tasarımcılara söylenen 10 yalan.

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Herif iş teklifine bir hafta sonra cevap yazdı:
Selam sabah yok (5 dk. sonra maskesini çıkaran kibarlık budalalarından iyidir gerçi),
"bir" yerine "bi" yazmış (kaavede laflıyoruz malum),
noktalama işaretleri yok (ha bir nokta koyuvermiş meğer), türkçe döküntü,
ve en önemlisi bir soyadı da yok. "You know my lastname" demek istiyor herhalde...

Şimdi süzme gerzek olsam ne yapardım biliyor musunuz... Yani biliyorsunuz işte neler yaptıklarını.
 
Son düzenleme:

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Ahlak, yapıp ettiklerimizin bizi 'kim' kıldığıyla ilgilidir daha çok; en yalın halinde kim, en büyük kalabalıklar arasında kim, özünde kim, sözünde kim, çığlığında kim, sükutunda kim?
(Gökhan Özcan)
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
@muratamam

(videodaki tipler 24 saat yöneticilere küfür ediyor biliyorsunuz değil mi)

Peki itiraf etmeden çamurunda debelenmeye devam eden kaç kişi vardır sizce memlekette, 10... 15 milyon?..

SORU: Benim dükkânım vardı ve binlerce müşteriye kazık attım. Şimdi çok pişmanım binlerce kişiyle helalleşmem mümkün değil kahroluyorum cennetten ümidimi keseceğim neredeyse. Ne yapacağım, bunalımdayım. Ne olur bir ümit verin hocam saygılar.
http://www.fetvameclisi.com/fetva-binlerce-kisiye-kazik-attim-cok-pismanim-35264.html

Bir tekstil firmasından emekli olduktan sonra emekli ikramiyesiyle, 70 bin liraya satın aldığı arsanın kendisine gösterilen yer olmadığı için parasını geri isteği öne sürülen Ali Gümüş, tartışmanın ardından işyerinden ayrıldı. Bir süre sonra bu kez tabancasıyla aynı yere geldi. 7.65 milimetre çapındaki tabancasını çıkartan Ali Gümüş, baba ve oğluna kurşun yağdırdı.

http://www.aksam.com.tr/guncel/bursada-tekstilciye-silahli-saldiri/haber-296819
 
Son düzenleme:

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
https://www.grafikerler.org/konu/logo-ihtiyaci.40657/#post-208773
O değil de,
ne idüğü belirsiz arsız bir dilenci değilseniz; hakkında hiçbir bilginizin olmadığı, öyle hiçbir duygusal yakınlık hissetmediğiniz ve bir fincan kahvesine bile içmediğiniz eloğlunun karşısına dikilip "hocam para yok beaa, vallaa inanmıyosan bak!" gibi gülünç bahanelerle duygu sömürüsü yapabilir misiniz, haysiyetinizi böyle üçotuz paraya harcayabilir misiniz?
Nedir bunlar Allah aşkına?
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
E bu kadar yazıyoruz çiziyoruz da işe yarıyor mu sanıyorsunuz... Ey "atlama şampiyonları" eyyy, ne diyelim biz size daha ne!..

11- Bu işte ayrı gayrı yok, biz ne kazanıyorsak aynısını kazanacaksın!

Meali: Seni biraz safça bulduk, paramız da yok seni söğüşliycez.. Proje tutarsa zaten seni tanımıyoruz yok tutmazsa canımız sağolsun..

12- En fazla yarım gününü alacak, o kadar basit ki!

Meali: Sen fiyatı yarım gün üzerinden ver biz nasıl olsa bir haftayı kitleriz.. Bakıyım, evet senin alnında da enayi yazıyormuş..


13- İşte size bahsettiğim yetenekli çocuk.. O kadar zeki ve yetenekli ki, çağdaş bir picasso olduğunu idda edebilirim!

Meali: Az sonra iltifatlardan başın dönmeye başlayacak ve ben sana her istediğimi yaptırıcam bebeğim..

14- Biz dostuz, başında her sıkıştığında bizi arayabileceğini biliyorsun değil mi? Bu arada..

Meali: Hiç bi yere kaçamazsın artık.. Madem bu zarfı aldın elin mahkum yapacaksın bu işi..

15- Bir önceki tasarımcı çok üzdü bizi, öyle perişan haldeyiz ki.. Normal şartlar altında biz de biliyoruz bundan fazlasını hakettiğini..

Meali: Kerizin birini bulduk, herif arkamızdan dolandı.. Eh ne yapalım seninle telafı edicez durumu..


Velhasıl kelam, liste daha da uzar.. Ancak bu ve benzeri yalanları onlar hergün söylemekten bizse her defasında yemekten asla vazgeçmiycez…

Ne demişti Şener Şen dolap beygirinde; Senin gibi beygirler olmasaydı nice olurdu halimiz!

(Ertuğrul Yıldırım)
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Herkesin içinde uyuyan küçük bir zalim var; insanlığımız uyuklamaya başladığında o hemen sinsice gözlerini açıyor.

Tarihin en büyük zalimleri bile, daha önce sadece küçük sevimli bir çocuktu. Küçük insanlık imtihanlarını kaybede kaybede büyüdüler, çirkinleştiler, zalimleştiler.

Zulmün büyüğü gözler önündedir, ama küçüğü, gündeliği, bizden bize, bizden başkalarına, bizden doğruluğa doğru olanı o kadar kolay görülmez.

