Yanınıza oturan müşteriden emir almaktan memnun musunuz?

Durum
Konu kapatılmıştır.

kafasını koruyan

Forumdan Uzaklaştırıldı
Kayıt
7 Ağustos 2009
Mesaj
12
Tepki
0
Sayın İsmail Ev,

Sık sık, bu tür, "konunun özü" ile ilgisi olmayan müdahalelerde bulunuyorsunuz. Yazdıklarınız, tartışmayı, tartışan tarafların görüşlerini HİÇ OKUMADAN, EZBERE ve hatta TEK TARAFLI olarak cevap yazmış olduğunuzu düşündürüyor.

Bakınız, bu site ve benzeri FORUM sistemleri üzerinden, SANAL olarak yüz yüze gelmeden, BİRLİK, DERNEK, vesaire gibi bir SANAL OLMAYAN, YANİ GERÇEK kurumlaşma girişimlerinde bulunmak, YANLIŞTIR!

Yüz yüze gelmediğiniz, tanımadığınız, görüşlerini, bizzat, kendi ifadeleri ile dinlemediğiniz insanlara İNANIP, peşinden gitmeyiniz.

Bizim, GMB sürecinde başlangıçta yüz yüze gelmemiz, işlerin bir süre de olsa, aksamadan yürümesine hizmet etmişti. Ta ki, ille de arkadaşlarını PARAŞÜTLE indirip kuruluş sürecine ZORLA katmaya çalışanlar, "nifak tohumu" sokuncaya kadar...

Size birlik-beraberlik örnekleri vereyim mi? buyurun:

"Levent Elpen
04/06/2008

Basın bildirisi ve ayrıca ilân olarak kullanılabilecek bir manifesto hazırladım.

Her ikisi de ektedir.

Sitedeki esprinin aynen kalmasını, onaylıyorum.

Logoyu da onaylıyorum.

"Ben Grafikerim" ifadesinin, "Ben Grafik Tasarımcıyım" şeklinde
değiştirilerek kullanılmasına onay veriyorum.

Hayırlı, uğurlu olsun.

Kolay gelsin.

Levent Elpen

2 attachments —
gmb-basinbildirisi.doc
36K View as HTML Open as a Google document Download
gmb-manifesto.pdf
237K View Download


ONUR CANTiMUR
04/06/2008

Benim "Evet" oylarim:

1- "Grafik Tasarimciyim" ifadesi seklinde güncellenmesi

2- Gecici GMB Web Sitesinin su an ki halinin korunmasidir.

3- Gecici GMB logosunun kabülüdür.


Saygilar



Levent Elpen
04/06/2008

Bildiri ve manfiesto konusunda fikir veya onaylarınızı bekliyorum.

L.E.



ONUR CANTiMUR
04/06/2008

Levent bey öneriniz icin tesekkür ediyorum. Degerlendiriyorum.

Emin beyin giris önerisi icin tesekkür ediyorum. Oyumu sitenin su anki haline "evet" olarak verdim.

Saygilarimla



ahmet karakurt ✆
Manifesto okey. Bildiride "Orman Bakanlığı'nın bile web sitesinin..." kısmını...
04/06/2008

Levent Elpen ✆
Tamamdır, öteki muhtemel öneriler doğrultusunda gerekli bütün düzeltmeleri ya...
04/06/2008


Kaan KOCAKOGLU
04/06/2008

Levent bey merhaba,
Ozellikle basin bildirisini cok begendigimi soylemek isterim, elinize saglik, diger konulara gelince ben de sizinle hemfikirim, site, logo tamamdir, Grafik Tasarimci" ifadesinde zaten hepimiz hemfikiriz.
Sevgiler

Kaan KOCAKOGLU
http://kaankocakoglu.spaces.live.com/
ASAS AMBALAJ BASKI SANAYI VE TIC. A.S.

