farukcagla
Grafik Öğretim Görevlisi
- Kayıt
- 24 Şubat 2008
- Mesaj
- 642
- Tepki
- 23
@Emine Şahin
Emine hanım,
Yazdıklarınızı gülerek okudum. Gülmem alay etmekten değil, hayranlığımdan ve memnuniyetimdendir.
Gülerek demekten kastım tebessüm etmek manasındadır.
Evet neler oluyor?
Şu yazdıklarınız çok anlamlı;
"biri yada birileri tarafından biribirilerinize düşürülmüş, eminimki köşeden bıyık altından gülüyorlardır da..."
Ben de sizinle aynı kanaatteyim. Ömer bey de aynı kanaatte. Oğlum da... Başka gösterecek tanığım yoktur.
Birileri; birilerini birbirine düşürmüş ise ; birbirine düşenler de bunu anlamıyor ve yine birbirini yemeye devam ediyor ise burada birilerinin ekmeğine yağ sürülüyor demektir.
O zaman birbirini yiyenler içinde bazıları bilerek veya bilmeden birileriyle iş birliği ediyor demektir.
İşte benim dediğim gaflet ve delalet içinde olmak tam da buydu...
Hani benim "düşmanın taşı değil, ille de dostun attığı gül yareler beni," dediğim şey de buydu...
Ama; bu sitede öyle insanlar var ki;
Hiç bir kavga ve tartışma olmasa bile; çok ama çok önemli bir grafiker sorunundan bahsetmiş olsak bile o konuyu 30 000 kişi içinde yine 627 kişi okuyacaktı ama; yine 3 kişi cevap yazacaktı.
Hatta 627 kişi bile açıp okumayacaktı. Çünkü bu okuyan 627 kişi hiç olmazsa HOROZ DÖĞÜŞÜ seyretmek için, arenada gladyatör görmek için MERAK İLE konuyu izlemiştir. Üyeler arasındaki didişme onların ilgisini çekebilir ama grafikerlerin çektiği sıkıntılar onların ilgisini çekmeyebilir.
Dolayısı ile sıradan bir kartvizit konusunun daha fazla yorum alması bu sitenin üye profili için normaldir.
Bu satırlarımdan üyeleri küçümsediğim anlamı çıkmasın. Üyeler daha çok pratik mesleki konularla ilgileniyor, teorik konular onlara ağır geliyor.
Mesela yüz defa -de ve -da eklerinin nerelerde ayrı yazıldığını anlatmamıza rağmen, yine bu konuda yanlış yapmakta ısrar edenler var.
Ben bu siteye taraftar toplamaya değil, karşılıksız olarak yardım etmeye ve bildiklerimi paylaşmaya geldiğim halde, ne yazık ki haksız eleştirilere muhatap olmanın kederini de yaşıyorum ama soğukkanlılığımdan taviz vermiyorum.
Bunu da üye profilinin doğal sonucu olarak görüyorum.
Bu nedenle bu üyelerin tepkilerini ölçü olarak alırsak adaletli hüküm veremeyiz. Çünkü bilenle bilmeyen bir olmaz ve demokrasi ancak eşitler arasında geçerlidir.
Yine bu sitede öyle üyeler var ki; kimin ne dediğine bakmadan, madem ki tartışma var, öyleyse tartışanlar kötü adamdır, sonucu çıkartıyorlar. Yani saldıranı da savunanı da, haklıyı da haksızı da aynı kefeye koyanlar var... Bilenle bilmeyeni bir sananlar var.
Bu sitede öyle üyeler var ki; uzun ve anlaşılmaz cümleler kurmak ile, uzun makale yazmayı eşit ve aynı görmekteler. Yani, yeni öğrendiğim ve çok sevdiğim bir deyim ile söyleyeyim; sapla samanı, iple kemanı karıştıranlar var.
Yine öyle üyeler var ki; kendilerine destek olup arka çıktığım halde beni yerden yere vuranlar var...
Peki ne yapmak lazım?
Emine hanım, buradaki tek ölçü hak ve adalet ölçüsüdür. Hak ve adalet çizgisinden sapıldığı zaman ipin ucu kaçıyor ve çorap söküğü gibi gidiyor.
Öyle bir durum ki; cevap verseniz tartışma çıkaran adam oluyorsunuz. Sussasınız üzerinize gidiliyor.