Zulüm zulümdür oysa, azı azı kadar, çoğu çoğu kadar...

Büyük zulmün tepelerine, nice üstünde durulmamış küçük zulüm basamağına basa basa çıkılır.

Kötülüğe doğru attığımız her adım, bize insanlığımızdan çok değerli bir cephe kaybettirir.
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/GokhanOzcan/firildak-ya-da-pusula/51240
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
@muratamam

"Mimar değilim ama benzer sorunları bizler de yaşıyoruz. Bu yüzden paylaşıp bir parça destek olmak istedim. 2008 yılı mezunu bir iç mimarım. Mezun olduğum günden beri çalıştığımı söyleyebilirim. İç Mimarlık alanında oldukça iyi bir üniversiteden mezunum ve konum üzerine yüksek lisans da yaptım. Son 6 aydır çalıştığım ve berbat koşullarından dolayı bırakmak zorunda kaldığım bir ofisle ilgili tecrübelerimi paylaşmak istedim.

Çalıştığım yer bir Ankara Çankaya'da sözde bir ""iç mimarlık"" bürosuydu (sahibi bir iç mimar asla değil, yaptığı da yasal değil!). Patronum olan hanımefendi,bana MSGSÜ mezunu bir iç mimar olduğunu söylemişti,birinci ay kendisinin aslında kimya öğretmeni olduğunu, ve sadece birkaç aylık bir sertifika programına katıldığını öğrendim. İkinci ay hakaretler ve tuhaf konuşmalar başladı "" kendini şanslı saymalısın, benim yanıma parasız çalışıp bşir şeyler öğrenmek için kimbilir kaç kişi başvurdu!"" gibi...Üçüncü ay maaşımı almam için beni kendisine borcu olan yerlere ""tahsilat"" yapmak için göndermeye başladı, bu arada tüm banka işlerini yapmamı da beklemeye başladı. Dördüncü ay iyiden iyiye sekreter oldum! Zaten iki kiiş çalışıyorduk ofiste, tüm paspas ve gelen müşterilere günlerce çizdiğim projeyi patronum anlatırken, ben müşterilere çay ikram ediyordum! Daha sonra şantiyede karşılaştığımızda, müşterilerin beni ofisin sekreteri sandığını öğrendim, projeyi çizdiğime inanamadılar. Beşinci ay özel hayatıma da karışmaya başladı. Örneğin, facebook listesine eklemek istemesini görmezden geldiğim için iyiden iyiye bozuldu (İşin aslı,profesyonel olarak doğru bulmuyorum,özel hayatım bana kalmalı. Bir başkası da istese aynı tepkiyi veririm.) Bunlara sadece bana eziyet olsun diye yaptığı numaralar eklendi (cumartesi yarım gün çalışıyor olmama rağmen, tüm gün ofisi arayıp, çok saçma bahanelerle beni ofiste tutmak gibi,elde var 0!) Tüm tasarımlarımı, çizimlerimi kendi ismiyle (şirket değil, kendi ismi!) yayınladı.Adımdan hiçbir yerde bahsetmeyerek tabi ki... Arkama bakmadan kaçtım diyebilirim!

Maaşı 1300 tl den 1500tl 'ye henüz çıkmıştı ve tabi ki sigorta asgari ücret üzerinden yapıldı. Şantiyeye kendi arabama gitmeye zorlandım,bana asla ödenmeyen kabarık benzin faturalarından bahstemiyorum bile!

Kendimi bu hanımın gazabından henüz zor bela kurtarabildiğim için isim veremiyorum, keşke yapabilsem. Ama arkadaşlarıma önerim, lütfen çok dikkatli olsunlar ve kendilerine güvensinler. Hatayı biraz da kendimizde aramalıyız. İŞverenlere, köle gibi kullanabilme özgüvenini kendi ellerimizle vermeyelim."

http://mimarlaranlatiyor.blogspot.com.tr/2011/03/mimar-degilim-ama-benzer-sorunlar.html

Burada şikayet eden arkadaşlar, bugün şikayet ettiğiniz patronlar sizsiniz, arkadaşlarınız, kankanız, sevgiliniz. Bu adamlar uzaydan gelmiyor, mimarlıkta babasının fabrikasını devralan sadece 1-2 "kötü kalpli patron" var, gerisi sizin gelecekte olacağınız kişiler. Ve sorun sadece para değil, isim de.

"Ben ismim duyulsun, bir çok iş yapayım" diyorsanız, siz de ucuza maksimum insan çalıştırmak zorunda kalacaksınız, ya da benim gibi yavaş yavaş büyüyeceksiniz, dönem arkadaşlarınızın arkasında kalacak isminiz, ego probleminiz yoksa vicdanınız rahat ve mutlu olacaksınız, ya da bir noktada nasırlaşıp "amaan madem üç kuruşa çalışmak istiyor, çalışsın işte" diyip, karanlık tarafa geçeceksiniz.

http://mimarlaranlatiyor.blogspot.com.tr/2013/07/amaan-madem-uc-kurusa-calsmak-istiyor.html
 

muratamam

Yazar
Kayıt
12 Temmuz 2010
Mesaj
479
Tepki
364
Muhabbeti güzel adamdır; "motorlu Cem Yılmaz" bir nevi. Veya sahicilik derseniz "yemeksiz Vedat Milor."
(7:42'den itibaren)
 
Yukarı Alt