Grafik Servis Sefi / Graphic Designer


songül özdemir
04/06/2008

Bildiri ve manfiesto EVET'dir ellerinize saglik.

Saygilar, Sevgiler


Faruk Cagla
04/06/2008

Bildiri ve manifestoya evet.
Hukuksal ve mesleksel olarak anlaşılır olmuş. Dozu iyi ayarlanmış.
Elitist değil, popülüst değil.

Eline, aklına sağlık Levent bey.

Önemli bir dönemeç geçildi...Yola devam...



nazmiye yagci
04/06/2008

Faruk Bey, Levent Bey gönderdiginiz icin tesekkür ederim.

Manifesto ve bildiri, logo, siteye dair verilen önerilere ben de -evet- diyorum.
Emegi gecen herkese tesekkür ederim.

Nazmiye Yagci


Levent Elpen
04/06/2008

Bildiri ve manifesto için verilen desteğe çok teşekkür ederim.

Ahmet Bey'in önerisi doğrultusunda, "Orman Bakanlığı" ifadesi yerine
"Kamu kurum ve kuruluşları" ifadesi ekleyerek, basın bildirisini
yeniden gönderiyorum. Sanırım başka bir eklenti veya eksiklik
bildirimi gelmeyecek. Gelen olursa, değişiklik yapılır.

Manifesto ile ilgili olarak, siteyi hazırlayan arkadaşlardan, teknik
değişiklikler olacaksa (ölçü v.s. gibi) bildirmelerini rica ediyorum.

Bildiri ve manifestonun hazırlanması sırasında emeği geçen herkesi kutlarım.

Levent Elpen


M. Emin Albayrak
05/06/2008
bildiri ve manifestoya evet "

***​

Sürekli hadislerden örnek veriyorsunuz. Ben de "ayet"lerden örnek vereceğim. Bakalım, anlayabilecek misiniz?

"Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz. (HUCURAT SURESİ / 6)"

"Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için diye onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır. (MAİDE SURESİ / 49)"

"Onların çoğunda 'verdikleri söze bağlılık' görmedik, ama onların çoğunu fasıklar (yoldan çıkanlar) olarak gördük. (A'RAF SURESİ / 102)"

"Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir. (TEVBE SURESİ / 8)"

"De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (TEVBE SURESİ / 24)"

"İnkâr edenler ateşe sunulacakları gün, [onlara şöyle denir:] "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız." (AHKAF SURESİ / 20)"

"Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (HUCURAT SURESİ / 11)"

"Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah'ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir. (HAŞR SURESİ / 5)"

"Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. (HAŞR SURESİ / 19)"

"Hani Musa, kavmine demişti ki: "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez. (SAFF SURESİ / 5)"

"Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Allah, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Allah, fasık bir kavme hidayet vermez. (MÜNAFİKUN SURESİ / 6 )"
 
Kayıt
7 Temmuz 2008
Mesaj
208
Tepki
5
Selam,

Konuya kendisini dahil hisseden ya da hissetmeyen tüm üyelerin dikkatine;

Bu alanda bir süredir yazdığım yazıların hangi amaca yönelik olarak yazıldığını, ortaya çıkan karşılıklı yazışma durumunun ne tür bir yazı sonrası başladığını, gelinen noktanın ne olduğunu sanırım yazılanları okumasını bilen bu sitenin tüm üyeleri görmüştür.

Şimdi gelinen bu noktada bir süredir özellikle anlamayanların anlamaz boş bakar duruşunun hangi noktaya varacağını kestirmiş bir kişi olarak yazıyorum.

- Ben kimsenin adamı değilim. Kişilerin yazdığı herhangi bir yazı benim o yazıyı yazan kişiyi otomatik olarak destekleyeceğim anlamını ortaya çıkartmaz. Doğru yazanı kendimce destekler, yanlış yazana kişisel eleştirimi sunarım. Beğenen alır, beğenmeyen derdine yanar beni bağlamaz.

