamak gerek. Bunu bizden başka kim uyguluyor merak ediyorum.

2-Zaten iki yakamızın bir araya gelemeyişi bundandır. Birlik olunsa bankalar provizyon bile alamaz. Birlik olunsa mesleğin itibarı yükselir. Çantacılar yok olur, sistem kurulur. Sistem içi olanlar güven veriri dışında kalanlar da güven vermez, belki vadeli çek olayı bile azalır.

3-Öğretmenlik hayırlıdır. Japonyada meslekte tecrübeli ve yaşlı kişileri bir camekanın arkasına koyarlar üretimi seyrettirirler. Yaşlı kişi hatayı uzaktan görür ve tedbir alırmış. Onların daha çabuk kalkınmasının bir sebebi de budur, kimi nerede kullanacaklarını bilirler. Bizde yaşlı kişilere hürmet adece köylerde olur. İş hayatında daha genç ve ucuz işçiler tercih edilir. Ben özel sektörde artık bulamadığım saygıyı öğretmenlikte bulacağımı ümid ediyorum. Belki böylece daha faydalı olabileceğimi tahmin ediyorum.

Anadoludaki çalışma hayatımdan ilginç anıları bu nedenle anlatıyorum. Ülkeden ülkeye değil şehirden şehire bile farklılık göstermesi bakmından ilginçtir.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@nofear

1-Evet;Ben Romanyalı bir bankacı ile İngilizce chat yapıyorum.Orada kesinlikle vadeli çek yokmuş. Çek nakit paraymış. Senet vadeli olur muş. hele hele vadesi gelen çekin karşılığının olmaması ve üzerinden yalvar yakar 1 hafta on gün müsamaha tanınması, bir türlü arkasının yazılmaması falan söz konusu olmaz, bütün bu aksaklıklar bizdeki gibi iş ahlakı değil, iş ahlaksızlığı sayılırmış. Hele provizyon oranlarının bu kadar yüksekliği görülmüş şey değilmiş. Reklamcılıkta ise teknik adamla sanat ve tasarım adamı ayrıymış... TIR şoförleri yaz tatillerinde çalışan Üniversite öğrencileri olabiyormuş. Düşünebiliyor musunuz bizde işletme 3. sınıfta veya hukuk 2ci sınıfta okuyan bir genç TIR şöforü... Diğer tırcılar döver onu, git lan bizim ekmeğimizi alma diye, veya hanım evladı diye...Mesela ABD de Pizza and More adlı bir işletmenin sahibi iki üniversite mezunu genç, pizza ve ötesi diye dükkan açmışlar. Ötesi dedikleri Köfte... Bu gençlerden biri bir arkadaşımın oğlu.Arkadaşım dedi ki, oğlum kesinlikle burada köfteci dükkanı açmazdı, açsa da işletemezdi, burası başka... Ama Amerikada daha kolay ve orada açtı.

Şimdi bu yazdıklarımdan dediğiniz gibi "gercek zamanlı insan sevdalı yüksek lisans dersleri" çıkarmak gerekiyor veya almak gerekiyor. İnsan nerede insan? Bir daha düşünmek gerekiyor.

2-Amerikada grafiker bir dostum var, Süha bey; diyor ki; Amerikan reklamcıları tasarım işi yapan matbaalara iş vermez, ama tasarım yapan matbaalar da vardır.

Fransadan bir fotoğrafçı eline fotoğraf makinası alan herkesin fotoğrafçılık yapamayacağını bunun iki yolu olduğunu söylüyor. Birisi mektepli ve diplomalı, ikincisi alaylı ama bir ustanın yanında çıraklık ve kalfalık eğitimi sonrası mektepliler tarafından sınava tabi tutulup sertifika almış olması.

Yani birincisi klasik akademi eğitimi veya ikincisi de bizim geleneksel Bab-ı Ali veya Cağağlu sistemindeki LONCA sistemi (usta çırak ) eğitimi, artık ustanın oğlum sen dükkan açabilirsin iznini vermesi. Yani olgunlaşmadan salıvermemesi.

Yoksa körün tuttuğuna sarılıvermesi değil.