Hakkınızı arasanız bıktım sizin tartışmanızdan diyorlar. Daha geçenlerde Abdullah adlı bir yönetici tıpkı sizin sıkıntılarınıza benzer sıkıntılarını dile getirdi ve yazısı silindi.
Vallahi ben de kimseyi küstürmeden ne yazayım diye şaşırıyorum. Bi taraf (tarafsız) olan bertaraf (yok olur) olur demiş Atatürk. Haksızlık karşısında taraf tutmazsanız haksızlığın tarafını tutarsınız.
Ben düşmana koz vermemek için sussam üstüme geliyorlar. Cevap versem düşmana koz veriyorsun diyorlar...
Hani; üste çıksan kabahat, alta düşsen kabahat, bu nasıl izahat?
İmza; hakemliği beceremeyen Nezahat.
Burada hakem çok önemlidir. Bir yarışmada bile eserleri değerlendirecek juri üyelerinin o eserleri üretenlerden daha tecrübeli ve bilgili olması gerekir.
Bir de bir atasözü vardır; bana köse demen için kara sakalın top gerek, diye...
Ne demek istediğimin anlaşıldığını umarım.
Akıl, fikir,iz'an ve şuur; adalet duygusu ile birleşirse karar adil olur.
Ben Ömer bey'in adaletinin Hz. Ömer adaleti olduğuna inanıyorum. Bu konuda en isabetli kararı o verecektir.
Körler ve sağırlar, birbirini ağırlar diyebilmek için gözümüzün iyi görmesi, kulağımızın iyi duyması lazım.
Saygılar efendim.
Not; Grafikerler Birlik olmalı deyip duruyorduk Emine hanım... Hatta espriyle karışık başkan adayı bile olmuştunuz... Beni kişisel menfaat peşinde olmakla da itham etmiştiniz. Bildiğiniz üzere bu sitede Grafikerler Dayanışma Derneği'nin manifestosunu yayınladım. Sizden olumlu olumsuz bir tepki gelmedi. Nedendir diye sorsam, rahatsız etmiş olur muyum?
http://www.facebook.com/groups.php?i...d=129818752791
linkine gidip destek vermeyi düşünür müsünüz?
Emine hanım,
Yazdıklarınızı gülerek okudum. Gülmem alay etmekten değil, hayranlığımdan ve memnuniyetimdendir.
Gülerek demekten kastım tebessüm etmek manasındadır.
Evet neler oluyor?
Şu yazdıklarınız çok anlamlı;
"biri yada birileri tarafından biribirilerinize düşürülmüş, eminimki köşeden bıyık altından gülüyorlardır da..."
Ben de sizinle aynı kanaatteyim. Ömer bey de aynı kanaatte. Oğlum da... Başka gösterecek tanığım yoktur.
Birileri; birilerini birbirine düşürmüş ise ; birbirine düşenler de bunu anlamıyor ve yine birbirini yemeye devam ediyor ise burada birilerinin ekmeğine yağ sürülüyor demektir.
O zaman birbirini yiyenler içinde bazıları bilerek veya bilmeden birileriyle iş birliği ediyor demektir.
İşte benim dediğim gaflet ve delalet içinde olmak tam da buydu...
Hani benim "düşmanın taşı değil, ille de dostun attığı gül yareler beni," dediğim şey de buydu...
Ama; bu sitede öyle insanlar var ki;
Hiç bir kavga ve tartışma olmasa bile; çok ama çok önemli bir grafiker sorunundan bahsetmiş olsak bile o konuyu 30 000 kişi içinde yine 627 kişi okuyacaktı ama; yine 3 kişi cevap yazacaktı.
Hatta 627 kişi bile açıp okumayacaktı. Çünkü bu okuyan 627 kişi hiç olmazsa HOROZ DÖĞÜŞÜ seyretmek için, arenada gladyatör görmek için MERAK İLE konuyu izlemiştir. Üyeler arasındaki didişme onların ilgisini çekebilir ama grafikerlerin çektiği sıkıntılar onların ilgisini çekmeyebilir.
Dolayısı ile sıradan bir kartvizit konusunun daha fazla yorum alması bu sitenin üye profili için normaldir.