Kimsenin adamı değiliz dedik dimi. Şimdi sıra şuna geldi. Elinize bir çubuk alıp toprağın üzerine bir daire çizin. Sonra dairenin içerisine girip etrafınıza toplanmış size bakan kişilerin de sizin bulunduğunuz dairenin içerisine girmeleri gerektiğini bulunduğunuz daire içerisinden anlatın. Hatta etrafınızda duran kişilerden bazılarını da;

- Bu kişiler sizin dostunuz değildir şimdi onlara bir de adı Melih Yongacı olan şu şahıs ta katıldı. Siz onlardan yana mısınız yoksa benden yana mı..?

sözünü tumturaklı genel anlatım biçiminizle ve verdiğiniz örneklerle bezeyin. Dairenin içerisinden bakan kişinin dışında bir de dairenin dışında olan ama yine aynı akıl ve mantıkla kendilerine daire çizmiş olan diğer kişilerin de içerisinde bulundukları durumun aslında birbirlerinden bir milim dahi olsa farklarının olmadığını akıl süzgecinizden geçirin. Hatta olaya daha sağlıklı bakabilmek için ilgili durumun biraz dışını çıkıp konuya kuş bakışı yaklaşın.

- Kuş bakışı durumunda mısınız..? Ne görüyorsunuz..? Kusura bakmayın duyamadım etraf çok kalabalik hatta alabalık sahi siz hiç kiremitte alabalık yediniz mi..? Yemediniz mi..? Bak şimdi bir söz söyliycem alınacaksınız. Çok aptalsınız...

İşte adına hakaret, iftira, bulaşma, sataşma, dalaşma denen şey bu kadar basittir. Elinin altındaki klayveyi 10 parmak ( aslında 10 parmak derler ama işleyişte 9 parmak kullanılır sol elinizin baş parmağı boştadır. Bunu nerden mi biliyorum sendikacılığın Türkiye'de geldiği noktanın ne olduğunu bildiğim gibi yaşayarak öğrendim ) kullanıyorsanız eğer bir kaç dakika içerisinde bundan daha ağır ve ağdağlı bir çok kelimeyi peşisıra inci gibi dizebilirsiniz.

Ondan sonra da birisi çıkar " Vay sen bana hakaret ettin " deyip tutar sizi mahkemeye verir. Mahkemeden ne çıkar ne çıkmaz o ayrı bir şey. Burada önemli olan konuyu kitleye taşımak ve kitlenin huzurunda kişinin kendisinin ne tür bir düşünceye sahip olduğunu ortaya sermek. Gerisi bence hikaye.

Şimdi gelelim konunun ya da zurnanın bam telinin koptuğu noktaya.

- Hade be zurnanın bam teli mi olurmuş...

demeyin biz yaptık oldu. Oldu ama ona artık zurna denir mi bakın onu bilemem işte. Siz karar vereceksiniz. Ben tribünlere oynayan bir futbolcuyum. Yaşamın bana verdiği görev fırsatını bulduğum zaman seyirciyi galyana getirecek golü atmaktır. Ne güzel yazıyorum dimi. Elime klavyeyi aldım ya durmam artık yazar yazar yollarım. Konuyu sağdan alır sola çarparım. Yukarıdan aşağıya çeker olmadı deyip canım sıkıldı düşüncesiyle odalara yerleştirdiğim cümlelerin yerlerini değiştirir yine beğenmezsem onları bir güzel boyayıp yine millete satarım. Hoş kayserili de değilim ama nedense bu işi de biliyorum be kardeşim.

Adam yazıyor. Diyor ki;

- Be mübarek adam o zaman bu yazılara neden karşı çıkmadın da şimdi çıkıyorsun..?

- Ah be güzel kardeşim sana ben şimdi ne yazsam sen o kafayla ne anlayacaksın. Siyamlı üçüzlere ne söylesen onlar bildiğini okuyor. Bunlar ikizdiler şimdi üçüz oldular. Ağlamaları bile aynı. Aynı anadan doğan kardeş olsanız bu kadar benzemezdiniz.