İşte biz böyle kuralı kaidesi, yolu yordamı olsun dediğimizde sen alaylılara karşı mısın , illa da mektepli mi olsun, ne yani kişinin istediği işi yapma özgürlüğü yok mu, sen serbest piyasayı kabul etmiyor musun, sen yeteneği inkar mı ediyorsun, eğitimsiz fakat yetenekli olmasın mı, eğitimli fakat yeteneksizler yok mudur, herşey okul mudur, okullarımız sanki çok mu iyi gibi sorular soruyorlar...

Şimdi ben soruyorum, şimdiki gibi gitmesi daha mı iyi?
Palavradan matbaacılarla, palavradan ajansların ve palavradan grafikerlerin ortalıkta cirit atması ve profesyonellerin ekmeğini alması, piyasayı düşürmesi, mesleği ucuzlatması, sanatın itibarını yok etmesi, çıraklıklarını yapmadıkları işin patronluğunu yapması daha mı iyi?
 

nofear

Üye
Kayıt
13 Ağustos 2008
Mesaj
22
Tepki
1
herkse merhaba

insan yazdıkça ve konuşabildikçe var.Geçenlerde ünlü bir tarih makalesi okuyorum.İnanın index kısmında türk tarihi ve türk dilinin uzmanlarının neredeyse hepsi
yabancı kaynaklı.Bu beni biraz sevindirdi biraz da üzdü.Kendimce biraz tespit yaptım.Sizinle paylaşmak isterim.
1.Yabancı dedigimiz(dilini anlamadıgımız)insanların hepsi bizle ilgili
2.Yabancı dedigimiz(külterel olarak anlamak isemedigimiz)insanlar her yazdıklarını bir ispatla desdekliyorlar

Bu sıralama böyle uzatılabilrinir.Burada cıkan sonuc dünya aslında küğçük bir köy.Hiç kimse ben duymadım bilmiyorum görmedim diyemiyor.Kültürel bilinçin yüksek seviyeleredeki yansımaları her katmanda kendini hissettiriyor.O yüzden her alanda ivedik insanların yasaması ve toplumu etkilemesi nerdeyse yok gibi.Bizler onları yasam ahlak sevgi vs... anlayıs bicimlerine kendimizce tanımlar yaparken onlar dünyanın terziligine soyunuyor.Bende biz böyle bir toplum nasıl olduk diye kemdimle catısıyorum.Her alandaki suursuz yontma yamalı körlügümüzle cıkıs yoları arıyoruz.Ya suurumuzu silkeleyip kendimize gelecegiz yada körler alfabesi ögrenip deri karanlıklar içinde rengimizi bulacagız.Birinde azda olsa ısık varken digerinde secme sansımızın olmadıgı rehberlerle yol alacagız.Sıkıntılı olan taraf ise her durumda nefes alısımız nabzımız devamlı artarken biri yagmuru derinlemesine analiz etme sansı varken diger tarafımız fiziksel ıslaklıga takılıp kalacak.Gelen yagmurda ya sıslanır tat sarhosu oluruz yada saklanacak yer ararız.

insan insanın kurdu degil prizmadaki renkleridir.
 
Kayıt
29 Haziran 2008
Mesaj
22
Tepki
0
Saygıdeğer hocam
kusura bakmayın ama siz yıllardır kanayan ama hiç kimsenin parmak basmak istemediği basarsa nelerin beklediğini bilenlerdensiniz.Bukonuda forumda açtığınız konu için şahsım adına çok teşekkür ederim.
şimdi hocam zaten bu düzenin çarkları bozuk diyeceğim ama çarklar çoktan iflas etmiş.
dediğiniz gibi herkez birbirinin işini yapıyor. Ama memleket şartlarında aç kalmamak,yetmeyen maaşına ek gelir sağlamak,kendini geliştirebilmek vs... konularında insanlar yukarıdada belirttiğim gibi birbirinin işlerini yapar duruma gelmişler. Grafik tasarım güzel sanatlar işini eğitimini alıp yapan ile çıraklıktan gelip bu işiyapan bir olmayacağını ii niliyorsunuz.
yazdıklarınız çok güzel ama benim bir tek şey gücüme gitti........
sanki grafik tasarım işini sadece alaylılar yapsın dermişiniz gibi geldi.
ben kendime tasarımcı diyemem ama 2 yıldır vectorel programlar kullanmaktayım. neden tasarımcı diemem benim için 2 yıllık bir tecrübe yolun daha çççççoooooook başı
ben bunun bilincindeyim. yazdıklarınız çook ama çook doğru herbir kelimesine ayrıca katılıyorum ama TEL BOZUK,DÜZEN BOZUK
kendilerine matbaacı diyen arkadaşlar büyük şehirlerde düşük fiyatlar vererek buralarda yani küçük şehirlerde ki piyasayıda öldürüyorlar iş bastıracak araba giydirecek tabela yaptıracak yani grafik konusunda kimin işi düşerse soluğu büyük şehirlerde alıyorlar küçük şehirlerde karvizit basan matbaa kalmadı,çok iii hatırlarım bundan 4-5 sene evvel matbalara kartvizit bastırmak imkansızdı yani bastıramazdını işlerin yoğunluğundan yani matbaa cılar basamazlardı ama şimdi hani derlerdiya ekmek aslanın midesinde şimdi aslanda aç Sayın Hocam nabalım düzen bozuk
saygılarımla.