Bu satırlarımdan üyeleri küçümsediğim anlamı çıkmasın. Üyeler daha çok pratik mesleki konularla ilgileniyor, teorik konular onlara ağır geliyor.
Mesela yüz defa -de ve -da eklerinin nerelerde ayrı yazıldığını anlatmamıza rağmen, yine bu konuda yanlış yapmakta ısrar edenler var.
Ben bu siteye taraftar toplamaya değil, karşılıksız olarak yardım etmeye ve bildiklerimi paylaşmaya geldiğim halde, ne yazık ki haksız eleştirilere muhatap olmanın kederini de yaşıyorum ama soğukkanlılığımdan taviz vermiyorum.
Bunu da üye profilinin doğal sonucu olarak görüyorum.
Bu nedenle bu üyelerin tepkilerini ölçü olarak alırsak adaletli hüküm veremeyiz. Çünkü bilenle bilmeyen bir olmaz ve demokrasi ancak eşitler arasında geçerlidir.
Yine bu sitede öyle üyeler var ki; kimin ne dediğine bakmadan, madem ki tartışma var, öyleyse tartışanlar kötü adamdır, sonucu çıkartıyorlar. Yani saldıranı da savunanı da, haklıyı da haksızı da aynı kefeye koyanlar var... Bilenle bilmeyeni bir sananlar var.
Bu sitede öyle üyeler var ki; uzun ve anlaşılmaz cümleler kurmak ile, uzun makale yazmayı eşit ve aynı görmekteler. Yani, yeni öğrendiğim ve çok sevdiğim bir deyim ile söyleyeyim; sapla samanı, iple kemanı karıştıranlar var.
Yine öyle üyeler var ki; kendilerine destek olup arka çıktığım halde beni yerden yere vuranlar var...
Peki ne yapmak lazım?
Emine hanım, buradaki tek ölçü hak ve adalet ölçüsüdür. Hak ve adalet çizgisinden sapıldığı zaman ipin ucu kaçıyor ve çorap söküğü gibi gidiyor.
Öyle bir durum ki; cevap verseniz tartışma çıkaran adam oluyorsunuz. Sussasınız üzerinize gidiliyor.
Hakkınızı arasanız bıktım sizin tartışmanızdan diyorlar. Daha geçenlerde Abdullah adlı bir yönetici tıpkı sizin sıkıntılarınıza benzer sıkıntılarını dile getirdi ve yazısı silindi.
Vallahi ben de kimseyi küstürmeden ne yazayım diye şaşırıyorum. Bi taraf (tarafsız) olan bertaraf (yok olur) olur demiş Atatürk. Haksızlık karşısında taraf tutmazsanız haksızlığın tarafını tutarsınız.
Ben düşmana koz vermemek için sussam üstüme geliyorlar. Cevap versem düşmana koz veriyorsun diyorlar...
Hani; üste çıksan kabahat, alta düşsen kabahat, bu nasıl izahat?
İmza; hakemliği beceremeyen Nezahat.
Burada hakem çok önemlidir. Bir yarışmada bile eserleri değerlendirecek juri üyelerinin o eserleri üretenlerden daha tecrübeli ve bilgili olması gerekir.
Bir de bir atasözü vardır; bana köse demen için kara sakalın top gerek, diye...
Ne demek istediğimin anlaşıldığını umarım.
Akıl, fikir,iz'an ve şuur; adalet duygusu ile birleşirse karar adil olur.
Ben Ömer bey'in adaletinin Hz. Ömer adaleti olduğuna inanıyorum. Bu konuda en isabetli kararı o verecektir.
Körler ve sağırlar, birbirini ağırlar diyebilmek için gözümüzün iyi görmesi, kulağımızın iyi duyması lazım.
Saygılar efendim.
Not; Grafikerler Birlik olmalı deyip duruyorduk Emine hanım... Hatta espriyle karışık başkan adayı bile olmuştunuz... Beni kişisel menfaat peşinde olmakla da itham etmiştiniz. Bildiğiniz üzere bu sitede Grafikerler Dayanışma Derneği'nin manifestosunu yayınladım. Sizden olumlu olumsuz bir tepki gelmedi. Nedendir diye sorsam, rahatsız etmiş olur muyum?
http://www.facebook.com/groups.php?i...d=129818752791
linkine gidip destek vermeyi düşünür müsünüz?