Sayın üyeler, biliyorum artık kabak tadı verdik. Yazdıklarınızın yanında ( Sayın İsmail Ev ve Emine hanım'ın ) aklınızdan geçenleri da okuyabiliyorum. Bunun yanında bana kişisel olarak uyarılar da geliyor arkadaşlarımın hemen tümünün ortak bir düşüncesi var şöyle;

- Bu şahıslar için harcadığın zamanın onda birini yönetiminde olduğun site için harcasan insanlığa daha yararlı olursun. Yeter kardeşim yaz son bir yazı ondan sonra asıl görevine dön. Bunların işi gücü yok boş gezenin boş kalfalarına ayıracak zamanın varsa eğer bunu onlar için değil bizim için ayır...

Doğruya doğru. Haklılar. Ne diyebilirim ki. Şahsen utandım. Şimdi konuya noktayı koyup kendimce olayı kapatıyım. Çünkü bence bu işin artık suyu çıktı. Siz şimdi Çene Suyunu da bilmezsiniz. Vah vaaah...

- Sayın üyeler... Bir süredir okuduğunuz veya okumadığınız her neyse artık bu yazıları yazan başta Faruk Çağla, Levent Elpen ve Naci Yavuz ile bundan sonraki yaşamımda önceden de olmadığı gibi ( Faruk Çağla bir süre önce görüştüğüm bir kişiydi bunu belirtmek gerekiyor ) bundan sonra da hiç bir şekilde, hiç bir ortamda, hiç bir amaca yönelik olarak bir araya gelmeyeceğim ve gelemeyeceğim kişiler listesinde yer almaktadırlar. Bu kişilerle ilgili söz açıldığında adımın aynı düzlemde yer almamasını sizlerden önemle rica ediyorum. Bu şahıslarla dün dost değildim, bugün dost değilim ve en önemlisi yarın da dost olmayacağım. Bu şahıslar bu kafa yapılarını değiştirmedikleri sürece. Sizlerden özür diliyor ve konuyu kendimce tek taraflı olarak artık kapatıyorum. İşim gücüm var benim kardeşim bunlarla mı uğraşıcam işime mi bakıcam. Ben kişisel görevim gereği tarihe not düştüm gerisini artık bu üçüzler düşünsün.

Bilgilerinize sunarım,

Saygılar...
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
@İsmail Ev
merhaba ismail bey.
zaman zaman araya girmek gafletinde bulunuyorum maalesef.
dilim sivridir aslında, çenemde düşük.
az konuşayım fitneyi uyandırmayayım.
vazifemiz bundan sonra açıktır; moderatör
@kafasını koruyan
merak etmeyin kafasını koruyan:D
herkes konuyu okuyor. biliyor. ama yazmıyor.
merak etmeyin. merak etmeyin nede neden yazmadıklarını...

sanal olarak fikirleri tartışamayanlar acaba yüz yüze ne tartışabilirler ki?
tabii daha önce yüzyüze gelenlerin, sonrada sanal alemde nasıl tartıştıklarınına müşahit oluyorken...

yanlış bulduğunuz bu alanda daha fazla kafanızı korumaya çalışmayınız lütfen...
saygılar...
 

kafasını koruyan

Forumdan Uzaklaştırıldı
Kayıt
7 Ağustos 2009
Mesaj
12
Tepki
0
Bu site adresi üzerindeki söz konusu tartışmayı (ki buna KAVGA diyorlar bazıları, halbuki gerçek kavganın ne ve nasıl olduğunu kendileri de iyi bilir), evet TARTIŞMAYI, BEN BAŞLATMADIM.