müthiş bir fırtına herkezin emeğine sağlık
unutmayalım paylaştıkça çoğalan 2 şey var
1 sevgi
2 bilgi
 

kumralım

Üye
Kayıt
26 Ağustos 2008
Mesaj
1
Tepki
0
siteye yeni üye oldum ve çok sevdim çünki diğerleri gibi değil.Benim eşim matbaa ustası ve ayrıca grafikerdir.Yıllardır hayali olan matbaasını açabilmek için 5 sene boyunca grafik kurslarına gitti ben de gittim ama onun kadar iyi değilim yeniyim çünkü
matbaa işleri bana çok karışık geliyo detayı çok neyse sözün özü kendini ve beni yetiştirip öyle matbaa açmaya karar verik.5 sene dedim ama hem başkasında çalıştı (matbaa da ) hem kurslara gitti. Yani ne Yardan ne de Serden arkadaşın dediği gibi hepsi dişlinin birer parçası olmazsa olmaz. saygılarımla Zübeyde Soya.
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
yazdıklarınız çok güzel ama benim bir tek şey gücüme gitti........
sanki grafik tasarım işini sadece alaylılar yapsın dermişiniz gibi geldi.

xxxxxxxxxxxxx

Ben öyle demedim. Demem de...

ALAYLInın ne demek olduğunu Grafik tasarımcı Ali Tekin Çam anlattı. Osmanlı zamanında avrupa etkisiyle harp okulları kurulmuş. BU okuldan mezun olan subaylara mektepli, okuldan mezun olmayıp alaydan yetişmiş, yani pratikten yetişmiş, yani çekirdekten yetişmiş subaylara da alaylı denmiş.

Alaylı grafiker ile mektepli grafiker arasındaki farkı bu cevabım ile daha iyi değerlendireceğinizi umuyorum.

Ayrıca bir kaç çeşit alaylı grafiker vardır;
1-Bilgisayar mühendisi, işletme mühendisi, mimarlık fakültesi mezunu olup da grafikerliğe yetenekli olan fakat grafikerlik eğitimi almamış olan lar.
2-Duvarcılık, sıvacılık, elektrikçilik, şoförlük, tesisatçılık gibi mesleklerden gelip, üniversite okumamış, ilk ve ortaokul mezunu olan arkadaşlardan oluşan grafikerler.
3-Kısa süreli grafikerlik kurslarına katılıp sadece program bilip , tasarım öğrenememiş arkadaşlar.
4-Grafikle ilgili bir okul okumadığı halde bir usta grafikerin yanında çıraklıktan başlayarak, kalfalığa ve sonra ustalığa yükselmiş çekirdekten yetişmiş arkadaşlar.

Siz hangisini tercih edersiniz? Sizce hangisi ideal ALAYLI GRAFİKERDİR?

F.Çağla
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@kumralım

Zübeyde hanım, aramıza hoş geldiniz. Umarım sitemizden yararlanırsınız, hoşnut olursunuz. Lütfen fikir tartışmalarımıza katılınız.

Saygılar.
F.Ç.
 
Kayıt
13 Aralık 2008
Mesaj
1
Tepki
0
dediklerinize hiç bir şekilde katılmıyorum... matbaacılık olmasa grafikerlik olurmuydu... ??? 5 yaşımdan beri matbaacılık yapıyorum 2 ay oldu matbaayı kapatalı ama hiç bir şey matbaacılığın yerini tutamaz... 10 aydır bi dergi de grafikerlik yapıyorum ama hala kendime matbaacıyım diyorum... yazılarınızda büyük bir ayrımcılık gördüm...
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
@Caner Berrun

Sömürüye karşı olmanın neresi ayrımcılık?
İşçi olmazsa, patron olmaz... Doğrudur.
Patron olmazsa işçi olmaz bu da doğrudur...(Gündüz olmazsa gece de olmaz, iyi olmazsa kötü de... Hayat olmazsa ölüm de...)

