@Cengiz Ünal
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Cengiz beyciğim;
Ben, İbrahim Tatlıses konusundan bahsederken sizin çektiğiniz tarafa çekmemiştim. Siz anlamak istediğiniz tarafa çektiniz ve nehir başka yataktan aktı.
Ben demek istemiştim ki ;
Bir grafikerden hem photoshop, hem freehand, hem corel, hem Quark, hem indesign, hem web sayfası, hem digital baskı, hem katalog , hem amblem isteniyor. Bunun bir art direktörü, bir grafikeri, bir mac operatörü olur. Görev taksimi, iş bölümü olur. Bir grafikerin alaylısı olur, mekteplisi olur. Acemisi ustası olur.
Patronlar bu farkı gözetmeden, acemi kimdir usta kimdir demeden bir kişiden 3 kişilik iş istiyorlar, hem de yarım kişilik maaş veriyorlar demek istemiştim.
Benzetme olsun diye de;
İbo yöntemi iş istiyorlar, filmi çeken İbo, yönetmen İbo, Müzik İbo, Başrol İbo... Senaryo İbo olsun istiyorlar dedim.
Siz de tuttunuz elbette tahsil olmasa da olur. İbo büyük sanatçıdır dediniz. Konuyu nereden aldnız nereye getirdiniz. Demek İboyu çok seviyorsunuz ki yazının sadece İbo ile ilgili tarafını gördünüz.
Oysa mühendisten bahsetmiştim, mimardan bahsetmiştim, bir gökdelen yapılırken demir çeliğini başkası hesaplar, kumunu çakılını başkası hesaplar, elektreik tesisatını başkası hesaplar, laz mütehit kafasıyla gökdelen yapılmaz demiştim. Bunları hiç dikkate almamışsınız.
Yani laz mütahit kafasıyla gökdelen yapılmaz, İbrahim tatlıses mantığı ile film yapılmaz demiştim. Oysa Kurnaz patronlar daha az para vermek için bir çok kişinin yapacağı işleri bir kişiye yaptırmak istiyorlar, grafikerleri hor kullanıyorlar, acımıyorlar demek istemiştim.
Yani İbrahim tatlıses gibi on parmağında on marifet olan adama film yaptırmak istiyorlar ama bir kişinin maaşını vermek istiyorlar demiştim.
Yani, mükendis ve mimara bina yaptırmak istemiyorlar, omuzu keserli inşaat kalfasına gökdelen yaptırmak istiyorlar demiştim.
Siz bunlara değil İbrahim Tatlıses konusuna düğümlenmişsiniz Sayın Cengiz bey, ne diyeyim...
Siz tuttunuz herkes İbo gibi olamaz, İbo yeteneklidir gibi laflar ederek konuyu bambaşka yere taşıdınız.
Siz böyle yapınca ben de alaylı nedir, mektepli nedir konusuna değinmek zorunda kaldım.
Cengiz bey, bas bas bağırıp duruyorum, türkiyenin sorunu ekonomik kriz değildir, kültürel krizdir diye. Yani Türkiyede cehalet ve eğitimsizlik en büyük problemdir, fakirliğimizin temelinde bu yatar. Cehaleti yok ederseniz Türkiye birdenbişre on misli büyür ve bu mektuplardaki yanlış anlamaların da önüne geçilir.
O zaman İbrahim Tatlıses da sadece türkü okur, film yapmak filmcilerin işi olur.
Ayrıca sizin İbrahim Tatlıses iyi bir filmcidir, iyi bir oyuncudur görüşünüze de asla katılmıyorum. Adam iki kelime konuşamıyor, üçüncüsünde pot kırıyor. Bildiği kelime allah senin cezanı verecek. Bundan başka esprisi yok. Sanat kültür, bilgi ve görgü işidir. Hele sinema çok yönlü bir sanattır.
İsterseniz sizinle sinema konusunda da tartışabiliriz.
Yine ayrıca sizin İbrahim Tatlıses Karadenizli de olsa, Trakyalı da olsa yine bu kadar meşhur olurdu, sevilirdi falan demenize yine kesinlikle katılmıyorum. Bunun sebebini burada açıklayamam. Bunun sebebi onun anadilinde gizlidir. Bu da grafikerler.org platformunun ilgi alanının dışındadır.
Yalnız İbo'nun yerden göğe kadar haklı olduğu bir sözü vardır; Urfaya Oxford açıldı da biz mi gitmedik? İbo eğitimsizdir ama merkep değildir. Bir çok altın semerli merkepin göremediği, görüp de söyleyemediğini söylemiştir.
Urfaya Oxford açılmalıdır, açmayanlar utanmalıdır. Cehaletin kaldırılmasını istemeyenler vardır.
Eğer İbo ve İbo gibiler müzik akademinde okusalardı bu gün Viyanada veya Pariste konser verirlerdi. Ses kalitesi olarak İbo, Pavorottiden daha kalitelidir. Çünkü kürt ve arap gırtlağı vardır. Buna Mezopotamya gırtlağı diyebiliriz. İtalyanların da Akdeniz gırtlakları buna yakındır. İtalyanların ARYA ları ile, URFAnın UZUN HAVASI bir birine benzer...
Bu gırtlak Trakyalı ve Karadenizlide yoktur, olamaz.
Bu konu grafikerlik konusunun dışına çıktığı için bu kadar temas edip geçiyorum.
Grafikerlerin de, desinatörlerin de, textilcilerin de eğitimli ve mektepli olması gerekmektedir. Devletin görevini yapmadığı yerlerde özel yetekli kişilerin kendi çabaları ve şansları ile başarılı olmaları kaideleri bozmaz.
Aslolan kişinin kendi çabası ile yeteneği ile başarı elde etmesi değil, aslolan devletin eğitim kurumları tarafından yetenekli kişilerin yetiştirilmesidir. Devlet ve toplumsal kurumlar bunun için vardır.
Bunlar yoksa, gerisi vahşi orman içinde sağ kalma mücadelesidir. Biz sağ kalıp kendini kurtaranı görüp hayran oluyoruz ama telef olanları hiç görmüyoruz.
Zaten bize sadece madalyonun bu tarafı gösteriliyor.
Grafikerlerin bunu da görmesi gerek.
Her işin başı kültürdür. Kültürlü olan karanlığın sonundaki ışığı görür.
Saygılarımla.
F.Çağla