faruk çağla, BİR YILDAN FAZLA SÜREDİR, sürekli olarak, isim vererek veya vermeyerek, "Bana böyle yaptılar, şöyle yaptılar, engellediler, birliğin garantörüyüm dedi, sonra kıvırdı" vesaire tarzı sızlanmalar ve ağlanmalarla bu site üzerinden, bana ve Naci Yavuz'a karşı, RESMEN ÖRTÜLÜ BİR HAREKẬT başlattı. Bu yüzden, burada DÜŞMAN tanımlamaları yapılıyor. Çünkü bu siteyi, buradaki tartışmaları, BİR SAVAŞ GİBİ, ASKERÎ BİR HAREKẬT gibi görüyor. Bu yüzden, beni ve Naci Yavuz'u, "ajanlıkla" suçluyor, şimdi yeni bozuştuğu eski dostu Melih Yongacı'yı bile "Düşmanla işbirliği yapmakla" suçluyor. Sitede, bu sınırlı alanlar üzerinde cereyan eden bütün bu hengâmenin baş sorumlusu, faruk çağla ve onu koruyan, kollayan, "kucak açan" ömer yıldız'dır. Bu sitede, bu yönetici şahıs, "Herkesin, senin önünde elpençe divan durmasını istiyorsun" diye bana resmen ithamda bulunuyorsa, daha buraya ne denir veya daha başka ne gözle bakılır buraya?

Bu site, faruk çağla'nın KİŞİSEL EMELLERİNİN HAREKẬT ÜSSÜ OLARAK KULLANILMAKTADIR. Aksini kimse iddia edemez. Kanıtlar ortada. Bu site üzerinden, ne faruk çağla'nın, ne de ona destek veren başkalarının, SANAL olarak dernek gibi bir takım oluşumlar kuracaklarına inanmıyorum. Geçirdiğim tecrübelerle yazıyorum. Umarım, yanılıyorumdur. Çünkü, bu derneğin gerçekten kurulmasını ve gerçekten, kimin, ne olduğunun açıkça anlaşılmasını istiyorum. Buna rağmen, yine geçirmiş olduğum bu tecrübeleri, her ne kadar yazdıklarımı "kişisel kavga" olarak yorumlasanız da, paylaşıyorum ve kiminle dans ettiğinizi anlamanızı istiyorum. Siz bunu istediğiniz kadar yanlış yorumlayın, beni ilgilendirmiyor.

Sadece kişisel haklarımı korumak için müdahale etmek zorunda kalıyorum. Sürekli adım geçiyor veya imâ ediliyorum. Bu yüzden, buradan ayrılamıyorum. Sürekli olarak RAHATSIZ edilmemiş olsam, burada olmazdım ki...

Sanal olarak anlaşamama meselesine gelince: İnsanlar üzerinde etkili olan sadece "yazı" değildir. Konuşurken, beden dili, mimik ve ses tonunun etkisi, hepsinden fazladır. Fikirleri asıl etkili kılan, insanî jestlerdir. Bunu da inkâr etmezsiniz umarım.
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
@kafasını koruyan
beni ilgilendiren kısma gelince: (diğer kısımlar cevap hakkı doğanlarındır)
onlar cevaplarlar...
tabiiki beden dilini çok iyi bilirim.
ses tonunu hatta mimikleri...
burada sizi kastetmedim. şimdi ve hiç bir zaman. etmemde.
çükü bir taraf değilim. olmam olamamda. buradaki vazife gözleğimi çıkardığımda belki...
o yüzden her söylediğim lafın her cevabımın yankısı sizden gelmesin.
bunu böyle bilin lütfen.
hani bir dizi vardı "avrupa yakası" orada bir dilber hala vardı...
ben lafı ortaya koduuum......
 