Bunlar doğrudur diye işçi ile patron arasında çıkar çatışması vardır, patron genellikle daha az ücret ödeyip daha çok çalıştırmak ister dersek, AYRIMCILIK yapmış mı olacağız? Matbaa patronları makineye daha çok değer veriyor, insana daha az... dersek bu ayrımcılık mıdır? İşinize gelmiyor da ondan....

Siz kendinizi ne olarak görürsenin görün. İsterseniz cumhurbaşkanı olarak görün. Gerçek şu ki; siz grafikerlik yaparken kendinizi matbaacı olarak görmeniz veya cumhurbaşkanı olarak görmeniz GRAFİKERLİKTEN EKMEK YEDİĞİNİZ gerçeğini yok etmez.

Demek ki matbaasını kapatan bir kişi eğer grafikerlik yapmaktan başka çare bulamıyorsa ve hala da "ben grafiker değilim matbaacıyım" diyorsa burada CİDDİ BİR PSİKOLOJİK SORUN VAR demektir. Demek ki ekmek yediğiniz grafikerliği kendinize LAYIK GÖRMÜYORSUNUZ... İşte grafikerliği KÜÇÜK gördüğünüzün kanıtı! Bu durum bana kedi karşısındaki farenin "ben aslında fare kılığına girmiş aslanım, böyle gözüktüğüme bakma, bir lokmada yutarım seni" demesi kadar komik.

Sizin geçmişte ne yaptığınız ancak hatıralarda kalmıştır. Bu gün size birisi "ne iş yapıyorsunuz" dediği zaman, grafikerlik yaptığınız halde matbaacıyım derseniz "hani matbaan nerede?" derler ve gösteremezseniz gülerler.

Ben de bundan 10 yıl önce 11 tane bilgisayarı ve 11 grafikeri yöneten art direktör idim. Siz şimdi art direktör nedir diye sormayın sakın. Çünkü art direktörlük yok edildi.

Emrimdeki grafikerlere şunu böyle yap, burasını böyle yap diye nasıl tasarım yapacaklarını gösteriyordum ve elimi bilgisayara dokundurmuyordum. İş yapmıyordum, yaptırıyordum.

Şimdi zorlaşan hayat koşulları ve artan kültürel kriz (cahilleştirme) ve ekonomik kriz (yoksullaştırma) sayesinde artık kendim için; "ben art direktörüm (sanat yönetmeniyim)" demiyorum, diyemiyorum, çünkü emrimin altında yöneteceğim kimseler yok. Bu nedenle her işimi kendim yapıyorum ve "grafik tasarımcıyım" diyorum.

Eğer sanat yöneticisiyim desem, hani kimi yönetiyorsun derler, gösteremezsem komik olurum.

Siz de artık değişen duruma uyum gösterip, şimdiki görevinizi veya mesleğinizi kabullenseniz iyi olur.

Grafikerim demeye utanmayın. Grafiker olmak utanılacak şey değildir, hele hele grafikerlik matbaacılığın emir ve komutası altındaki bir iş değildir.

Grafikerliği de bu kadar aşağılamanıza 35 yıllık grafiker olarak izin veremem.

Sizin kafanıza göre inşaat müteahhitleri olmasa mimar ve mühendisler olmaz, o halde mimar ve mühendisler inşaatçılığa bağlıdır, ilk önce inşaatçılık gelir, sonra mühendislik demeye benzer ki bunu cahiller bile demez.

Mühendis ve mimar proje çizmezse inşaatçı neyin inşaatını yapacaktır?

Grafiker tasarım yapmasa matbaa neyi basacaktır?

Bu bakımdan kim kime bağımlıdır, iyi düşünün.

Bu gün hangi mesleği yapıyorsunuz, bunu da iyi düşünün.

Siz benim yazılarımda büyük bir ayrımcılık görmüşsünüz, ben de sizinkilerde büyük bir cehalet gördüm.
 
Yukarı Alt