İsmail Ev

Altın Üye
Altın Üye
Kayıt
29 Temmuz 2008
Mesaj
84
Tepki
1
Uyarı ile suçlamayı ayırdebilecek derecede açık ifade kullandığım kanaatindeyim. Eğer yine de anlaşılamaya noktalar varsa daha da açık konuşayım.
Kavga edilen hiçbir yerden hayırlı sonuç çıkmaz. Sadece kavga edenlere ve kavgaya karışanlara zarar verir. Kavgada haklı olmak zarar görmeyi ve zarar vermeyi engelleyemez.
 

kafasını koruyan

Forumdan Uzaklaştırıldı
Kayıt
7 Ağustos 2009
Mesaj
12
Tepki
0
İyi de ben KAVGA etmiyorum İsmail bey. Kendimi koruyorum. Saldırı ile savunmayı ayırd edemiyorsanız, müdahale etmeyin. Bu kadar AÇIK!
 

farukcagla

Grafik Öğretim Görevlisi
Kayıt
24 Şubat 2008
Mesaj
642
Tepki
23
Emine hanım;
"Yanınıza oturan müşteriden emir almaktan memnun musunuz?" konusu,
sürekli saldırdığı halde kendini koruduğunu iddia eden ve "kafasını koruyan" rumuzunu özellikle taşıyan kişi tarafından;
"Karşınıza bastonuyla oturan kişiden memnun musunuz?" haline getirilmiştir.

Bu kişi;
"bütün bu hengâmenin baş sorumlusu, faruk çağla ve onu koruyan, kollayan, "kucak açan" ömer yıldız'dır." diyerek;
"Yanınıza oturan müşteriden emir almaktan memnun musunuz?" konusunu,
"Bu sitenin tepesinde oturan Ömer Yıldızdan ve onun burada tuttuğu faruk çağladan memnun musunuz?" şekline getirmiştir.

Çeşitli iddialara ismim defalarca karıştırılmış ve CEVAP HAKKIM doğmuştur.

Bu cevap hakkımı kullanmama izin veriyor musunuz, yoksa "bıktık sizin cevap hakkınızdan da, tartışmanızdan da, hepsi ander kalsın" mı diyorsunuz?

Eğer cevap hakkımı kullanmama izin vermiyorsanız;
kafasını kollamak bahanesiyle benim ve Ömer beyin kafasına sürekli vuran bu adama niçin izin veriyorsunuz?
 
Kayıt
17 Mart 2008
Mesaj
3.266
Tepki
100
@farukcagla
merhaba faruk bey.
cevap hakkı doğanların cevaplarını vermeleri doğal haklarıdır.
kimseye buyrun konuşun diye sıraya koyacak değiliz.
forum kurallarımız çiğnenmediği ve başkalarının özgürlüklerini kısıtlamamak kaydı ile herkes herkese cevap verebilir.
forumumuz bu konuda tarafsızdır.
kişilerin söylemleri kendilerini bağlar...
saygılar...
 

kafasını koruyan

Forumdan Uzaklaştırıldı
Kayıt
7 Ağustos 2009
Mesaj
12
Tepki
0
Burası MAHKEME SALONUNA çevirilemez.

Daha önce de en az yüz defa belirttim: Görülmekte olan dava hakkında, taraf tutar vaziyette, taraflara sürekli cevap hakkı doğuracak mahiyette yayın yapmak, yasalara aykırıdır.

Özellikle Türk Ceza Yasası'nın 288'inci maddesine bakınız (http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html)

Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs
MADDE 288. - (1) Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.


Şimdi diyecek ki, "Buna sen karar veremezsin, hâkim karar verir"...

Doğru. Ancak bu tanımlamaya uyan suç için rahatlıkla başvuruda bulunulabilir. Burada cereyan eden bu TCK maddesi ihlâleri, elbette geçerli kanıtlarıyla ortada olduğundan, öncelikle savcılık tarafından dikkate alınacaktır. Hâkim, artık son kararını, bu deliller ışığında verir.

Şimdi, "cevap hakkı" bahanesiyle, yine metrelerce uzunlukta suçlama, hakaret, tehdit, gırla gidecek. Forumu bu hale çevirmekten memnun musunuz?
 
Durum
Konu kapatılmıştır.
Yukarı Alt